Sabah Gazetesi yazarı Melih Altınok'un "Sözcü'de maaşlar iyi olmalı" başlıklı yazısı
Sözcü sürekli okurlarından yardım istiyor. Gazetenin ucu ucuna kurtardığını, desteğe ihtiyaçları olduğunu duyuruyor.
Bu yüzden yıllardır günde iki üç Sözcü alan tanıdıklarım var. Çoğu emekli. Hatta birisi eski oturduğum evde kapıma, her sabah üçer beşer aldığı Sözcü'lerden bırakırdı.
Bir defasında "Ben alırım. Siz niye zahmet ettiniz. Emekli maaşınızı gazeteye yatırıyorsunuz" dediğimde "Boğazımdan kısarım Sözcü'den kısmam" diye itiraz ettiğini hatırlıyorum.
Her şeye rağmen son dönemlerde tirajlar daha düşünce Sözcü'nün yardımına CHP'li belediyelerin koştuğunu da gördük. Gazeteyi topluca bedava dağıtarak onlar da ellerinden geleni yaptılar.
Gelin görün ki, okurun bir dava olarak gördüğü için sergilediği fedakarlığına rağmen gazetenin yazarları pek oralı değiller.
Nereden mi biliyorum?
***
Her gün, Sözcü yazarlarının bilmem kaç milyonluk villalarına, lüks yazlıklarına yaptıkları "yatırımlarla" ilgili haberler okuyoruz.
Biri gün aşırı, "Memlekette kriz var. Kimse önünü göremiyor. Bu ortamda yatırım mı yapılır" diye yazdığı gazetesi zor günlerden geçerken, Bodrum'daki yazlığını büyütmek için inşaata başlamış meğer... Dahası "AKAPE hükümetinin talan yasası" diye hep birlikte yerden yere vurdukları "imar barışına" bile başvurmuş. Paraya kıyıp yaptığı kaçak eklemelerse bizim değil artık yargının konusu.
Diğeri ise Alaçatı'da kütüphane yapıyorum diyerek diktiği yazlığından sonra şimdi de Levent'te SİT alanında yer aldığı iddia edilen villasına yaptığı kaçak eklemeler nedeniyle gündemde.
Tüm olayların hepsinin de tamamen tesadüf eseri CHP'li belediyelerin sınırları içerisinde yaşandığını söylememe gerek yok sanırım.
***
Allah daha çok versin.
Belli ki, ekonomik olarak zor durumda olan Sözcü'de maaşlar iyi...
Ayrıca köşelerinden "memleket krizde" diye ah eden arkadaşlar hakikaten çok çalışkanlar.
Sürekli okurun enerjisini, nefretini diri tutmak için çalışıyorlar, çabalıyorlar, çırpınıyorlar.
Karanlık odalarda ne gündüzleri var ne geceleri...
Hatta geçenlerde sırf bu ulvi amaçla, dava uğruna tanesi 2500 TL'den 1881 adet Atatürk kitabı basıp sattı içlerinden biri.
Yazlıkları, villaları onlar almayacak da sıradan gazeteciler mi alacak?
***
Krizi fırsata çevirmek bu değilse nedir, söyleyebilir misiniz?
Adamlar "yaşanmaz" dedikleri Türkiye'nin fırsatlar ülkesi olduğunun farkındalar. Geleceklerini burada gördükleri için de yatırımlarına devam ediyorlar.
Acaba aralarında "İşçi sınıfının ideolojisini burjuvalar yaparmış, emeklilerinkini niye yapmasın" diye kafa da buluyorlar mıdır dersiniz?
Zira bildiğiniz üzere, villada oturuyorum diye kendini burjuva sanan bu arkadaşlar memlekette orta sınıf ideolojisine dönüşen solun devrimci önderlerinden!
"Kültürel bir çöl yaratırsanız orada her şey mucize etkisi yaratır" diyen Pasolini ne kadar haklıymış.
Bu vasatlık hikayesinin başka bir izahı var mı?