Bu durumun tam olarak virüsün etkisiz hale getirilmesinde yüzde yüz fayda sağlayacağını söylemek çok da gerçekçi olmaz. O anlamda bizim ağız bölgesinde gargara yaptığımız zaman, virüsün oradan girişi söz konusu ise belki fayda verebilir. Ama bunun da yüzde yüz başarılı olacağı kanaatinde değilim. Virüs vücuda büyük oranda burundan giriyor.
Bu bilimsel çalışmalarla da ispatlanmış durumda. Virüsün burun mukozasındaki bazı hücrelere daha fazla yapıştığı ve buradaki bu mukoza bölgelerinin yapılmış olan araştırmalarda, virüs parçalarının, proteinlerinin ve yoğunluğunun vücudun diğer bölgelerine göre daha fazla olduğu saptanmış. Bu anlamda şunu gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz ki, virüsün vücuda giriş primer kapısı burun bölgesi. Sizin ağız bölgesine yaptığınız gargaranın bu anlamda tek giriş kapısı ağız olmadığı için virüsün etkisiz hale getirilmesinde yüzde yüz başarılı olmasını söylemek gerçekçi olmayabilir kanaatindeyim" ifadelerini kullandı.
"SADECE AĞIZ KISMI KAPATILIRSA...."
Vatandaşların bir kısmının maskeleri burun veya çene altında taktığını gördüklerinde üzüldüklerini belirten Prof. Dr. Oğuztürk, virüsün ana giriş kapısının burun olduğunu hatırlatarak maske ile hem burun hem de ağızın kapatılmasının çok önemli olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Oğuztürk bu konu hakkında, "Aslında bu önemli bir sorun. Az önce de ifade ettiğimiz gibi virüsün ana giriş kapısı burun. Gördüğümüz bazı olgular bizi üzüyor. İnsanlar sadece ağız bölgesini kapatıyorlar veya çene altında maske takıyorlar. Burun bölgesinin açıkta kaldığı ve sadece ağız bölgesinin kapatıldığı bir maske kullanımı virüsle mücadelede bize yüzde yüz bir başarı sağlamayacaktır. Bunu net olarak tüm vatandaşlarımızın bilmesi ve mücadelede hastalığa yakalanmamak için özellikle burun bölgesi başta olmak üzere, hem burun hem de ağız bölgesini koruyacak bir maske kullanımının başarıda ana unsur olduğunu anlamak ve uygulamak gerekiyor" şeklinde konuştu.
Öte yandan ağızda herhangi bir kimyasal ile yapılacak gargara işleminin etkisinin de kısıtlı bir sürede devam edeceğini belirten Oğuztürk, bu durumun virüsü yüzde yüz etkisiz hale getireceğini düşünmenin pek de gerçekçi ve bilimsel bir yaklaşım olmadığı kanaatinde olduğunu dile getirdi.