Türkiye ve Kıbrıs Türkleri olarak bugünlere birilerinin ihsanıyla, lütfuyla değil, bedel ödeyerek, gencecik evlatların fedakarlıklarıyla gelindiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu topraklarda elde ettiğimiz her başarıyı çetin mücadelelerin sonucunda adeta söke söke kazandık. Son yarım asırda maruz bırakıldığımız onca ihanete, çifte standarda, saldırıya rağmen mücadele azmimizi bir an olsun kaybetmedik. Haksızlık karşısında sessiz kalanlardan olmadık, zulüm karşısında boyun bükenlerden olmadık, hukuksuzluklara eyvallah edenlerden olmadık. Hakk'a inandık, halka yaslandık, başkalarına değil, kendi bileğimizin gücüne güvendik. Sırtlarını dayadıkları güçlere güvenerek Kıbrıs Türkü'nü yok edeceklerini sananlar karşılarında Kıbrıs Türk halkının çelikten iradesini buldular. Kıbrıslı kardeşlerimizi kolay bir lokma olarak görenler Mehmetçiğin ve mücahitlerimizin destansı mücadeleleri karşısında hezimete uğradılar."
Ada'ya 1974 yılında huzur ve barış getiren Mehmetçik ve mücahitleri rahmetle, saygıyla, minnetle yad eden Erdoğan, "Kıbrıs Türkü'nün hürriyet mücadelesinin lideri Doktor Fazıl Küçük ve kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş başta olmak üzere Kıbrıs Türk halkının kıyamına katkı sunan herkese Allah'tan rahmet diliyorum. Bugüne kadar nasıl onların uğruna ömürlerini ve canlarını atadıkları kutlu değerlere sahip çıkmışsak inşallah bundan sonra da emanetlerini namusumuz bilip koruyacak, yücelteceğiz." ifadelerini kullandı.
Geçmişi unutmadan bugünler için verilen zorlu mücadeleleri, dökülen şehit kanlarını akıldan çıkarmadan hep birlikte istikbale yürüyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için öncelikle Kıbrıs davasının sancaktarlığını yapan tüm kurumların insicamını ve dayanışmasını güçlü tutmasının çok önemli olduğunu vurguladı.
İstiklal şairi Mehmet Akif'in, bu gerçeğe bir asır önce dikkati çektiğini bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Merhum Mehmet Akif, 'İttihat yaşatır, yükseltir, tefrika yakar, öldürür.' diyor. Bir başka şiirinde ise Akif, bu hakikati dizelere şöyle dökmüştür, 'Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.' Evet, toplu vuran yüreklerin, tankla, uçakla, bombayla, silahla sinmeyeceğinin son dönemdeki en büyük şahidi Kıbrıs Türk halkıdır. Aynı şekilde Kıbrıs davasını içeriden çökertmek için yapılan hamleler de yine Kıbrıs Türkü'nün basireti, feraseti, dayanışmasıyla boşa çıkmıştır.
Başarımızın anahtarı dün olduğu gibi bugünde vahdettir, muhabbettir, saflarımızı daha da sıklaştırmaktır. Birlik ve beraberliğimizi hedef alan belli çevrelerin kardeşlik gölümüze fitne mayası çalmasına müsaade etmeyeceğiz. Bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Kıbrıs'ın geleceği için beraber yürüyeceğiz. Kimi gafillerin zehirli ayrılık oklarını Kıbrıs Türk halkının kalbine saplamasına fırsat vermeyeceğiz."
"YAPTIĞINIZ HER ÇALIŞMADA YANINIZDA OLACAĞIMIZDAN HİÇ ŞÜPHENİZ OLMASIN"
Meclis çatısı altında halkın iradesini temsil eden tüm siyasetçilerin sorumluluk duygusuyla hareket etmesiyle bu oyunun bozulması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yoksa ne şehitlerimizin ne de evlatlarımızın yüzüne bakabiliriz. Farklı siyasi görüşler, farklı yaklaşımlar olabilir, bu demokrasinin zenginliğini yansıtır ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin varlığı ve birliği her türlü siyasi mülahazanın üzerindedir." dedi.
