"TÜRKİYE'NİN EGEMENLİK ALANINI İLGİLENDİREN BİR KONU"
Ayasofya ile ilgili tartışmaları da değerlendiren Çelik, bazı devletlerin Türkiye'nin egemenlik alanı ile ilgili bir mesele olan bu konuya ilişkin açıklamalar yaptığını gördüklerini, bunun diplomatik teamüllere aykırı olduğunu vurguladı.
Çelik, "Bir müzenin asli işlevi olan cami olarak tekrar işlevini kazanması ile ilgili bir toplumsal talep çerçevesindeki bu tartışmalara başka devletlerin diplomatik teamüllere aykırı olarak katılması ve burada taraf belirtmesi kesinlikle onları ilgilendiren bir konu değil. Bu Türkiye Cumhuriyeti'ni, vatandaşlarını, Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk sistemini ve egemenlik alanını ilgilendiren bir konu." diye konuştu.
Ayasofya'nın UNESCO kültürel miras listesinde olduğu, bu nedenle de mevcut haliyle kalması gerektiği yönündeki açıklamaları hatırlatan Çelik, "UNESCO kültürel miras listesi içerisinde olması onların ibadet amacıyla kullanılmasına aykırı değildir. UNESCO kültürel miras listesinde olup da aynı zamanda ibadet amacıyla da kullanılan pek çok yer vardır." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin dünya kültürel mirasını korumak açısından alnı açık devletlerden biri olduğuna dikkati çeken Çelik, hükümetleri döneminde tarihi eser, cami, kilise ve sinagogların restorasyonlarının yapıldığını, azınlık vakıf mallarının iadesi konusunda hiçbir devletin yapmadığı hakkaniyetli, adil ve hukuka dayanan bir tasarruf ortaya koyulduğunu söyledi.
Yunanistan'ın Türkiye'ye bu konuya ilişkin eleştirilerde bulunduğunu anımsatan Çelik, "Avrupa Birliği ülkeleri içerisinde başkentinde cami olmayan tek ülke Yunanistan'dır ve bu konuda tamamıyla sınıfta kalmış bir ülkedir. Osmanlı eserlerini korumuyor, tam tersine yok etmek için devlet himayesinde bir politika güdüyor. Oradaki Osmanlı camilerinin ne hale getirildiği bilinmektedir. Bize bu konuda kimsenin söyleyecek bir sözü yok. Biz burada hem hukuka hem hakkaniyete hem kültürel mirasa hem de bu geleneklerimizden gelen hoşgörüye uygun davranan bir ülkeyiz." diye konuştu.
Bu konuda Türkiye'nin alnının açık olduğunu vurgulayan Çelik, "Biz bunları bir ibadet mekanı olarak kullandığımızda kesinlikle bu onların evrensel anlamını azaltacak bir sonuç doğurmayacaktır. Hem UNESCO kültürel miras listesindeki o evrensel gücünü ve evrensel şaheserliğini koruyacaktır hem de ibadet mekanı olarak kullanılacaktır." dedi.
"FRANSA SUÇTAN KURTULMA TELAŞIYLA SÖZ ÜRETİYOR"
Fransa'nın Türkiye'ye yönelik suçlamalarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Ömer Çelik, "Fransa Libya'da suç işlemiştir ve işlediği suç da oradaki toplu mezarlarla ortaya çıktığı için şimdi kendisini bir insan hakları rolüne büründürüp Türkiye'yi suçlama gibisinden suçtan kurtulma telaşıyla söz üretiyor." diye konuştu.
Çelik, Ruanda'da 1994'te 100 gün içerisinde bir milyon insanın öldürüldüğünü, bunu yapanların Fransa'nın desteklediği hükümet olduğunu hatırlattı.
RUANDA KATLİAMI
Devlet arşivlerinden yapılan araştırmalarda çıkan sonuçların Fransa'nın ne olursa olsun Ruanda'yı elinde tutmak için bu insanların katledilmesini teşvik ettiğini gösterdiğine anlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birleşmiş Milletler Serrac hükümetini ulusal meşru hükümet kabul ettiği halde gittiler gayrimeşru olan Hafter'e destek verdiler. Hafter'in 14 ay boyunca orada işlediği zulümler bugün bu toplu mezarlar olarak ortaya çıkıyor. Burada bir insanlık suçu işlenmiştir, 14 ay boyunca Hafter bu insanlık suçunu işlerken, havaalanını bombalarken, bu toplu mezarların işaret ettiği katliamları yaparken Fransa sustu ama fiilen Hafter'e destek verdi, bunu bütün dünya biliyor."
"FRANSA 14 AYDIR NEREDEYDİ"
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Hafter'in destekçisi olarak sahneye çıktığını dile getiren Çelik, "Hafter sahadan silindikten sonra Fransa çıkıyor diyor ki 'Biz destek vermedik' ya da Macron 'Putin'i Hafter'e destek vermemesi gerektiği konusunda uyardım' diyor. 14 aydır neredeydi? Hafter defterden silindikten sonra bu yaklaşımı üretiyor." dedi.
"HEM EN ÇOK SİLAHI SATIYORLAR HEM DE İNSAN HAKLARI İHLALLERİ KONUSUNDA EN ÇOK SESLERİNİ ONLAR YÜKSELTİYORLAR"
Yemen'de birçok insan hakkı ihlali olmasına rağmen savaşan taraflara Fransa'nın silah satmaya devam ettiğini anlatan Çelik, "Hem silah satıyorlar hem de oradaki insan hakları ihlalleri konusunda en çok raporu onlar üretiyorlar, en çok seslerini onlar yükseltiyorlar. Ruanda'da yapılana benzer bir suç ortaya koyulmuştur orada." ifadelerini kullandı.
"FRANSA LİBYA'DA SUÇ İŞLEMİŞTİR"
AK Parti Sözcüsü Çelik, şöyle devam etti:
"Toplu mezarların üstünü örtmek için ya da Fransa iç siyasetinde seçim yenilgisinin üstünü örtmek için sürekli olarak çıkıyor Macron, Cumhurbaşkanımızı suçluyor ya da Türkiye Cumhuriyeti'ni bir suç işlemekle itham ediyor. Açık ve net bir şekilde söylüyoruz; Türkiye Cumhuriyeti devleti, Cumhurbaşkanımızın talimatıyla meşru hükümete destek vermiştir, Libya halkının tamamını gözeten bir politika üretmiştir, burada gayrimeşru işler yapanlara destek veren Fransa'dır. Fransa tehlikeli bir oyun oynuyor Libya'da ve Fransa Libya'da suç işlemiştir."