Son dakika: Türk edebiyatının büyük ismi şair, yazar ve siyasetçi Sezai Karakoç'a son veda
Son dakika haberi! 88 yaşında hayata veda eden Türk Edebiyatı'nın büyük isimlerinden şair, yazar ve fikir adamı Sezai Karakoç ebediyete uğurlandı. Yaşam felsefesi İslami temeller üzerine kurulu olan şair, İslami yaşam biçimini diriltme çabası içerisindeydi ve şiirlerini de bu eksen etrafında yazmıştı.
İstanbul'daki evinde vefat eden Türk edebiyatına kattığı sayısız eserle adından söz ettiren şair, yazar ve fikir adamı Sezai Karakoç için Şehzadebaşı Camii'nde cenaze töreni düzenlendi.
Törene usta şairin yakınları ve sevenleri katıldı.
Sezai Karakoç'un naaşı, son yolculuğuna uğurlanmak üzere Fatih'teki evinden alınarak getirildiği Şehzadebaşı Camisi'nin haziresine defnedildi.
Şair ve yazar Turan Karakoç'un öne çıkan sözleri:
"Bir asıl bir usulden söz eder bizim ecdadımız. Asıl olarak yani Mevlana hangi kulvarda yürüdüyse o kulvarda yürüdü. Ama sesi soluğu bize medeniyetimizden tercüme ettiği şeyler, eski toprağımızdan, havamızdan, medeniyetimizin çiçeklendiği her nere varsa bizim bilincimizi şuurumuzu oraya kadar ulaştırdı.
Onları bu çağda Türkçe üzerinden kendi sesine bindirmiş bir şairimizi uğurluyoruz. Ruhu şad olsun. En çok sevdiği Peygamberimizle buluşma yolculuğuna çıktı. Ruhu şad olsun."
Kahramanmaraş Belediye Başkanı Hayrettin Güngör'ün sözleri:
"Sezai Karakoç üstadımız bilindiği üzere orta tahsilini Kahramanmaraş'ta geçirdi. Kendisi Kahramanmaraş'ı 'Çocuk yüreğimin alev aldığı yer' olarak ifade ediyordu. Biz de kendisine geçtiğimiz fahri hemşehrilik verdik. Pandemi nedeniyle kendisine bunu geçtiğimiz ay teslim ettik. Orada onunla sohbet etme imkanı bulduk.
Onun son günlerine tanıklık etmek, onunla sohbet etmek bizim için büyük bir onu oldu. Bugün de son yolculuğuna uğurlamak için buraya geldik. Kensidine Allah'tan rahmet diliyorum."
Edebiyatçı Mehmet Emin Yardım ifadeleri:
"Sezai Karakoç elbette bizim düşünce hayatımızda seçkin bir yere sahipti. Türk-İslam aleminin en büyük şairlerinden biriydi ve önemli bir düşünürdü. Nesiller yetiştirdi. Bizim edebiyatımızda nesil yetiştirmiş 3 büyük insan var. Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç.
Akif'in nesli Asım'ın Nesli olarak biliniyor, Necip Fazıl'ın nesli Büyük Doğu olarak biliniyor Sezai Karakoç'un nesli de Diriliş Nesli olarak biliniyor. Kendisi çok seçkin bir insandı ve Diriliş neslinin üstadıydı."
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Dr. Serdar Çam'ın açıklamaları:
"Hepimizin başı sağ olsun. Gerçekten çok önemli bir değerimiz. Büyük bir mütefekkirimiz. Çok önemli bir irfan adamımızdı. Siyasette fikir üreten bir tarzı vardı. Bizim için diriliş piri dediğimiz bir büyüğümüz önderimizdi. Kendi ifadesiyle dünyadaki sürgünü tamamladı ve 'en sevgili'sine kavuşuyor."
Turkuvaz Dergiler Yayın Direktörü Mustafa Akar:
"Özellikle Türk düşüncesinde Türk şiirinde Akif'le başlayan Necip Fazıl'la devam eden düşünce sisteminin yürüyüş ekolünün son adımı. Şiirde yaptıkları unutulmaz bir noktaya getirmiştir."
BAŞKAN ERDOĞAN'DAN TAZİYE İLANI
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, dün 88 yaşında vefat eden şair, yazar ve mütefekkir Sezai Karakoç için taziye ilanı verdi.
