Mehmet Şerif Boğa, işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Soruşturmanın ardından Mehmet Şerif Boğa hakkında 'canavarca hisle eziyet çektirerek birden fazla kişiyi kasten öldürme' suçundan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle Eskişehir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. İddianamede katil zanlısı Boğa'nın, İlkay Tokkal'ı 27, eşi Emel'i 18, oğulları Ali Doruk'u ise 4 yerinden bıçaklayıp öldürdüğü bilgisine yer verildi.
Mehmet Şerif Boğa, emniyet ile savcılıkta verdiği ifadelerde aileyle aralarında herhangi bir husumet ve tartışma olmadığını iddia ederek, "İlkay ve Emel Tokkal çifti ile 4 yıldır tanışırız. Ailece görüşürüz. Ben daha önce inşaat işinde çalışıyordum. İlkay ise Cengiz Topel Caddesi'ndeki dükkanında cep telefonu satıyordu. Kendisinden taksitle telefon aldım, bu vesile ile tanıştık ve ailece görüşmeye başladık. Bu olayı, kimin, neden gerçekleştirdiği hakkında bir bilgim yoktur. Bu olayın şokunu, halen yaşıyorum. Çok üzüntülüyüm. Olayla ilgili bildiğim bir şey yoktur. Kim tarafından, nasıl yapıldı, hiçbir fikrim yok. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Bu olayla ilgili bildiğim her şeyi anlattım. Şüphelinin bir an evvel yakalanmasını istiyorum" ifadelerini kullanmıştı.
50 DAKİKA SAVUNMA YAPTI: BEN AİLEMİ ÖLDÜREMEM
Eskişehir'de İlkay-Emel Tokkal çifti ile 4 yaşındaki çocukları Ali Doruk'u evlerinde bıçaklayarak öldürdüğü iddiasıyla hakkında açılan davada Mehmet Şerif Boğa (29), ilk kez hakim karşısına çıktı. Eskişehir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanık Boğa'nın yanı sıra Tokkal ailesinin yakınları ve avukatlar katıldı.
Mahkemede ilk savunmasını yaklaşık 50 dakikada tamamlayan katil zanlısı Boğa, cinayet suçlamasını kabul etmedi. Cinayetin işlendiği 15 Şubat akşamı evinden hiç çıkmadığını anlatan Boğa, "15 Şubat akşamı evdeydim. Sadece kısa bir süreliğine aşağı bodruma indim ve çocuğumla kar topu oynadım. Daha sonra eve girdim. İki akrabam geldi, onlarla birlikte oturduk. Gece de internetten film izledim. 16 Şubat günü de saat 11.00 gibi uyandım. Mardin'den gelen misafirler için alışveriş yaptım. Öğleden sonra İlkay ağabeyi aradım. Akşam için çaya davet edecektim ancak telefonu kapalıydı. Daha sonra Emel ablanın kızı Beyzanur aradı ve annesine ulaşamadığını söyledi. Emel ablanın eniştesi de aradı ve yeni taşındıkları evde doğal gazdan zehirlenmiş olabileceklerini söyledi. Çilingir arkadaşı alıp eve gittim. Çevre esnafa ve komşularına sordum. Kapıyı da defalarca çaldım ama açan olmadı. Emel ve İlkay'ın ayakkabıları kapının önündeydi. Polisi aradık, yakınlarının ihbara bulunası gerektiğini söylediler. Sonra Beyzanur polise ihbarda bulundu. Polis ve çilingir ile kapıyı açtığımızda İlkay ağabeyi yerde kanlar içinde gördüm. Orada fenalaşmışım. Daha sonra emniyete götürüldüm" dedi.