YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, en önemli reform başlıklarının, millete verdikleri yeni ve sivil anayasa sözü olduğunu vurguladı.
Türkiye'ye, merkezinde milletin, yani insanın olduğu yeni bir anayasa kazandırmayı amaçladıklarını anlatan Erdoğan, şu görüşleri paylaştı:
"Geçmişte darbelerin veya olağanüstü dönemlerin ürünü olarak hazırlanan anayasaların, milletimizin beklentilerine ve ülkemizin ihtiyaçlarına cevap veremediği kısa sürede ortaya çıkmıştır. Anayasalar, yaşayan metinler olduğu için elbette gerektiğinde değiştirilebilir ama Türkiye'deki anayasa değişikliği gayretleri, asıl metnin ruhuna zerk edilmiş olan darbeci ve vesayetçi maya sebebiyle beklenen neticelere bir türlü varamamıştır. Ülkemizin yönetim sistemini değiştirmek için en köklü değişimi gerçekleştirmiş olmamıza rağmen mevcut anayasamızdaki bu arızayı gideremedik. Yeni ve sivil bir anayasa konusunu tekrar gündeme getirmemizin sebebi de işte budur."
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ülkeye kazandırdığı yetenekleri, salgın sürecinde çok daha iyi gördüklerini dile getirdi.
"Sistemin özünü oluşturan hızlı karar alma ve etkin şekilde uygulama mekanizmaları, ülkemizin bu dönemde pozitif yönde ayrışmasını sağlamıştır." ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sistemi, artık üçüncü yılına yaklaşan tecrübeler ışığında geliştirmemiz gerektiğinin de farkındayız. Yeni anayasa süreci, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin tahkimi açısından da bir fırsat olacaktır. Türkiye için tarihi öneme sahip yeni anayasa hazırlama sürecinin mümkün olan en geniş uzlaşmayla yürümesi ve ortaya çıkan metnin de 84 milyonu kucaklaması şarttır. Biz, bu anlayışla siyasi partiler başta olmak üzere tüm kesimlerin, yeni anayasanın hazırlanmasına katkıda bulunmasını bekliyoruz. Ülkemizin 2053 vizyonunun omurgasını oluşturacağını düşündüğümüz yeni anayasa için her türlü görüşe ve teklife açığız. İnşallah milletimizle birlikte, gelecek nesillerin bizi hayırla yad etmesini sağlayacak yeni bir anayasayı ülkemize kazandıracağımıza inanıyorum."
"DEMOKRASİ MÜCADELESİ, CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ'YLE DAHA DA PEKİŞTİ"
Erdoğan, baharın ilk ayını geride bırakıp nisanın güzelliklerine "merhaba" demeye hazırlandıkları şu günlerde, milletçe geleceğe umutla bakmak için pek çok sebebe sahip olduklarını söyledi.
"Dünyanın en güzel ve kadim coğrafyasındaki 1000 yıllık varlığımızı siyasi ve ekonomik atılımlarımızla sürekli güçlendiriyoruz." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Cumhuriyetin kuruluşuyla coğrafyamıza yeniden vurduğumuz egemenlik mührümüzü, yaşadığımız kimi sıkıntılara rağmen derinleştirerek koruyoruz. Bölgemizde 1990'lardan beri yaşanan siyasi ve insani krizler, milletimizin birlik ve beraberliğiyle devletimizin gücünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Vatanlarına sahip çıkamayanların, onurlarına ve geleceklerine de sahip çıkamadıkları gerçeğini üzüntüyle takip ediyoruz. Türkiye, çok partili siyasi hayata geçişle bir üst aşamaya çıkardığı istiklalinin güvencesi olan demokrasi mücadelesini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile daha da pekiştirmiştir. Kalkınma mücadelemiz ise uzunca bir duraklamanın ardından, geçtiğimiz 19 yılda, ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerle ihtiyacımız olan düzeye ulaşmıştır. Böylesine kritik bir dönemde başlayan koronavirüs salgını, ülkemiz için hayal ettiğimiz yeni başlangıç konusunda önümüze tarihi bir fırsat çıkarmıştır."
