İşte Sabah Gazetesi yazarı Mevlüt Tezel'in köşe yazısı:
Eda Demirci, ünlü sunucu
İsmail Küçükkaya'dan gördüğü fiziksel ve
psikolojik şiddeti tek tek anlattı. Şahitler, deliller sundu. Bir vücut dili uzmanı bile Demirci için "Bu kadının büyük acılar yaşadığı vücut hareketinden belli" diye paylaşım yaptı.
İsmail ise özetle "Suçlamalar asılsız. Beni muhalifim diye yıpratmaya çalışıyorlar" dedi. Ve hemen psikolojik baskıya başladı,
Eda Hanım'a tazminat davası açtı. Sadece ona mı bu konuda yazı yazan, haber yapan bazı gazetecilere de dava açtı! Bir de ekranda özgürlükten bahsediyor. Aklı sıra gazetecileri korkutmaya çalışıyor! İsmail,
sosyal medyada kendisini eleştirenleri de anında block'luyor.
Eda Demirci'nun telefon ve mesaj ile yardım istediği Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise "Yoğundum, telefonumda numarası kayıtlı değildi" gibi komik bir açıklama yaptı ama programlarına sürekli katıldığı İsmail'i hala kınamadı! Canan Hanım çok basit bir soru: Neden hala İsmail'i kınamıyorsunuz?
NEDEN SUSUYORLAR?
Peki, kadın hakları konusunda duyarlı yazılar yazan köşe yazarları neden susuyor? İsmail,
Ahmet Hakan'ı aradığı gibi sizleri de tek tek aradı mı? "Yazmayın mı" dedi?
Yoksa şiddet uyguladığı eşine "Bunda ne var ki, büyütüyorsun her şeyi" diyecek kadar manipülatör bir kişilik olan İsmail hepinizi ikna mı etti? Sen neymişsin be İsmail!