Son dakika haberleri: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi TBMM'de kabul edildi

Son dakika haberleri... 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi. Bütçe görüşmeleri, 6 Aralık'ta Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanacak.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :27 Kasım 2021 , 01:16 Güncelleme Tarihi :27 Kasım 2021 , 01:52
Son dakika haberleri: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi TBMM’de kabul edildi

İÇİNDEKİLER

2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi.

NEREYE NE KADAR PAY AYRILDI?

6 ARALIK'TA GÖRÜŞMELER BAŞLAYACAK
Bütçe görüşmeleri, 6 Aralık'ta Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlanacak.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI OKTAY BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ SIRASINDA SORULARI YANITLADI
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Cumhurbaşkanlığının 2022 yılı bütçesi görüşmelerinde, milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.

Gün boyu Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşların Bütçe ve Kesin Hesapları ile Sayıştay Raporlarına ve bütçenin tümüne ilişkin yapılan değerlendirmeler için teşekkür eden Oktay, Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yılına ilerlerken tarihten devraldıkları birikime sahip çıkarak Türkiye'yi daha ileri noktalara taşımak için gece-gündüz çalıştıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde milletin iradesini daima her şeyin üzerinde tutarak 84 milyon vatandaşın ihtiyacını, beklentilerini ve geleceğini düşünerek hareket ettiklerinin altını çizen Oktay, adımları millet için en iyi sonuçları alacak şekilde attıklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve hükûmetinin daima sokaklarda, vatandaşın içinde olduğunu belirten Oktay, "Biz hiçbir zaman milletimizden, hiçbir kesimden kopmadık, bugünden sonra da kopmayız." dedi.

Türkiye'de demokrasi, özgürlükler, barış, refah ve istikrarı yükseltme davasının herkesin sorumluğunda olduğunu dile getiren Oktay, burada Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin önemine vurgu yaptı.

Bütçeyi, Kesin Hesap ve Sayıştay bulgularını tüm detaylarıyla, karşılaştırma yapılabilecek tablo ve programları içerecek şekilde Meclise sunduklarını kaydeden Oktay ekonomisiyle, altyapısıyla, gelecek hedefleriyle Türkiye'yi daha iyiye taşıma misyonunu sahiplenmenin önemine işaret etti.

Müşterekleri öne çıkararak milli mutabakat zemininde Türkiye için kenetlenen milletvekilleri başta olmak üzere, bütçenin içeriğine, yatırım ve hedeflere odaklanarak yapıcı katkıda bulunan tüm milletvekillerine teşekkür eden Oktay, 26 Ekim'de gerçekleştirdiği bütçe sunumunda şahsına yöneltilen soru ve eleştirinin hemen hemen tamamını cevapladığını, Cumhurbaşkanı Yardımcılığına yöneltilen soru önergelerinin cevaplanma oranının ise yüzde 75'in üzerinde olduğunu söyledi.

"ÖNEMLİ BAŞARILARIN SAĞLANDIĞI BİR DÖNEM YAŞIYORUZ"
Görüşmelerde, sahip olunan olumlu makroekonomik göstergelere, bütçe disiplinine, ihracat rekorlarına, iyileşen cari dengeye, sanayi üretimi performansına ve güçlü büyüme rakamlarına rağmen ekonomiye yönelik tamamen reddiyeye dayanan eleştirilerin olduğunu aktaran Oktay şöyle konuştu:

"2020 ve 2021 tüm dünyada salgının ekonomik etkilerinin oldukça yüksek seyrettiği yıllar oldu. Ekonomilerin sarsıldığı, küresel hasılanın ve ticaretin olumsuz etkilendiği bu dönemi, ekonomimiz alınan tedbirler sayesinde birçok gösterge açısından pozitife döndürmeyi başarabildi. Tüm gün tamamen negatif bir yaklaşım kullanarak eleştiriler yapıldı. Biraz da pozitif bir yaklaşımla bazı göstergelere bakalım. 2020 yılında yüzde 1,8'lik büyüme ile G20 ülkeleri arasında Çin'le birlikte büyüme sağlayabilen iki ülkeden birisi olduk. 2021 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7,2, ikinci çeyreğinde ise yüzde 21,7 büyüme sağladık. Büyüme rakamları açısından altını önemle çizmemiz gereken husus ise net ihracatın ve sanayi üretimimizin ekonomik büyümeye sağladığı katkılardır ki bu da ekonomimizin nitelikli bir büyüme sürecinde olduğunu göstermektedir. Büyümenin yanı sıra dış ticaret ve cari işlemler dengesi açısından da önemli başarıların sağlandığı bir dönem yaşıyoruz."

