"2020 BÜYÜME ORANIMIZ İZLEDİĞİMİZ POLİTİKALARIN BAŞARISININ EN SOMUT ÖRNEĞİDİR"
Küresel ekonominin çok zorlu bir dönemden geçtiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçtiğimiz yıl küresel gelir yüzde 3,5 ve dünya ticaret hacmi yüzde 9,6 oranında daraldı. Böyle büyük bir daralma, milyonlarca kişinin işsiz kalmasına, gelir dağılımında bozulmalara ve ülkeler arasındaki gelişmişlik farklılıklarının artmasına da sebep oldu." dedi.
Dünyada sadece 1 yılda 90 milyondan fazla insanın aşırı yoksulluk sınırının altına düştüğünün tahmin edildiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti:
"Bugün hala aşıya ulaşamayan 100'ün üzerinde ülke bulunuyor. Türkiye, işte böylesine zorlu bir süreci, izlediğimiz planlı, kararlı ve esnek politikalar sayesinde başarıyla yürüttü, yürütmeye devam ediyor. Bugün açıklanan ve yüzde 1,8 olarak gerçekleşen 2020 yılı büyüme oranımız izlediğimiz politikaların başarısının en somut örneğidir. Türkiye büyürken, İngiltere yüzde 9,9 oranında, Hindistan yüzde 8 oranında, Almanya yüzde 4,9 oranında, Japonya yüzde 4,8 oranında ve Amerika yüzde 3,5 oranında küçüldü. Aynı şekilde 2021 yılına iyi bir başlangıç yapan ihracatımız, şubat ayında önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,6 artışla 16 milyar doları aşmıştır.
Böylece yılın ilk 2 ayı itibarıyla dış ticaret açığımız yüzde 15,3 azalmış ve ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzdesi 82,9'a çıkmıştır. Gelişmeler ihracattaki artışın önümüzdeki aylarda da süreceğine işaret ediyor. Tabii bunlar, gerçekten dikkate değer, takdir edilmesi hatta örnek gösterilmesi gereken başarılardır. Elbette ki biz bununla yetinmiyoruz. Bizim için asıl önemli olan, ekonomik büyümenin toplumun tüm kesimlerine ulaşması ve büyümeyle birlikte istihdamın da oluşması. Ancak böyle bir durumda kaliteli ve kalıcı bir büyümeden söz etmek mümkündür. İşte 2021 yılını bu açıdan çok önemli görüyoruz."
"KATMA DEĞERİ YÜKSEK REKABETÇİ ÜRETİME YÖNELMEMİZ GEREKİYOR"
"Hedefimiz, her bir vatandaşımıza dokunacak, refahı artıracak, sağlıklı ve istikrarlı büyümenin orta ve uzun vadede güçlenerek sürmesidir." ifadesini kullanan Başkan Erdoğan, "Bu hedefe giden yol, fiyat istikrarından geçiyor. Fiyat istikrarı için de üretken yatırımlara ve katma değeri yüksek rekabetçi üretime yönelmemiz gerekiyor. Burada da karşımıza verimlilik artışı ihtiyacı çıkıyor. Bir ekonominin yapısal temelleri ne kadar güçlüyse şoklara karşı direnci de o kadar artar." diye konuştu.
Geçen hafta Türkiye piyasalarında, yurt dışındaki gelişmelerden kaynaklanan dalgalanmaların görüldüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Amerika başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin tahvil faizlerinde yaşanan artış pek çok gelişmekte olan ülkeyi etkiledi. Bu tip küresel dalgalanmalar ne ilktir ne de son olacaktır. Bizim için önemli olan bu gibi risklere karşı dirençli, sağlam, kendi mecrasında yürüme gücüne sahip bir ekonomik işleyişi tesis etmektir. Enflasyonu, faizleri ve kuru kontrol altına almış, büyümesini, ihracatını, istihdamını koruyan bir ekonomi bu şokları kolayca savuşturabilir. Fakat istikrarın, özellikle fiyat istikrarının sağlanmasına, üretken kapasitenin geliştirilmesine, cari açıkla mücadeleye ve mali disiplinin sürdürülmesine bunun için çok önem veriyoruz." değerlendirmesini yaptı.
