Tatbikatta; Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı arasında karşılıklı eğitim, iş birliği ve birlikte çalışabilirliği geliştirmek amaçlanıyor. Tatbikat, Türkiye'den Hava, Deniz ve Kara Havacılık unsurlarının da katılımıyla;
Hava Hücum, Muharebe Arama Kurtarma Harekâtı Tatbikatı ve eş zamanlı Tabur Görev Kuvveti Tatbikatları şeklinde, Birleşik, Müşterek ve Fiili olarak icra ediliyor. Ülkemizin yerli ve milli olarak geliştirdiği silah sistemleri ve mühimmatların kullanıldığı tatbikat planlandığı gibi başarıyla devam ediyor" denildi.
Doğu Akdeniz'de müttefikleri Fransa, İtalya ve Güney Kıbrıs'la Ağustos ayında tatbikat yapan Yunanistan, Türkiye'nin azılı düşmanı Birleşik Arap Emirlikleri ile de tatbikata girişti.
Libya'dan Suriye ve Filistin'e her alanda Türkiye'nin karşısında yer alan Birleşik Arap Emirlikleri'nin Girit Adası'ndaki Suda hava üssüne gönderdiği dokuz savaş uçağının fotoğrafları Yunan Savunma Bakanlığı tarafından yayınlandı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 12 Ağustos tarihinde Doğu Akdeniz'e asker göndereceğini ilan etmesinin üzerinden 24 saat geçmeden, Yunanistan ve müttefiki Fransa Girit açıklarında ortak tatbikata girişmişti.
Yunanistan'da Türkiye korkusu dışa vurdu!
Yunanistan Komünist Partisi (KKE) Milletvekili Liana Kanelli, Skai TV'ye yaptığı konuşmada, "Fransa bizim için değil, Libya için Doğu Akdeniz'de. Kimse Yunanistan'ın çıkarları için ölmüyor. Bana göre, iki önemli iletişim hatası yaptık. Birincisi, '(Cumhurbaşkanı) Erdoğan öyle, Erdoğan böyle' dedik. Oysa Erdoğan, 20 yıldan beri içeride ve dışarıda ülkesi için yaptığı hamlelerle ayakta duran stratejik bir akıl. İkincisi, Türkiye bölgesel süper bir güç" dedi. Kanelli, Atina'nın AB ve NATO üyeliğine karşı çıkan bir isim.
'AVRUPA BİZDEN BIKTI'
Ta Nea Gazetesi'nden Hristos Papahristu, "Yunanistan'ın önünde iki seçenek var. Birincisi, kısa sürecek bir savaş. Burada, Türklerin Meis Adası'na saldırması gibi bir tehlike var. Geri alabilmek için 50-60 yıl müzakere yapılması gerekir. İkinci seçenek, diyalog. Burada da ağır bir 'siyasi yenilgi' tehlikesi var. Yani Türkiye'nin sürekli taleplerde bulunacağı ve Yunanistan'ın da taviz vermek zorunda kalacağı bir süreç. Sürekli olarak '(Cumhurbaşkanı) Erdoğan tahrik ediyor, saldırıyor' demek, ne gerçekçiliktir ne de gerçek ile ilgisi vardır. Erdoğan her tahrik ve tehdit ettiğinde, Avrupa'ya koşmak da bir çözüm değil. Avrupa bize daha ne kadar tahammül edecek. Bizden bıktılar. Biz kendimizin haklı, Türkiye'nin haksız olduğuna sadece birbirimizi inandırdık. Gerçekçi olmalıyız. Aksi takdirde sırtımızı güreş minderinde, Avrupa'yı da karşılaşmanın bitmesi için geri sayan hakem olarak görebiliriz." şeklinde konuştu.
'MACRON'A UYMAYALIM'
Kathimerini Gazetesi'nden Kostas İordanidis, "(Fransa Cumhurbaşkanı) Macron'un Erdoğan ile çekişmesi, şüphesiz Atina ve Kıbrıs'a (Rum kesimi) rahat bir nefes aldırıyor. Bu stratejik çekişmenin özü, bölgeden çekilmesi öngörülen ABD'nin boşluğunu kimin dolduracağıdır. Yunanistan'ın, Fransa'nın bölgedeki hedefleri ile bütünleştiği izlenimi vermesi tehlikelidir. Fransa'nın bu dönem Yunanistan'a desteği şüphesiz önemlidir. Ancak rotayı Macron'un yönüne kırmak, geçici bir şey olmaktan öteye gitmemelidir. Çünkü herhangi müttefik bir ülkenin, NATO dışındaki arzuları ile bütünleşmek, sonuçları kestirilemeyecek tehlikeler barındırır." dedi.