Erdoğan, Cumhuriyet Meclisi'nin bu anlayış temelinde hızlı ve etkili bir yasama faaliyeti ile ekonomiyi canlandırmaya, mali yapıyı güçlendirmeye ve hayata geçirilmesi gereken reformları bir an önce sonuçlandırmaya yönelik adımları kararlılıkla atacağına inandığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaptığınız her çalışmada yanınızda olacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Her ne kadar bizlerin burada sergilediği birlik, beraberlik, kardeşlik iklimi Amerika'da birilerini rahatsız etmiş olsa da biz bu yolda kararlılıkla yürüyeceğiz. Artık sıkıntı olmayacak, artık çok daha iyi günler var önümüzde derken öbür tarafta Amerika'da birileriyle ortak mahfiller oluşturmak suretiyle yeniden ortalığı karıştırmaya çalışanları yakından takip ediyoruz ve bunların kimler olduğunu da gayet iyi biliyoruz. Yarınki konuşmamda bunlara da değineceğim.
Kıbrıs meselesine yıllardır sadece belli bir lobinin zaviyesinden bakanları, Ada'daki hakikatleri görmeye, hakka ve hakkaniyete uygun tavır almaya davet ediyoruz. Ada'da kimin işgalci olduğunu, kimin işgalci zihniyeti temsil ettiğini gayet iyi biliyoruz. EOKA terör örgütü eliyle komşusu Türklerin ırzına, canına, malına kast etmekten çekinmeyen Rumlar, Kıbrıs Türklerini hiçbir zaman eşit ortakları olarak görmemiştir."
"BARIŞ HAREKATI, KIBRIS TÜRKÜ'NÜN VARLIĞINI VE GÜVENLİĞİNİ TEMİNAT ALTINA ALMIŞTIR"
Rumların zulmü karşısında anavatan ve garantör Türkiye'nin Kıbrıs Türklerini yalnız bırakmadığını vurgulayan Erdoğan, "47 yıl önce bugün kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen Barış Harekatı, Kıbrıs Türkü'nün varlığını ve güvenliğini teminat altına almıştır. Bu harekat Kıbrıs'taki kardeşlerimizin yalnız olmadığını, tarih sahnesinden silinemeyeceğini, meşru haklarından vazgeçmeyeceğini tüm dünyaya ilan etmiştir." dedi.
Girne kıyılarında yakılan meşalenin o günden itibaren Kıbrıs Türk halkının yolunu aydınlattığını, yarınlara huzur-u kalple bakmasını sağladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin bu tarihten beri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile iş birliği içinde çözüm eksenli bir siyaset yürüttüğünü söyledi.
Erdoğan, "Peki karşımızdaki böyle bir şey düşünüyor veya böyle bir adım atıyor mu? Böyle bir ifade onlardan sadır oluyor mu? Türk tarafının tüm iyi niyetli ve yapıcı gayretlerine rağmen 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakereler Rum tarafının iktidarı ve refahı Ada'nın eşit sahipleri Kıbrıs Türkleri ile paylaşmayı reddetmesi nedeniyle bir sonuca ulaşamadı." ifadelerini kullandı.
"MASADAN KALKAN ZİHNİYET HİÇ DEĞİŞMEDİ AYNI ZİHNİYET"
Bu müzakerelerde konuşulmadık hiçbir konunun kalmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Rum tarafının kendisini Ada'nın tek sahibi Kıbrıs Türklerini ise azınlık olarak görmeye devam eden boş hayalleri çözümsüzlüğü getirdi. 1963'te Kıbrıs Cumhuriyeti'ni yıkan, 2004'te Annan Planı'nı reddeden, 2017'de Crans-Montana'da masadan kalkan zihniyet hiç değişmedi, aynı zihniyet. Tarih ve bu süreçte acı şekilde edindiğimiz tecrübeler Rum tarafının ortaklık devleti kurmak gibi bir niyetinin olmadığını açık ve net biçimde herkese öğretmiştir.
