Dr. Murray, Türkiye'nin Kovid mücadelesindeki başarısının altında ise hastalığı önleme yolundaki önlemleri sıkı tutmasının da önemli bir yer edindiğini söyleyerek "Bir enfeksiyonu önlemek, tedavi etmekten çok daha kolaydır. Dolayısıyla belki de burada Türkiye'nin doğru yaptığı şeylerden biri de bu enfeksiyonları büyük ölçüde önlemek oldu" diye konuştu.
"SEPSİS KOVİD'DEN DAHA TEHLİKELİ"
Kovid-19 tedavisinin uzun süreli hastane yatışı gerektirdiğini ve bunun da hastalarda ikincil enfeksiyon gelişme riskini artırdığını söyleyen Dr. Murray, "Kovid hastaları yoğun bakımda ventilatöre bağlanmak zorunda kalıyorlar. Bu, bakteriyel zatürreyi getirebiliyor. Ayrıca sondalar idrar yolu enfeksiyonu riskini artırıyor. Damar yolundan açılan kateterler, damar yolu enfeksiyonlarına yol açabiliyor. Açıkçası bu ikincil enfeksiyonlara sebep olan organizmalar, Koronavirüs'ten çok daha tehlikeli ve daha fazla ciddiye alınması gerekiyor. Çünkü birçoğu, hastane dışındaki organizmalardan çok çok daha güçlü ve ilaçlara dirençli. Bu da Kovid-19 hastalarının tedavisini daha da zorlaştırıyor. Hastanede tedavi görürken hayatını kaybeden Kovid pozitif hastalara baktığınızda, bunların çok büyük bir oranda ikincil enfeksiyonlara bağlı olarak kaybedildiğini görüyoruz. Hastaların yaklaşık yüzde 10'unda süper enfeksiyon kaynaklı sepsis (kan zehirlenmesi) gerçekleştiği çeşitli çalışmalarla belgelendi. Ancak bu enfeksiyonlara yönelik yeterince test yapılmadığı için, oranın daha yüksek olduğunu düşünüyoruz. Gerçekte bu oran yüzde 30'lara varıyor" diye konuştu.
"HASTANIN KÖTÜLEŞMESİ, SEPSİS'TEN Mİ KOVİD'DEN Mİ İYİ AYIRT EDİLMELİ"
Sepsisin de Kovid-19 gibi bağışıklık sistemine aşırı yüklenme yarattığını belirten Dr. Murray, şu uyarılarda bulundu:
"Bir süre sonra organlar tek tek çöküyor ve çoklu organ yetmezliği başlıyor. Akciğerler, kalp ve böbrek yetmezliği oluyor. Kovid-19 enfeksiyonu da bir yandan bağışıklık sistemine saldırınca aslında benzer bir durum ondan dolayı da oluşuyor. Yani akciğer kalp ve böbrekler Kovid nedeniyle de çöküyor. Kovid-19 hastalarında sepsis görüldüğünde, buna hangi enfeksiyonun neden olduğu ayırt edilemeyebiliyor. İyi bir tanı ve teşhis olmadığı sürece asla emin olamıyoruz etkenin ne olduğundan. Hastadaki tablo Kovid'den mi yoksa eşlik eden süper enfeksiyondan mı kaynaklanıyor, bunun için kan, idrar, boğaz ve solunum yolu numune kültürlerinin uygun şekilde alınıp çok titiz çalışılması gerekiyor. Doğru ve hassas tanı açısından, gerek test malzemeleri ve yöntemleri, gerekse laboratuvar yetkinliği önem kazanıyor. Hastanın klinik tablosunda kötüleşmeye yol açan etmen net olarak belirlenip gerekiyorsa doğru antibiyotik tedavisine başlanması antibiyotik direncini önlemek açısından da, hastanın başarıyla tedavi edilebilmesi açısından da çok önemli."
"HEDEFE UYGUN ANTİBİYOTİK SEÇİLMELİ"
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Amerikan Salgın Hastalıklar Önleme ve Kontrol Merkezi (CDC) ve diğer tıp derneklerinin de önerdiği kılavuzların hepsinde, erken tanı ve teşhisin çok kritik bir rol oynadığının vurgulandığını anlatan Dr. Murray, şöyle devam etti:
"Elimizde kanıta dayalı bir teşhis sonucu olmadığı müddetçe ampirik tedavi uyguluyoruz. Yani mikrobiyolojik testlerin sonuçları olmadan tahmini bir yol çiziyoruz aslında. Bu da mantar olsun bakteri olsun, neyi tedavi ettiğimizi bilmeden ampirik bir şekilde antibiyotik uygulanması anlamına geliyor. O yüzden burada kritik olan mesele erken teşhis konulması. Çünkü kültür testleri ile erken teşhis sağlandığında ampirik tedaviye gerek kalmadan etkenin yapısına göre doğru antibiyotiği öngörebiliyoruz. Antibiyotiklere direnç geliştiren bakterilerin tarihini düşündüğümüzde en çok gram negatif bakteriler antibiyotiklere çok daha fazla direnç geliştiren organizmalar olarak karşımıza çıkıyor. Gün geçtikçe de bunların tedavisi zorlaşıyor. Hatta son 10 yıldır tedavi edilemez noktaya ulaştı bazıları. Türkiye de dahil, küresel ölçekte antibiyotiğe dirençli organizmaların oldukça yaygınlaşması, tıp dünyasının en büyük sorunlarından biri haline geldi. Kovid-19 nedeniyle kaybedilen hastaların da aslında bu antibiyotiklere karşı dirençli olan bakteriler yüzünden öldüğünü söyleyebiliriz. O nedenle laboratuvar tetkikleri ve doğru teşhis çok önemli."
LABORATUVARLAR TEDAVİNİN BAŞARISINDA KRİTİK ROL OYNUYOR
Kovid-19'un ilk teşhisinde kullanılan PCR testlerinin büyük bir çoğunluğunun kaliteli ve doğru sonuç veren testler olduğuna ancak bazı pazarlarda çok doğru sonuçlar vermeyen testler de bulunduğuna dikkat çeken Dr. Murray sözlerini şöyle noktaladı:
"Burada da yine laboratuvarlara görev düşüyor. Testlerin hassasiyetini iyi araştırıp, bu testleri tercih etmeleri gerekiyor. Ayrıca kan, idrar, boğaz gibi numunelerin uygun şekillerde alınması ve çalışılması doğru sonuca giden yolda hayati önem taşıyor. Hastadaki tablo Kovid'den mi yoksa eşlik eden süper enfeksiyondan mı kaynaklanıyor bu örneklerin titiz çalışılması gerekiyor. Laboratuvarlar doğru testi, doğru şekilde ve zamanda yaparak doktorlara daha fazla yardımcı olabilir. Eğer bu konuda hassas davranılmazsa hem Kovid hem de ikincil enfeksiyonlar açısından doktora doğru bilgi gitmemiş olur. Bu da teşhis tedavi önlem tüm süreci olumsuz etkileyebilir."