İYİ BİLGİ
AŞILAMA ÇALIŞMALARI DEVAM EDECEK
- Bakan Koca, ilk aşamada yan etkisinin daha az olacağını düşündüğü yani daha güvenli bulduğu Çin menşeili "CoronaVac" ile işe başlamayı düşünüyor. Gerekli anlaşmaları da yapmış. Her şey açık ve net. Geriye de sadece aşının son bir defa daha değerlendirilmesi kalmış. Ben kendi adıma biraz da risk alarak müjdemi vereyim: Bence bu iş bitmiş. 5 milyon doz Çin kökenli koronavirüs aşısı aralıkta devreye girecek. Arkasından da 5'er milyon dozluk yeni uygulamaların başlayacağı anlaşılıyor. Yani ocak ve şubat aylarında da aşılama çalışmaları devam edecek. Bütün mesele kasım sonuna gelindiğinde, beklentiler doğrultusunda "aşı ile sağlanan bağışıklık düzeyinin ve güvenlik meselesinin yeterli olduğuna dair verilerin" elde edilmesinde. Durum böyle olursa aralık başında düğmeye basılabilir. Yani bakanlık da süreci izleyen bilim heyeti de meseleyi sağlama alıyor. Diğer yandan Rus aşısı için de iletişim kurulmuş durumda, görüşmeler devam ediyor.
GÜZEL HABER
MUHİTTİN BÖCEK'TEN İYİ HABERLER VAR
Sağlık Bakanı'nın günlük radarındaki vazgeçilmezlerden biri de Antalya'nın sempatik ve sevilen Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in sağlık durumu. Bakan, sık sık başkanın oğluyla görüşüyor ama tedavi edildiği hastane ile her gün temas halinde. Görüşmemizde diyabeti ve astımı nedeniyle hastalığı atlatmakta zorlanan Antalya Belediye Başkanı'nın iyileşme sürecine girdiğini de söyledi. Haydi Muhittin Başkan senden de inşallah iyi haberler bekliyoruz.
SORULAR VE YANITLARI
'ANKARA'YI NASIL DÜŞÜRDÜYSEK İSTANBUL'U DA HALLEDECEĞİZ'
SORU 1: SON DURUM NE?
Sağlık Bakanı'nın sadece bizdeki değil Avrupa'daki rakamları da endişeyle izlediği anlaşılıyor. Bakan, "Şu anda salgının merkez üssü Avrupa oldu" diyor. Bize gelince Anadolu'dan da İstanbul'dan da endişeleri var. İkinci bir dalga değilse de büyükçe bir 2'nci pikin kış aylarında devreye girmesinden çekiniyor. Bu nedenle tedbirler konusunda son derece ciddi. "Tedbir!" diyor başka bir şey demiyor.
SORU 2: PEKİ İSTANBUL NASIL?
Bakanın İstanbul, daha doğrusu Marmara havzası için de endişeli olduğunu gördüm. Ama "Ankara'yı nasıl kontrol altına aldıysak, Anadolu'da farklı bölgelerde filizlenen pikleri nasıl bastırdıysak İstanbul'u da öyle halledeceğiz" diyor. Dün itibarıyla karargâhını İstanbul'a taşıdı. Kendi beyin takımını İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile sık sık bir araya getirecekti. Ancak İmamoğlu koronavirüs olduğu için karantinada olacak. Görüşmeler İmamoğlu'nun yetkilendirdiği bir isimle yapılacak. Bakanın en az çarşambaya kadar İstanbul'da kalacağı, gücünü İstanbul'a yoğunlaştıracağı anlaşılıyor. Çalışmalar valiliğin, büyükşehir belediyesinin ve kolluk kuvvetlerinin de katılacağı "bir takım çalışması"na dönüştürülecek. Filyasyon ekiplerinin sayısı artacak, tarama testlerine hız verilecek. Yani İstanbul'daki bu ciddi dalgalanmanın Ankara'da olduğu gibi süratle baskı altına alınmaya çalışılacağı anlaşılıyor. Dr. Koca bu aşamada özellikle İstanbul halkından ciddi fedakârlık ve katılım bekliyor.
SORU 3: ANKARA KRİZİ NASIL BASTIRILDI?
Sağlık Bakanı haziran ortasına kadar olan dönemi "salgınla mücadelenin ilk devresi" olarak değerlendiriyor. Ağustos başına kadar da "Maçın devre arasındaydık!" diyor. "İkinci devre"nin ise eylülde başladığını söylüyor. Bakan, "En büyük problemi de Ankara'da yaşadık" diyor. Ankara'daki pandemi krizinin ise sıkı bir filyasyon çalışmasıyla baskılandığı düşüncesinde. Kanaatime göre İstanbul'da da aynı stratejiyi uygulayacak. Muazzam bir filyasyon çalışmasını devreye sokacak.
