"RUHSATI KKTC HÜKÜMETİ VERDİ"
Taçoy, açıklamalarına şöyle devam etti: "Kıbrıs meselesinin çözümü konusundaki takvimden bağımsız olarak, Ada'daki iki tarafın, hidrokarbon kaynaklarının araştırılması ve çıkarılması konusunda bir an önce bir araya getirilmesinin teşvik edilmesi herkesin çıkarınadır. Hidrokarbon konusunun iki taraf arasında Hükümetler düzeyinde ele alınması, iki tarafın uluslararası enerji şirketlerine verdiği ruhsatların ve bu şirketlerle yaptıkları anlaşmaların varlığı nedeniyle normal karşılanmalıdır. Nitekim, petrol ve doğal gaz arama-çıkarma konularında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) şirketine 22 Eylül 2011 tarihinde ruhsat veren, seçimle işbaşına gelen KKTC Hükümetidir. Keza TPAO, Petrol Sahası Hizmetleri ve Üretim Paylaşımı Sözleşmesi'ni de 2 Kasım 2011 tarihinde KKTC Hükümetiyle imzalamıştır. Dolayısıyla bu anlaşmaların gözden geçirilmesi, yenilenmesi, arama ve sondaj faaliyetlerinin planlanması KKTC Hükümetinin yetkisindedir. Hal böyle olmasına rağmen, konunun çarpıtılması ve siyasi kaygılarla farklı mecralara çekilmesi yanlış ve yapıcı olmayan bir yaklaşımdır."
"AKINCI, RUM BAKANA İNANAN BİR CUMHURBAŞKANI"
"Rum Dışişleri Bakanı'nın, hidrokarbon tartışmaları üzerinden ortaya çıkan bir diyaloğu, 'Akıncı'nın elinden müzakere yetkisi alınmak isteniyor' gibi sunması, Akıncı'nın da ne bizimle, ne de Türkiye Dışişleri bakanlığı ile temasa geçmeden, temasa geçtiklerinin söylediklerini ise muteber kabul etmeden bu açıklamayı yapmış olması, tamamen mağduru oynama, cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik propaganda yapma amaçlıdır" diyen KKTC'li Bakan, "Her fırsatta, Türkiye yetkilileri ile polemiğe girmek için fırsat kollayan sayın Akıncı, haklı olduğumuz Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon faaliyetlerini de gölgelemektedir. Yapmış olduğumuz temaslarda, Türkiye yetkililerinin, Rum yetkililerine söylemi nettir; Yetki devrini KKTC hükümetlerinden aldık. Bu konuda seçilmiş KKTC makamlarını muhatap almalı, konuyu adadaki muhataplarınızla görüşmelisiniz. KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı olarak üzüldüğüm nokta budur. Kimse, sayın Mustafa Akıncı'nın ne anayasal, ne de müzakereci olarak yetkilerine müdahale etme derdinde değildir. Ama TPAO'ya, dolayısı ile Türkiye'ye arama çalışmaları için yetki devrini yapan ve enerjiden sorumlu kişiler olarak muhatap alınmamızı talep etmeyi haksız bir nokta olarak göstermek, Kıbrıslı Türklerin uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan bir hakkını hiçe saymakla eştir" şeklinde konuştu.
AKINCI TEHLİKELİ OYUN OYNUYOR
"Sayın Mustafa Akıncı'yı, bir kez daha sağduyuya davet ediyorum" diye devam eden Taçoy, şunları belirtti; "Bizler, bu ülkenin seçilmiş ve meşru siyasetçileriyiz. Kıbrıslı Rum mevkidaşlarımız bizi muhatap almayı öğrenmedikleri sürece, sorunları çözmek daha da zorlaşacaktır. Kamuoyunun bilmesi gereken nokta, konuşulan konu 'Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulma müzakereleri' değil, tamamen bakanlığımız, dolayısı ile hükümetimizin yetki alanında olan hidrokarbon politikaları ve sondaj çalışmalarıdır. Ve evet, Kıbrıslı Rumlar, adadaki kalıcı barış ve geleceğe refah içerisinde yaşayan insanlar bırakma adına Kıbrıslı Türklerin tüm seçilmişleri ile iş birliği kurmalıdır. Bunu, Türkiye Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu söylediği zaman, hem Rum Dışişleri bakanı hem de sayın Mustafa Akıncı'nın aynı anda rahatsız olması ise oldukça manidardır. Konuyu saptırarak, sanki müzakerecilik yetkisi elinden alınıyor gibi bir hava yaratmak ise, yukarıda da söylediğim gibi iç politik bir malzemeden başka bir şey değildir. Sayın Akıncı böyle yaparak, etle tırnak gibi olduğumuz Türkiye ile aramızı açacağını ya da bundan cumhurbaşkanlığında politik bir kazanım elde edeceğini düşünüyorsa, bu hem tehlikeli bir oyun, hem de başarılı olamayacak bir stratejidir."