Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Rus mevkidası Sergey Lavrov Antalya'da ortak basın toplantısı düzenledi.
Turizm konusunda Antalya'nın çok popüler olduğuna işaret eden Lavrov, "Vatandaşlarımız, Antalya'yı cazip bir destinasyon olarak görüyor. İleride de bu turizmin devamı için çalışmalarımızı sürdüreceğiz." dedi.
Lavrov, Türk tarafının Rus turistlerin sağlığı ve güvenliği için tedbirlerin alınması konusunda kendilerine teminat verdiğini belirterek, bu konuda Türk tarafına teşekkür ettiğini söyledi.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, bunun özellikle hava yolu ulaşımının yeniden canlanması bakımından önemli olduğunun altını çizdi.
Azerbaycan-Ermenistan arasında Karabağ konusunda varılan mutabakata ilişkin çabaları sıkı şekilde koordine ettiklerini vurgulayan Lavrov, Bakü ve Erivan'ın bu sorunun çözümü için diyaloğu sürdürdüğünü dile getirdi.
Lavrov, "Azerbaycan'da ortak Rus merkezinin faaliyetlerini takdirle karşılıyoruz." ifadesini kullandı.
"TÜRK DOSTLARIMIZ VE MESLEKTAŞLARIMIZLA OLAN ETKİLEŞİMDEN MEMNUNUZ"
Çavuşoğlu'na yönetilen "Kanal İstanbul Projesi'nin Montrö'nün kaderine etkisine" ilişkin soruya mevkidaşının yanıt vermesinin ardından ekleme yapan Lavrov, "Montrö Sözleşmesi'nin uygulanması konusunda Türk dostlarımız ve meslektaşlarımızla olan etkileşimden memnunuz." dedi.
Lavrov, "Herhangi bir suretle İstanbul kanalının yapılması, yabancı ülkelerin askeri birliklerinin orada yer almasına zemin hazırlamayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
KARABAĞ KONUSU
Karabağ konusunda Türkiye'nin rolüne ilişkin soru üzerine Lavrov, Türkiye ve Rusya'nın tüm imkanlarını kullanarak tarafların uzlaşmasına destek vermekte mutabık olduğunu belirtti.
Lavrov, "Hem Ermenilerin hem Azerbaycanlıların bu arazide yan yana iyi komşular olarak varlıklarını sürdürmesini istiyoruz." ifadesini kullandı.
Gayretlerin istişareler şeklinde olmadığını kaydeden Lavrov, aynı zamanda Türk-Rus gözlem merkezinin sahada faaliyette bulunduğunu, burada ateşkesin riayet edilip edilmemesi konusunda başarılı şekilde çalıştıklarını dile getirdi.
Lavrov, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Şuşa'yı ziyaretinin Türkiye-Azerbaycan ilişkileri kapsamında olduğunu kaydetti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde yaptığı görüşmenin ardından düzenlediği ortak basın toplantısında, Lavrov'u Rus misafirlerin en çok tercih ettiği Antalya'da ağırlamaktan mutluluk duyduğunu söyledi.
Türkiye ve Rusya arasındaki teması salgın sürecinde de devam ettirdiklerini belirten Çavuşoğlu, "2020'de Lavrov ile 19 defa telefonla görüşmüşüz. İki kez yüz yüze görüştük. Aynı şekilde Cumhurbaşkanımız Erdoğan da Putin ile 2020'de 19 defa telefonla konuşmuş. Heyetlerimiz, bakanlıklarımız, farklı kurumlar arasında diyaloğumuzu sürdürdük." diye konuştu.
Lavrov ile en son martta Doha'da bir araya geldiklerini hatırlatan Çavuşoğlu, ikili ziyaretler için Soçi'de de bir araya geldiklerini anlattı.