Bürgenstock'ta kimin ne olduğunu gördük ve orada Annan Planı'nın uygulanma adımları atıldığı zaman işte Verheugen, Avrupa Birliği adına oradaydı. O da orada olmasına rağmen yaptığımız görüşmelerde Avrupa Birliği yine dürüst davranmadı, yine doğru hareket etmedi ve verilen söze rağmen Güney Kıbrıs'ta yapılan referandumda ne çıktığını biliyorsunuz. Kuzeyde ne çıktığını da biliyorsunuz. Kuzey sözünde durdu. Öyle bir sözünde durdu ki referandumda Kuzey yüzde 65 'evet' dedi, onlar tam aksine 'hayır' dedi. Türk sözünde durur ama Rum sözünde durmaz. O zaman da durmadı ve Annan, onlarla bu mücadeleyi de sürdüremedi. Bu zihniyet şimdi de aslında özünde kendilerinin de kabul etmediği Birleşmiş Milletler parametrelerinin ardına saklanmaktadır. Yıllardır reddettikleri federasyon modelini savunuyor görüntüsü vermeye çalışarak samimiyetsiz tutumlarını sürdürüyorlar. Artık bizim bunlara inanmamız bir 50 yılda kaybetmemiz mümkün değil."
"CENEVRE'DE SUNULAN ÖNERİYE DESTEĞİMİZ TAMDIR, TAVİZ VERMEYİZ, VEREMEYİZ"
Adil, kalıcı, sürdürülebilir bir çözümün ancak Ada'nın gerçeklerini esas alan bir yaklaşımla mümkün olabileceğinie işaret eden Erdoğan, "Ada'da iki ayrı devlet iki ayrı halk vardır. Uluslararası toplum da bu gerçeği er ya da geç kabul edecektir. Bu anlayışla öncelikle Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesine, ardından da Ada'daki iki devletin çözüm müzakereleri yürütmesine yönelik Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar tarafından Cenevre'de sunulan öneriye desteğimiz tamdır, taviz vermeyiz, veremeyiz. Bu, Kıbrıs Türkü'nün beka, istiklal ve istikbal mücadelesidir." ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Meclisi'nin de eylem ve söylem birliğiyle haklı Kıbrıs davasını uluslararası topluma izah etme gayreti içerisinde olacağına güvendiğini bildiren Erdoğan, "İnşallah Kıbrıs Türkü'nün önünde kurulmaya çalışılan tuzakları hep birlikte bozacağız, aydınlık geleceğimizi de birlikte inşa edeceğiz." dedi.
Erdoğan, Rum tarafının Doğu Akdeniz'de de Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarını yok sayma çabasını ısrarla sürdürdüğünü, hidrokarbon kaynaklarının idaresi ve hakkaniyetle paylaşımı konusunda KKTC'nin tüm önerilerini ellerinin tersiyle ittiğini belirtti.
Doğu Akdeniz'deki iş birliği alanlarını ele almak üzere Avrupa Birliğine tüm tarafların katılabileceği bölgesel konferans düzenlenmesini önerdiklerini, bu yapıcı tekliflerine henüz cevap alamadıklarını ifade eden Erdoğan, bunun bile kimin diyalogdan yana olduğunu gösterdiğini söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Doğu Akdeniz'de kendi hak ve çıkarlarımızı koruduğumuz gibi Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarını da korumaya devam edeceğiz. Şunu bir kez daha tüm dünyaya ilan etmek istiyorum, bizim kimsenin toprağında, hakkında gözümüz yoktur. Niyetimiz gerginlik değil, suni şekilde meydana getirilen bu sorunları hakla, hukukla, hakkaniyetli paylaşımla çözüme kavuşturmaktır. Rum tarafının Kıbrıs Türkü'nün haklarını yok sayarak atacağı her adımın karşısında olduğumuzun ve olacağımızın da altını çizmek istiyorum. Sizlerin de desteğiyle tam bir dayanışma ve eşgüdüm halinde hak ve hukukumuzu kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz."
MÜJDEYİ AÇIKLADI
Birkaç gündür gündemde olan müjdeyi vereceğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığının ne doğru dürüst bir Cumhurbaşkanlığı binası veya külliyesi var veyahut da ne doğru dürüst bir parlamento binası var. İşte parlamento binamız burası. Biz bunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne yakıştırmıyoruz. Aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki bina, malum İngilizlere ait bir gecekondu, onu da yakıştıramıyoruz.
