Belediyeciliğiniz batsın sizin!

Seçimler öncesi oy kaygısıyla çeşitli vaatlerde bulunan CHP'li başkanlar göreve geldikten sonra tüm vaatlerini unuttu. Özellikle İstanbul'da arka arkaya yaşanan skandallar bunun en büyük örneği oldu. CHP'li başkanlar şehirlerde ve ilçelerde yaşanan sıkıntıları düzene sokmak yerine yıkmayı ve yasaklamayı seçti. Konuya ilişkin "Belediyeciliğiniz batsın sizin!" başlıklı bir yazı kaleme alan Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç, "İstanbul arka arkaya tüylerimi ürperten çirkinlikler, rezillikler yaşıyor.. Yaşatan da başta "Her şey çok güzel olacak" diye halkın kalbini çalan ve müthiş bir oy farkı ile kazanan Ekrem İmamoğlu, CHP'nin kalesi ilçe Belediyeleri.. Şişli.. Adalar.. Kadıköy.. Maltepe.." ifadeleriyle CHP'li belediye başkanlarına eleştiride bulundu. Adalar'da yaşanan fayton skandalına ve Şişli'de yıktırılan kafelerle ilgili sert eleştirilerde bulunan Uluç, "Ulan Hitler yaptı bir tek, sizin bu yaptığınızı.." ifadelerini kullandı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :22 Ocak 2020 , 00:45 Güncelleme Tarihi :22 Ocak 2020 , 01:05
Belediyeciliğiniz batsın sizin!

İÇİNDEKİLER

Seçimler öncesi oy kaygısıyla çeşitli vaatlerde bulunan CHP'li başkanlar göreve geldikten sonra tüm vaatlerini unuttu. Özellikle İstanbul'da arka arkaya yaşanan skandallar bunun en büyük örneği oldu. CHP'li başkanlar şehirlerde ve ilçelerde yaşanan sıkıntıları düzene sokmak yerine yıkmayı ve yasaklamayı seçti. Konuya ilişkin "Belediyeciliğiniz batsın sizin!" başlıklı bir yazı kaleme alan Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç, "İstanbul arka arkaya tüylerimi ürperten çirkinlikler, rezillikler yaşıyor.. Yaşatan da başta "Her şey çok güzel olacak" diye halkın kalbini çalan ve müthiş bir oy farkı ile kazanan Ekrem İmamoğlu, CHP'nin kalesi ilçe Belediyeleri.. Şişli.. Adalar.. Kadıköy.. Maltepe.." ifadeleriyle CHP'li belediye başkanlarına eleştiride bulundu.

İşte Hıncal Uluç'un "Belediyeciliğiniz batsın, sizin!.." başlıklı o yazısı:

Düzenlemek değil, yıkmak ve yasaklamak.. İnsanı ve onun isteklerini, ihtiyaçlarını zerre umursamadan, şehri şehir yapan güzellikleri, gelenekleri zerre aldırmadan yok etmek..
İstanbul arka arkaya tüylerimi ürperten çirkinlikler, rezillikler yaşıyor..
Yaşatan da başta "Her şey çok güzel olacak" diye halkın kalbini çalan ve müthiş bir oy farkı ile kazanan Ekrem İmamoğlu, CHP'nin kalesi ilçe Belediyeleri.. Şişli.. Adalar.. Kadıköy.. Maltepe..
İmamoğlu, İstanbul'u İstanbul yapan geleneklerden birini, Adalar'da faytonları yasakladı..
Sanıyor ki, faytonlar sadece, vapurdan inen Adalılar'ı evlerine götürmek için var.. Koyarsın faytonun yerine, plastik, elektrikli araçları olur biter..
Belediyeciliğin "B"si, Şehirciliğin "Ş"si olmazsa bir insanda.. Bir kentin ruhu nedir, o ruhu yaratan ve yaşatanlar nedir, haberi olmazsa, üç sosyal medya çığırtkanının peşine takılır "Cart" diye "Yasak" kararını alıverir işte..
Bilmez ki New York'ta Central Park, Viyana'da RingStrasse, Brugge'de Kanal Turları'ndan hiç farkı yoktur, Adalar'daki fayton turlarının..
Bilmez ki, işi "Yasaklamak" değil, "Yapmak"tır..
Bir geleneği, bir güzelliği, Ada'yı ada yapan bir ruhu yaşatmaktır..
Elin adamı dünyanın dört bir yanında nasıl yaşatıyorsa, öyle yaşatmaktır..
Düzenlemek..
Atların ahırlarını, bakımlarını, sağlıkları, çalışma saat ve sürelerini düzenlemek ve devamlı izlemek..
Kim uğraşacak bununla?. Niye maaş vereceksin bakımcı, denetçi ve veterinerlere..
"Yassah hemşerin" dersin biter gider..
Şişli Belediye Başkanı, adı nedir onu bile bilmiyorum ilk defa.. Şişli Belediye Başkanları oysa, İstanbul Belediye Başkanı'nından önde gelirlerdi.
İstanbul'un kalbi Şişli'de atardı çünkü. Sokmuş iş makinelerini Nişantaşı'na,, Yıktırmış bulvar kafelerini.. Efendim kaldırımı işgal ediyorlarmış..
Be Allahın adamı, hayatında Paris'e, Viyana'ya, oraya buraya gitmedin mi?.
Şehirciliğin temelidir, kaldırım kafeleri.. İnsanlar orada temiz hava alırlar.
Ucuza oturur, bir çay parasına eşleri, dostları ile iki çift laf ederler..
Paris'te bulvar da değil, ara sokaklarda, bir metre genişlikteki kaldırımlarda minnacık masalarla duvar arasında gene minnacık tek sıra sandalyelerle bile kafeler vardır, her semtte..
Efendim yoldan geçenlere engel oluyormuş!. Yuh olsun size..
Yuh kere yuh olsun!. Gel Sabah gazetesine de Fulya'ya inelim.
Ya da Bebek'ten İstinye'ye doğru yürüyelim de, olmayan kaldırımları, olanların da nasıl otopark gibi kullanıldığını göstereyim size..
Gücünüz yalıda oturan ama arabasını yalısının bahçesine değil, halkın kaldırımına park edenlere yetmiyor da, Nişantaşı'ndaki kafeye yetiyor öyle mi?.
O kafeler, binlerce İstanbullu'nun hele kapalı yerlerde sigara yasağından sonra tek keyif yeri.. Geçiniz?. Kaç kişi çalıştırıyor oralar, kaç aile geçiniyor, hem de iyi geçiniyor, oradaki bahşişlerle hiç düşündünüz mü?.
Cafe Fleur'ü, Cafe de la Paix'yi yıkmak neyse, odur Beymen Kafe'yi, Biber'i, Kırıntı'yı yıkmak Nişantaşı'nda.. Hem de gün ortasında.. Hem de iş makineleri ile dalarak!.
Ulan Hitler yaptı bir tek, sizin bu yaptığınızı..

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