Bu toplantıda bir sonraki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısının hazırlıklarını da yaptıklarını aktaran Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Birkaç gün önce sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Putin arasında telefon görüşmesinde liderlerimiz bu sene için Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısını gerçekleştirme konusunda hemfikir oldular. Bu toplantıyı bu sefer Türkiye'de gerçekleştireceğiz. En son 2019'da Moskova da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısını gerçekleştirmiştir. Ayrıca Sayın Putin, Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı Rusya'ya davet ettiler. Önümüzdeki süreçte karşılıklı her düzeyde özellikle liderler düzeyinde ziyaretlerini gerçekleştirmek için birlikte çalışacağız. Bugünkü görüşmelerimizde ikili ilişkilerimizi enine boyunca ele aldık. Ticaretten enerjiye, turizmden salgınla mücadeleye kadar birçok konuda görüş alışverişinde bulunduk. İkili ticaret hacmimizin artırılması konusunda hemfikiriz."
İKİ ÜLKE ARASINDA TİCARET HACMİ ARTIRILACAK
Ticaret hacminde geçen sene yaklaşık yüzde 20 düşüş olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, bu sene ise ilk dört ayda yüzde 20 artış olduğunu, geçen seneyi telafi ettiklerini kaydetti.
İki ülke olarak 100 milyar doları hedeflediklerini vurgulayan Çavuşoğlu, "Cumhurbaşkanlarımızın belirlediği gibi ikili ticaret hacmimizi 100 milyar dolar seviyesine çıkarmak için çalışmamız gerekiyor. Önümüzdeki günlerde 30 Temmuz'da Moskova'da Karma Ekonomik Komisyonu Toplantısı gerçekleştirilecek." dedi.
Çavuşoğlu, ekonomiyle ilgili diğer çalışma gruplarının da aynı şekilde bir araya geleceğini, özellikle gümrük ve ortak sanayi gibi tematik çalışma gruplarının da toplanacağını bildirdi.
Turizmin ekonomi ve beşeri ilişkiler bakımından önemli olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, "Rusya'nın 22 Haziran itibarıyla ülkemize uçuş sınırlamalarını kaldırması isabetli bir karar oldu. Sadece bizim sektörümüzün beklediği bir karar değildi. Rus turistlerin de dört gözle beklediği bir karardı. Rus turistlerin dünyada en çok ziyaret ettiği şehirlerden birisi Antalya. 2019'da 7 milyon Rus turist Türkiye'ye gelmişti. Bu sene eski rakamlara ulaşmak için elimizden geleni yapacağız. Sağlıklı ve güvenli tatil geçirmek için tesislerimiz hazır." ifadelerini kullandı.
"ULUSLARARASI ŞİRKETLERDEN DE ÇOK CİDDİ İLGİ VAR"
Bir gazetecinin, "Kanal İstanbul'un Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni hükümsüz kılacağını ifade ettiler. Sözleşmenin kaderi ne olur? Yeni bir sözleşmenin imzalanması gündeme gelir mi?" yönündeki sorusu üzerine Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kanal İstanbul ile ilgili düşüncelerini tüm dünyayla paylaştığına işaret etti.
Şu anda boğazdan geçen trafiğin ciddi bir risk oluşturduğunu belirten Çavuşoğlu, "Boğazdan maksimum kapasite güvenli geçiş için 25 bin ama şu anda bu rakam 45 bini geçmiş durumda. 2050'yi hesapladık, 80 bine ulaşacak. Her bakımdan ihtiyaç olduğu için yıllar önce Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon projeyi hayata geçirmek için artık somut adımlar atmaya başladık." diye konuştu.
KANAL İSTANBUL MONTRÖ'YÜ ETKİLEMEZ
Bu projeyi hayata geçirmek için diğer aşamaların üzerinde ilgili kurumların ve birimlerin çalıştığını kaydeden Çavuşoğlu, uluslararası şirketlerden de çok ciddi ilgi olduğunu vurguladı.
