100. YILDA SİVİL ANAYASA
Türkiye'ye 18 yılda Cumhuriyet tarihinde görülmemiş hizmetler kazandırmış bir kadro olarak ilk sivil Anayasa'yı kazandırmaya da hep birlikte nail olacağız. Bu konuda en önemli görev TBMM ve Cumhur İttifakı'na ve AK Parti'ye düşecektir. Cumhur İttifakı olarak tam bir anlayış içinde olduğumuzu görüyoruz.
İnsan Hakları Eylem Planı ile ve Anayasa konusunda özet bir çerçeve ortaya koyacağız. Siyasi partilere, akademisyenlere, STK'lara, medya kuruluşlarına çağrıda bulunuyorum. Gelin hep birlikte yeni Anayasa konusunda tekliflerimizi hazırlayalım ve tartışalım. Vizyoner bir bakış açısıyla, hüsnü niyetle bunları milletimizle paylaşalım. Nihai olarak milletimizin önüne en kapsayıcı, en ufku geniş, ülkeyi en uzun süre taşıyacak metni koyalım. Cumhuriyetin 100'üncü yılını darbe Anayasası ile değil, sivil Anayasa ile karşılayalım. Biz en yapıcı katkıyı sunmakta kararlıyız.
KORONAVİRÜS İLE MÜCADELE
Dünya salgın tehdidinin ve tedbirlerinin yol açtığı ağır sonuçlarla yüzleşiyor. Biz hem sağlık altyapımızın ve sistemimizin gücü, ekonomik ve sosyal tedbirlerle daha az hasarla atlatıyoruz. Batılı ülkeler baş etmek zorlanırken, biz salgın sonrası dönemi hazırlıklarına başladık. Salgından olumsuzluk etkilenen her vatandaşımızın sıkıntısını biliyoruz. Bu sıkıntıların çözümü için yeni destek programları geliştiriyoruz. Hiçbir vatandaşımızın kendisini sahipsiz hissetmemesi için tüm imkanları harekete geçirdik.
Polisimiz, bekçimiz, jandarmamız, öğretmemiz, imamımız vatandaşımızın evine kadar giderek yardımcı oluyor. Sosyal Koruma Kalkanı kapsamında verdiğimiz destekler 51 milyar lirayı geçti. Her kesimden insanımıza destek olmak için yüzlerce milyar liralık kaynağı milletimizin hizmetine sunduk. Sağlıkta hizmete açtığımız hastaneler bile birçok ülkenin toplam kapasitesini aşıyor. Ulaşım ve enerjide geldiğimiz seviyeyi herkes takdir ediyor.
İZMİR'DE BORÇLANMA TARTIŞMASI
İzmir'deki Çiğli Tramvayı temel atma töreninde konuşan CHP Genel Başkanı, belediyenin daha uygun şartlarda borçlandığını övünerek anlatıyordu. Belediye bu finansmanı izin aldığı dönemde gerçekleştiremediği için zaten şu anda böyle bir borçlanma iznine de sahip değildir. Ortada borçlanma izni bulunmadığı için belediyenin kredi kullanımız söz konusu değildir. Proje finansmanı ile tahvil ihraçları birbirleriyle ilgisi olmayan konulardır. Kılıçdaroğlu ekonomiden ve rakamlardan anlamadığı için hazinenin sağladığı uluslararası finansman kredi şartlarının daha uygun olduğunu da bilmiyor. Hepten cahil. Bunların hangi yalanlarını düzelteceğimizi bilmekten usandık. Bunları görünce bir anda 1994 yılında İstanbul Belediye Başkanlığına seçildiğimiz günleri hatırladık. Hazine ve Maliye Bakanlığı herhangi bir tahvil müsaadesi vermedikten sonra hiçbir belediye bu şekilde borçlanmaya gidemez. Bu sonunda bana gelir, benim de onaylamam gerekir. Ben onamadan bu dış borçlanmayı yapamaz. Bilmiyor. Hiçbir şeyi takip etmiyor. Bundan sonra da sen bu yanlışla gidecek olursan burada soru işaretleri artar.
İstanbul'u sokakları çöpten geçilmeyen, ulaşım felç, havası kirli, insanları sahipsiz bir şehir olarak devralmıştık. El ele verip, birkaç yıl içinde şehrin tüm sorunlarını çözüm yoluna koyduk. CHP belediyesinden devralmıştık. Bu meselelerin bazıları yeniden hortlamaya, CHP'li belediyelerin olduğu şehirlerde görülmeye başlandı.
Bu ülkede kimin hizmet siyaseti kimin eser siyaseti yaptığı, kimin de istismar, ideolojik bağnazlıkla milleti perişan ettiği ortaya çıkmıştır. Ayda bir bu tür bazı başlıklarda görüntülü konuşmalarımı gerçekleştireceğim. Bütün bunlarla beraber vatandaşımız gerçekleri bizzat ekranda izleyerek bizden de dinleyerek görecek. Başka çaremiz yok. Bunlarda yalan bol. Edep, adap böyle bir şey de yok. İzmir'in hlai ortada 35 yıldır sizde. Altyapı için bir şey yapmaz mı? İzmir tüm altyapısıyla çökmüş vaziyette. Siz ne yapıyorsunuz? Suyunuz yoktu, biz DSİ'ye verdiğim talimatla biz getirdik. Halk benim halkım. Biz onları susuz bırakamayız. Büyükşehirler suyu kendisi temin etmek zorundadır. İzmir'de böyle bir şey söz konusu değil.
