Aynı zamanda İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı da olan Özyaral, Kovid-19 nedeniyle Büyükçekmece Mimar Sinan Devlet Hastanesi'ndeki 11 günlük tedavi sürecinin ardından taburcu edildi.
Hastalıkla mücadele ettiği süreci AA muhabirine anlatan Özyaral, 30 Mart'ta öğle saatlerinden sonra ciddi bir terleme ve ateşle beraber vücudunda bir gariplik hissettiğini söyledi.
Prof. Dr. Özyaral, vücut ısısını sürekli kontrol ettiğini, o günün sabahında 36,2 olarak ölçtüğü ateşinin bir anda 38 dereceye çıkmasıyla şaşkınlık yaşadığını ve bunun normal olmadığını düşündüğünü anlattı.
Vücudundaki semptomları gözlemlemesinin ardından evinin yakınındaki devlet hastanesinin başhekimine telefon açarak durumundan bahsettiğini aktaran Özyaral, şunları kaydetti:
"Koronavirüsten şüphelenmemin nedeni de sürekli ekranda olmamdı. Her gün ekranda topluma bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz. Ayrıca, bu süreçte hiçbir şekilde pazara ya da alışverişe gitmedim, toplu taşıma araçlarına binmedim, toplum içinde hiçbir yerde bulunmadım. Böyle bir temasım yok. Ama beni yayınlara sürekli farklı kişiler götürüp getiriyor. Bir sürü insanla temas ediyoruz. Kim kimdir bilmiyoruz. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de maalesef çok doğru bilgiler vermedi uzun bir süre. 'Yaşlılarda olur gençte olmaz.' dedi. Sonra 'Gençler taşıyor.' dedi. Sonra, 'Çocuklar sokağa çıkmasın.' dedi. 'Maske takın. Maske takmayın.' dedi. İnanılmaz bir kavram kargaşası olunca, insanların olayları da tam oturtamadığı bir süreçti, herkesi de eve tam sokamamıştık o aralarda. Ben de çok rahatsız oldum hemen hastaneye geçmek istedim. Başhekim de 'Gelin bir bakalım.' demişti."
"ARTIK, EVDEKİ KARANTİNA SÜRECİMİ TAMAMLAYACAĞIM"
Prof. Dr. Özyaral, hastaneye gittiğinde tomografi çekildiğini dile getirerek, tanı ve tedavi sürecinde yaşadıklarına dair şöyle konuştu:
"Öksürmüyordum ama bir nefes kesilmesi gibi oluyordu. Yani nefes alırken sıkılıyordum. Tomografide ciddi anlamda zatürre dediğimiz tablo vardı. Kovid-19'da da gördüğümüz, akciğerde birtakım lezyonların oluşması şeklinde. Sonrasında hemen burun ve boğazımdan sürüntü örnekleri alındı. Görüntüler hoş olmadığı için o arada 'Karantinaya geçelim.' dedik. Hastanede karantina dönemi başladı. Toplam 12 gün sürdü. Bu sürecin ilk 4 gününde bir ilaç tedavisi uygulandı ancak buna cevap alamadık. O esnada sürüntü örneklerinde de Kovid-19 testim pozitif çıktı. Ne yapalım diye düşünürken, Sağlık Bakanımız Çin'den gelen yeni ilacı hastanelere dağıttı. Bu ilaçtan bana hemen yükleme dozu yapıldı 8+8 şeklinde. Bir gün aşırı yükleme sonra normal doza geçiş, ondan sonra da sürekli C vitamini ile diğer vitaminler destek olarak verildi. Verilmesi gereken süre kadar tedaviyi aldım. Bu tedaviye de yanıt aldık. Tekrardan bir tomografi örneği aldığımızda lezyonların durduğunu gördük."
Özyaral, taburcu kararının çarşamba gecesi verildiğini ancak bunun için antikor testlerinin sonucunu beklediklerini belirterek, "Vücudumda antikor oluşmuş durumdaydı. Bugün taburcu oldum. Artık evdeki karantina sürecimi tamamlayacağım. Kimseye bulaş oluşturmamak için 2 hafta evde karantinada olmamız gerekiyor." diye konuştu.
 "TEDİRGİNLİK YAŞAMADIM"
Devlete ve Sağlık Bakanlığına çok güvendiğini vurgulayan Özyaral, şöyle devam etti:
"Bakanımız o kadar önemli atılımlarda bulundu ki dünyada hiç kimse hiçbir şeyi doğru düzgün yönetemezken Sağlık Bakanımız her şeyi inanılmaz yönetti. Amerika bir maske veremezken, biz günde 4 saat arayla mutlak suretle maskelerimizi değiştiriyorduk. Hastanede hiçbir şeyimiz eksik değildi. Bu, sağlık yönetimi açısından baktığımız zaman müthiş bir durum. Bu da tabii ki Sayın Cumhurbaşkanının nezdinde çok titizlenilmesi ve Sağlık Bakanımızın da bu konuya çok büyük önem vermesinden kaynaklı."
Prof. Dr. Oğuz Özyaral, hastaneye giderken ve tedavi süreci boyunca hiçbir şekilde tedirginlik yaşamadığını anlatarak, "Yüce Yaradan'ın verdiği bir candır. Eğer onun vaadesi geldiyse o zaten biter. Ama giderken, 'Daha halkıma, Türkiye'ye yapmam gereken çok şey var.' diye düşündüm." dedi.
"KENDİNİZİ ÜLKEMİZİN HEKİMLERİNE EMANET EDECEKSİNİZ"
Vatandaşlara, Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin hikayelerini iyi okunmalarını tavsiye eden Özyaral, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Niye kaybediyoruz? Bir; çok geç gidiyorlar, korkuyorlar. Hastaneden kaçıyorlar. Hastaneden, hekimden kaçılmaz. Kendinizi ülkemizin hekimlerine emanet edeceksiniz. Bu çok önemli. Sağlık Bakanlığına güveneceksiniz. İki; moralinizi hiç düşürmeyeceksiniz. Üç; yaşam kaliteniz mutlaka üst seviyede olacak. Yani, tütün, tütün ürünleri, gazlı içecekler, alkol tüketmeyeceksiniz. Benim hayatımda yok. En geç 23.00 gibi yatıp, en geç 05.00'te kalkarım. O saatte çalışırım. Hastanede bir saniye şaşmadı. Hemşire arkadaşlar şaşırdı. Sabahın 05.00'inde kalkıyorum, elimi yüzümü yıkıyorum, oturuyorum koltuğuma başlıyorum çalışmaya. Bu bir azim, hırs meselesi. Biz bu işe de kalkıştığımızda, 'Savaştan kaçılmaz, eğer bir savaş varsa ordular terk edilmez.' dedik. Biz de o ordunun bir neferiysek sonuna kadar çalıştık." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Oğuz Özyaral, Türkiye'yi çok sevdiğini, ülkesinin insanlarının da kendisini bu kadar çok sevdiğini bir kez daha gördüğü için çok mutlu olduğunu dile getirerek, herkese duaları için teşekkürlerini iletti.