Son dakika: TSK’ya ait 300 askeri araç İdlib’e girdi

Son dakika haberine göre Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait 300 askeri araçtan oluşan konvoy İdlib’e giriş yaptı. Yerel kaynaklar, İdlib’e gönderilen en büyük konvoylardan biri olarak değerlendi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :08 Şubat 2020 , 10:48 Güncelleme Tarihi :08 Şubat 2020 , 11:08
Son dakika: TSK’ya ait 300 askeri araç İdlib’e girdi

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki gözlem noktalarına en az 330 askeri araçtan oluşan konvoy gönderdi.

İdlib'in farklı kontrol noktalarına gönderilen askeri araçlar, İdlib'in Kafrlusen geçidinden giriş yaptı.

Yerel kaynaklar, bu gece İdlib'e giriş yapan Türk konvoyu son zamanda İdlib'e gönderilen en büyük konvoylardan biri olarak değerlendi.

İşte İdlib ile ilgili merak edilenler:

1. İDLİB NEREDE?
İdlib, Suriye'nin kuzeybatısında, Türkiye'nin Hatay ilinin karşısındaki Suriye topraklarında yer alıyor. Türkiye ile 130 kilometrelik sınır komşuluğu olan İdlib'in doğusunda Halep, kuzeyinde Halep'in Afrin ilçesi, güneyinde Hama, batısında Lazkiye illeri bulunuyor.

Astana sürecinin garantörleri Türkiye, Rusya ve İran, 4-5 Mayıs 2017'deki toplantıda yoğun çatışmalara sahne olan İdlib ili ve çevresindeki batı Halep kırsalı, kuzey Hama kırsalı ve Lazkiye kırsalını da içine alan bölgeyi Gerginliği Azaltma Bölgesi ilan etmişti.

Bu nedenle "İdlib" denildiğinde söz konusu kırsal bölgeleri de içeren alan kast ediliyor.

2. ÇATIŞMALARDAN NASIL ETKİLENDİ?
Muhaliflerin kalesi olarak bilinen İdlib, özellikle Rusya'nın Ekim 2015'te iç savaşa dahil olmasından sonra çok şiddetli hava ve kara saldırılarına maruz kaldı.

Buna rağmen İdlib Türkiye sınırında yer alması ve sınır hatlarının nispeten güvenli olması nedeniyle iç savaş boyunca en fazla göçü aldı. İdlib, Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin ülke genelindeki saldırıları ve zorunlu göçler nedeniyle yaklaşık 4 milyon sivilin sığındığı bir vilayet haline geldi.

Rejimin Astana sürecini hiçe sayarak, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ne hemen her yönden düzenlediği saldırılar neticesinde birçok yerleşim yıkılıp "hayalet kente" dönerken, bölge genelinde hedef alınan onlarca hastane, okul ve yaşam merkezi hizmet dışı kaldı.

3. İDLİB'DE HAKİMİYET DURUMU NEDİR?
İdlib, 14 etkin muhalif grubun oluşturduğu "Ulusal Özgürleştirme Cephesi" (Cephe Vataniyye Tahrir) ve rejim karşıtı silahlı grup Heyet Tahrir Şam (Şam'ı Özgürleştirme Heyeti) arasındaki hakimiyet alanlarına bölünmüş durumda.

Rusya, İdlib'de terörist grupların hakim olduğunu iddia ediyor.

4. İDLİB'DE HALKIN DURUMU NASIL?
Rejim ve destekçilerinin son dönemde şiddetini artırarak sürdürdüğü saldırılar neticesinde, halkın önemli kısmı, evlerini terk etmek zorunda kaldı. Yerinden edilenler, Türkiye sınırı hattındaki kampların dolu olması nedeniyle, tarım arazilerinde, taşlık alanlarda ve zeytin ağaçlarının altında yaşam mücadelesi veriyor.

Sivillerin çoğu, ya çadır bulamıyor ya da bir çadırı birden fazla aile paylaşıyor. Temel yaşam malzemeleri, tuvalet, banyo, içme suyu ve tıbbi desteğe muhtaç siviller, yüksek hava sıcaklıkları, altyapı eksikliği ve foseptik çukurlarının kamp alanlarının yakınında olması nedeniyle de çeşitli hastalıklarla boğuşuyor. Tüm bunlara rağmen, saldırılar sürdüğü için nüfus sürekli olarak Türkiye sınırına doğru yığılıyor.

