'KORKU İÇERİSİNDE YAŞIYORUZ'
Dev yarıkların oluştuğu üzüm bağının sahibi Mustafa Uçar, "Bu çukurlar bizim bağda başladı. Bundan 8 yıl önce oluşan çukurları kapamak için toprak getirip dolduruyorduk. Bu sene 18 Ekim'de yağan sağanak yağmur, o çukurların içerisine girerek kilometrelerce ilerledi. Burada korku içerisinde yaşıyoruz. Çünkü traktörler gelirken acaba ova çöker mi başımıza bir şey gelir mi korkusu yaşıyoruz" diye konuştu.
'FAY HATTI YILDA ORTALAMA 10 SANTİMETRE HAREKET ETMEKTEDİR'
Dokuz Eylül Üniversitesi'nde (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Sarıgöl fay hattının 1969 yılından beridir yıkıcı deprem üretmeden hareket ettiğini söyledi. Sözbilir, "Sarıgöl'de selden sonra meydana gelen kırık ve çatlaklar Sarıgöl fayı olarak bilinen Sarıgöl ilçesinin yerleşim yerinden geçen fay boyunca gerçekleşmektedir. Bu fay 1969 Alaşehir depreminin yüzey kırığına karşılık gelmekte ve o yıldan bu yana asismik olarak, yani yıkıcı deprem üretmeden hareket etmektedir. Yılda düşey yönde ortalama 10 santimetre hareket etmektedir. Bu hareket sırasında kuzey blok çökmekte güney blok ise yükselmektedir. DEÜ olarak, Sarıgöl fayını 2000 yılında haritaladık ve ortalama 50 metre genişliğindeki ve 7 kilometre uzunluğundaki fay hattının yapılaşmaya kapatılmasını önermiştik. 2010 yılında fay hattı afete maruz bölge olarak kabul edildi ve bu hat içinde kalan yaklaşık 100 binanın zamanla boşaltılması kararı alınmıştı. Bu tür faylar üzerindeki hareket sürekli olup üzerinde herhangi bir yapının uzun sure ayakta kalma şansı yoktur. Simdi bu aşamada sel suyu fay boyunca yeraltına inmiş oldu. Yeraltı su seviyesinde belli bir düşüm gerçekleştiğinde yüzeyde fay boyunca çökme ve göçmelerin oluşma durumu olacaktır. Burada önemli olan şey bir sonraki aşırı yağışlardan önce fay hattı boyunca gereken önlemleri alıp, sel suyunun fay hattı boyunca derine gitmesini engelleyen bir drenaj mekanizmasının yapılmasıdır" diye konuştu.