Biz diyoruz ki infaz kanununu çok sadeleştirelim. A suç B suç diye. Bir suç ağırsa cezası ağır. Yani iki defa ağır. Mesela Almanya 'da uyuşturucu 1 yıldan 20 yıla kadar. Bizde 10 yıldan 20 yıla kadar. Belirli suçlarda bu cezanın ve infazın yüksekliği içerde kalma süresini arttırıyor. Bunun yüzünden gireen çıkmıyor. Aynı zamanda biz istinaf mahkemelerini getirdik. 5 yıldan az alanlar istinafta kesinleşiyor Yargıtay 'a gitmiyor. İstinafta hızlı kesinleşiyor. Böyle olunca cezaevlerindeki tutuklu sayısı arttı. Cezaevlerinin amacı kişiyi ıslah etmek. 2 mağdurların hakkını menfaatini korumak. Bizim cezamız bu amaca hizmet ediyorsa demekki doğru yapıyoruz. Eğer etmiyorsa demekki yanlış yapıyoruz.
İspanya ve İtalya 'da uyuşturucu için köyler belirlemişler. Onları oralarda ıslah ediyorlar. Çok acı olaylar var. Bazı aileler çocuğu hapse girsin istiyor. Bir çocuk annesini arıyor. Annesine diyor ki bana cezaevine gelirken uyuşturucu getir diyor. Anne yüreği dayanamıyor. nereden buluyorsa buluyor uyuşturucu, cezaevine getiriyor. Telefonlar dinlendiği için anneyi de yakalıyorlar uyuşturucu ile ve anne de 9 yıl ceza alıyor. Yargının işini arttırmayacak, geçmişi çok ele almadan sonuca gidecek bir düzenleme yapılmalı.
AF YASASI CEZA İNDİRİMİNE KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK GELİYOR!
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ancak nihai şeklini siyasetin vereceği düzenleme ile infaz sisteminde köklü değişikler yapılıyor. Ceza adaletini pekiştirici adımlar atılıyor. Evde infaz, geceleyin infaz gibi alternatif infaz sistemleri geliştiriliyor.
CEZASIZLIK ALGISINA NEŞTER
Düzenleme ile kamuoyunda rahatsızlık yaratan ve cezasızlık algısı doğuran konularda önemli bir adım atılacağı ifade ediliyor. Buna göre, erteleme, paraya çevirme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi karar verilmeksizin 1 ay dahi hapis cezası alanların belirli bir süre cezaevine konulması öngörülüyor. Mevcut sistemde 18 ayın altında ceza alan biri cezaevine hiç girmiyordu. Çünkü 18 ay cezanın infazı yani 2/3'ü 1 yıl olarak hesaplanıyordu. Bu sürede denetimli serbestlik kapsamına girdiği için bu kişiler cezaevine hiç girmiyordu.
DENETİMLİ SERBESTLİĞE YENİ DÜZEN
Yeni düzenleme ile bu sistem son buluyor. 1 yıllık otomatik denetimli serbestlik mekanizması terk ediliyor. 1 ay hapis cezası alan birisinin cezasının infazı 15 gün olacak. Bu sürenin 1/5'i denetimli serbestlikte değerlendirilecek. Yani 1 ay hapis cezası alan bir kişi 12 gün cezaevinde kalacak. Tabi bu süre 3 yılı altında kaldığı için açık cezaevinde geçirilecek.
İNFAZ ½ OLUYOR
Yeni sisteme göre, mahkemelerce verilen cezaların 2/3'ü yani % 67'si yerine ½'si yani yüzde 50'si cezaevinde geçirilecek. Bu sürenin de 1/5'i denetimli serbestlikte geçirilebilecek. Denetim süresi her koşulda 3 yılın üzerinde olamayacak. Örneğin; mahkemece 10 yıl hapse mahkum edilen bir kişinin cezasının infazı 5 yıl olacak. Bu 5 yılın 4 yılı cezaevinde geçirildikten sonra hükümlü iyi halliyse denetimli serbestlik kapsamında tahliye edilecek. Yani 10 yıl ceza alan bir kişi iyi halli olması durumunda cezaevinde toplamda 4 yıl geçirecek. Mevcut sistemde 10 yıl ceza alan biri 5 yıl 8 ay cezaevinde kalıyordu.
