Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ/PDY) MİT mahrem yapılanması teşkilatında görevli mahrem imam Özgür Kaya, MİT yapılanmasının ilk mahrem imamı Dr. Sinan kod adlı firari Murat Karabulut hakkında bildiklerini kaydettiği video ile anlattı. Karabulut'un MİT içerisinden edindiği bilgilerle örgüt içerisinde kendisine önemli bir yer edindiğini öne süren Kaya, bilgileri bizzat Fetullah Gülen'e bildirmesi sebebiyle de örgüt elebaşısının nezdinde konumunu koruduğunu söyledi.
('Doktor Sinan' kod adlı FETÖ'nün ilk MİT Mahrem Yapılanması İmamı Murat Karabulut)
'DESPOT İMAM KARABULUT''
Sabah'ın haberine göre Karabulut'un, İstanbul'da bulunan FEM Dershanesi'nin 5. katında Fetullah Gülen'in kendisine görev vermesiyle MİT imamlığı yapmaya başladığını dile getiren Özgür Kaya, "Örgüt içerisinde 2 tip abi profili var. Birincisi kimsenin sözünü dinlemeyen, kimsenin fikirlerine önem vermeyen, Fetullah Gülen'in ismini demokrasi kılıcı gibi gezdiren, kendi çevresine topladığı çok az sayıdaki insanla işlerini yürüten despot abi tipi. İkincisi de örgütün değerlerinden taviz vermeyen ama insanların şahsi işleriyle de biraz daha ilgilenen abi profili. Karabulut bunlarda birincisi olanıydı. Karabulut Fetullah Gülen'in kitabından ders yapmazdı, herhangi bir manevi yönüne de şahit olmadım. Murat Karabulut denilince örgüt içerisinde akla gelen MİT'ti. İşin içerisinde MİT olunca bir güç oluyordu. Fetullah Gülen'in de yönlendirmesiyle, 'Doktor Sinan' kod adıyla artık herkes tarafından bilinen, dediğine itibar edilen ve dediği kanun olarak kabul edilen bir şahsa dönüştü" dedi.
'ALDIĞI HER BİLGİYİ FETULLAH GÜLEN'LE PAYLAŞIYORDU'
Özgür Kaya, Murat Karabulut'un MİT içerisinde çalışanlarla ilgili edindiği tüm bilgileri Fetullah Gülen'le paylaştığını, bu nedenle baskıcı bir tavrının olduğunu ifade ederek, "Öğrenci, öğretmen, müdür, genel müdür olarak tabir edilen şahıslarla ilgili MİT içerisinde bir çalışma olduğunda ya da istihbarat birimlerine böyle bir bilgi düştüğünde, bu bilgiyi Murat Karabulut diğer birimlerle paylaşmak suretiyle onlar üzerinde bir güç oluşturdu. MİT içerisinde çalışan öğrenci olarak tabir edilen şahıslardan elde edilen bilgiler, getirdikleri dokümanlar, anlattıkları bilgiler neticesinde bunları direkt olarak Fetullah Gülen'le paylaşıyor ve Karabulut bu süreçte gerek Gülen nezdindeki konumunu sağlamlaştırıyor, gerekse de örgüt üzerindeki baskıcı tutumunu koruyordu. MİT mahrem yapılanması, diğer mahrem yapıların da mahremi olarak yapılan, kendi içerisinde kesinlikle müdahale ettirmeyen, herhangi bir şekilde dışarıdan bir şahsın içeriye girip, en ufak bilgiye ulaşmasına izin vermeyen bir yapıya dönüştü" diye konuştu.
İHANET SÜREÇLERİNİN BAŞROLÜ KARABULUT
Özgür Kaya, Karabulut'un 7 Şubat MİT krizinde, MİT tırlarının durdurulması, 17/25 Aralık süreci ve şike kumpası sürecinde birinci derecede rol alan en üst konumdaki şahıslardan biri olduğunu söyleyerek, "7 Şubat MİT krizinde olay ilk olduğunda kendisi büyük bir heyecan ve gururla nasıl aldık ama dedi. Olay gerçekleşmedikten sonra tipik biri mahrem abi modunda sanki hiçbir şey olmamış gibi, bunu emniyetçiler beceremedi gibi söylemlerle o anki sorumluluğu atmak adına yaptığı söylemler aslında oldukça dikkat çekiciydi. 17/25 Aralık sabahında 'kartopunun görünen hali bu büyüyecek ve kocaman bir şeye dönüşecek' dediğini ama daha sonrasında yurtdışına kaçtığını biliyoruz. MİT tırları hadisesiyle alakalı MİT içerisinde elde edilen bilgiler ve bunların ulaştırılması neticesinde yapılan harekat, aynı şekilde 3 Temmuz şike davasından tam 3 ay önce şike olayının nasıl olacağını operasyonun nasıl yapılacağını, kimlerin gözaltına alınacağını, burada neyin planlandığını anlatan şahıstır" diye konuştu.
'KARABULUT VE KOZANLI ÖMER HAVUZA DÜŞTÜ ANCAK GÖREVE DEVAM ETTİ'
İstihbarat tarafından örgüt üyeleri hakkında yapılan çalışmalar sonucunda çeşitli yöntemlerle görevlerinden el çektirildiklerini anlatan Özgür Kaya, bu durumun 'havuza düşmek' olduğunu, zamanla örgüt içi hesaplaşmaya dönüştüğünü kaydetti. Kaya, "Gerek MİT içerisinde gerekse diğer istihbarat birimlerinin elde ettiği bilgiler neticesinde mahrem yapıların içerisinde çalışan öğretmenler, temsilciler gibi şahıslar hakkında bir çalışma yapıldığında, direkt söylenmek suretiyle görevden uzaklaştırma, hatta ülke dışına çıkarılma gibi durumlara maruz bırakıldı. İstihbarat tarafından hakkında herhangi bir çalışma olduğunda bunun adı havuza düşmek. Havuza düşmenin neticesinde bir insan, bulunduğu yeri terk etmek hatta ülkeyi terk etmek suretiyle vazifelerden el çektirildi. Bu başta örgütün kendi elemanlarını korumak için yapılırken daha sonra zamanla örgüt içi hesaplaşma, yani mahrem yapıların güç hesaplaşmasına dönüştü. İçerisinde istenmeyen şahısların bertaraf edilmesi ve dışarı atılması için kullanıldı. Gerek Murat Karabulut ve gerekse Kozanlı Ömer olarak bilinen Osman Hilmi Özdil adlı emniyet mahrem imamı olan şahıs yıllar öncesinde bir olay neticesine bu havuza düşmesine rağmen ve bunu da herkesin biliyor olmasına rağmen bizzat Fetullah Gülen tarafından görevden alınmadıkları ki, Gülen bu konuda çok hassastır" diye konuştu.