AK Parti İBB Hukuk Komisyonu Başkanı Muhammet Kaynar, CHP'li İBB'nin TÜGVA'ya karşı yaptığı hukuksuzluğu anlattı!

CHP'li Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İBB 10 yıllık kira sözleşmesi olmasına rağmen hukuksuz bir şekilde Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Adalar İlçe Temsilciliği'ni işgal etmeye kalkıştı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İBB Sözcüsü Murat Ongun başta olmak üzere CHP'li isimler de hukuksuz işgale kılıf uydurmak için "mahkemenin tahliye kararı var" yalanını ortaya atıp herhangi bir belge sunamadı. İBB'nin uyguladığı hukuksuzluğu AK Parti İBB Hukuk Komisyonu Başkanı Muhammet Kaynar çarpıcı detaylarıyla anlattı.

Giriş Tarihi :15 Ekim 2021 , 20:19 Güncelleme Tarihi :16 Ekim 2021 , 01:19
AK Parti İBB Hukuk Komisyonu Başkanı Muhammet Kaynar, CHP’li İBB’nin TÜGVA’ya karşı yaptığı hukuksuzluğu anlattı!

CHP'li Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İBB 10 yıllık kira sözleşmesi olmasına rağmen hukuksuz bir şekilde Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Adalar İlçe Temsilciliği'ni işgal etmeye kalkıştı.

CHP Adalar İlçe Başkanı Ali Ercan Akpolat ve İBB zabıtasının giriştiği İşgal sonrası CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İBB Sözcüsü Murat Ongun hukuksuz işgale kılıf uydurmak için "mahkemenin tahliye kararı var" yalanını ortaya atıp herhangi bir belge sunamadı.

İBB'nin uyguladığı hukuksuzluğu AK Parti İBB Hukuk Komisyonu Başkanı Muhammet Kaynar çarpıcı detaylarıyla anlattı.

Kaynar, "CHP örgütünün burada ne işi var, bunu hukukta nereye yerleştiriyorsunuz? CHP'li bir belediye başkanı adayı seçim kazandı diye orayı CHP'nin malı mı sanıyorsunuz?" dedi.

Kaynar, "Sulh hukuk mahkemesinde de bir dava var. Bu davadaki "tedbir talebinin reddi" meselesi ile ilgili bunu kendilerince tahliye kararı zannediyorlar. Bakın oradaki mahkeme diyor ki; Ben vereceğim şuan ki tedbir kararı işi sonuçlandıran bir karar olur. Dolayısıyla yargılamayı yapmadan işi sonuçlandıran bir karar veremem. Şu aşamada tedbir kararı vermem doğru olmaz diyor. Yoksa tedbir talebinde sen haksızsın demiyor. Açın bir daha okuyun hukukçulara sorun. Böyle bir şey olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde kiraya veren gidip kendi başına sözleşmeyi feshettim deyip kiracı tahliye etmeye kalkışamaz. " ifadelerini kullandı.

Kaynar şunları söyledi;
"Ortadaki ne kira sözleşmesine bakılıyor Ne bu sözleşme kiminle yapılmış ona bakılıyor. Bir tane kanun numarası söyleyerek zannediliyor ki ben hukuki bir konuşma yaptım. Ama onun içeriğine de o maddeye de bakıldığından da inanın emin değilim. Çünkü bir kere burada özel hukuk hükümlerine göre yapılmış yani borçlar kanunu hükümlerine göre yapılmış bir kira sözleşmesi var.

KİRA SÖZLEŞMESİ TEK TARAFLI FESH EDİLEMEZ
Bu dünyanın her yerinde böyledir kira sözleşmesi kiraya veren tarafından tek taraflı fesh edilemez. Borçlar kanununda tahliye sebepleri sınırlı sayıda sayılmıştır bu sebeplerden herhangi birisi gerçekleştiği takdirde yine gidip kendisi "ben seni tahliye diyorum" diyemez. Ancak sulh hukuk makemesine dava açar. Kira sözleşmesinin feshini ve tahliyeyi talep eder. Mahkeme tahhliye kararı verirse yine gidip bunu benim elimde tahliyeyi kararı var diye uygulayamaz. İcra dairesi var icra dairesine gidip tahliye talepli takip açacak ve icra memuru vasıtasıyla tahliye edecek. Borçlar kanunu ve icra iflas kanunu hükümlerine göre tahliye usulü budur.

ÖZEL HUKUK GEÇERLİDİR
Gelelim idari sözleşmeler meselesine 2886 sayılı yasadada 4737 ihale kanununda da ve diğer ihale kanunlarında da açıkça şu düzenlemeler vardır; Sözleşmeler yapılıncaya kadar idare hukuku esastır. Sözleşmeye bağlandıktan sonra özel hukuk geçerlidir. Bunlar Danıştay'ın ve Yargıtay'ın kökleşmiş kurallarıdır.

Ama burada vatandaş oraya el koymaya gasbetmeyi kafaya koymuş ya kural falan hak getire… Zaten bunların anlayışına göre eğer mahkeme bunların istediği şekilde karar verirse hukuki karar vermiş oluyor bunların talebi doğrultusunda ve bunların istediği yönde karar vermemiş ise 'mahkeme ayarlanmış veya iktidarın talimatını uygulayan mahkeme' olmuş oluyor.