"BİZ KISA MESAFE KOŞUCUSU DEĞİL MARATON KOŞUCUSUYUZ"
İnsan Hakları Eylem Planı ile eş zamanlı ve eşgüdümlü olarak ekonomi alanında hayata geçirecekleri reformların da hazırlıklarını yürüttüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ekonomideki reform önceliklerimizi belirlerken arkadaşlarımız sahaya indi, tüm taraflarla bir araya geldi ve iletilen tüm talepleri dikkatle dinledi. Buna göre çözüm odaklı bir yaklaşımla üzerine gideceğimiz alanları öncelikli hale getirdik. Her reform gibi bu çalışmalardan da rahatsız olanlar elbette çıkabilir. Her zaman söylüyorum, biz kısa mesafe koşucusu değil maraton koşucusuyuz, farklılığımız bu. Hiçbir mücadeleden kaçmadığımız gibi her defasında kendi sınırlarımızı biraz daha zorlarız.
Bu anlayışla hazırladığımız ve önümüzdeki hafta açıklayacağımız reformları kararlılıkla uygulayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Bu reformların devamının geleceğini de belirtmek istiyorum. Üçüncü ayına girdiğimiz 2021'i salgınla mücadelenin kazanıldığı ve aynı zamanda orta vadede nitelikli bir büyüme dönemine girişin başladığı yıl olarak görüyoruz. Türkiye, inşallah salgın sonrası dönemin dünyada yükselen yıldızı olacaktır."
Atacakları adımlarla hem mevcut riskleri en aza indireceklerini hem de karşılarına çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendireceklerini kaydeden Başkan Erdoğan, "Ekonomik reform gündemimizin merkezinde, makroekonomik istikrar politikaları ve yapısal politikalar yer alıyor. Makroekonomik istikrar kapsamında kamu maliyesi, enflasyonla mücadele, finansal sektör ve cari açıkla mücadele gibi alanlara öncelik verdik. Yapısal politikalar tarafında ise kurumsal yapının güçlendirilmesi, yatırımların çok daha güçlü şekilde teşvik edilmesi ve rekabet politikalarını sayabiliriz. Mali disiplin her dönemde olduğu gibi bugün de olmazsa olmazımızdır. Gelir ve harcama tarafında aldığımız tedbirlere uygun şekilde 2021 bütçe açığı hedefimizi yüzde 4,3'ten yüzde 3,5'e indirdik." diye konuştu.
"KAMU ALIM İHALELERİNDE YENİ BİR SİSTEME GEÇİYORUZ"
Bütçe açığı ve borç stokunda Türkiye'nin, çoğu ülkeye göre oldukça iyi durumda olduğunu belirten Başkan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Avrupa Birliği ortalamasında yüzde 90'a yakın olan borçluluk oranları Yunanistan'da yüzde 200. İtalya'da yüzde 154, Fransa'da yüzde 117, İngiltere'de yüzde 101 gibi seviyeleri bulurken, bizde sadece yüzde 42. İşte Türkiye bu. Mali disiplin işte tam olarak bu demektir. Reform paketimizde mali disiplini daha da güçlendirecek kapsamlı kamu maliyesi politikalarına da yer veriyoruz. Kamu harcamalarında israfa tahammülümüz olmadığı için harcamaların takibi ve izlenmesine özel ehemmiyet gösteriyoruz. Bakanlıklarımızdan zorunlu olmadıkça kendilerine tahsis edilen ödeneğin üstünde harcama yapmamalarını hatta bu ödeneklerden tasarruf etmelerini istiyoruz.