Salgının, uygulamaya koydukları tedbirlerden etkilenen kesimler başta olmak üzere herkesin hayatında çeşitli zorluklara yol açtığını vurgulayan Erdoğan, "Sağlık altyapımızın gücü sayesinde kimi ülkelerde hala etkisini sürdüren felaket görüntüleri ile hamdolsun karşılaşmadık. Tedbirleri kimi zaman sıkılaştırarak, kimi zaman gevşeterek salgının olumsuz etkilerini en az seviyede tutmaya gayret ettik. Salgınla mücadelede en önemli araçlardan biri olan aşılama çalışmalarında da oldukça ileri bir seviyedeyiz." diye konuştu.
Bu süreçte sağlık alanı kadar önemli bir diğer başarının da üretim, istihdam ve ihracat tarafını sıkı tutmak olduğuna inandıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Fabrikalarda çarklar hiç durmadı, üretilen ürünlerin iç ve dış pazarlara ulaştırılmasında aksaklığa meydan verilmedi. İhracata yönelik üretim yapan fabrikaların çoğu bu yılın siparişlerini çoktan doldurdular. Kapasite genişleten fabrikalarımız bunun için gereken makinaları bulmakta zorlanıyor. Küresel lojistik ağındaki tıkanıklıklar, Türkiye'nin geniş bir havzaya kolayca mal ulaştırma avantajını giderek öne çıkartıyor.
Kara yollarımıza, demir yollarımıza, limanlarımıza, havalimanlarımıza yaptığımız yatırımların önemi tıpkı hastanelerde olduğu gibi bu dönemde daha iyi anlaşıldı. Dün şehir hastaneleri için bize demediklerini bırakmayanlar, bugün niye daha çok hastane yapmadığımızı sorguluyorlar. Aynı şekilde yıllarca bizi ülkenin kaynaklarını taşa, toprağa gömmek ile suçlayanlar şimdi lafı niye güçlü bir üretim ve ulaşım altyapısı kurmadığımıza getirmeye başladılar."
"TÜRKİYE KÜRESEL BİR MERKEZ HALİNE GELİYOR"
Dünyada ve Türkiye'de yaşanan her gelişmenin, ülkeye 19 yılda kazandırdıkları tüm yatırımların anlamını çok daha iyi göstereceğini belirten Erdoğan, "Buradan menşesine, rengine, inancına bakmaksızın tüm yatırımcılara bir kez daha sesleniyorum, 'Gelin Türkiye'ye yatırım yapın.' Dün ülkemize yatırımlar yapanlar, bugün büyüyen pazarları ve artan kazançlarıyla bunun meyvelerini topluyorlar." ifadesini kullandı.
Bugün yatırım yapanların da çok kısa bir sürede aynı kazançları elde edeceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Artık ülkemizde yapılacak yatırımların ölçek olarak iç piyasayı veya bölge pazarlarını aşarak küresel düzeyde tasarlanması ve gerçekleştirilmesi gerekiyor. Çünkü Türkiye, bölgesinin üretim ve ticaret merkezi olmanın ötesine geçerek, küresel bir merkez haline geliyor. Bu vesileyle vatandaşlarımıza evlerinde tuttukları ve milli servetimiz olan altınları ve dövizleri finans kuruluşları vasıtasıyla ekonomimize kazandırmaları çağrımı tekrarlamak istiyorum. Bundan rahatsız olanlar var, bunu da biliyorum. Ama dikkat edin, ben özellikle bunları merkezin tümüyle ağına yüklemelerini ve buradan win-win esasına göre hem ülkeye hem kendilerine kazanmanın yolunu gösteriyorum."
"KALKINMAMIZIN GERDANLIĞI OLAN HER YATIRIMA KARŞI BİRİLERİ 'İSTEMEYİZ' DİYE ORTAYA DÖKÜLDÜ"
Türkiye'nin yatırımcılar için cazip bir ülke haline geldiği sözlerinin afaki bir temenniden ibaret olmadığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tespitimiz somut verilere dayanıyor. Mesela geçtiğimiz yıl ülkemizde 103 bin yeni şirket açılırken, kapanan şirket sayısı 16 bini dahi bulmadı. Yeni kurulan şirketlerin de önemli bir bölümü uluslararası sermayelidir. Ülkemizde son 10 yılda kurulan 75 bin 700 uluslararası sermayeli şirketin 11 binden fazlası geçtiğimiz yıl faaliyete başladı. Türkiye iş yapma kolaylığı endeksinde eskiden 175 ülke arasında 84. sıradayken artık 190 ülke arasında 33. sıraya çıkmış buluyor. Nereden nereye? Bu tablo özellikle yatırımcıların ülkemize olan inançlarının, inşa ettiğimiz güçlü altyapı ve sağladığımız güven sayesinde giderek arttığına işaret ediyor.