5. NÜFUS SON DÖNEMDEKİ SALDIRILARDAN NASIL ETKİLENDİ?
Türkiye ve Rusya'nın 17 Eylül 2018'de vardığı mutabakata rağmen, bu tarihten itibaren süren saldırılarda, rejimin İdlib'in güneyi ile Hama'nın kuzeyinde ele geçirdiği onlarca yerleşimde toplamda yaklaşık 1 milyon sivil yerinden edildi. Sivillerin çoğu Türkiye sınırına, bir kısmı da Türkiye'nin terörden arındırdığı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerine yöneldi.

Rejimin Eriha, Serakib ve Maaretinuman ilçelerine doğru ilerlemesi halinde bu sayının 1,5 milyonu bulabileceğinden endişe ediliyor.

6. İDLİB TÜRKİYE İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?
İdlib'in, Türkiye'yle yaklaşık 130 kilometre sınırı bulunuyor. Rejimin İdlib'de ilerlemesi durumunda Hatay sınırında yeni bir göç dalgasıyla karşılaşma ihtimali, Türkiye'yi endişelendiren konuların başında geliyor. Bölgede sükunetin korunması, sivillere güvenli barınma alanı sağlıyor.

Öte yandan, TSK'nın İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi sınırları içerisinde 12 gözlem noktasının bulunması, İdlib'i daha da önemli bir yer haline getirdi.

Halihazırda İdlib'de muhaliflerin hakimiyetindeki alanın derinliği, çatışmaların Türkiye sınırından uzak tutulmasına imkan veriyor.

7. TÜRKİYE VE RUSYA İDLİB İÇİN NE YAPTI?
Türkiye ve Rusya, Astana anlaşmaları çerçevesinde varılan mutabakat sonucu, bölgede ateşkesi gözleyecek gözlem noktaları kurdu. Bu kapsamda, Türkiye'nin 12, Rusya'nın 13 adet gözlem noktası mevcut.

Bu misyona rağmen rejimin saldırılarının sürmesi neticesinde iki ülke, büyük bir göç dalgası ve sivil katliamının önüne geçebilmek için 17 Eylül 2018'de ek bir mutabakata vardı.

Türk ve Rus yetkililer, bölgede genel bir ateşkesin tesis edilmesi, sükunetin sağlanmasıyla ilgili temaslarını sürdürüyor.

8. TÜRKİYE İLE RUSYA'NIN ANLAŞMASINA RAĞMEN NELER OLDU?
İdlib mutabakatına rağmen rejim, şubat ve nisan sonuna denk gelen iki dönemde İdlib'in güney ve güneydoğusunda saldırılarına hız verdi. Mutabakattan bu yana İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde 945 bin 992 sivil yerinden edildi.

Aynı süre içinde rejim ve Rusya'nın saldırılarında 219'u kadın, 341'i çocuk olmak üzere bin 282 sivil öldü.

9. RUSYA'NIN SON SALDIRILARDAKİ TUTUMU NE OLDU?
Rusya, müttefiki Esed rejiminin, "teröristlere karşı" yürüttüğü operasyonlar bahanesiyle, bölgedeki saldırılara hava ve karadan destek sağlıyor.

Rus lider Putin, 19 Ağustos'ta bunu "Rusya, Suriye ordusunun İdlib'deki teröristlere karşı çabalarını destekliyor." ifadeleriyle değerlendirmişti.

Rusya, rejimin İdlib ve Hama kırsallarında birçok ilçeyi ele geçirmesine doğrudan destek oldu. Sivil yerleşimleri havadan hedef alan Rusya, yüzlerce sivilin hayatını kaybetmesine, onlarca hastane ve okul gibi yaşam merkezinin hizmet dışı kalmasına sebep oldu.

10. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN VE RUS LİDER PUTİN, SON GÖRÜŞMEDE HANGİ MESAJLARI VERDİ?
Erdoğan, Rus mevkidaşı ile Moskova'da gerçekleştirdiği görüşme sonrasında yaptıkları basın toplantısında, rejimin terörle mücadele bahanesiyle sivillere karadan ve havadan ölüm yağdırmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Soçi mutabakatı ile üzerimize düşen sorumlulukları ancak rejimin saldırılarına son verilmesiyle yerine getirebiliriz" ifadelerini kullandı.

Putin de iki ülkenin Astana formatındaki çalışmalarını verimli şekilde sürdürdüğünü dile getirerek, İdlib'deki durumdan derin endişe duyduklarını söyledi.

İdlib için alınacak ek tedbirlerin çerçevesini belirlediklerini kaydeden Putin, "Türkiye Cumhurbaşkanı ile İdlib'de teröristlerin ortadan kaldırılması ve yapılması gerekenler için anlaşma sağladık" dedi.