Başkan Erdoğan'ın bugün bazı gazetelerde yayımlanan başsağlığı mesajı şöyle:
"Ülkemizin son asırdaki en önemli fikir, sanat ve kültür insanlarından, hayatını vakfettiği 'Diriliş' davasının öncüsü, Müslümanlığını insanlık türküsünün mukaddimesi olarak gören, şiirleri, fikirleri ve mücadelesiyle nesillerin gönül ve ruh dünyasını şekillendiren, milletimizin yakın dönemdeki en önemli değerlerinden Sezai Karakoç, Dirilişin kapısı olarak gördüğü için hep özlemle yad ettiği ebedi aleme göçtü. Allah rahmet eylesin. Milletimizin, sevenlerinin, yoldaşlarının, ailesinin başı sağ olsun."
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Karakoç'un vefat haberini Twitter hesabından duyurdu.
Kalın paylaştığı mesajında, "Diriliş şairi Üstad Sezai Karakoç rahmet-i Rahman'a kavuştu. Örnek bir hayat, sağlam bir fikir örgüsü ve büyük bir edebî miras bıraktı geride. Mevla mekanını cennet, makamını âli, ruhunu şâd eylesin." ifadelerine yer verdi.
SEVENLERİNİ ÜZDÜ
Şair, yazar ve fikir adamı Sezai Karakoç'un yaşamını kaybetmesi politik ve edebi çevrelerde büyük üzüntü yarattı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medyada yaptığı paylaşımda, Karakoç'un vefatından ötürü yaşadığı üzüntüyü dile getirerek, "Ülkemizin yetiştirdiği kıymetli düşünürlerden, siyaset insanı, şair ve yazar Sezai Karakoç'un vefatını üzüntüyle öğrendim. Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi olan merhuma Allah'tan rahmet, ailesine ve yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Doğunun yedinci oğlu, büyük mütefekkir ve şair Sezai Karakoç ağabeyimiz 'en sevgili'ye kavuşmuş. Ruhu şad, mekanı cennet olsun" sözleriyle üzüntüsünü paylaştı.
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya Sezai Karakoç'un dizelerine yer vererek, "Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde/ Bir kış güneşliğinde/Fakat baktım bu ölüm değil, diriliştir/Tabiatı aşan bir bildiriştir." Büyük fikir adamı, şair #SezaiKarakoç'a Allah'tan rahmet; sevenlerine başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet, makamı ali olsun." ifadelerine yer verdi.
"ARKASINDA BİRBİRİNDEN KIYMETLİ ESERLER VE HAKİKATLİ BİR ÖMÜR BIRAKTI"
Şair İbrahim Tenekeci, "Biz mahcup ve onurlu çocuklarız" diyen üstadımız Sezai Karakoç, arkasında birbirinden kıymetli eserler ve hakikatli bir ömür bırakarak dünyaya veda etmiştir. Mekanı cennet, makamı ali olsun." sözleriyle üzüntüsünü aktarırken, şair Yavuz Bülent Bakiler de Karakoç'un "Çıkıp gelir ecel kuşu bir bilmediğim yerden/Yanık ezanlar yükselir minarelerden" dizelerini paylaştı.
Yazar Mustafa Armağan, sosyal medya paylaşımında şunları kaydetti:
"İnna lillah ve inna ileyhi raciun. Son mihenk taşlarımızdan üstad Sezai Karakoç bugün rahmet-i Rahmana yürüdü. Güzel insanlar güzel atlara binip gidiyor, şu sönen, gölgelenen dünyada/ Yalnızlık mülkümüz çoğalıyor. Üstadı çok özleyeceğiz."
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi Başkanı Mahmut Bıyıklı, "Bu çağın en güzel adamlarından birisi olan hepimizin üstadı Sezai Karakoç Hakka yürüdü. Menzili mübarek, mekanı cennet, makamı ali, ruhu ila yevm'el kıyame şad ü handan olsun. Başımız sağ olsun." sözleriyle üzüntüsünü aktardı.
Yazar Yusuf Kaplan üzüntüsünü "Üstad Sezai Karakoç rahmet-i Rahman'a kavuştu. Çok üzüldüm. Şimdi öksüz bıraktı hepimizi. 'Dünya ruhunu kaybetti.' Allah rahmet eylesin, mekanı cennet, makamı ali olsun." sözleriyle paylaşırken, yazar Sadık Yalsızuçanlar da "Sezai Karakoç üstadımız cemale göçtü. Ruhu şad, makamı ali olsun." paylaşımında bulundu.