Bakın polis ile ilgili söylediği şeylere dikkat ettiniz mi "Polis saldırmış" diyor. Polis saldırmaz polis güvenliği sağlamakla görevlidir. Eğer içeride bir işgalci varsa onu def etmekle görevlidir.

Polisin görevi bu zaten "Polis saldırmış" diyor Kime saldırmış? "Zabıtaya saldırmış" böyle bir şey olabilir mi? İki tane devlet kurumunu karşı karşıya getirmişler ve ortaya çıkardıkları manzaraya bakın "Polis zabıtaya saldırmış"

CHP ÖRGÜTÜNÜN BURADA NE İŞİ VAR?
Ben şunu soruyorum; Tamam İBB burayı almak istiyor da CHP örgütünün burada ne işi var? Bunu hukukta nereye yerleştiriyorsunuz. Hangi maddeye hangi kurala sığıyor ki bu yani CHP örgütü oraya doluşmuş.

Orada saçma sapan işler yapıyor. CHP örgütünün orada ne işi var? CHP örgütünün İBB'nin mallarını koruma ya da istediği gibi kullanma gibi bir hakkı mı var? Böyle bir kural var da biz mi bilmiyoruz. Yani siz CHP'li bir belediye başkanı seçim kazandı diye CHP'nin malı mı zannediyorsunuz.

KAFTANCIOĞLU'NA TEPKİ: HER ŞEY MALUM ORTADA
CHP il Başkanı açıklama yapıyor. Gidecekmiş de oraya el koyacakmış. Örgütlerini de oraya davet ediyor. Kendisin zaten nasıl bir zihniyette olduğunu bütün Türkiye biliyor hatta dünya biliyor. İşlediği suçlar aldığı cezalar her şey malum ortada.

Şimdi böyle birisinden daha öte bir şey beklenemez. Hukuka kurallara uygun bir erdem beklenemez.

Şimdi bakın diyelim ki bu sözleşme idare hukuku kurallarına göre yapılacak. Bu tahliyeyi uygulama görevi saydığı kanunun 75. Maddesine göre sadece kaymakama ait. Kaymakam yapması gereken işleri neden İBB'nin özel tayin edilmiş zabıtaları yapmaya kalkışır? Kaymakamın yapması gereken işleri neden CHP örgütü yapmaya kalkışır?

Sizin iddianız gereği idare hukuku uygulanıyor desek ve idari işlemle yapılması gerekiyor desek kanunda açıkça yazıyor ki "Mülki idare amiri" Adalar Belediye Başkanı veya İBB Başkanı mülki idare amiri midir? Bunları bile ayırt edemeyen bir durumda nasıl bir hukuki tartışma yapacağız ki?

Yani şunları şimdi bol kesen konuşuyorlar da tabi zamanında CHP il başkanının aynı zamanda vali olduğunu ve belediye başkanı olduğunu biz biliyoruz. Şehre insan girişini bile yasakladı. Mesela Ankara'ya Tandoğan meydanına adını veren CHP'nin valisi, Aşık Veysel'i sırf kıyafetinden dolayı şehre sokmadı. Bu tarihle sabit bir şey.

Böyle bir geçmişe sahip bir partinin kalkıp hukuk dersi vermeye çalışması ne garip.

Burada sulh hukuk mahkemesinde de bir dava var. Bu davadaki "tedbir talebinin reddi" meselesi ile ilgili bunu kendilerince tahliye kararı zannediyorlar.

ALLAHTAN TÜGVA'DAKİ GENÇLER EDEPLİ GENÇLER
Bakın oradaki mahkeme diyor ki; Ben vereceğim şuan ki tedbir kararı işi sonuçlandıran bir karar olur. Dolayısıyla yargılamayı yapmadan işi sonuçlandıran bir karar veremem. Şu aşamada tedbir kararı vermem doğru olmaz diyor. Yoksa tedbir talebinde sen haksızsın demiyor. Açın bir daha okuyun hukukçulara sorun. Böyle bir şey olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde kiraya veren gidip kendi başına sözleşmeyi feshettim deyip kiracı tahliye etmeye kalkışamaz. Allahtan TÜGVA'daki gençler edepli gençler bu arkadaşlara hakettikleri muameleyi göstermemişler. Göstermiş olsalar yani buna da hakları var yani tecavüzü def etmek en doğal haklarıdır.

BUNLARIN DERDİ KAOS OLUŞTURMAK
Ama bunu iyi ki kullanmamışlar çünkü bunların derdi kaos oluşturmak. Kaostan başka bir şey çıkmaz çıksa çıka "gezi" çıkar. Çok övündükleri o vandallık çıkar. Bunların anlayışı budur; Bunların hukuk anlayışı rektörün aracının üzerine çıkıp tepinmektir. Hak böyle alınır bunlarda başa bir usulleri yoktur. Onun için biz anlatmaya çalışıyoruz ama inşallah anlarlar.

MAHKEME KARAR VERİNCE MIZMIZLANMAK YOK
Tekrar ediyorum kira sözleşmesi özel hukuk sözleşmesidir. Kira sözleşmesinin tarafı Şehir Hatları İşletmesi A.ş'dir. Özel hukuk tüzel kişileri arasındaki kira sözleşmesini ancak mahkeme fesih edebilir ve tahliye kararı verebilir. Ben "feshettim" diyerek sözleşme feshedemezsiniz. Hukuka uyun. Zaten mahkeme yakında kararını verir görürsünüz. O zaman da mızmızlanmak yok ama…"