"TESTE GİTTİYSENİZ SONUCU ÇIKANA KADAR EVDE KALMAK ZORUNDASINIZ"
Prof. Dr. Yavuz, kişinin kendinden şüphelendiğinde test sonucunu beklemeden izole olması gerektiğini söyleyerek "Eğer hastalık belirtisi gösteriyorsanız test sonucunuz çıkana kadar mutlaka evde kalmak zorundasınız. Öksürük, ateş, koku, tat alma kaybı, kırgınlık, artık bu belirtileri biliyoruz. Hastalık belirtisi gösteren kişinin mutlaka kendini o dönem hemen izole etmesi gerekiyor. Çünkü hastalığın en fazla bulaştığı dönem, semptomlardan bir gün öncesi ve birkaç gün sonrası. Yani o sizin test sonucunuz daha tam da çıkmadığı günler. Bu, çocuğunuz olabilir, kendiniz olabilirsiniz, mutlaka evde kalınmalı. Test sonucunuz pozitif çıkarsa zaten daha uzun süreler evde kalmanız gerekecek. Özellikle kalabalık yerlerde çalışanlar bu şekilde işe gittiklerinde etraflarına bulaştırabilir. Hele bir de işe gidip maskeleri çıkarıyorsanız, en bulaştırıcı olduğunuz dönemde etrafınızdakileri ciddi anlamda riske etmiş olursunuz. Onun için bu sorumluluğu herkesin alması gerekiyor. Özellikle öğrenciler açısından bu çok önemli. Şu an okullar açık biliyorsunuz, hasta çocuğu ailelerin okula kesinlikle göndermemesi gerekiyor. Bu çok büyük bir sorumluluk. Çünkü (pozitifse) sınıfta herkesi enfekte edebilir çocuk" şeklinde konuştu.
"EKSİK YA DA YANLIŞ BİLGİ SALGININ KONTROL ALTINA ALINMASINI ZORLAŞTIRIYOR"
Salgınla mücadeledeki en önemli silahlardan birinin, doğru temaslı takibi olduğuna işaret eden Prof. Dr. Yavuz, bunun doğru yapılmamasının pandeminin uzamasına bile neden olacağını söyleyerek şu uyarılarda bulundu: "Temaslılarınızı doğru bir şekilde bildirdiğiniz zaman o insanları da korumuş oluyorsunuz. Ayrıca o insanların bir arada olduğu diğer insanları da korumuş oluyorsunuz. Yani temaslıları doğru ve eksiksiz bir şekilde bildirmek de çok ciddi bir sorumluluk. Ülkede salgının kontrol altına alınabilmesi için bu çok önemli. Siz ne kadar çok hasta ya da pozitif kişi belirleyip onları ne kadar etkin bir şekilde izole edip tedavi edebilirseniz salgının da o kadar kısa sürede kontrol altına alınmasını sağlayabilirsiniz. Pozitif birinin kimlerle temas ettiğini bildirmesi, temaslıları açısından da, ülkenin geleceği açısından da önemli."
"HEKİM KONTROLÜNDEKİ HASTALARIN TEDAVİYE UYMALARI GEREKİR"
Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, son günlerde evde takip edilen hastaların yan etki olur korkusuyla ilaçlarını kullanmadıkları yönündeki paylaşımlarla ilgili de uyarıda bulundu ve aspirin kullanımını Kovid tedavisindeki yerine de değindi ve sözlerini şu şekilde noktaladı: "Bir Kovid hastası ilgili hekim tarafından görülmüş, değerlendirilmişse, hekiminin verdiği tedaviyi uygun şekilde tarif edildiği gibi kullanması gerekiyor. Hastanın tedavisi sorumlu hekimindedir. Verilen tedavilerin hekimden habersiz kullanılmaması hasta için iyi olmayabilir. Aspirin konusu da şöyle, hastaneye yatan Kovid hastalarında damar içinde pıhtılaşma oranı artıyor. O nedenle biz zaten kanı sulandırmak için bazı tedaviler kullanıyoruz. Bütün dünya kullanıyor bunu. Aspirin de bu tarz bir tedavi olduğu için, acaba etkili olabilir mi diye sınırlı kanıt sağlayan bir çalışma sonucu da yayınlanmıştı. Ama o henüz bu konu netleşmiş değil. Araştırmalar devam ediyor. Evde geçiren hastalar da eğer risk grubundaysa bu tarz tedavileri zaten evde de başlıyoruz. Dolayısıyla herkesin aspirin kullanması gerekli değil. Çünkü bazen ummadığımız zararlı etkileri de olabiliyor ilaçların. Ama kişide koroner arter hastalıkları atelosklerotik (damar kireçlenmesi) hastalıkları olanlar zaten aspirin kullanıyor oluyor. Onlar koronavirüs tedavisi sürecinde de aspirin kullanımına devam edebilirler. Ama ayaktan takip ettiğimiz her hastaya rutin olarak aspirin vermiyoruz. Yararlı mı zararlı mı olduğu konusunda henüz elimizde veri yok çünkü."