5 SUÇ KAPSAM DIŞINDA
Her suç bu kapsama girmeyecek. Cinsel suçlar, uyuşturucu madde ticareti, örgütlü suçlar, terör suçlarını işleyenler ile mükerrirler (tekrar suç işleyenler) yarı yarıya infaz kapsamı dışında olacak. Bu suçlarda infaz yine ¾ yani % 75 olarak uygulanmaya devam edecek. Yani bu 5 suçtan herhangi birinden 10 yıl ceza alan birisinin infazı 7,5 yıl olacak. Bu cezanın da 1/5'i denetimli serbestlik kapsamında geçirilecek.
Anayasa Mahkemesi'nden çok önemli nafaka kararı
Konya'da eşinden boşanan 4 çocuk babası, velayetlerin verildiği eski eşi ve çocukları için ödediği toplam 1000 liralık nafakanın maaşından fazla olduğunu iddia ederek, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesi'nin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, eşinden 2011'de boşanan dört çocuk babası İbrahim A.'nın, eşine ayda 100 lira, her çocuk için 75'er lira nafaka ödemesine karar verildi.
İbrahim A.'nın boşandığı eşi, kendisi ve çocukları için hükmedilen nafaka miktarının artırılması için 2014'te dava açtı. Dava dilekçesinde, velayetleri ev hanımı olan ve geliri bulunmayan annede bulunan çocukların dördününün de öğrenci olduğu, birinin üniversitede okuduğu belirtildi.
Davaya bakan Konya 4. Aile Mahkemesince, tarafların ekonomik durumu araştırıldı.
Kolluk tarafından yapılan araştırmada, "Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde memur olan başvurucu İbrahim A.'nın aylık geliri hakkında bilgi edinilemediği, ikinci kez evlenen İbrahim A.'nın eşinin öğretmen olduğu, babasına ait evde kira vermeden oturduğu, 4 çocuğun velayetinin bulunduğu annenin ise ilkokul mezunu olduğu, babasına ait evde oturduğu, nafaka dışında 200 lira belediyeden yardım parası aldığı, çocukların ikisinin il dışında, ikisinin ilköğretim çağında öğrenci olduğu" belirlendi.
Nafakalar gerçekten süresiz midir?
Hayır, değildir. Kadının iş bulması, yoksulluk durumunun ortadan kalkması ya da yeniden evlenmesi ile nafaka kaldırılabilir. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde nafaka miktarının artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Kadınlar nafaka almak yerine çalışmayı tercih edebilir mi?
Kadınlar çalışmayı reddetmiyor. Kadınlar, çalışma hayatına girmelerinin önünde pek çok engel olduğu için çalışamıyor, çalışsalar dahi hayatlarını idame ettirebilecekleri gelire erişemiyorlar. Aile içerisinde ve evlilik sürecinde çoğu kez örgün eğitime ve hatta meslek kurslarına dahi erişmeleri engellenerek bir meslek edinmelerine, uzmanlaşmalarına engel olunuyor.
Kocaları tarafından çalışmasına izin verilmediği ya da ev ve çocuk bakımını üstlenmek zorunda kaldıkları için yıllarca istihdama dâhil olamıyorlar. Kadınların belli bir yaşa geldikten sonra hem yaşlarından hem de deneyimsiz olmalarından ötürü iş bulması neredeyse imkânsız hale geliyor.
Yıllarca ev içi emek vermiş, bazen aile işlerinde hiçbir ücret almaksızın çalışmış kadınlar boşandıktan ancak çok düşük ücretli, güvencesiz işler bulabiliyorlar. Çalışma saatleri ile uyumlu, ücretsiz ve erişilebilir kreşlerin yokluğu da kadınların çalışması önündeki en büyük engellerden biri.