"ÇİLELERLE YOĞURDUĞU ESERLERİ NİCE ÖLÜ GÖNÜLLERİ DİRİLTTİ"
Yazar Tarık Tufan, usta edebiyatçının dirilişe adanmış ömrüne dikkati çekerek, "Ömrünü "Diriliş"in ışığında bir varoluş kavgasına adayan şair, fikir adamı Sezai Karakoç'un dünya sürgünü bitmiş. Şahidiz, iyi biliriz." ifadelerini kullandı.
Yönetmen Mesut Uçakan "Uzatma dünya sürgünümü benim! diyerek sessizce köşesinde ağlayan bir dervişti. Çilelerle yoğurduğu eserleri nice ölü gönülleri diriltti. Makamın ali, mekanın cennet olsun ey Dirilişin Şairi! Üstad Sezai Karakoç." sözleriyle üzüntüsünü dile getirdi.
Yazar Mevlana İdris, "Sezai Karakoç, üstadımız, çağımızın onuru Allah'ın gülleri yakasını bırakmasın. Ebedi rahmet yurduna iltica etti. Saat durdu, mürekkep bitti. Dünya biraz daha tenhalaştı." derken, gazeteci Bedir Acar, "Sezai Karakoç sırlandı. 'En sevgili'ye kavuştu. Dünya sürgünü bitti. Allah bu ulu çınarımıza rahmet eylesin.", gazeteci Ahmet Tezcan da "Şiirin Sultanı göçtü, 'uzatma! diye sevgiliye yalvardığı dünya sürgünü bitti. Sezai Karakoç'a rahmet olsun. Mekanı cennet, mükafatı cemal, menzili mübarek olsun" dedi.
Yazarlar Ebubekir Kurban ile İsmail Kılıçarslan da şairin vefatından duydukları üzüntüyü sosyal medya takipçileriyle paylaşan isimler arasında yer aldı.
Bu arada, Sezai Karakoç'un vefatının ardından sevenlerinin paylaştığı mesajlar, Twitter'da en çok paylaşılan etiketler listesinde ilk üç sırayı aldı.
Türk edebiyatının önemli şairlerinden biri olan Sezai Karakoç'un en çok bilinen şiirlerinin başında gelen Sürgün ülkeden başkentler başkentine şiirinin sözleri:
SÜRGÜN ÜLKEDEN BAŞKENTLER BAŞKENTİNE
Gelin gülle başlayalım atalara uyarak
Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine
Bir anda yükselen bir bülbül sesi
-Erken erken karlar ortasında
Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta-
Bana geri getirir eski günleri
...Paslanmış demir bir kapı açılır
Küf tutmuş kilitler gıcırdarken
Ta karanlıklar içinde birden
Bir türkü gibi yükselirsin sen
Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken
Söyleyemediğim ateşten kelimeleri
Şuuraltım patlamış bir bomba gibi
Saçar ortalığa zamanın
Ağaran saçın toz toprağını
Bana ne Paris'ten
Newyork'tan Londra'dan
Moskova'dan Pekin'den
Senin yanında
Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı
Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
Geceme gündüzüme
Gözlerin
Lale Devrinden bir pencere
Ellerin
Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den
Kucağıma dökülen
Altın leylak
Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla
Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma
Kimi ırmaklardan yansıma
Kimi kayalardan kırpılma
Kimi öteki dünyadan bir çarpılma
İçi ölümle dolu
Dönen bir huni
Doğarken güneş
Kesilmiş ölü yüzlerden
Bir mozayik minyatürlerden
Dokunur tenimize
Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay
Ve birden senin sesin gelir dört yandan
Menekşe kokulu sütunlardan
Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan
Gözlerine ait belgeler sunulur
Ey aşkın kutlu kitabı
Uçarı hayallere yataklık eden
Peri bacalarının yasağı
Gönlümün celladı acı mezmur
Bana bıraktığın yazıt bu mudur
Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi
Senden bir gök
Senden yıldızlar ördüler
Ateş böcekleri
O gece dört yanıma
Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı
Sen bir anne gibi tuttun ufukları
Ve çocuklar gülle anne arasında
Seninle güller arasında
Tuhaf bir ışık bulup eridiler
Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler
Aramızdaki sırra
Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar
Gençlik monologları
Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından
Bana getiren
Yasamız vardı
Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne
Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben
IV
Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atın son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Yıllar geçti saban ölümsüz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
Hep Kanlıca'da Emirgan'da
Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
SEZAİ KARAKOÇ'UN HAYATI
Karakoç, I. Dünya Savaşı'nda Kafkas cephesinde çarpışırken Ruslara esir düşen tüccar Yasin Bey ile Emine Hanım'ın oğlu olarak Diyarbakır Ergani'de 22 Ocak 1933'te dünyaya geldi.