Montrö'nün sadece boğazdan geçişleri düzenlemediğine değinen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Karadeniz'de kıyıdaş ve kıyıdaş olmayan ülkelerin gemilerinin ne kadar kalacağını ve tonajını düzenliyor. Ayrıca Montrö Anlaşması'nın nasıl revize edileceği veya sonlandırılacağı da anlaşmanın içinde var. Kanal İstanbul'un inşa edilmesiyle Montrö Anlaşması'nda herhangi bir değişiklik olmayacak. Türkiye bugüne kadar Montrö Anlaşması'nı harfiyen uygulamış, imzaladığı anlaşmalara sadık bir ülkedir. Kanal İstanbul'u inşallah inşa ederek Boğaz'daki trafiği hafifleteceğiz. Özellikle ticari gemilerin uzun uzun bekleme süreleri var. Boğaz için İstanbul için risk oluşturan patlayıcı madde taşıyan gemilerin geçmesine de izin vermiyoruz. Tüm bunlar Kanal İstanbul ile birlikte yeniden düzenlenecek ama Montrö Anlaşması ile herhangi bir ilgisi yoktur. Kanal İstanbul bizim iç hukukumuza tabi olacak. Bu kakımından Montrö Anlaşması'nın Kanal İstanbul'a herhangi bir etkisi olmayacak."
Çavuşoğlu Rusya ile yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınla mücadelede iş birliğini devam ettirdiklerini belirtti.
Sputnik V aşısının 400 bin dozunun Türkiye'ye geldiğini anımsatan Çavuşoğlu, bu aşının ortak üretimi konusunda da kurumların birlikte çalıştığını kaydetti.
Lavrov ile aşı sertifikasyonlarının karşılıklı tanınması konusunda da görüştüklerini aktaran Çavuşoğlu, "Güvenli turizm bakımından da seyahatin önündeki engellerin kaldırılması bakımından da iş birliğimizi devam ettirmek arzusundayız. TürkAkım doğal gaz boru hattı ve Akkuyu Nükleer Santrali gibi stratejik projeleri hayata geçirdik, geçiriyoruz. Bu tür iş birliğimizi önümüzdeki süreçte de devam edeceğiz. İkili ilişkilerde ciddi bir sorun görmüyoruz. Diğer kurum ve bakanlıklarla ticaretin önündeki engeller dahil, var olan küçük sorunları da birlikte çözme azmimiz var." diye konuştu.
Rusya ile çalıştıkları çok sayıda bölgesel konular olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, "Bölgenin iki büyük ülkesi olarak iş birliğimiz somut sonuçlar doğuruyor. Birbirimize saygı duyuyoruz. Liderler arasında samimi bir dostluk var. Karşılıklı mesai ve güven içinde çalışmalarımızı ve iş birliğimizi önümüzdeki süreçte devam ettirmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.
"İKİ DOZ AŞI OLAN RUSLARDAN VE DİĞER TURİSTLERDEN PCR TESTİ İSTEMİYORUZ"
Çavuşoğlu, mevkidaşı Lavrov ile ikili bölgesel pek çok konuyu içeren iş birliğini daha ileriye taşımak için yakın çalışmaya devam edeceklerini kaydetti.
Bir gazetecinin, "Aşılı turistlerin seyahatleri konusunda çelişkili haberler çıkıyor. Rus aşılarından hangileri Türkiye tarafından kabul ediliyor? Hangi durumda PCR testi gerekiyor?" sorusu üzerine Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Turizm konusundaki çelişkili haberlerin kaynağını bilmiyorum ama bizim uygulamamız son derece net ve basit. Bu uygulamayı birçok ülke ile yapmaya başladık. Diğer bir ülkeden gelen turistler için yaptığımız uygulamayı, Rusya'dan gelen turistler için de yapıyoruz. İki doz aşı olan Ruslardan ve diğer turistlerden PCR testi istemiyoruz. Rusya hangi aşıyı kullanıyorsa biz onu kabul ediyoruz. İster Sputnik ister başka aşılar. Aşı olmayanlardan neden PCR testi istiyoruz? Bu hepimizin güvenliği için. Buraya gelen Rus turistler, diğer turistler ve aynı şekilde turizm sektöründe çalışan vatandaşlarımızın ile esnaf için bu önemli. Hepimizin güvenliği için bu uygulamayı sürdürüyoruz. Uygulamamız gayet net."
Bir gazetecinin "Suriye ve Libya ekseninde son dönemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini" sorması üzerine Çavuşoğlu, iki ülkede de Rusya ile yakın iş birliği içinde olduklarını belirtti.
Libya konusunda çabalarının Moskova'da bir netice getirmediğini anlatan Çavuşoğlu, bu durumun Hafter'in ateşkes anlaşmasını imzalamaması sebebiyle gerçekleştiğini kaydetti.
