Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde, deniz salyası ile alarm sinyalleri veren Marmara'daki kirliliğe el attı:
"Ergene'nin kıyısında hep CHP'li belediyeler olduğu için oradaki fabrikaların atıklarını engellemiyorlar... Müsilaj olayı farklı bir olay. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız da üniversitelerle ortak çalışmaya girdi. Bunu çözeceğiz. Bunu İBB'nin eline bırakamayız" dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise tartışmalara şu sözlerle dahil oldu:
"Bir kişinin sözüyle değil bilimle hareket ederek bu sorunu çözmek zorundayız!"
"İstanbul'un daha fazla betonlaşmaya ihtiyacı yok" diyerek AK Parti döneminde başlanan arıtma tesisi projelerini durduran, Beylikdüzü'nde Şehircilik Bakanlığı ile davalık AVM işleten bir siyasetçi fazla iddialı laflar değil mi?
Kaldı ki biz bu işi bir kişinin sözüyle değil bilimle çözeceğiz ne demek?
"Yarın bir temel atmama törenim var gerçekten. (Gülüyor) Gerek yok böyle yatırıma. Böyle bir arıtma tesisine gerek yok" diyerek Silahtarağa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi'ni kapatmanız bilimsel bir yöntem mi örneğin?
Hem, son iki yılda yine kötü kokular yükselse de belediye başkanlığı döneminde Haliç'in bataklıktan deryaya döndüren Erdoğan bu hayali neyle gerçekleştirdi?
Duayla mı?
Erdoğan şimdi de "Bilimsel CHP'li belediyelerin" arıtma tesisi ve denetim yerine Allah'a havale ettiği Marmara'yı kurtarma hedefini önüne koydu...
O "bir kişinin sözüyle", her türlü numuneyi alıp analiz edebilen, laboratuvarlarda deney sonuçlarını çıkarabilen Bilim 2 Araştırma gemisi ODTÜ gibi saygın üniversitelerimizle koordineli olarak çalışmalarına başladı. Çevre Bakanı da operasyonun başında.
Pandemide ilaç sektörünün çanına ot tıkadığı bilim, taşra siyasetinin katkılarıyla iyice ele ayağa düşüyor...
Bakalım dip neresi?
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN