Bilim insanları koronavirüsün ana kaynağını açıkladı!

Çin’de ortaya çıkan ve giderek yayılan yeni tip koronavirüs dünya genelinde 90 bine yakın insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Antartika hariç tüm kıtalarda görülen yeni tip koronavirüs dünyayı adeta esir aldı. Bilim insanları koronavirüsün kaynağı hakkında ayrılıklara düşerken konuyla ilgili bir açıklama daha geldi. Uzmanlar insanların vahşi hayvanlarla avcılık, ticaret veya hayvanların yaşam alanlarını işgal etme yoluyla yakın temasa geçmesinin, yeni salgın hastalıkların yayılması riskini artırdığını söylüyorlar.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :09 Nisan 2020 , 14:06 Güncelleme Tarihi :09 Nisan 2020 , 14:26
Bilim insanları koronavirüsün ana kaynağını açıkladı!

Koronavirüs salgını dünyanın bir çok yerinde binlerce kişinin yaşamını yitirmesine yol açarken, insanların doğal yaşamı istismarıyla salgın hastalıklar arasındaki bağlantıyı ortaya koydu.

Uzmanlar insanların vahşi hayvanlarla avcılık, ticaret veya hayvanların yaşam alanlarını işgal etme yoluyla yakın temasa geçmesinin, yeni salgın hastalıkların yayılması riskini artırdığını söylüyorlar.

Sars, Mers, Ebola ve Koronavirüs gibi salgınların aslında gezegenin sağlığıyla ilgili bir çevre sorunu olduğunu vurguluyorlar.

Koronavirüsün önce yarasalar ve diğer bazı evcil olmayan hayvanlarda - muhtemelen pangolinde - geliştiği ve bu hayvanın ticaretinin yapılması yoluyla insanlara geçtiği düşünülüyor.

Bu konudaki son araştırmayı yapan uzmanlar önce hayvanlardan insanlara geçen hastalıklarla ilgili bütün bilimsel çalışmaları taradılar, sonra bu çalışmaların verilerini Uluslararası Doğayı Koruma Birliği'nin (IUCN) topladığı, soyu tükenme tehlikesiyle yüz yüze vahşi hayvanlara ilişkin bilgilerle birleştirdiler.

YOK OLMA TEHLİKESİNDEKİ HAYVANLARDA İKİ KATINA ÇIKTI
İnsan faaliyetleri yüzünden yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan vahşi hayvan türlerinin bünyelerinde, insanlara geçebilecek özellikteki virüslerin, başka sebeplerle tehdit altında olan diğer hayvan türlerine kıyasla, en az iki misli daha fazla olduğu ortaya çıktı.

Araştırmayla ilgili olarak bilgi veren California Üniversitesi'nden Dr Christine Johnson "doğal yaşam alanları daraldıkça, vahşi hayvanlar insanlarla giderek daha yakın temas içinde olmaya başlıyorlar" diyor.

Soyu tükenmenin eşiğine gelmiş vahşi hayvanların sayıları iyice azaldığından aslında normal koşullarda bulaşıcı hastalıkları insanlara geçirme ihtimalleri çok düşük.

Fakat Dr Johnson yaşam alanları işgal edilen hayvanların insanlarla temasının arttığına dikkat çekiyor:

"Doğal yaşamın istismarı, avcılık ve vahşi hayvan ticareti yoluyla doğada yaşayan canlıların sayılarını iyice azaltıp onları yok olma tehdidiyle karşı karşıya getirmekle kalmıyor, aynı zamanda insanları da yeni bulaşıcı hastalık salgınları riskiyle yüz yüze bırakıyor"

Bilim insanları uzun zamandır Sars, Mers ve Ebola gibi hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların tehlikelerine işaret ediyorlar.

Koronavirüs salgını ise insan sağlığının genel olarak hayvanların da sağlığına, hatta bir bütün olarak gezegenin doğasının sağlığına bağlı olduğu konusundaki farkındalığı artırmış görünüyor.

"VAHŞİ HAYVAN TİCARETİNİN ÖNÜNE GEÇİN" ÇAĞRISI
Son salgın sürecinde çok çeşitli kuruluşlar insan sağlığına yönelik tehditleri azaltmak için vahşi hayvan ticaretinin önüne geçilmesi çağrıları yaptı.

Dr Johnson doğadan avlanılan hayvanların, insanlarla hayvanların bir arada bulunduğu kalabalık pazar yerlerinde satılıyor olmasının, normal olarak doğada asla yanyana gelmeyen türleri bir araya getirmek suretiyle hastalıkların türler arasında atlama ihtimalini artırdığına dikkat çekiyor.

"Bir yerde ortaya çıkan bir bulaşıcı hastalık hepimizi etkileyebilir ve doğal yaşamla ilgili bir faaliyet içine girdiğimizde neleri etkilediğimizi hepimizin anlaması gerekiyor."

"Yeni salgınların ortaya çıkışının bir çevre sorunu olduğunu anlamalı ve doğal yaşamla birlikte yaşamanın daha sürdürülebilir biçimlerini bulmalıyız" diyor.