İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Alparslan Kuytul ve yandaşları tarafından itikaf ibadeti bahane edilerek gerçekleştirilen provokasyon girişimi üzerine Gaziantep'te bir camide yaşanan olaylara ilişkin değerlendirmede bulundu.
Alparslan Kuytul ve yandaşlarının ramazanın başından itibaren devletin namaza izin vermediği şeklinde propaganda yaptığını ifade eden Soylu, şunları söyledi:
"Böyle bir şey var mı? Bir pandemiyle karşı karşıyayız. Camilere de gidiliyor. İnsanlar Müslümanlığı bu Anadolu coğrafyasında doya doya yaşıyorlar. Kimsenin engellediği de yok. Allah'ımıza hamdüsenalar olsun. Kurban Bayramı geliyor. Ardahan'dan Edirne'ye kadar her yerde tekbirlerle kurbanlar kesiliyor. İnsanlar bayramlaşıyor. Biz büyük bir memleketin, zengin bir memleketin büyük bir medeniyetin evlatlarıyız. 'Ben bu teravih şeyini saymıyorum, kılacağım.' Birçok camiye gitti bunun propagandasını yaptı, teravih de kıldı. Müdahale etsen bir dert, etmesen bir dert. Biz bu adamı bugün mü tanıyoruz? Hayır. Ben 4,5 yıldır içişleri bakanıyım. 4,5 yıldır bu adam ilgi alanımızda. Adana'da parklarda oturuyor. Bir şey vermiyor. Dini bir şey... Türkiye karşıtı ve Türkiye düşmanı ne kadar mesele var, onların savunucusu. Türkiye düşmanlığı nasıl yapılır? Bütün bunların savunuculuğunu ortaya koyan bir portreyle karşı karşıyayız."
Yayında, Kuytul'un, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet birimleri aleyhine yönelik söylemleri ve FETÖ yayın organlarında yaptığı konuşmaların yer aldığı bir video gösterildi.
İçişleri Bakanı Soylu, görüntüler üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:
"Orada çok tehlikeli bir cümle var. Ben bunu 10 defa dinledim. Bu cümleyi 10 defa dinledim. Diyor ki; '15 Temmuz'un nasıl olduğunu, arkasını dinlemek isterim. Bu metotlara bundan sonra birleştirerek devam edelim.' Şimdi ondan önce söyledikleri, 1 Temmuz 2016'da söylediği... Bir kere '2 tane polis öldürüldü.' diyor. Zihniyetinin ne olduğu, dini istismar ettiği, aynı zamanda provokasyon yaptığı, Makyavelist yani nereden istifade edebilecek bir Türkiye düşmanlığı ve karşıtlığı ortaya koyduğu belli. Ne zaman bir hadise yapsa polise, devlete karşı hem hakaret eden hem de şiddet uygulamaya çalışan bir anlayışı var. Daha da ötesi var. Kadınların eline Kur'an-ı Kerim'i veriyor. Polislerin üzerine salıyor. Dün bir manzara vardı sonra sildiler. Oradan serbest bırakıldığı bir kısmı ellerine kitapları, Kur'an-ı Kerim'leri, caminin içerisine geldikleri ki Kur'an-ı Kerim sürekli olarak şeye karşı kullanıyorlar. Bu bize geçmiş birtakım manzaraları hatırlatıyor."
Kuytul'un sürekli bir gerginlik oluşturma çabasında içinde olduğunu aktaran Soylu, "Sürekli bunu gerginleştirerek, terörize ederek getirmeye çalışıyorlar. Camileri, imamları sindirmiş, bilmem neleri yapmış. Sindirmeye çalışıyor daha doğrusu. Ürkütüyor, korkutuyor. Aynı zamanda bir vakıf kurmuş. Vakıftan da kendine ait bir gelir oluşturmuş. Orada da birtakım yolsuzlukları ve dolandırıcılıkları söz konusu. Bunları da tespit ettik. Bütün bunların üzerinden elbette ki buna kanuni çerçevesi içerisinde yapmaması gerektiği ifade ediliyor. Şimdi nihayetinde 'Ben 20, 25, 30 kişi bu itikaf ibadetine gideceğim.' Amacı istismar. Dini istismar. Amacı provokasyon, huzursuzluk ortaya çıkarmak." ifadelerini kullandı.
Soylu, Kuytul'un devam eden birçok davası olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Biz bununla sabah akşam uğraşıyoruz. Sürekli olarak, farklı kılıklarda farklı adımlar atmaya çalışıyor. Burada ne yaptı? Talimat verdi. 'Bu camilere gireceksiniz, 20, 25, 30 kişi.' Diyanet diyor ki '1-2 kişi gir itikafı yapacaksan yap. Benim söylediğim camilere gir, ben bunları kontrol edeyim.' Saymıyor zaten. Caminin içerisinde bizimkiler müdahale ettiği zaman gerginlik öyle... Hükumete, devlet başkanına, bize, diyanete ağza alınmayacak, caminin o haline yakışmayacak bir sürü sözler söyleyince geriliyor. Üzüldüm. Benim ve herkesin bu konularda hassasiyeti yüksektir. Orada olmaması gereken bir personelin gaz sıkması kabul edilebilir değildir. Çok açık söyleyeyim. Ben bunu hayatta kabul edemem. Böyle bir şey olamaz. Biz o gece de yaptık. Oradaki emniyet müdürümüz çok kıymetli bir arkadaşımızdır. Zannediyorum olay ani gelişti. Çok önemli fedakarlıkları, faydalılıkları çok uzun yıllardır... Oluyor işte insanın gözünden bu iş kaçabiliyor. Ama kaçmaması gerekiyor. Hakikaten kabul edebileceğimiz bir iş değil. Orada soruşturma başladı, gerekli şeyler açıldı. Olayın başı bambaşka bir tablo. Camide oturulup masa atılıp, sandalyeyle itikaf mı yapılır? Böyle bir itikaf mı yapılır, hangi birimiz camide masa sandalye attık da oturduk? Orası cami, orası masa. Oturmuş orada, orayı ofis yapmış kendisine. Bu bizim açımızdan kabul edilebilir bir şey değil. Doğru bir şey de değil."
Bakan Soylu, 40'ın üzerinde camide 500'den fazla kişinin bu girişimde bulunduğunu anlatarak, "Oradan bir huzursuzluk çıkarmak, oradan bir kaos oluşturmak. Oradan Türkiye'yi terörize etmeye çalışan bir anlayış gerçekleştirmek istiyorlar. Buna müsaade etmeyiz." dedi.