Oktay, salgının olumsuz etkileri ve dünya navlun ve taşımacılık piyasasında yaşanan sorunlara rağmen Türkiye ekonomisinin, son dönemlerde ihracat gelirlerinde rekor seviyeleri yakaladığını ve yıllıklandırılmış olarak ihracatını 210 milyar doların üzerine çıkarmayı başardığını ifade etti.

İhracatın ithalatı karşılama oranının ekim ayında yüzde 93,41'e, ocak-ekim döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre 7,2 puan artarak yüzde 84,3'e yükseldiğini aktaran Oktay, 2021 yılının ocak-eylül dönemindeki cari işlemler açığının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 58,5 oranında azalarak 11,7 milyar dolar seviyesinde gerilediğini kaydetti.

"ÖNEMLİ BİR İVME KAZANDI"
Türk ekonomisinin "sadece yüksek cari açık vererek büyüme sağlayabilme sarmalı"nı kırma noktasında önemli bir ivme kazandığına işaret eden Oktay, "Bir diğer önemli gösterge olan istihdam rakamları göz önüne alındığında, ekonomimizin salgının etkilerini büyük ölçüde telafi ettiğini görüyoruz. Eylül ayı itibarıyla ilk defa işgücü sayımız 33 milyonu, istihdamımız ise 29 milyonu aşmıştır." dedi.

Türkiye'nin salgın şartlarında bu başarıları sağlarken bütçe disiplini konusunda azami özenle hareket ettiğini vurgulayan Oktay şunları kaydetti:

"2020 yılında dünyada bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 10'un üzerinde seyrederken bizde yüzde 3,5 seviyesinde gerçekleşmiştir. Yani savurganlık değil, tam tersi son derece disiplinli bir bütçe yönettiğimizi gösteriyor; bütün dünyada tam tersi olmasına rağmen. Faiz harcamalarının hem milli gelire hem de bütçe ve vergi gelirlerine oranına bakıldığında, 2002 yılında aldığımız mirasa kıyasla başarımız ortaya çıkmaktadır. Merkez Bankası rezervleri son dönemde 35 milyar doların üzerinde bir artışla 127 milyar dolar seviyesindedir. Net rezervler açısından son dönemde iyileşmeler sağlandığını görmemiz gerekiyor. Uluslararası rezerv yeterlilik rasyoları da ülkemizin rezervlerinin güçlendiğine işaret etmektedir. Bankacılık kesimi de güçlü sermaye yeterlilik rasyosu ve düşük takipteki alacaklar oranı ile ekonomimizin bir diğer güçlü ayağıdır."

Oktay, son dönemde Merkez Bankasının faiz indirimi ile yeni bir ekonomik modele geçildiği, bu nedenle bütçe başta olmak üzere Orta Vadeli Program hedeflerinin "çöp olduğunun" iddia edildiğini hatırlatarak dünyanın hiçbir ülkesinde para politikası araçlarının tek yönlü kullanılmadığını söyledi.

"AĞIR ELEŞTİRİLERİ MANASIZ BULMAKTAYIZ"
"Biraz etrafımıza baktığımızda şunu net olarak görebiliriz. Şu an sadece Türkiye değil, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülke negatif reel faiz uygulamaktadır." diyen Oktay, ABD'nin eksi 5,6, Polonya'nın eksi 5,2, Almanya'nın eksi 4,3, Macaristan'ın eksi 4,1, İngiltere'nin eksi 3,9, İtalya'nın eksi 2,9, Brezilya'nın eksi 2,6, Fransa'nın eksi 2,6, Güney Kore'nin eksi 2,4 ve Rusya'nın eksi 0,6 oranlarında negatif reel politika faizi uyguladığına dikkati çekti.