Çocukluğu Ergani, Maden ve Piran'da (Dicle) geçen usta edebiyatçı, 1944'te Ergani'de ilkokulu bitirdi. Aynı yıl parasız yatılı kaydolduğu Maraş Ortaokulunu 1947'de bitiren şair, 1950'de Gaziantep Lisesinden mezun oldu. İlkokulda Battal Gazi kitaplarını, Ahmediye ve Muhammediyeleri okuyarak, dinleyerek büyüyen Karakoç, ortaokulda ise Namık Kemal, Ziya Paşa, Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp'in eserlerini okudu.
Karakoç, okumaya olan ilgisi ve sevgisiyle lise yıllarındayken okuduğu eserler arasına Batı klasiklerini de ekledi.
ÜNİVERSİTEYE BAŞLADIĞI YILLARDA DOĞU VE BATI KLASİKLERİNİ BİTİRMİŞTİ
Üniversiteye başladığında Doğu ve Batı klasiklerini bitiren usta kalem, daha sonra kazandığı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin (SBF) sınav sonuçlarını beklerken, Necip Fazıl Kısakürek ile tanışmak üzere yanına gitti. Ortaokul ve lise yıllarında Büyük Doğu'nun tutkulu bir okuyucusu olan Karakoç, Kısakürek ile tanıştıktan sonra ise bir daha hiç ayrılmadı.
Karakoç, 1950'li yıllarda Büyük Doğu'nun sanat edebiyat sayfalarını yönetti, 1955'te de üniversitenin maliye bölümünden mezun oldu.
Maliye Bakanlığında Hazine Genel Müdürlüğü Dış Tediyeler Muvazenesi bölümünde 1955'te çalışmaya başlayan edebiyatçı, girdiği sınavı kazanarak 11 Ocak 1956'da maliye müfettiş yardımcısı oldu. Edebiyatçı Karakoç, 1959'da gelirler kontrolörü olarak İstanbul'a atandı, görevi gereği yurdun birçok yerini görme imkanı buldu.
Şair Sezai Karakoç, 1960-1961'de Ankara ve Ağrı'da askerlik görevini tamamladı.
İLK ESERLERİ 1950'Lİ YILLARDA OKUYUCUYLA BULUŞTU
İlk eserleri 1950'li yıllarda Büyük Doğu'da yayımlanan Karakoç, 16 Aralık 1963'ten itibaren değişik aralıklarla Yeni İstanbul gazetesinde, "Karakoç" imzasıyla günlük yazılar kaleme aldı.
Sezai Karakoç, Türk edebiyatının en sevilen şiirlerinden biri haline gelen "Mona Rosa" şiiriyle okuyucunun kalbinde taht kurdu.
Yeni İstiklal, Yeni İstanbul ve Babıali'de Sabah gazetesinde yazmaya başlayan Sezai Karakoç, 1 Temmuz- 31 Ağustos 1974 arasında Milli gazetede "Sur" başlığı altında yazdı.
Edebiyat çalışmalarına daha çok vakit ayırabilmek için resmi görevinden istifa eden Karakoç, 1990'da şiir ve yazılarında, dergilerinde, kitaplarında ortaya koyduğu dünyayı gerçekleştirmek için Diriliş Partisini kurdu. Yedi yıl bu partinin genel başkanlığı görevini yürüttü. Diriliş Partisi, 19 Mart 1997'de kapatıldı.
Bu tarihten itibaren Diriliş dergisi dışında hiçbir yerde yazmayan Karakoç, dünya savaşlarından yenik çıkan İslam dünyasının yeniden dirilişini amaç edindi. Bu uğurda, yazı hayatı boyunca diriliş kavramı çevresinde zinde bir bilinç uyandırmaya çalıştı; başta şiir, siyaset ve düşünce olmak üzere, dünya Müslümanlarının uyanışına eserleriyle emek verdi.
Edebi ve düşünce hayatını diriliş nesli olarak tanımladığı gençliğin yetişmesine adayan Karakoç'un şiirleri Büyük Doğu, Hisar (1951-54), Mülkiye (1952-53), İstanbul (1953-57) Şiir Sanatı (1955), Hamle (1955), Pazar Postası (1957-58), Türk Yurdu (1959), Hür Söz (1961), Soyut (1965), Hilâl (1965) ve Diriliş (1960-92) dergilerinde yayımlandı.
Usta kalemin "Mona Roza" şiiri 1950'li yılların başlarında büyük ilgi görürken, ikinci şiiri "Rüzgâr" Hisar (Şubat 1951) dergisinde çıktı.