Cumhurbaşkanlığının bu külliyesiyle ilgili adımın proje çalışmaları bitti ve inşasına da inşallah yakında başlıyoruz. Nerede başlıyoruz? Belki onu merak ediyorsunuzdur. Metehan bölgesinde. Silahlı kuvvetlerimizle de görüşerek orada bir 500 dönüm araziyi bu iş için tahsis ettik ve bu 500 dönüm arazi içinde hem bu külliyeleri yapacağız bütün bunlarla beraber, gerçekten şöyle muhteşem bir millet bahçesini de orada yapalım, gerçekleştirelim. Tabii bunu söylerken özellikle gönlümden, yüreğimden de şu geçiyor. Devlet olmanın işte ifadesi budur. Bunu inşallah bu projeyi hayata geçirmek suretiyle nasıl bir Kuzey Kıbrıs Türklerine ait bir devlet varmış, bunu birilerinin görmesi lazım."
Mimarın güzel bir çalışmayla projeyi ortaya çıkardığını, üç ayrı projenin hayata geçirdiğini dile getiren Erdoğan, projeyi kendisinin de takip ettiğini, bu projeyle beraber işin inşaatına girileceğini söyledi.
Erdoğan, "Fazla zamanımız yok. Bir an önce şuralardan kurtulalım diyorum. Cumhurbaşkanlığı makamının olduğu yerden de kurtulalım diyorum. Her şeyiyle muhteşem, ihtişamlı bir parlamento binamız olsun. Parlamento binasında milletvekillerimizin kendilerine özgü çalışma mekanları olsun. Bütün bunlarla beraber konferans salonu vesaire... Bütün bunlarla dünyaya bu noktada kendisini görkemli şekilde gösterdiği bir külliyeye kavuşalım. KKTC'nin ilan edildiği bu tarihi binanın da müze haline getirilerek yeni nesillere bırakılmasının isabetli olacağını düşünüyorum." diye konuştu.
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nı ve Kurban Bayramı'nı tebrik eden Erdoğan, milli dava uğruna canlarını veren şehitleri rahmetle, gazileri saygıyla yad etti.
ERDOĞAN'IN KKTC ZİYARETİ
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, temaslarda bulunmak üzere öğlen saatlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) geldi.
Özel uçakla yerel saatle 15.40'da Ercan Havalimanı'na gelen Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar tarafından resmi törenle karşılandı.
Karşılamada, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Önder Sennaroğlu, Başbakan Ersan Saner, bakanlar, milletvekilleri, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Sezai Öztürk, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Zorlu Topaloğlu, gaziler ve diğer yetkililer de hazır bulundu.
Başkan Erdoğan'a, Ercan Havalimanı ve çevresinde bayraklarla karşılayan çok sayıda vatandaş ile KKTC'de bulunan yabancılar sevgi gösterisinde bulundu.
Ziyaret kapsamında, Erdoğan, KKTC Cumhuriyet Meclisi Özel Oturumu'nda hitap edecek, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla gerçekleştirilecek törene katılacak.
Başkan Erdoğan'a ziyareti sırasında, eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ile İletişim Başkanı Fahrettin Altun, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ve Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk ile kalabalık bir heyet de eşlik edecek.
Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın davetine icabetle 19-20 Temmuz tarihlerinde KKTC'ye resmi ziyaret gerçekleştiriyor.
BAŞKAN ERDOĞAN ZİYARET ÖNCESİ HAVALİMANINDA KONUŞTU
Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;
20 Temmuz törenlerine katılmak üzere az sonra Lefkoşa'ya hareket edeceğiz. Ada'daki kardeşlerimizle birlikte çifte bayram yaşayacağız.
Harekatla Rumlar'ın Kıbrıs Türklerine 1963'ten sonra yoğunlaşan mezalimi sona erdirmiştir.
Lefkoşa'da bugün ayrıca Meclis'te tertiplenecek özel oturuma katılarak bir hitap gerçekleştireceğim. Ersin Tatar'la farklı alanlardaki projelerin açılışını gerçekleştireceğim.