TERÖRE KARŞI ÇIKMAYAN PARTİ EMPERYALİZME HİZMET EDİYORDUR
Terörle siyaset arasındaki çizgi netleştirilmelidir. Demokrasilerde terörle siyaset arasında net bir çizgi vardır. Biz en zor şartlarda, çukur eylemlerinin devam ettiği zamanlarda dahi şunu söyledik: Türkiye'nin legal partisi olan HDP'nin görevi dağdan gelen talimatları uygulamak değil terörle arasına mesafe koyarak kendisine oy veren kitlelerin hakkını hukukunu korumaktır. Türkiye'de siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran adımları atan parti AK Parti'dir. Ama maalesef bu süreçte HDP tüm milletimizi ve kendisine oy veren vatandaşlarımızı rencide eden bir siyaset izlemiştir.
Gara'daki katliamda dahi PKK'yı kınamak yerine hükümeti suçlamayı tercih etmiş; insanlığın değil terör örgütünün yanında yer almıştır. Yaşadığımız bu coğrafyada bir siyasi parti teröre karşı çıkmıyorsa, doğrudan doğruya emperyalizmin sözcülüğünü yapıyor demektir. Biz bölgedeki terör oyununun nasıl ve niçin oynandığını gayret iyi biliyoruz. Bölgedeki terör örgütlerinin tamamına yönelik mücadele vermek zorundayız. Biz demokratik siyasetin sonuna kadar arkasındayız. Terörün alanını tamamen ortadan kaldırmak, siyasetin alanını ise genişletmek durumundayız. Kim teröre karşı çıkıyorsa istediği görüşü savunabilir. Teröre karşı cansiperane mücadele ettiğimiz bu dönemde milletimiz siyasilerden de bu konuda kesin bir tavır beklemektedir. HDP şu ana kadar bu tavrı gösterememiştir. Bundan sonrasıysa artık bağımsız yargının işidir.
DÖVİZDEKİ DALGALANMA KISA SÜREDE DENGELENECEK
Döviz kurlarındaki dalgalanmalar daha önce de yaşanmıştı. Türkiye ekonomisi bunları aşacak güçtedir. Nitekim bugün Uzak Doğu borsaları açıldığında döviz kurlarında hızlı bir yükseliş yaşandı, ancak Avrupa borsaları açılınca bu yükseliş durdu. Kısa bir süre sonra bunun dengeleneceğini ümit ediyorum. Borsa ve döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalarla hiçbir güçlü ekonominin temelleri kolay kolay sarsılmaz. Türkiye ekonomisi son dönemde üretim, istihdam ve ihracat eksenli bir ekonomik modeli istikrarlı bir şekilde sürdürmektedir. Türkiye yerli üretimdeki gücünü arttırmaya devam etmektedir. En kısa süre içerisinde mevcut sektörlerin dışında yeni alanlarda da uluslararası rekabet gücüne sahip olacağız. Yerli üretimin artması ile birlikte cari açık ve istihdam sorununu da kalıcı olarak çözeceğiz. Kısa dönemli şoklar olabilir ama uzun vadede Türkiye ekonomisini etkilemeyecektir. Ben ülkemizin önünün açık olduğunu düşünüyorum.
KANLI DARBE ANAYASALARINDAN KURTULMALIYIZ
Sivil, çağdaş, kuşatıcı bir anayasa yapmak bizim her zaman gündemimizde oldu. Türkiye'de 27 Mayıs darbesinden sonra ortaya çıkan 61 anayasası, 12 Eylül darbesinden sonra ortaya çıkan 1982 anayasası nitelik itibariyle darbeci, despot, faşist metinlerdir. İki anayasanın üzerinde de darbecilerin döktüğü kan vardır. Sayın Cumhurbaşkanımız son dönemde anayasa konusunu gündeme getirirken yeni, sivil bir anayasanın topluma bir borcumuz olduğunu ifade etmektedir. Biz çağrı yaptık; yapacağız. Kimin ne katkısı varsa buyursun gelsin ortaya koysun. Anayasalar milletin metinleridir. Titizlik ve hassasiyetle çalışıyoruz. AK Parti'nin anayasa değiştirme konusundaki tecrübelerinden de istifade edeceğiz. Cumhur ittifakının bileşeni olan MHP ile görüşeceğiz. Diğer siyasi partilerden de görüş alacağız. Ne yaparsanız yapın herkesi memnun etmeniz mümkün değil. Ben milletin büyük çoğunluğunu mutlu edecek bir anayasa metninin ortaya çıkacağını ümit ediyorum.