SORU 4: BURSA VE MARMARA GENELİ NASIL ÇÖZÜLECEK?
Bursa'nın çalışkan valisi Yakup Canbolat ve gayretli belediye başkanı Alinur Aktaş toplantılarda hep bizimle birlikte oldu. Bilecik, Balıkesir, Tekirdağ, Edirne... Bütün Marmara'nın karış karış filyasyon ekiplerince taranacağını şimdiden söyleyebilirim.
SORU 5: OKULLARDA DURUM NE?
Görünen o ki Dr. Koca, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile sıkı bir işbirliği içerisinde. Okullardan gelen verileri Bilim Kurulu da dikkatle inceliyor. İlk bilgi şu: Şimdilik işler iyi gidiyor. Diğer ülkelerde görülen "okulda vaka patlamaları" çok şükür bizde henüz yok. Zaten bu nedenle de "Üniversiteleri de açalım mı?" sorusu gündeme gelmiş.
SORU 6: TEDAVİDE BİR YENİLİK VAR MI?
Bakan, mevcut tedavi stratejisinin son derece başarılı olduğundan emin. "Erken tanı koyuyor, tedaviye çok erken başlıyor, iyi sonuçlar alıyoruz" diyor. Özellikle de uygulamaya erken geçtikleri "Favipiravir ve hızlı, yoğun ve yüksek basınçlı oksijen verilmesi tedavilerinden" çok memnun görünüyor. Önümüzdeki dönemde ise ABD Başkanı Trump'a da başarıyla uygulanan "Deksametazon ve Metil Prednizolon"un daha çok devrede olacağı anlaşılıyor. Özetle sağlık ordumuzun başarılarından da tedavide geliştirdiği bize özel destek uygulamalarından da gurur duyuyor, sık sık da teşekkür ifadelerini tekrarlıyor.
SORU 7: PSİKOLOJİK TAKVİYE DÜŞÜNÜLÜYOR MU?
Görüşmede bakana kişisel düşüncelerimi de aktardım. Özellikle de halkımızdaki giderek belirginleşen "kaygı/endişe/umutsuzluk artışı" ve bunların doğal neticesi olan "kayıtsızlık ve boşvermişlik" tehlikesinin üzerinde durdum. Ayrıca sağlık ordumuzun da yorulduğunu, neredeyse bir "tükenmişlik sendromu" sürecine girmek üzere olduğunu belirttim. Her iki grubun da ciddi bir motivasyon ihtiyacı içinde oldukları düşüncemi ifade ettim. Kanaatime göre şimdi devreye acilen çok güçlü bir "ruh sağlığı çalışması"nın da girmesi gerekiyor. Sayın Bakan bu önerimi doğru buldu ve süratle çözüm geliştireceğini, ruh sağlığı uzmanlarından daha çok destek alacağını söyledi.
SORU 8: KIŞ NASIL GEÇECEK?
Önümüzdeki kış için hepimizdeki endişeler Sayın Bakan'da da var. O da bizim gibi bizi "KARA BİR KIŞ DEĞİLSE DE GRİ BİR KIŞ"ın beklediğini biliyor. Zaten bu nedenle de ekibiyle birlikte yeni stratejiler hazırlamışlar. Ama hemen belirteyim: Şimdilik sokağa çıkma yasakları konusuna hiç de sıcak bakmıyor.
SORU 9: BAKAN DA 'ÖNCE MASKE' DİYOR
Sağlık Bakanı da bu aşamada "maske takma"nın ve "kalabalıklardan uzak durma"nın uygulamaya geçecek koronavirüs aşısından daha etkili olduğu düşüncesini ısrarla vurguluyor. Ben de aynı kanaatteyim. Doğru ve düzenli maske kullanımının koruyuculuğu yüzde 80'den fazla. Oysa aralıkta uygulamaya geçecek koronavirüs aşısının koruyuculuk oranı yüzde 60'ı bile geçmiyor. Kısacası "aşıyı beklemek" yerine "MASKELERİ TAKMAK" en azından kış bitene kadar elimizdeki en güçlü korunma aracı olacak.
SORU 10: BULAŞMADA SON DURUM NE?
Sayın Bakan, görüşmemizde özellikle "AİLE İÇİ BULAŞMA" meselesinin de altını ısrarla çizdi. "Ailelerin bile mümkün olduğu ölçüde görüşmelerini ve buluşmalarını tedbirli yürütmeleri gerektiğini" söyledi. "Diğer taraftan komşu buluşmaları ertelenmeli, evlerde 6-7 kişiyi geçen toplantılardan vazgeçilmeli, dışarıda da her türlü kalabalık ortamdan maske takılı olsa bile uzak durulmalı" dedi. Kısacası "maske ve mesafe ortaklığı"nı kış boyunca aralıksız ve istisnasız sürdürmemiz gerekiyor.