BEDELİNİ SANDIKTA ÖDEYECEK
İstanbul, Ankara temenni ederim ki kar falan geldi de toparladık işi. Her türlü sıkıntı olabilir. Barajları da biz yaptık. Bu barajlar sayesinde İstanbul susuzluğu yaşamıyor.
Kendi partisi içindeki tacizi, tecavüzü kapatmaktan milletin derdine derman olamayanlar, bunun bedelini sandıkta verecektir. Beceriksizliği ve kötü yönetimi kendi seçmenini de isyan ettiren bu belediyecilik anlayışını milletimizin takdirine havale ediyoruz. CHP içindeki sağduyu sahibi insanlarıma sesleniyorum. Terör örgütleriyle yanyana geçmiş CHP, Kuva-i Milliye CHP'si midir? Hayır. Şu andaki CHP, siyasetteki nice önemli isimlerin CHP'si mi? ABD'den ve AB'den demokrasi dilenen, oradan kulağına üflneneleri siyaset sanan CHP, emparyalizme karşı yumruk sallayanların CHP'si mi? Bu sorulara cevap verilecekse ve evet ise bizim için mesele kapanmıştır. Hayır ise, iş işten geçmek üzeredir.
CHP'YE: "DAHA NE YAPACAKSINIZ?"
CHP'nin başındaki zat siyaset adı altında yüzsüz ve onursuz bir yöntemi partisine ve ülkeye dayatıyor. Aynı hezeyanları ısrarla tekrarlamasını acı bir tebessümle seyrediyoruz. Yalanla, iftira ile beslenen yüzü kızarmayan, siyasi ahlaktan nasipsiz bir karikatür tip ile, bir adamcağız ile karşı karşıyayız.
Kabinenin nasıl kurulduğunu idrak edemeyen bu zat, bakanların atamayla geldiğini sanıyor. Kasetle gelip, kasetle gitmiyor. Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Saf. Anayasa Mahkemesi'nin, Danıştay'ın önünde kamp kuran, her şeyi yargıya taşıyan bunlar değil miydi? Arbede çıkarmaktan, iç tüzük oyunlarına başvuran bunlar değil miydi? Daha ne yapacaksınız? Biz hiçbir partinin içişlerine karışmayız.
Geçmişte milletvekili ödünç verme sistemiyle siyaseti zehirleyen CHP, bu ülkeyi ve ilkelerimizi yerle bir etmiştir. Kiralık milletvekili vereceksin, İP kiralık milletvekili vereceksin. Bunlar bunu da yaptı. Son günlerde bu partiden ayrılanların hem eski partilerine hgem bize yönellik eleştirilerini dinliyoruz. Diğer partilerden istifa edenleri coşkuyla karşılayanların CHP'deki istifaları yerden yere vurmasını ibretle takip ediyoruz.
KIBRIS'TAKİ GERİLİM
Kıbrıs meselesi, Türk ve Kırbıs halklarının ortak davasıdır. Tüm çabalara rağmen kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuturulamadı. Türk tezinin yerel özerklik şeklinde ortaya konduğu görüşmeler 1971 sonuna kadar sürdü. 15 Temmuz 1974'te yaşanan Rum-Yunan darbesiyle son buldu. Kıbrıslıu kardeşlerimizin can güvenliğini sağlamak için gerçekleştirdiğimiz Barış Harekatı ve Kıbrıs Cumhruiyeti kuruldu. 1960'larda Kıbrıs Türk tarafına otonomi tanımayan Rumlardır. 1970'lerde iki toplumlu federasyonu kabul etmeyen yine Rumlardı. Amaçları bu süreçte Kbırıs Türk tarafının elde edebileceği hakları, üye olmadığı AB içinde aşındırarak adayı tek başlarına yönetmekti.
MİÇOTAKİS'E SERT TEPKİ
İşte bunlar tek millet, hiçbirt zaman sözlerinde durmadılar, bundan sonra da durmayacaklar. Ben açıklama yapıyorum 'Miçotakis ile görüşebilirim' diyorum, o meydan okuyor. İstikşafi konuşmalar başlasın dedik, şimdi Atina'da yapılacaktı. Miçotakis meydan okudu. Sen meydan okuduktan sonra seninle nasıl bir araya gelelim? Önce haddini bileceksin. Sende barış arayışı varsa sende haddini bil, meydan okuma. Masadan kaçtın, biz masadaydık. Bu şekilde gitmesi halinde biz senin masaya oturamayız. Neyinize güveniyorsunuz? Eğer bir yerlerden destek geleceğine inanıyorusanız, yanılıyorunuz. Türkiye yerindedir, gereğini yapmasını da bilir. Bak sen bazı dağlara güveniyorsun o güvendiğin dağlara kar yağdı, hiçbirinden fayda gelmez. Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Çılgın Türkleri iyi tanıyacaksın.