12-18 YAŞ ARASI GENÇLER
K-Pop olarak adlandırılan gruplar tamamen cinsiyetsizleştirilmiş erkeklerden ve kızlardan oluşuyor. K-Pop'un Türkiye'deki hedef kitlesi ise 12-18 yaş arası gençler.
ORTA BİR CİNS GÖRÜNTÜSÜ
BTS gibi K-Pop gruplarının LGBT renkleri olan gökkuşağı sembollerini kıyafetlerinde kullandığını dile getiren uzmanlar, aşırı bir makyaj yaparak, metroseksüel bir görüntü ile 'orta bir cins' görüntüsü verdiklerine dikkat çekiyor. Her cinsiyete eşit mesafede olmayı hedefliyorlar.
YOZLAŞMA VE DEJENERASYON
A Haber canlı yayınına katılan Müzik Öğretmeni Oya Aylin Büyükbayram, bu tarzın müzik anlamında çocukları olumlu etkilemediğini belirtti.
"BİR YAŞAM TARZI DAYATILIYOR"
Şimdi var olan müzikle aslında bir devrim yapmaya çalışıyorlar. Fakat bu nasıl etkiliyor çocukları dediğimizde olumlu etkilemiyor. Çünkü enteresan bizim çok da kabul etmememiz gereken bir fanatiklik var. Çocukların, baktığımız zaman gençlerin hatta büyüklerin bile olumsuz etkilenebileceği bir yaşam tarzı dayatılıyor.
"FARKLI GÖRÜNMEK ZORUNDA HİSSETTİRİYORLAR"
Zayıf olmak zorundalar, makyajlı olmak zorundalar, bakımlı olmak zorundalar, farklı görünmek zorundalar. Evet ve her baktığımızda her saç rengi için, her ten rengi için bir örnek var karşımızda.
ORTADA MÜZİĞE DAİR BİR ŞEY YOK! SAHNEDEN ENSTRÜMAN BİLE YOK
Dolayısıyla onlar gibi olmaya çalışan çocuklar çok fazla. Mesela müzikten etkilenmek diyoruz ama müzikten mi etkileniyorlar, görsellikten mi etkileniyorlar diye baktığımızda müzik anlamında enstrüman göremiyoruz sahnede.
Onun dışında armoniye hayranlık duyan bir kitle göremiyoruz. Sadece o görsellikten dolayı onlar gibi olmaya çalışan kişilerin onlara özendiğini ve bir şekilde yozlaşma ve dejenerasyon dediğimiz şeyin ortaya çıktığını görüyoruz.
Prof. Dr. Ahmet Akın ise K-Pop gruplarıyla ilgili olarak "LGBT ile yakın ilişkileri olduğunu görüyoruz" dedi ve tespitlerini şöyle aktardı:
"Baktığımızda bu K-Pop'ların LGBT ile çok yakın ilişki halinde olduklarını hatta birçok konserinde onların bayraklarını kullandıklarını ve onlara destek verdiklerini görüyoruz. Aile kültürdür, medeniyettir, dindir, değerdir, toplumdur. Bunlar tek bir toplum istiyor, dijital toplum. Bugün çocuklar dijital yetimler biz de dijital göçmenleriz yetişkinler olarak çocukların hızına yetişemiyoruz.
Aile olunca kendi değerini yansıtacak ama üst akıl kendi o tek göz varya doların üzerindeki o tek göz kendi dinini, kendi kültürünü, kendi parasını, kendi mantığını, kendi felsefesini oluşturmak istiyor. Bunların en büyük problemi değerle, kültürle, medeniyetle, dinle ve dünya nüfusunu çok fazla görüyorlar şu anda kontrol edilmekten uzak görüyorlar ve azaltmaya çalışıyorlar. Bu da nasıl azalır? Evliliği azaltarak aileyi kurmayı azaltarak bugün Avrupa'da bazı ülkeler 50-60 yıl sonrasını göremiyor. Çünkü eşcinsellik çok yaygınlaştığı için insanlar evlenmiyor çocuk sahibi olamıyor.
KALIP YARGILARI BIRAKMAMIZ LAZIM
"Bir erkek dudak parlatıcısı sürebilir bir erkek pembe giyebilir bunda ne var? Artık zaten cinsiyet mi kaldı? Akışkan cinsiyet dünya buraya doğru gidiyor" bu kalıp yargıları bırakmamız lazım.
Bazı şeylerin alarm düzeyine geldiğini görüyoruz. Evimizde kültürümüzü, medeniyetimizi, tarihimizi, dinimizi çocuklarımızla birebir okumamız lazım. Yarı zamanlı ebeveynliği bırakmamız lazım. Biz çocuğu dünyaya getirdik falan şey yetiştirsin, şu dernek baksın, bu okulda şunu alsın, belediyenin bilgi evinde şunları okusun falan değil çocuk evde her şeyi anne ve baba ile öğrenecek. Evde bulunmamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.