Tabii ülkemizde felaket tellalları her dönemde olduğu gibi bugünlerde de yine iş başındadır. Siyasetten medyaya kadar her alanda kendi ikballerini ülkenin ve milletin felaketinde arayanlar hep olmuştur ve olacaktır. Milletimiz bir tarafta istiklal harbini verirken, diğer tarafta bir kesim, manda savunuculuğu yapıyor. Boğaz köprülerinden barajlara kadar kalkınmamızın gerdanlığı olan her yatırıma karşı birileri 'istemeyiz' diye ortaya döküldü."
Erdoğan, Türkiye terörle mücadele ederken terör örgütlerinin diliyle konuşanların hiç eksik olmadığını belirterek, "Hatta 15 Temmuz gecesi milletimiz canı pahasına darbecilere direnirken, darbeye şakşakçılık yapanları da unutmadık." dedi.
Her krizde insanların sokağa dökülüp ortalığı yakıp yıkması umuduyla sabahlayanlar olduğunu bildiklerini söyleyen Erdoğan, "Biz bunların hiçbirine itibar etmedik. Su üstünde yürüseniz bile yüzme bilmiyor diyerek, bu durumu tersine çevirmeye çalışanları mahkum-u adem ederek, bugünlere geldik." değerlendirmesinde bulundu.
"TUZAKLARI BOZARAK ÖNÜMÜZE YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ"
Erdoğan, "Türkiye, sağlam altyapısı, sürekli büyüyen üretim kapasitesi, yetişmiş insan gücü, şoklara dayanıklı ve dinamik ekonomisi, cesur, girişimci ve ihracatçı potansiyeliyle hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlemektedir." diye konuştu.
Ekonomiyi yatırım, istihdam, üretim ve ihracat temelleri üzerinde yükselttiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşleri paylaştı:
"Asırlık senaryoların ürünü prangaları kırıp atıyoruz. Tuzakları bozarak önümüze çıkartılan engelleri birer birer açarak yolumuza devam ediyoruz. Hayatımızı adadığımız bu mücadeleyi başarıya ulaştırarak, ülkemizi 2023 hedeflerine kavuşturmakta kararlıyız. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılına büyük ve güçlü Türkiye ufkunu tamamen aydınlatmış olarak gireceğimize yürekten inanıyorum. Türkiye'nin önünü başka türlü kesemeyeceklerini, ülkemize başka türlü diz çöktüremeyeceklerini anlayanlar şimdi de gözlerini milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine dikmiştir.
Gezi olaylarından 15 Temmuz darbe girişimine kadar yaşadığımız her hadisenin gerisindeki en önemli hesap milletimizi kendi içinde parçalayıp gücünü kırmak, hatta mümkün olursa birbirine düşürmektir. Milletimiz bu oyunu gördüğü için bayrağında ve ezanında sembolleştirdiği istiklali ve gözü gibi sakındığı evlatlarına emanet edeceği istikbali etrafında sıkı sıkıya kenetlenmiştir. Hamdolsun dünyanın pek çok yerinde başarıya ulaşan kirli siyasi ve sosyal bölücülük oyunu Türkiye'de tutmamıştır, tutmayacaktır. Bugüne kadar yaşadıklarımız bize bundan sonra çok daha dikkatli olmamız gerektiğini gösteriyor.
Kendi işlerinde asla uygulamadıkları kriterleri bize dayatanların amacının ülkemizi daha çağdaş ve müreffeh bir yola yöneltmek değil, vakit ve enerji kaybettirmek olduğunu çok iyi biliyoruz. Savunma sanayisinden enerji sektörüne, çevreden insan haklarına, ticaretten siyasi özgürlüklere kadar sayısız örneğini yaşadığımız bu riyakarlıklara eyvallah etmedik, etmeyeceğiz. Türkiye'nin egemenlik haklarına saygı göstermeyen, hakkaniyete, adalete, hukuka, vicdana, ahlaka uygun olmayan hiçbir dayatmanın bizim nezdimizde kıymeti yoktur, olmayacaktır. Suriye'den Libya'ya, Karabağ'a, Doğu Akdeniz'den Ege'ye kadar her yerdeki mücadelelerimizi bu anlayışla başarıya ulaştırdık."