Burada amacın, üretim, yatırım ve ihracatın canlı tutulması, istihdamın artırılması, firma ve hane halklarına likidite sağlanması olduğuna işaret eden Oktay şunları kaydetti:

"Bu küresel düzeyde çok açıkken buradaki ağır eleştirileri manasız bulmaktayız. Aslolan amaçlardır, araçların nasıl değiştiği ya da kullanıldığı değil. Temel amaçlarımız ülkemizin kalkınması, milletimizin refahı ve bunun için de büyüme ve istihdamın artırılmasıdır. Dolayısıyla, OVP'de öngördüğümüz temel hedeflerimiz aynı kalmakla birlikte küresel ve yerel şartlardaki değişikliğe bağlı olarak politika araçlarını farklı şekillerde kullanmamız oldukça doğaldır. Zarfa değil mazrufa bakmak lazımdır. Ekonomimizin 2022 yılında yüzde 5 büyüyeceğini öngörüyoruz. Bu çerçevede kalkınma hedeflerimize kararlı bir biçimde bağlıyız. Benzer şekilde bütçe hedeflerimiz de halen dimdik ayaktadır. Bütçe hedeflerimizi sadece döviz kuruna indirgeyerek politika geliştiriyor değiliz. Bu dar perspektif hayatın olağan akışına aykırıdır. Döviz kurlarındaki yükseliş, bazı bütçe giderlerinde artışa neden olurken aynı zamanda bütçe gelirlerini de olumlu yönde etkilemektedir. Bu çerçevede, toplam bütçe dengesine bakıldığında bu etki sınırlı ve yönetilebilir düzeydedir."

Oktay, dalgalı kur rejimi ile piyasadaki ekonomik temellere dayanmayan fiyat hareketlerinin bir süre sonra piyasa açısından rasyonel bir noktada dengeye ulaşacağını söyledi.

"2022 BÜTÇESİ İHTİYAÇLARI EN İYİ ŞEKİLDE KARŞILAYACAKTIR"
"Bütün bu gelişmelere rağmen ekonomik büyümede sağladığımız başarı ve mali disiplindeki kararlı duruşumuz sayesinde 2021 yılı bütçemizde yüzde 4,3'lük bir bütçe açığı öngörmüşken yılı yüzde 3,5'in altında bir bütçe açığıyla kapatacağız." ifadesini kullanan Oktay, gelecek dönemde de mali disiplin ve büyüme hedeflerinden asla vazgeçmeyerek olası riskleri etkin ve dinamik bir şekilde yöneteceklerinin altını çizdi.

Meclise sundukları bütçenin arkasında olduklarını vurgulayan Oktay, "5018 Sayılı Kanun ve Bütçe Kanunu'nun Hükûmetimize verdiği yetki çerçevesinde, yıl içerisinde harcamalarda ve gelir tarafında meydana gelebilecek artış ve azalışları, bütçe dengesini gözeterek yönetebileceğimiz hususunda herhangi bir tereddüt taşımıyoruz. Allah'ın izniyle 2022 bütçesi de milletimizin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacaktır." diye konuştu.

Tüm pozitif makro göstergelere rağmen, döviz kurlarında son dönemde yaşanan hareketlenmeyi tek bir parametre ile açıklama kolaylığına gidilmemesi gerektiğini belirten Oktay şunları kaydetti:

"Biz dahil birçok ülke doların tüm dünyada değer kazanmasından etkilenmektedir. ABD geçtiğimiz dönemde tahvil alım programını azaltacağını açıklamış ve bu durum dolar endeksinin yükselmesine sebebiyet vermiştir. Avro/dolar paritesi son dönemde 1,12 seviyesine kadar gerilemiştir. Nitekim politika faizinin yüksek olduğu dönemlerde de kurlarda hareketlenmeler olmuştur. Hatta politika faizini artıran bazı ülkelerin faiz artırım kararından sonra da kurlarda yükselmeler yaşanabilmektedir. Ayrıca, birçok önemli ekonomide politika faizinin enflasyonun altında olduğunu fark etmemiz gerekiyor. Ülkemizde kurlarda yaşanan artışlar, dolar endeksinin dünyada artıyor olması, spekülatif hareketler ve döviz talebini artıran etmenlerle daha belirgin hale gelmektedir. Cumhurbaşkanımız liderliğinde 19 yıldır enflasyon-kur-faiz üçlemesini içine alan topyekûn bir bağımsızlık mücadelesi veriyoruz."