Berlin Konferansı'na giden süreçte iki ülkenin önemli katkıları olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları ifade etti:
"Şimdi önemli bir fırsat var. Yeni bir geçici hükümet var. Başkanlık konseyi var. Hiç kimsenin rekabet etmesi gereken bir sebep yok. Libya için atılması gereken adımlar var. Şu andaki geçici yönetimlerin, ülkeyi yeni bir seçime götürünceye kadar Libya halkının ihtiyaçlarını karşılaması gerekir. Bu konuda destek olmamız gerekiyor. Ayrıca kurumların özellikle de güvenlikle ilgili kurumların yeniden birleştirilmesi konusunda adımların atılması gerekiyor. Libya'daki eğitmen ve danışmanlarımız da bu amaçla ciddi katkı sağlıyor. Şu andaki yönetim tüm Libya'ya, güney dahil ulaşmak istiyor."
"SURİYE'DE EN ETKİLİ MEKANİZMA ASTANA FORMATI"
Suriye'de de tek çözümün siyasi çözüm olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Suriye'nin de sınır, toprak bütünlüğüne bağlı olduğumuzu tüm görüşmelerimizde vurguluyoruz. Bunun için de siyasi süreci canlandırmamız gerekiyor. Şu anda en etkili mekanizma birlikte kurduğumuz İran'ın da dahil olduğu Astana formatıdır. Gelecek hafta arkadaşlarımız yine Nur Sultan'da bu formatta bir araya gelecekler. Orada görüşülmesi gereken bazı konuları da bugünkü görüşmelerimizde ele aldık. Astana süreci sayesinde canlandırdığımız, başlattığımız anayasa komisyonu toplantısının altıncı turu da sonuç odaklı olması lazım. Rejim, muhalifler ve sivil toplumun yeni bir anayasa yazım çalışmalarına artık başlaması gerekiyor. Bunun neticesinde de tabii ülkenin bir seçim ile birliğinin tesis edilmesi gerekiyor. "
Suriye'nin sınır bütünlüğüne tehdit oluşturan terör örgütlerinden ülkenin temizlenmesi gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, DAEŞ'i etkin bir mücadeleyle yendiklerini dile getirdi.
Ancak YPG/PKK terör örgütünün ayrılıkçı gündemine devam ettiğini ifade eden Çavuşoğlu, ülkede hala yabancı terörist savaşçıların mevcut olduğuna işaret etti.
"BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARIN UZATILMASI GEREKİYOR"
Ülkenin bunlardan temizlenmesi gerektiğini anlatan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zor şartlarda yaşayan Suriyeliler var. Bu insani bir konudur, siyasi bir konu değil. İnsani yardımların da kesintisiz bir şekilde ulaştırılması gerekiyor. Türkiye'de 3,6 milyonu Suriyeli 4 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Elimizden gelen desteği veriyoruz. Uluslararası toplumun verdiği destek ortada. Yaklaşık 5 milyon Suriyeliye de Türkiye üzerinden gerek Türkiye'nin gerek uluslararası toplumun gerek BM'nin yardımlarının ulaştırılmasını temin ediyoruz. Bunlardan bir tanesi de BM'nin Güvenlik Konseyi kararıyla Cilvegözü Sınır Kapısı. Bu sınır kapısıyla ilgili BM Güvenlik Konseyi kararın uzatılması gerekiyor. Bu konuda da Rusya'nın çekincelerini aşmak için neler yapabiliriz? İnsani yardım olduğu için bunu siyasallaştırmadan birlikte nasıl çalışabiliriz? Sadece Rusya ile değil ilgili BM Güvenlik Konseyi ülkeleriyle de görüşüyoruz. Bu güvenli bölgeler ve ülkedeki huzur arttıkça, tüm Suriyeliler komşudaki ülkelerdeki Suriyelilerin de geri dönmesi için tüm uluslararası toplumla birlikte gereken adımları atmamız gerekiyor. 430 binden fazla Suriyeli Türkiye'den güvenli bölgelere döndü. Biz Rusya ile bu amaçla birlikte çalışmaya devam edeceğiz diğer ortaklarımızla beraber."