Reform paketi çerçevesinde kamu alım ihalelerinde yeni bir sisteme geçiyoruz. Kamu iktisadi teşebbüslerini gerekiyorsa yeniden yapılandırarak daha verimli ve rekabetçi hale getiriyoruz. Enflasyonla mücadelenin bel kemiği olan fiyat istikrarını temin için kalıcı tedbirler geliştiriyoruz. Sermaye piyasalarının güçlendirilmesi ve finansal kapsayıcılığın artırılması hususunda da yeni politikaları hayata geçiriyoruz. Cari açıkla mücadelemizi başarıya ulaştırmak için üretimde yapısal dönüşümü teşvik edecek yeni adımlar atıyoruz. Kamudaki kurumsal yapıyı güçlendirerek reformlarımızın kalıcılığını öyle veya böyle sağlayacağız. Özetle ifade ettiğim tüm bu başlıkların detaylarını önümüzdeki hafta kamuoyuyla paylaşacağız. Milletimizin her şeyin en iyisine, en güzeline layık olduğunu biliyor ve bunu sağlamak için gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz."
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının sağlık krizi olmasının ötesinde özellikle Batı'da sosyal hastalıkların da artmasına sebep olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa'da Türk vatandaşlarına yönelik artan ırkçı, faşist saldırılara dikkati çekti.
Protesto kılıfı altında Kur'an-ı Kerim'lerin yakıldığını, mescitlerin kapılarına domuz başlarının bırakıldığını, Müslümanlara ait iş yerlerinin, derneklerin ve kuruluşların fişlenmesinin artık sıradan vakalar haline geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her ne kadar Avrupalı yöneticiler yüzleşmekten kaçsa da istatistikler tehdidin ulaştığı seviyeyi açıkça ortaya koymaktadır. Geçtiğimiz yıl önceki senelere göre nefret suçları iki kat artmıştır. Avrupa'da en çok vatandaşımızın yaşadığı üç ülkede göçmenlere yönelik saldırıların sayısı 3 bini aşmıştır. Sadece 2020 yılında Almanya'da 400'ü bizim insanlarımıza yönelik olmak üzere toplam 900'ün üzerinde saldırı kayıtlara geçmiştir. Yine geçen yıl salgının getirdiği kısıtlamalara rağmen cami ve cami derneklerimize yönelik 121 eylem yapılmıştır. Bu rakamlar esasen buzdağının yalnızca görünen kısmını teşkil ediyor. Çünkü nefret suçlarının sadece 5'te 1'i kayıt altına alınıyor. Rapor edilmeyen saldırıların mevcut istatistiklerin en az 4-5 katı olduğunu tahmin ediyoruz. Rapor edilen saldırılarda ise resmi kurumlar suçluların peşine düşmek yerine maalesef mağdurlara baskı uyguluyor."
"KÜLTÜREL IRKÇILIK BİRÇOK AVRUPA ÜLKESİNDE ARTIK KURUMSAL IRKÇILIĞA DÖNÜŞMÜŞTÜR"
Bugün kültürel ırkçılığın Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde artık kurumsal ırkçılığa dönüştüğünü dile getiren Başkan Erdoğan, 5-10 sene öncesine kadar marjinal görülen fikirlerin, Avrupa'daki ana akım siyasi partilerin söylemi haline geldiğine işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son birkaç yıldır Avrupa seçimlerinin temasını, mültecilere, yabancılara, Müslümanlara ve özellikle de Türkiye'ye ve şahsına yönelik husumet politikalarının oluşturduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Batılı politikacılar kendi basiretsizliklerinin faturasını göçmenlere veya Müslümanlara keserek toplumsal huzursuzlukları perdelemeye çalışıyor. Geçtiğimiz haftalarda bir Fransız televizyonunda Fransız İçişleri Bakanı'nın, ırkçı bir partinin genel başkanıyla 'kim daha fazla İslam düşmanı' yarışına girmesi insanlık ve sözde Avrupa değerleri adına utanç vericidir. Benzer tartışmaların farklı düzeylerde diğer Avrupa ülkelerinde de yaşandığını biliyoruz. Aynı şekilde Hollanda'da. 2. Dünya Savaşı öncesini andıran nefret atmosferi siyasetten sosyal hayata Avrupa genelinde yeniden yükseliyor. Solingen'de vatandaşlarını ırkçı teröre kurban vermiş bir ülke olarak bu tablodan çok ciddi rahatsızlık duyuyoruz. Batılı kurumların İslam düşmanlığı karşısında üç maymunu oynaması endişelerimizi daha da artırıyor. Batı medyası ırkçı teröristleri 'psikolojisi bozuk bireyler', saldırıları da 'adi suç' olarak yansıtıyor. Böylece bu suçlar önemsizleştirilerek ırkçılığın önü açılıyor."
Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün işlediği cinayetlere "dönerci cinayetleri" yaftası vurulmasının bunun en bariz örneği olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sırf kimliklerinden dolayı 8'i Türk, 10 yabancıyı katleden bu örgüt mensupları maalesef hak ettikleri cezaları almamıştır. Aynı şekilde geçen sene 19 Şubat'ta Almanya'nın Hanau şehrinde 4'ü Türk, 9 kişiyi katleden caninin bağlantıları da karanlıkta bırakılmıştır." dedi.
"TÜRKİYE OLARAK ARTIK DAHA AKTİF ROL OYNAMAKTA KARARLIYIZ"
Bu tür olaylarda düzenlenen anma merasimlerinin günah çıkarmadan ziyade toplumu saran ırkçılık virüsüyle hesaplaşma zeminine dönüşmesi gerektiği görüşünü paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa devletlerinin DEAŞ'a karşı gösterdiği hassasiyeti, Neo Nazi örgütlerle mücadelede göstermedikçe benzer saldırıların önüne geçemeyeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bu vesileyle bir kez daha ırkçı teröre kurban verdiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Avrupalı devletler bu tehdidi önemsizleştirmeye çalışsa da Türkiye olarak bu konuda artık daha aktif rol oynamakta kararlıyız. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek Yurtdışı Türkler Başkanlığımız gerekse konsolosluklarımız aracılığıyla bu tür hadiseleri yakından takip ediyoruz. İnşallah Avrupa'daki hiçbir vatandaşımızı ırkçılar karşısında hiçbir zaman yalnız bırakmadık, bırakmayacağız."
"TÜRKİYE DÜNYADA İLK 5 ÜLKE ARASINDA YER ALMAKTADIR"
Başkan Erdoğan, koronavirüs salgınının Türkiye'ye sirayet etmesi ve buna karşı tedbirleri almaya başlamalarının üzerinden yaklaşık 1 yıl geçtiğini, 18 Mart 2020'de bilim insanları, iş dünyası ve ilgili tüm kesimlerle birlikte yaptıkları toplantının ardından ortak akıl ve karar ürünü olarak ortaya çıkan kapsamlı tedbirlerin milletle paylaşıldığını hatırlattı.
Salgının yayıldığı dönemlerde tedbirleri sıkılaştırırken, salgının seyrinin aşağı yönlü olduğu dönemlerde de normalleşme adımlarını attıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, süreç içinde aldıkları tedbirlerden etkilenen tüm kesimler için ilave destek paketleri oluşturduklarını ve bunların uygulamaya geçirildiğini anlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Elbette her şeye rağmen salgın tedbirleri sebebiyle işi bozulan, geliri azalan vatandaşlarımız olmuştur. Bunları yakından takip ederek pek çok farklı yol ve yöntemle kendilerini desteklemeye çalıştık, çalışıyoruz. Kimi ülkelerde sağlık hizmetlerindeki eksiklikler ve ekonomik sıkıntılar sebebiyle ortaya çıkan kaos ikliminin Türkiye'de oluşmasına fırsat vermedik. Dünyada ve ülkemizde salgının bir yıllık seyrinin sonuçlarına baktığımızda gördüğümüz şudur; Türkiye hem sağlık hizmetleri hem önleyici tedbirler hem ekonomik destekler bakımından herkesin takdirle takip ettiği bir yerde durmaktadır. Hastanelerimizin hizmet kapasitesinden aşılama hızına, ekonomik desteklerden üretimin devamı konusundaki kararlılığımıza kadar her konuda örnek alınan bir ülke durumundayız. Bugün 9 milyonu bulan aşılama sayısıyla nüfusunun yüzde 10'undan fazlasına ulaşan Türkiye, dünyada ilk 5 ülke arasında yer almaktadır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbir vatandaşı doktorsuz, ilaçsız ve maskesiz bırakmadıklarının, finansal dalgalanmalara karşı da devletin tüm imkanlarının seferber edildiğinin altını çizerek, "Birilerinin sürekli sorup durduğu Merkez Bankası rezervlerindeki hareketlilik aslında bu dönemde verilen mücadelenin ne kadar zor ve meşakkatli olduğunun işaretidir. Milletimiz, devletin kasasındaki her kuruşun, bütçesindeki her kalemin, 84 milyonun ortak geleceğini güvence altına almak için kullanıldığından emin olsun. Salgının seyrine göre ihtiyaç duyulan her zaman ve her alanda halkımızın her bir ferdinin yanında yer almayı sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
KONTROLLÜ NORMALLEŞME SÜRECİ BAŞLIYOR
Başkan Erdoğan, dünyada ve özellikle Avrupa coğrafyasındaki gelişmeleri yakından izleyerek salgınla mücadele stratejisini sürekli güncellediklerini belirtti.