"KÖŞEYE SIKIŞTIRMAK İÇİN ÇOK UĞRAŞTILAR"
Türkiye prangalarını birer birer kırdıkça, maruz kaldığı ekonomik saldırıların sayısının arttığına dikkati çeken Fuat Oktay, Türkiye durmadan gelişirken, Gezi olayları, çukur eylemleri, 17-25 Aralık süreci, 15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimi ve 2018'de yaşanılan manipülatif kur saldırısı gibi nice planlı senaryonun uygulanmak istendiğini hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Suriye ve Irak'ta yaşanan insani kriz başta olmak üzere, sınırların yanı başında kurulan tuzakları yerli-milli savunma sanayi ürünleri ve sarsılmaz iradeyle birer birer bozdukça, Türkiye'yi durdurmak için ekonomi kartının oynandığını vurgulayarak şunları kaydetti:

"Faiz lobileri, bölgesinde söz sahibi ve tam bağımsız bir Türkiye yerine, gecelik yüzde 7000-7500 faizlerle teslim aldıkları bir Türkiye'yi tercih ederek ülkemizi köşeye sıkıştırmak için çok uğraştılar. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, ekonomi üzerinden Türkiye'yi siyaseten teslim alma projesi hiçbirinde işe yaramadı. Bugün de yaramayacak, gelecekte de yaramayacak. 'Biz bu milleti faiz lobisine mahkum etmeyeceğiz. Hangi şartlarda olursa olsun mücadelemizi vereceğiz.' dedik ve spekülatif kur saldırılarının sebep olduğu tahribatı önemli ölçüde gidererek yolumuza devam ettik. Dünyanın en büyük ekonomilerini bile derinden sarsan Kovid salgını dönemine işte böyle pek çok badireyi kararlılıkla atlatmış, krizi fırsata çevirme kapasitesine sahip bir Türkiye olarak girdik. Bu zorlu süreçte üretim çarklarının durmaması, istihdamın korunması ve tedarik zincirinin kesintiye uğramaması için her türlü desteği verdik."

Salgının da etkisiyle dünyanın dört bir yanında yapılar, yaklaşımlar ve ticari ilişkiler dönüşürken ekonomi politikalarını Türkiye gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun olarak güncellediklerini belirten Oktay, bu çerçevede, yatırım, üretim, istihdam ve büyüme odaklı, tam bağımsız bir rota benimsendiğini bildirdi.

Oktay, "Vesayeti, darbeleri, terör örgütlerini ve siyaset mühendislerini tarihin tozlu raflarına kaldıran kadrolar olarak 'spekülasyon vesayeti'ni de yine biz ortadan kaldıracağız ve yolumuza topyekün bağımsız olarak devam edeceğiz. Son dönemdeki fiyat artışlarının yol açtığı sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Nasıl olduğunu da hep beraber göreceğiz. Bu dalgalanma dönemini de göreceksiniz geçmişte olduğu gibi geride bırakacağız. Biz bu süreçte de vatandaşımızın yanındayız." şeklinde konuştu.

Dünya genelinde doğal gaz, kömür, petrol ve elektrik gibi emtia fiyatlarında ciddi artışlar yaşanırken vatandaşlara yüksek düzeyli artışların yansımaması için büyük gayret gösterdiklerini belirten Oktay, vatandaşları fiyat artışlarından korumak amacıyla doğal gaz ve elektrikte maliyetin yarısını devlet olarak üstlendiklerini vurguladı.

Oktay, "Diğer ülkelerle kıyaslandığında, küresel enerji fiyatlarındaki yüksek artışı en az şekilde vatandaşlarımıza yansıtıyoruz." dedi.

