Türkiye, Libya'da Birleşmiş Milletler'in (BM) meşru hükümet olarak tanıdığı Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile çatışan oluşumların gücünü büyük ölçüde kırdı.
Libya'da istikrar yerine kendi çıkarlarını önceleyen ve 'Düşmanımın düşmanı dostumdur' anlayışıyla hareket eden Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Abu Dabi ve Fransa gibi ülkelere rağmen, Mehmetçiğin UMH güçlerine verdiği eğitim ve danışmanlık hizmetleri ve Türk İHA ve SİHA'ları sayesinde ülke barışa daha yakın duruma geldi.
Askeri kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Mehmetçiğin verdiği eğitimden önce düzensiz şekilde diktatör Hafter güçlerine karşı koymaya çalışan UMH birlikleri başkent Trablus'un güneyinde yer alan Tiba Cami ve çevresini kontrol altına aldı. Son olarak nakliye (Askeri Kolej) askeri kampını da hâkimiyeti altına alan UMH, Trablus'taki tüm askeri kampları ele geçirdi. Türkiye, MGK bildirisinde de "BM tarafından tanınan meşru hükümetin Libya'nın siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü muhafaza ederek ülke sathında barış ve huzurun tesisi yönünde gösterdiği çabalara ülkemiz tarafından verilen askeri danışmanlık hizmetlerinin sürdürüleceği vurgulanmıştır" sözleriyle desteğin süreceği teyit edildi.
PARALI ASKERLER KAÇIYOR
İHA ve SİHA'ların da desteğiyle UMH bağlı güçlerin karada da üstünlüğü ele geçirmesiyle Sudan ve Çad'dan getirilen paralı askerler kaçtı. Ülkenin doğusunda bulunan gayrimeşru silahlı güçlerin lideri darbeci Hafter saflarındaki Rus güvenlik şirketi Wagner'e mensup paralı askerler başkentteki cephelerden çekildi. Libya'da istikrarın tek yolunun siyasi çözüm olduğunu ve Hafter tarafının buna yaklaşmadığının altını çizen diplomatik kaynaklar da dünya ülkelerinin kınamakla yetindiğini ancak durdurmak için hiçbir şey yapmadıklarını dile getiriyor. Türkiye, Libya'da barışın sağlanması amacıyla uluslararası sisteme şimdiye kadar yapamadığı 'birlikte hareket etme' ve 'kararlı ve ilkeli olma' noktasında telkin ve girişimlerde bulunuyor.
HÂKİM GÜÇ TÜRKİYE
Türkiye askerini sıcak çatışmaya sokmadan Libya'da hakim güç oldu. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) tarafından yayımlanan "Libya artık Türkiye'nin Libya'sı" analizi ile dikkatleri üzerine çeken Tarek Megerisi, "Libya'daki gelişmeleri belirleyen hâkim güç artık Türkiye diyebiliriz. Traublus'taki hükümet Türkiye'ye bağlı hareket ediyor, Ankara'dan ciddi boyutta destek ve yönlendirme alıyor. Şu anda Libya'daki gelişmelerin seyrini belirleyen güç Türkiye" ifadesini kullandı. Hollanda merkezli Clingendael Enstitüsü uzmanlarından Celal Harchaoui "Türkiye, çok kapsamlı, çok modern ve çok yaratıcı bir askeri harekatı büyük bir ustalıkla yürüttü. Pek çok NATO gücünün, Türkiye gibi İHA endüstrisi yok, uygulanan hibrit metodlar karşısında bu kadar hızlı askeri müdahalede bulanabilecek yetkinlikleri de yok" dedi. Washington Enstitüsü'nün Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi dışlayan enerji ve güvenlik adımlarının Ankara'nın Libya hamlelerinde etkili olduğunu kaydetti.
CESETLERİNİ ARKADA BIRAKIP KAÇIYORLAR
Libya ordusunun yürüttüğü Öfke Volkanı Operasyonu basın birimi, cephe hatlarında tutunamayan ve kaçan Hafter milislerinin Trablus Uluslararası Havalimanı yakınlarında kaçarken araçlarının etkisiz hale getirildiğine dair görüntüler paylaştı. Libya Ordu Sözcüsü Albay Muhammed Kununu, Hafter milislerinin savaş meydanlarından kaçarken geride 48 ceset bıraktığını belirtti. Kununu, cesetlerin toplanması sırasında korona riski nedeniyle koruyucu giysiler giyildiğini ifade etti. Öte yandan Sirte ve El-Cufra'nın Güvenliğini Sağlama Operasyon Birimi Sözcüsü Tuğgeneral Abdulhadi Dirah, 2 Rus paralı askerin Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini, 2'sinde de virüse rastlandığını belirtti.
Libya ordusunun yürüttüğü Öfke Volkanı Operasyonu Sözcüsü Mustafa el-Mecai, batıda Hafter milislerinin işgalindeki son kent olan Terhune'yi ele geçirmek için üç ayrı yönden operasyon başlattığını aktardı. Mecai, Karabulli kasabasının bulunduğu bölgede çatışmaların sürdüğünü kaydetti.
SABAH