Ayasofya Camisi'ndeki hazırlıkları inceleyen Yılmaz, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, çalışmaların 24 Temmuz Cuma günü yapılacak açılışa yönelik olarak belirlenen takvim doğrultusunda devam ettiğini söyledi.
Hazırlıkların herhangi bir aksamaya sebep vermeden büyük bir titizlikle uzmanların nezaretinde Ayasofya'nın tüm unsurları korunarak sürdüğünü ifade eden Yılmaz, Ayasofya'nın 29 Mayıs 1453'ten beri cami olduğunu dile getirdi.
Yılmaz, ilk namazın Fatih Sultan Mehmet tarafından kılındığını hatırlatarak, "500 yıl hizmet vermiş bir mabetten söz ediyoruz. Bu süreç içerisinde Ayasofya hukukunun nasıl korunduğu herkesin gözü önünde ve ortada. Eğer, Osmanlı sultanlarının himayesi desteği olmasaydı, Ayasofya zaten bugüne ulaşamazdı. Ayasofya, Osmanlı İmparatorluğu'nun protokol, aynı zamanda en önemli cuma, kandiller, bayramlar gibi dini programlarının da icra edildiği camisidir. Dolayısıyla bu uygulamalar bile Ayasofya'nın nasıl cami olarak nasıl korunduğu ve korunacağının güzel bir örneğidir." diye konuştu.
Ayasofya'da kayıp eserler olduğu iddiaların hatırlatılması üzerine Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bugün gazetelere böyle bir iddia yansıdı. Bu iddiaların delili bize lazım. Haberlere baktığımızda neyin, nereden çalındığı, nereye götürüldüğüne dair bir bilgi yok. Muhayyel bir bilgi var. Aslında bu tartışmalardan en azından şu safhada uzak durmak lazım. Çünkü 24 Temmuz Cuma, Ayasofya, İstanbul ve Türkiye tarihinin en önemli günlerden birisi. Ayasofya'nın cami olarak hizmete ve ibadete açılışının tarihi hatırasını aşağıya çekebilecek ve tartışma konusu olabilecek her türlü meseleden uzak durmak doğru olandır. Haberlere bakıldığında iddia var, ispat ve delil yok. Ayasofya ile ilgili envanter kayıtlarımız var. Bu kayıtlara bakıldığında müzeye çevrildikten sonra, bazı tasarruflarda bulunuluyor. Eserlerin bir kısmı Ayasofya depolarında Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde, koruma altındadır. Bunun dışında bazı cami ve müzelere de o yıllarda emanet olarak gönderilen eserler var. Biz elimizdeki envanter kayıtları doğrultusunda, bunların tespitlerini yaptık ve bakım, onarımını yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı, Bakanımızın ve bakanlığımızın çalışmalarıyla bunları bir araya getireceğiz."
AYASOFYA'DAKİ ESERLER MÜZEDE SERGİLENECEK
Yılmaz, Ayasofya'da değerlendirilecek çok sayıda eser bulunduğunu ifade ederek, müze yapılmasının ardından Roma ve Bizans dönemine ait çok sayıda eserin Ayasofya'da toparlandığını anlattı.
Bu nedenle eserlerin değerlendirilmesinin gündeme geldiğini dile getiren Yılmaz, Ayasofya'nın camiye çevrilişinin de insanlık tarihi için yeni bir kültürel hizmeti beraberinde getirdiğini, Türk İslam Eserleri Müzesi'nin yanındaki tarihi bir Tapu Kadastro Binası'nın Cumhurbaşkanının talimatıyla Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis edildiğini kaydetti.
Yılmaz, bu binada, Ayasofya'nın depolarındaki Ayasofya'ya ait ve burayla ilgili eserleri sergileneceğini anlatarak, "Burası müze olarak değerlendirilecek. Burada Ayasofya'daki eserler sergilenerek. İnsanlığın hizmetine ve ziyaretine sunulmuş olacak." dedi.
"AYASOFYA, 1204'TE HAÇLILARIN İŞGALİNE UĞRADI"
İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, "Eğer Ayasofya tarihinde bir hırsızlık arıyorsak, gerçekten mesele, Ayasofya'yı bir insanlık mirası olarak görmek ve Ayasofya'ya ait değerlerin ve eserlerin bir arada bulunması, korunmasının teminini sağlamak ise 1204 tarihine gitmemiz gerekiyor. O yılda Ayasofya, Kudüs'ü kurtarmak için Avrupa'dan harekete geçen Haçlı ordusunun işgaline uğradı." diye konuştu.
Ayasofya'da o yıllarda bir facianın yaşandığını belirterek, şöyle devam etti:
"Büyük facialardan birisi de Ayasofya'daki dini ve tarihi değeri, kültürel değerleri yüksek olan eserlerin çalınması ve gasp edilmesidir. Haçlılar bu işgalde Ayasofya'da ne var ne yok, iğne ucuna varıncaya kadar hepsini almış ve götürmüşler. Hatta, bir kısım bu eserlere ulaşamayanlar mermerleri parçalamışlar, Avrupa'ya götürüp satmışlar. Bunların bir kısmı özel koleksiyonlarda bir kısmı müzelerde ve bir kısmı meydanlarda sergilenmektedir. Ayasofya hürmetin bir ifadesi olarak, bu hırsızlıkların da takibinin yapılması, eserlerin Ayasofya'ya iadesinin sağlanması, Ayasofya'da ve yeni açacağımız müzede bunların sergilenmesidir. Ayasofya'ya hürmet lafla, beyanatla değil hizmetle oluyor. Osmanlı devleti, Türkiye Cumhuriyeti ve Sayın Cumhurbaşkanımız, bunu bizzat uygulamalarla ortaya koyuyor. Bizim Ayasofya'ya gösterdiğimiz hürmeti biz farklı ülkelerden Osmanlı ve İslam eserlerine göstermelerini beklemek hakkımızdır. 24 Temmuz Cuma günü Ayasofya'nın kapıları açıldığında, aslında farklı tarihi eserlerin ve mabetlerin dönüştürülürken kültürel ve mimari değerinin, sanat değerinin nasıl korunduğuna dair de dünyaya yepyeni bir fotoğraf ve uygulama hediye ediyor."
CAMİ İÇERİSİNDEKİ MOZAİKLERE PERDELEME SİSTEMİ
Yılmaz, Ayasofya'yla ilgili son dönemlerde en çok tartışılan konulardan birinin de camideki figürler, tasvirler ve mozaikler olduğunu ifade ederek, Ayasofya 86 yıl sonra camiye çevrilirken, tarihi uygulamalar, tarihi birikim ve miras dikkate alınarak çözümler üretildiğini kaydetti.
Bu süreçte Ayasofya'ya ait her unsurun büyük titizlikle korunmasına özen gösterildiğini vurgulayan Yılmaz, "Toplu iğnenin ucu kadar bir parçası bile Ayasofya'nın kayıt altına alınıyor, muhafaza ediliyor ve ait olduğu yere nasıl monte edileceğinin hesaplamaları yapılıyor. Namaz esnasında perdeleme sistemiyle resim, tasvir ve mozaikler kapanacak, namazdan sonra da tekrar açılacak. Resimler, tasvirler mozaikler tekrar görünecek. Diyanet İşleri Başkanlığımızın belirlediği esaslar doğrultusunda bu alanlara yönelik tedbirler alındı ve alınıyor." değerlendirmesinde bulundu.