Bu süreçte çiftçileri de korumaya devam ettiklerini aktaran Oktay, şunları söyledi:

"Çiftçilerimize yapılan tarımsal destekleme ödemelerinden yaklaşık yıllık 600 milyon lira civarında olan gelir vergisi stopajı kesintisi artık yapılmayacak, geriye dönük olarak 5 yıllık kesintiler, 2,5 milyar lirası anapara, 850 milyon lirası da faiz olmak üzere, toplam 3,4 milyar lira iade edilecektir. Çiftçilerimize çok farklı konularda verdiğimiz desteklerin yanında çiftçilerimizin doğrudan girdi maliyetlerine de destek veriyoruz. Eşel Mobil Sistemi kapsamında mazot maliyetinin önemli bir kısmını karşılıyor, çiftçilerimizin Eşel Mobil Sistemi dışındaki mazot maliyetinin de yarısını karşılıyoruz. Ayrıca çiftçilerimizin en büyük girdi kalemlerinden biri olan gübreye verdiğimiz desteği iki katına çıkardık. Önümüzdeki dönemde hem yurt içinde hem de yurt dışında üretim alanlarının genişletilmesiyle çıktı artışını sağlayacak ve fiyatlarının daha sağlıklı bir zeminde oluşmasına katkı vereceğiz."

"İHRACATI ARTIRACAK POLİTİKALARI BİRER BİRER HAYATA GEÇİRDİK"
Döviz talebini artıran etmenleri ortadan kaldırmaya ve sektörler bazında cari işlemler dengesini orta ve uzun vadede kalıcı olarak iyileştirmeye güçlü şekilde odaklandıklarını ifade eden Oktay, bu doğrultuda ara malı ithalatını ve enerji harcamalarını azaltıcı, ithal ikame yerli üretimi güçlendirecek ve ihracatı artıracak politikaları birer birer hayata geçirdiklerini kaydetti.

Oktay, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin otomobili, elektrikli araç sistemleri, insansız hava araçları üretimi, çeşitli savunma sanayi yatırımları, imalat sanayinde kullanılan çeşitli kimyasallar, milli muharip uçak üretimi, güneş paneli üretimi gibi proje bazlı yatırımlar sayesinde ara malı ihtiyacının yerli üretimle giderilmesi ve cari açığın azaltılması hedeflenmektedir. Öngörülen yatırımların tamamının gerçekleştirilmesi durumunda; petrokimya, yenilenebilir enerji, paslanmaz çelik, doğal gaz işleme, otomotiv, kağıt, vasıflı çelik üretimi ve işleme, gübre, insansız hava teknolojileri, ilaç ve muhtelif sektörlerde yatırım yapan firmalarla cari açığın azaltılmasına, yıllık 26,5 milyar dolar katkı sağlanması ve toplam 83 bin 500 kişiye ilave iş imkanı sunulması beklenilmektedir."

"DIŞ YATIRIMCI, GÜVENLİ LİMAN TÜRKİYE'DEN VAZGEÇMEYECEK"
Ekonominin doğrudan yatırım potansiyelinin hayata geçtiğini dile getiren Oktay, 2002-2021 Eylül döneminde Türkiye'ye doğrudan yatırımların, kümülatif bazda yaklaşık 17 kat artarak 235,8 milyar dolara ulaştığını bildirdi.

Gelecek dönemde, uluslararası doğrudan yatırımların imalat sanayii gibi verimlilik artışı imkanı daha yüksek alanlara çekilebilmesi ve ekonominin ihtiyaç duyduğu kaynak girişinin artırılması amacıyla uluslararası doğrudan yatırımlara ilişkin çalışmalara hız vereceklerini aktaran Oktay, "Ülkemizin küresel uluslararası doğrudan yatırımlar pastasından aldığı payı yüzde 1,5'e çıkarmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda yaptığımız çalışmaların somut sonuçlarına da bu hafta içinde şahit oldunuz. Dolayısıyla hangi eleştiri yapılırsa yapılsın dış yatırımcı, güvenli liman Türkiye'den vazgeçmeyecek ve vazgeçmediğini de göstermiştir." ifadesini kullandı.

