Yunanistan, Ege ve Doğu Akdeniz'de, Türkiye'nin önünü kesme hayalleriyle son yıllarda GKRY, Mısır ve İsrail'le iş birliğini güçlendirmeye çalışıyor.
Yunanistan, Ege ve Doğu Akdeniz'de, Türkiye'nin önünü kesme hayalleriyle son yıllarda GKRY, Mısır ve İsrail'le iş birliğini güçlendirmeye çalışıyor.
Söz konusu plana meydan okuyan Türkiye ise meşru çıkarlarını diplomatik ve askeri araçlarla korumaya devam edeceği mesajını yineliyor.
Türkiye, temmuz ayında Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerini, Almanya ve Avrupa Birliği'nin (AB) yürüttüğü diplomasiye şans tanımak için iyi niyet göstererek bir süre askıya aldı.
Ancak Yunanistan'ın 6 Ağustos'ta Mısır'la deniz yetki alanlarına ilişkin Türkiye'yi dışlayarak oldubittiye getiren bir anlaşma yapması üzerine Ankara, sismik araştırmalara kaldığı yerden devam etme kararı aldı.
Diplomatik kaynaklara göre, Yunanistan ile Mısır, uluslararası hukukun hakkaniyete ve eşitliğe dayalı paylaşım prensiplerini ihlal ederek imzaladığı anlaşmayla Yunan ana karasından Kuzey Afrika'ya uzanan bir deniz yetki alanı kurup Türkiye'yi Anadolu yarımadasına hapsetmek istediğini gösterdi.
Bunun üzerine önceki akşam Antalya açıklarından demir alan Oruç Reis, hedeflenen alana intikal ederek çalışmalarına yeniden başladı.
Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık-Hudut Genel Müdürü Büyükelçi Çağatay Erciyes de faaliyet alanına ilişkin haritayı dün akşam Twitter hesabından paylaştı.
Türkiye tarafından ruhsat verilen geminin faaliyet alanı, Yunanistan'ın GKRY ile birleştirmek istediği sözde deniz yetki alanını da içine alacak şekilde düzenlendi.
Böylece Türkiye, Yunan-Rum planlarının hükümsüz olduğunu, Anadolu yarımadasını kuşatmayı hedefleyen sözde birleştirilmiş deniz yetki alanlarının geçersizliğini sahada da gösteriyor.
Ankara, Yunan-Mısır anlaşmasıyla koparılmak istenen Türkiye-Libya kıta sahanlığı temasını da kararlılıkla koruyacağı mesajı veriyor.
Nitekim Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin kıta sahanlığının batı sınırlarına ruhsat verilerek sondaj çalışmalarının süreceğini söyledi.
TÜRKİYE'YLE ANLAŞMA FIRSATINI DEĞERLENDİRMEYEN MISIR KAYIPTA
Mısır, 2003'te GKRY'yle deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması imzalayarak çıkar alanını genişletmek istedi.
Ancak, Kahire yönetimi, Türkiye'nin denizde ortay hat çekilerek paylaşım yapılmasını öngören politikasını dikkate almış olsaydı Rum kesimine bıraktığı yaklaşık 11 bin 500 kilometrekarelik deniz alanını kaybetmeyecekti.
Aynı şekilde, Mısır yönetimi Yunanistan yerine Türkiye ve Libya ile anlaşma yoluna gitseydi Atina'ya taviz verdiği yaklaşık 6 bin kilometrekare alandan olmayacaktı.
YUNANİSTAN KENDİ TEZİNİ ÇÜRÜTTÜ
Yunanistan, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'e bağlandığı adalar bölgesinde uzun yıllardır Türkiye ile anlaşmazlık yaşıyor.
Atina yönetimi, Türkiye ana karasına birkaç kilometre uzaklıktaki adalar da dahil, bunların kıta sahanlığının olduğunu savunuyor.
Yunanistan, ana karasına 580 kilometre uzaklıkta bulunan Kastellorizo (Meis) adlı 10 kilometrekarelik ada üzerinden 40 bin kilometrekare deniz yetki alanı iddiasında bulunuyor.
Atina, buna karşın, Mısır'la yaptığı anlaşmada, geleneksel olarak savunduğu "adalara ait kıta sahanlıkları"nı kısıtlayarak pozisyonundan geri adım attı.
Yunanistan böylece, adaların kıta sahanlıklarının kısıtlanabileceğini göstererek Türkiye'ye karşı savunduğu tezi kendi çürütmüş oldu.
Yunan yönetimi, daha önce de İyon Denizi'nde İtalya'yla yaptığı anlaşmada bazı adaların kıta sahanlıklarının sınırlanmasını kabul etmişti.
TÜRKİYE'DEN BÖLGESEL VE KAPSAMLI ÇÖZÜM ÇAĞRISI
Ankara, Doğu Akdeniz'deki meşru çıkarlarını diplomatik ve askeri faaliyetlerle savunmaya devam ederken, başta bölge ülkeleri olmak üzere uluslararası topluma müzakerelere dayalı kapsamlı iş birliği çağrısı yapıyor.
Son olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün yaptığı açıklamada, Türkiye'nin anlaşmazlıkların diyalog yoluyla ve hakkaniyet temelinde çözümüne hazır olduğunu, kimsenin toprağında, denizinde ve meşru çıkarlarında gözü olmadığını yinelemişti.
Erdoğan, "Gelin Akdeniz'deki tüm ülkeler olarak bir araya gelelim herkes için kabul edilebilir, herkesin hakkını koruyan bir formül bulalım. Ülkemizin bu çağrısına kulaklarını kapatanlar güçlerinin yetmeyeceği, boylarını aşan birtakım girişimlerle kendi geleceklerini kendi elleriyle karartıyor." ifadelerini kullanmıştı.