ABD ÖNCE KENDİ İÇ SORUNLARINI ÇÖZSÜN
Türkiye ile ilişkilerden önce, ABD'nin önce kendi iç sorunlarını çözüp sonra sınır ötesi sorunlarla ilgilenmesinin daha doğru olacağını düşünenler çoğunlukta. Özellikle seçim sürecinde ve sonrasında gerçekleşen derin yarılma ABD toplumunun derinden yaraladığını görüyoruz. Senato baskınları, yabancı düşmanlığı ve artan ırkçı saldırılar gibi konular ABD için ciddi sorun teşkil ediyor. Ortadoğu'dan çekilme, çatışma bölgelerinde gücünü arttırma, Çin ve Rusya ilişkileri ABD'nin bence öncelikli dış politika sorunları. Yaşadığımız bu coğrafya tarihin yeniden şekillendiği bereketli topraklardır. Biz Türkiye olarak bölge halklarının birlikte yaşayacağı bir coğrafya için mücadele ediyoruz. Ortadoğu coğrafyası, süper güçlerin gövde gösterisi yapacağı topraklar olmaktan artık çıkmalı. Türkiye olarak kimseye bir şey dayatmıyoruz, kimsenin de bize bir şey dayatmasına izin vermeyiz. Türkiye- ABD ilişkilerinde inişler ve çıkışlar tarih boyunca hep olmuştur. Yönetime kim gelirse gelsin bu ilişkilerin kopmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. ABD şu karar vermeli. 83 milyonluk istikrarlı bir ülke ile birlikte mi çalışacaklar. Yoksa terör örgütleri ile ittifak yapmaya devam mı edecekler. Ben yeni dönemden olumlu bir beklenti içerisindeyim.
2023 SEÇİMLERİNE GÖTÜRECEK KADROYU BELİRLEYECEĞİZ
AK Parti olarak 24 Mart günü yapacağımız Büyük kongreye hazırlanıyoruz. İl ve ilçe kongrelerimizde yüzde 70 civarında bir değişim gerçekleştirdik. Bu süreçte hem parti kadroları gençleşti hem de kadın temsili noktasında önemli adımlar atıldı. 25 Mart'tan itibaren 2023 seçim sürecinin çalışmaları başlayacak. Çarşamba günü oluşacak yönetim kadrosu, partiyi 2023 seçimlerine hazırlayacak güçlü bir ekip olacak. Geçmiş dönemde il başkanlığı, milletvekilliği yapmış olan arkadaşlarımız il kongrelerimize katılarak birlik ve beraberlik mesajını verdiler. Bizim için kongreler aynı zamanda bir ahitleşmedir. O kongrelere gelen insanlar, yeniden güçlü, büyük Türkiye istikametinde, inandığı yolda yürüme sözü vermişlerdir. Çarşamba günü de bu ahitleşme gerçekleşecek ve yolumuza devam edeceğiz. Tayyip Erdoğan güçlü bir lider ve dünya lideri. Onunla birlikte bu yolda yürüyen her siyasetçinin güçlü bir duruş, adanmışlık, mücadele ruhu ve toplumda karşılığının olması lazım. Bizim 94 ruhu dediğimiz de budur zaten.
YENİ YÖNETİMİ CUMHURBAŞKANIMIZ AÇIKLAYACAK
"Nasıl olsa Tayyip Erdoğan var" diyerek meselelere bakamayız. Erdoğan'ın gücünü nasıl arttırabiliriz, güçlü Türkiye mücadelesini nasıl yukarı taşırız diye düşünmemiz gerekir. Ben bu kongre ile birlikte bu ruhun ön plana çıkacağını, 2023 seçimlerinde AK Parti'nin açık farkla birinci parti çıkacağına; Cumhur İttifakı'nın adayı olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden seçileceğine inanıyorum. Ak Parti siyasi partiler kanununa göre kurulmuş sıradan bir parti değil; bir dava hareketidir. Sadece Türkiye'nin değil dünya mazlumlarının da umududur. Partinin yeni yönetimi konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız çalışmalarını yürütüyor. Sayın Cumhurbaşkanımız yaptığı çalışmaların sonucunu, Çarşamba günü bütün Türkiye görecektir.