Dikkat! Koronavirüs ilk olarak oradan vücuda giriyor! O yöntem koronavirüsten korumuyor!

Dünyayı kasıp kavuran yeni tip koronavirüs şu ana kadar milyonlarca kişiye bulaştı. Damlacıklar ile bulaşan koronavirüsten korunmak için birçok yöntem önerilirken Prof. Dr. Canan Karatay’ın önerisi olan gargaranın koronavirüsten yüzde yüz korumadığı ortaya çıktı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :06 Ekim 2020 , 09:56 Güncelleme Tarihi :06 Ekim 2020 , 10:00
Dikkat! Koronavirüs ilk olarak oradan vücuda giriyor! O yöntem koronavirüsten korumuyor!

İÇİNDEKİLER

Covid-19 enfeksiyonunda virüsün vücuda giriş ana kapısının burun olduğunu belirten Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, "Sizin ağız bölgesine yaptığınız gargaranın, tek giriş kapısı ağız olmadığı için virüsün etkisiz hale getirilmesinde yüzde yüz başarılı olmasını söylemek gerçekçi olmayabilir kanaatindeyim" dedi.

Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, Covid-19 virüsünün vücuda 3 kapıdan girdiğini, bunların ağız, burun ve gözler olduğunu hatırlattı. Bilimsel çalışmalara göre virüsün bu 3 giriş kapısından diğerlerine göre en çok burundan vücuda girdiğine değinen Prof. Dr. Oğuztürk, sadece ağız yoluyla yapılacak bir gargaranın virüsü etkisiz hale getirmede yeterli olacağını düşünmenin pek gerçekçi ve bilimsel olmadığını söyledi.

"YÜZDE YÜZ BAŞARILI DEĞİL"
Covid-19 virüsünün vücuda giriş ana kapısının burun olduğunu ve ağızda yapılan herhangi bir gargaranın virüsün etkisini yüzde yüz yitirmesini beklemenin gerçekçi olmadığını belirten Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, "Virüsün kimyasallardan etkilendiği ve hasar gördüğü bilinen bir gerçek. Ama bunu geniş bir yönde incelediğimiz zaman şu realiteye artık herkes sahip; virüs vücuda farklı yönlerden bir şekilde giriş yapıyor. Bunlardan birincisi burun bölgesi, ikincisi ağız ve üçüncüsü de göz bölgesi. Bu noktalardan vücuda giriş yapabilen bir virüs ile karşı karşıyayız. Bu anlamda bizim virüs ile mücadelede ağızda gargara yapılması, herhangi bir kimyasal ile de olabilir.

Bu durumun tam olarak virüsün etkisiz hale getirilmesinde yüzde yüz fayda sağlayacağını söylemek çok da gerçekçi olmaz. O anlamda bizim ağız bölgesinde gargara yaptığımız zaman, virüsün oradan girişi söz konusu ise belki fayda verebilir. Ama bunun da yüzde yüz başarılı olacağı kanaatinde değilim. Virüs vücuda büyük oranda burundan giriyor.

Bu bilimsel çalışmalarla da ispatlanmış durumda. Virüsün burun mukozasındaki bazı hücrelere daha fazla yapıştığı ve buradaki bu mukoza bölgelerinin yapılmış olan araştırmalarda, virüs parçalarının, proteinlerinin ve yoğunluğunun vücudun diğer bölgelerine göre daha fazla olduğu saptanmış. Bu anlamda şunu gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz ki, virüsün vücuda giriş primer kapısı burun bölgesi. Sizin ağız bölgesine yaptığınız gargaranın bu anlamda tek giriş kapısı ağız olmadığı için virüsün etkisiz hale getirilmesinde yüzde yüz başarılı olmasını söylemek gerçekçi olmayabilir kanaatindeyim" ifadelerini kullandı.

"SADECE AĞIZ KISMI KAPATILIRSA...."
Vatandaşların bir kısmının maskeleri burun veya çene altında taktığını gördüklerinde üzüldüklerini belirten Prof. Dr. Oğuztürk, virüsün ana giriş kapısının burun olduğunu hatırlatarak maske ile hem burun hem de ağızın kapatılmasının çok önemli olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Oğuztürk bu konu hakkında, "Aslında bu önemli bir sorun. Az önce de ifade ettiğimiz gibi virüsün ana giriş kapısı burun. Gördüğümüz bazı olgular bizi üzüyor. İnsanlar sadece ağız bölgesini kapatıyorlar veya çene altında maske takıyorlar. Burun bölgesinin açıkta kaldığı ve sadece ağız bölgesinin kapatıldığı bir maske kullanımı virüsle mücadelede bize yüzde yüz bir başarı sağlamayacaktır. Bunu net olarak tüm vatandaşlarımızın bilmesi ve mücadelede hastalığa yakalanmamak için özellikle burun bölgesi başta olmak üzere, hem burun hem de ağız bölgesini koruyacak bir maske kullanımının başarıda ana unsur olduğunu anlamak ve uygulamak gerekiyor" şeklinde konuştu.

Öte yandan ağızda herhangi bir kimyasal ile yapılacak gargara işleminin etkisinin de kısıtlı bir sürede devam edeceğini belirten Oğuztürk, bu durumun virüsü yüzde yüz etkisiz hale getireceğini düşünmenin pek de gerçekçi ve bilimsel bir yaklaşım olmadığı kanaatinde olduğunu dile getirdi.