Bu çerçevede millete daha önce söz verdikleri şekilde bugün itibarıyla yeni Kontrollü Normalleşme dönemini başlattıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, tedbirlerin sıkılaştırılmasının da gevşetilmesinin de tamamen salgının seyri ile ilgili olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgının yayıldığı bir ortamda normalleşme adımlarını atmanın veya sürdürmenin mümkün olmadığına işaret ederek, Türkiye'nin pek çok devlete nazaran coğrafi alan ve nüfus itibarıyla büyük bir ülke olması sebebiyle adımların da kademeli şekilde atılması gerektiğini vurguladı.
Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu'nun 100 bin nüfusa düşen vaka sayısı başta olmak üzere çeşitli kriterlere göre illeri sınıflandırdığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu değerlendirmeye göre 81 vilayetin düşük riskli mavi, orta riskli sarı, yüksek riskli turuncu ve çok yüksek riskli kırmızı olarak renklere ayrıldığını kaydetti.
"SALGININ ARTIŞ EĞİLİMİNE GİRDİĞİ YERLERDE KISITLAMALAR TEKRAR GENİŞLETİLEBİLECEK" 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her hafta risk durumuna göre illerin renklerinin yeniden tespit edileceğini ayrıca her iki haftada bir de normalleşme uygulamasının güncelleneceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Valiliklerimiz başkanlığındaki il hıfzıssıhha kurullarımız bu güncellemeye göre uygulamayı gözden geçirecek ve yeni düzenlemelere gidecektir. Tedbirlerin sıkılaştırılması veya gevşetilmesi kararı, salgının her bir ilimizdeki iyileşme veya kötüleşme durumuna göre verilecek. Vatandaşlarımız günlük hayatlarının her anında 'temizlik, maske ve mesafe' diye özetlediğimiz salgın tedbirlerine ne kadar riayet ederlerse illerinin normalleşmeye o kadar hızlı geçebilmesini sağlayacaklar. Aksi bir durumda yani salgının artış eğilimine girdiği yerlerde kısıtlamalar tekrar genişletilebilecek. Bir başka ifadeyle her ilimiz salgın tedbirlerinin orada ne düzeyde uygulanacağını kendisi belirleyecek."
HAFTA SONU SOKAĞA ÇIKMA KISITLAMASI, DÜŞÜK VE ORTA RİSKLİ İLLERDE TAMAMEN KALKACAK
Başkan Erdoğan, bugünkü Kabine toplantısında normalleşme adımlarının prensipte nasıl atılacağı hususunu kapsamlı bir şekilde görüştüklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Buna göre, hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması, düşük ve orta riskli illerde tamamen kalkarken yüksek ve çok yüksek riskli illerde bir müddet daha pazar günü devam edecek. Ülkemizin tamamında süren 21.00 ile 05.00 arasındaki sokağa çıkma sınırlaması ise sürecek. Okullar, Türkiye genelindeki tüm okul öncesi eğitim kurumlarında ilkokullarda, 8. ve 12. sınıflarda eğitim öğretime açılacaktır. Düşük ve orta riskli illerde ilaveten ortaokullar ve liseler dahil diğer kademelerde de eğitim-öğretime başlanacaktır. Yüksek ve çok yüksek riskli illerimizde ise genel uygulamanın dışında sadece liselerdeki yüz yüze sınavlar yapılacaktır. Restoran, lokanta, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerler, çok yüksek riskli iller dışında, Türkiye genelinde faaliyetlerini 07.00 ile 19.00 saatleri arasında yüzde 50 kapasite ile sürdürebileceklerdir. Halı saha, yüzme havuzu ve benzeri tesisler düşük ve orta riskli illerimizde 09.00 ile 19.00 saatleri arasında faaliyet gösterebileceklerdir."
"KAMUNUN ÇALIŞMA SAATLERİ TÜM TÜRKİYE'DE NORMALE DÖNDÜRÜLECEK"
Başkan Erdoğan, "Kamunun çalışma saatleri tüm Türkiye'de normale döndürülecek, ihtiyaç halinde valilikler farklı düzenlemeler yapabilecektir. Sokağa çıkma saatleri sınırlı olan 65 yaş üstü ve 20 yaş altı grubundaki vatandaşlarımızla ilgili düzenleme düşük ve orta riskli illerimizde kaldırılırken, yüksek ve çok yüksek riskli sınıftaki illerde ise sokağa çıkma süresi artırılacaktır." diye konuştu.
RİSK HARİTASI
Sarı ve mavi renkli illerde hafta sonu yasağı kalktı. Turuncu ve kırmızı renkli illerde sadece Pazar günü yasak uygulanacak.
Nikah ve nikah merasimleri ile ilgili normalleşme adımlarına ilişkin yeni kararları da açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nikah ve nikah merasimi şeklindeki düğünler, düşük ve orta riskli illerimizde 100 kişi, yüksek ve çok riskli bölgelerde 50 kişiyi geçmemek ve bir saati aşmamak kaydıyla yapılabilecektir. Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, kooperatifler ve benzeri kuruluşların genel kurulları düşük, orta ve yüksek riskli illerde katılımı 300 kişiyi geçmeyecek şekilde yapılabilecektir.
Diğer hususlardaki uygulamaların nasıl olacağı daha önce de belirttiğim gibi valiliklerimizin başkanlığındaki il hıfzıssıhha kurullarımız tarafından belirlenecektir. Hedefimiz mümkün olan en kısa sürede ülkemizin tamamında Kontrollü Normalleşme sürecini tamamlamaktır. Tedbirlerin uygulanmasıyla ilgili denetimler de bu çerçevede daha sıkı ve kararlı şekilde yürütülecektir. Salgın boyunca her konuda öncü ve örnek olan Türkiye'nin kısıtlamaların gevşetilmesi ve inşallah tamamen kaldırılması hususunda da aynı başarıyı göstereceğine yürekten inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, alınan kararların ülkeye ve millete hayırlı olması temennisinde bulundu.
Restoran, kafetarya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerler çok yüksek riskli iller dışında sabah 7 ile akşam 10 arasında faaliyetlerini yüzde 50 sınırlama ile sürdürecektir.
Halı saha ve havuz düşük riskli illerde gibi yerler sabah 9 ile akşam 19 arasında faaliyetini sürdüreceklerdir.
Kamunun çalışma saatleri tüm Türkiye'de normale döndürülecek. İhtiyaç halinde valilikler farklı düzenlemeler yapılabilecektir. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı grubu vatandaşlarla ilgili düzenleme düşük ve orta riskli illerde kaldırılırken yüksek ve çok yüksek riskli illerde arttırılacaktır.
Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, kooperatifler ve benzeri kuruluşlar genel kurulları düşük, orta, yüksek riskli illerde katılımı 300 kişiyi geçmeyecek şekilde yapılabileceklerdir.
Hedefimiz mümkün olan en kısa sürede ülkemizin tamamında kontrollü normalleşme sürecini tamamlamaktır. Denetimler de bu çerçevede daha sıkı ve kararlı şekilde yürütülecektir. Her konuda öncü ve örnek olan Türkiye'nin kısıtlamaların gevşetilmesi ve inşallah tamamen kaldırılması hususunda aynı başarıyı göstereceğine yürekten inanıyorum. Aldığımız kararları ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.