İşte CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun penceresi! Deprem veya sel fark etmedi, keyfine baktı

Sabah Gazetesi yazarı Hilal Kaplan, "değişim ve umut" söylemleriyle İBB Başkanlığı koltuğuna oturan CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun bugüne kadar yaptıklarını kaleme aldı. Kaplan İmamoğlu için, "Deprem veya sel fark etmedi, keyfine baktı." derken; başkan olmasına rağmen hala mağduru oynaması ve suçu başka yerlere atmasını eleştirdi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :20 Mayıs 2020 , 07:16 Güncelleme Tarihi :20 Mayıs 2020 , 07:21
İşte CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun penceresi! Deprem veya sel fark etmedi, keyfine baktı

İÇİNDEKİLER

İşte Hilal Kaplan'ın "İmamoğlu'nun penceresi" başlıklı o yazısı

İlk vaadi "değişim ve umut"tu. Bu vaatlerinde inandırıcı olsa gerek ki seçildi. Ancak artık icraat vaktiydi. Mazbata tartışmalarında dediği gibi "İstanbul'un kaybedecek saniyesi yok"tu. Ne var ki çalışkan bir başkan portresi çizemedi. Üç ayda dört kez tatile çıktı. Deprem veya sel fark etmedi, keyfine baktı.
Gözle görünen bir icraatı da yoktu. Zaten AK Parti'nin başlayıp bitirdiği projeleri düzenleyip tekrar açtı. Ne var ki Şehir Hastanesi yolu veya metro ulaşım gibi bütçe isteyen işlerdeyse genelde "yapamıyorum" dedi ve işin içinden çıktı. Seçimden önce "İsraf olmazsa, İstanbul kendine yeter" diyen adamdan eser yoktu.
Büyükşehir meclisinden borçlanma yetkisi isteyen ve İBB'yi Almanya'ya bile borçlandıran İmamoğlu'nun KRT'deki hava durumundan TELE-1'e değin pek çok medya organına para akıttığı ortaya çıktı. İBB'ye verdiğiniz paraların son meyvesini görmek için İmamoğlu'nun karşısında Oktar'ın kediciklerine dönen Sedef Kabaş'ı izleyebilirsiniz.
Literatürde Overton penceresi diye geçer. Toplumun belli bir dönem aralığında kabul edebileceği fikirsel yönelimlerdir. İmamoğlu, seçim döneminde bu pencereyi doğru tanımladı ve tam zamanında harekete geçti.
Ancak şu anda İmamoğlu'nun penceresi giderek kapanmakta ve dikkat ederlerse seçmenin tahammülü kalmayan iki ana söylem var: İlki, İmamoğlu'nun başkan olmasına rağmen mağduru oynaması ve her başarısızlığında suçu ya hükümete ya da belediye meclisine atması... Halk, güç verdiğinden irade bekler. 7/24 mızmızlanan birini isteselerdi, 23 Nisan'da koltuğa oturan kardeşimiz de aynı şekilde götürebilirdi.
İkincisi ise devasa israf olduğundan, sadece tasarruf ederek İstanbul'u kurtaracaklarından bahsedip, bugün İspark'tan İGDAŞ'a tüm kurumlarıyla İstanbullunun ümüğüne çökmesidir. Madem kendi deyiminizle 'yağma düzeni' bitti; neden halkı yağmalamaya giriştiniz? "İsraf düzeni" dedikleri İstanbul'da ulaşıma bazen 1,5 yıl zam yapılmazken, "tasarruf düzeni" iddiasındakiler %35 gibi rekor bir zamla kolları sıvadı. Ulaşım ücretlerinden müze kartlara kadar zam yapmak icraat mıdır? Milletin cebinden başka kaynak bulmaları, asli görev değil midir?
Sedef Kabaş olmamız neyse ki mümkün değil ama yine de genel durumu analiz edelim dedik.

HİLAL KAPLAN'IN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN