Alçaklık mı? Alçaklık..
Puştluk mu? Puştluk..
Artık ne derseniz..
Veee.
Ondan sonrasında pandoranın kutusu açılıyor..
Ali Babacan, aslında eski adeti olduğu üzere, bu konulara girecek birisi olmadığını..
Ama bugün bulunduğu siyasi konum gereği..
Rant devşirmek için, bu konuyu gündeme taşıdığını, bakın nasıl itiraf ediyor:
"Üzerinden 20 yıl geçti şimdi bambaşka bir baskı dönemindeyiz. Adeta ezilenler iktidar gücü eline alınca değişti, başkalarını ezmeye başladı."
Aman Allah'ım.
İnsanlar üç kuruşluk makamlar uğruna..
Hem de o makamlara, daha 30'lu yaşlarda iken.
Altın tepsi içinde kendisine sunan insanlara düşmanlık ederek..
O koltuklara yeniden oturmak için..
Böyle mi gerçekleri çarpıtır?
Böyle mi olayları tahrif eder?
Dünün mazlumları, şimdi zalim olmuşlar..
Haydi anlat o zaman.
Kız kardeşine yapılan ahlaksızlığın benzerini, çık anlat.
Kızkardeşinin yaşadığı vicdansızlığı, sadece o değil.
On binlerce, yüz binlerce kız öğrenci yaşadı.
Haydi Babacan.
Şimdi sen de çık, bugün yüz binlerce insanın uğradığı bir zulmü anlat.
Hayır hayır. Yüz binlerce örneğe gerek yok.
On binlerce.. Hatta on binlerceye de gerek yok..
Binlerce..
Onu da gösteremezsin..
Yüzlercesini de gösteremezsin..
Olsun olsun..
Bir cezaevinin, bir köşesindeki tekil olay..
Şikayet edildiğinde anında soruşturma açılan ve vicdansızlığın üzeri örtülmeyen bir şekilde üzerine gidilen bir devlet yapısı..
Bir sokakta, emniyet görevlisinin, vatandaşa yaptığı tekil bir hukuka aykırı olay.
Dağın başında, bir güvenlik görevlisinin, iki-üç yılda belki bir tane ile sınırlı, vatandaşa hukuk dışı uygulaması..
Hepsinde de şikayet verildiğinde, sonuna kadar yapılan soruşturmalar..
Öyle, "başını örttüğü için sınıftan çıkar. Sonra da 'ders araç-gereçlerine zarar verdi' diye ahlaksızca tutanak tut" numaraları yok..
Bu numaralar, ODTÜ gibi bilim yuvası olması gereken bir çatı altında yaşanmıyor..
Yaşanılan zulmün, bir çırpıda on binlerce somut örneğini göstereceğiniz bir tablo yok..
Yaşadığınız zulmün sonuçlarını ortadan kaldırmak için gittiğiniz mahkemede, size gülerek "Ha öyle mi yapmışlar.. Hah hah hah" diye alay eden soytarı FETÖ'cü-Ergenekoncu-ulusalcı hakimlerle desteklenmesi bugün sözkonusu bile değil..
Ama..
Babacan diyor ki:
"Ezilmenin ne demek olduğunu ezilen bilir. Ezilmenin ne olduğunu bilen başkasını ezmez. Üstelik bu kötü yönetim sonucunda ülkece fakirleştik."
Haydi çık, Danıştay'ın aldığı bir kararla, Anayasa Mahkemesi'nin aldığı bir kararla, Türkiye'de yüz binlerce öğrencinin öğrenim hakkının kısıtlandığını göster bana, Babacan.
Katsayı zulmündeki gibi.. İdarenin aldığı bir kararla, yüz binlerce öğrencinin, hakkettiği üniversiteye gidememesi örneğindeki gibi, tek bir haksızlık göster bana..
Babacan, bunlarla ilgili elinde gösterebileceği bir veri olmadığı içindir ki, hemen oradan atlıyor, 80 yıllık hikayeye:
"Memura, işçiye onurunu, gururunu aşağılayan sefalet ücretleri reva görülüyor. Şu açıklanan asgari ücreti görebiliyor musunuz?"
Utanmazlığa bakın..
Ağlayarak anlattığı.
Kendi kızkardeşinin başından geçen zulüm ile ilgili, sesi titreyerek, dakikalarca konuşamadığı bir zulmün üzerinden söze girişip..
Sonra..
O zulmü yapan vicdansızlardan hiç bahsetmeden..
O alçaklarla ilgili iki kelime etmeden..
O hainlerin, bugün kendisi ile kol kola girip, o zulmü sona erdiren Tayyip Erdoğan'ı devirmek istediğinden hiç bahsetmeden..
Birlikte yol yürüdüğü CHP'nin, 2000'deki ODTÜ'lü başörtülü kız öğrencilerin okuldan uzaklaştırılmalarının bir numaralı faili olduğunu bilmiyormuşcasına..
O CHP'li yasakçılarla sabah akşam görüşerek..
"Erdoğan'ı, nasıl devirebiliriz, gelin size taktik vereyim" diyen Babacan..
Hiç yüzü kızarmadan, dünkü konuşmasında şu sözleri sarf ediyor: "Utanmasalar bir kanun daha çıkarıp, siyasi partilere de bari kayyım atayalım da bitirelim şu muhalefeti diyecekler."
Bre vicdansız.. Bre "CHP'nin koltuk değneği olma"yı, 30'lu yaşlarda oturduğu bakanlık koltuğu şerefinden sonra kendisine layık gören basiretsiz adam..
Senin 7 sülalenin oy verdiği partiye kayyım atamayı boşverin, 28 Şubat sürecinde kapatıvermişlerdi..
Şimdi destek verdiğin Demirtaş'ın tahliyeni isteyen AİHM de "Çok isabetli bir kapatma kararı" demişti..
Ne diyelim bu vicdansızlara?
Bizim elimizin ayarı bazen kaçıyor, siz söyleyin okurlar, ne diyelim?