"'HAYAL SATIYORSUNUZ' GİBİ BİR DEĞERLENDİRME YAPILDI. ALLAH'TAN KORKUN"
Doğal gaz keşifleri ve yeni arama faaliyetlerinin oluşturacağı olumlu sonuçların, 7. nesil geminin doğal kaynak arama filosuna katılması, elektrik üretiminde nükleer tesislerin devreye girmesi ve yenilenebilir enerji adımları sayesinde, enerji arz güvenliğinde ve Türkiye'nin enerjiye ödediği döviz faturasında pozitif gelişmeler sağlayacaklarını vurgulayan Oktay, "Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızın artması, daha fazla üretilmesi ve daha verimli bir biçimde kullanılması yönünde yatırımlarımızı hızlı şekilde artırıyoruz. Karadeniz'de keşfedilen doğal gaz için 'hayal satıyorsunuz' gibi bir değerlendirme yapıldı. Allah'tan korkun. Bütün dünya çok yakından takip etti. Hem taşıma hem çıkarma hem de doğrudan işleme tesisleri sürüyor. 2023'te de zaten bunu uygulamaya koyacağız. İnşallah o gün de çıkar özür dilersiniz." dedi.

Akkuyu Nükleer Santrali'ne ilişkin de bilgiler veren Oktay, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli rol üstlenen nükleer enerji projelerine gelecek yıllarda da devam edeceklerini belirterek, "Yerli ve milli enerji politikalarımız, cari dengemizi iyileştirerek, ülke ekonomimize değer üretmeyi sürdürecektir." diye konuştu.

TARIM VE HAYVANCILIK
Tarım ve hayvancılıkta ithalatın önüne geçilebilmesine yönelik kaba yem ihtiyacının ülke kaynaklarıyla karşılanabilmesi, et ve sütte verimliliğin artırılabilmesi için mera ıslah çalışmalarına ağırlık verildiğini dile getiren Oktay, aynı zamanda suni tohumlama uygulamalarının yaygınlaştırılması ile de hayvancılıkta verim ve kalite artışını sağlayarak canlı veya karkas et ithalatını önlediklerini ifade etti.

Oktay, "2019'da yılda yaklaşık 665 bin baş besilik hayvan ithal edilirken, bu rakam kademeli olarak azalmış, 2021 yılının ilk 9 ayında yaklaşık 190 bin başa kadar gerilemiştir. 2022 yılında besilik sığır ithalatına izin verilmeyerek, besilik materyallerin yurt içinden temini planlanmaktadır." bilgisini verdi.

"MİLLİ GÜVENLİK POLİTİKALARIMIZA SON DERECE ÖNEM VERİYORUZ"
"Vergiler güvenliğe gidiyor" denilerek güvenlik harcamalarına ilişkin eleştirilerin bulunduğunu anımsatan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Küresel planda barış ve istikrara yönelik tehditlerin belirginleştiği bir dönemden geçiyoruz ve milli güvenlik politikalarımıza son derece önem veriyoruz. Kahraman güvenlik güçlerimiz egemenlik, bağımsızlık ve güvenliğimiz için yurt içi ve sınır ötesinde terörle mücadeleye, Mavi Vatan'ımızda ve semalarımızdaki hak ve menfaatlerimizi korumaya kararlılıkla devam etmektedir. Terör örgütlerine karşı sınırlarımızda ve sınırlarımızın hemen ötesinde tarihimizin en başaralı operasyonlarını gerçekleştirmekle kalmadık, aynı zamanda Karabağ'da 30 yıldır süren işgalin sonuçlandırılması ve Libya'da darbecilere karşı yürütülen meşruiyet mücadelesine kadar birçok başarıya imza attık. Bu alanda da somut başarılarımızı birer birer ortaya koyarak ilerliyoruz. Suriye'de bir terör koridoru oluşturulmasına izin vermedik ve sınırımız boyunca 8 bin 200 kilometrekarelik bir alanı PKK/PYD/YPG ve DEAŞ teröründen arındırdık."

Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin meşru haklarını savunduklarını vurgulayan Oktay, "Deniz yetki alanlarının diyalog ve iş birliğiyle hakkaniyet ilkesi çerçevesinde sınırlandırılması çalışmalarına hız verdik." dedi.

SURİYE TEZKERESİ
Türkiye'nin, Irak ve Suriye topraklarına terörle mücadele amacıyla sınır ötesi operasyonlar yapabilmesi için Cumhurbaşkanı'na verilen yetkinin iki yıl uzatılmasıyla ilgili tezkerenin Meclis Genel Kurulu'nda onaylandığını hatırlatan Oktay, "Sizlere soruyorum, ülke dışına çıkılmadan, ülke dışındaki teröristlerle mücadele etmenin bir yolu var mıdır? Türkiye, bölgede varlığını göstermek zorundadır. Kandil'i yerle bir edeceğini ifade eden ana muhalefet partisi liderinin Mehmetçiğe, Kandil'de operasyon yapma imkanı getiren tezkereye 'Hayır' oyu vermesi en basit ifadeyle samimiyetsizliktir. Bu milli duruşu gösteremeyenlerden Savunma Sanayii Başkanlığı, MİT ya da Milli Savunma Bakanlığı gibi egemenliğimiz, bağımsızlığımız ve güvenliğimiz için gece gündüz çalışan kurumlarımızın bütçe hedeflerini, vizyonunu anlamalarını beklemiyoruz."

Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Batman'daki Şehit Şenay Aybüke Yalçın Kütüphanesi'nde gençlerle bir araya geldiği buluşmada, bir gencin Kürtçe konuşması üzerinden değerlendirmeler yapıldığını anımsatan Oktay, şöyle konuştu:

"Konuşmak için söz olan bir Kürt kız öğrencinin Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Kürtçe konuşması öncelikle büyük alkış topladı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a, Kürtçe, 'Sayın Cumhurbaşkanımız hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Sizi canı gönülden çok seviyoruz. Allah sizden razı olsun. Bugün çok mutluyum. Eskiden konuşmaya korktuğumuz dilimizi, bugün Cumhurbaşkanımız karşısında rahatlıkla konuşabiliyorum. Bu sizin sayenizde oldu. Sizin sayenizde arkadaşlarımla, ailemle, sevdiklerimle, dostlarımla, sokakta özgürce korkmadan dilimizi konuşabiliyorum. Özgürce dilimi konuşmanın yanı sıra özgürce dilime ait kitaplara ulaşabiliyorum. Özgürce müziklerimi söyleyebiliyorum, özgürce dinleyebiliyorum. Bunun için size ben ve Kürtler adına canı gönülden teşekkür ediyorum Cumhurbaşkanım. Allah sizden razı olsun inşallah.' Dolayısıyla bu alanda AK Parti ve Cumhur İttifakı döneminde katettiğimiz önemli yolu görelim, hakkını verelim. Bu ülkeyi bölmek isteyenlerin gözlüğünden bakılmasına da müsaade etmeyelim."

"Diyanet İşleri Başkanlığının altı dilde internet sitesi hizmeti var ancak Kürtçe yok." şeklinde bir eleştirinin de geldiğini aktaran Oktay, şunları kaydetti:

"Diyanet İşleri Başkanlığının internet sitesinde yapılan yayınlarda sunulan metinlerin ve içeriklerin bir yabancı dile çevrilmesinin nedeni, tüm dünyada yabancılar tarafından anlaşılmasını sağlamaktır. Bunun için dünya genelinde yaygın olan Almanca, İngilizce, Fransızca, Arapça, Rusça ve İspanyolca dillerinde yayın yapılmaktadır. Diğer taraftan Diyanet İşleri Başkanlığı, halkı, din konusunda aydınlatmak için yaşayan bütün dil ve lehçeleri değerlendirmeye gayret etmektedir. Bu çerçevede 27 farklı dilde yapılan Kur'an-ı Kerim mealleri, 35 dil ve lehçede yaptığı dini yayın faaliyetleri arasında Kürtçe de yer almaktadır. Bu çerçevede biri Latin, diğeri Arap alfabe olmak üzere iki ayrı Kürtçe meal, Siyer-i Nebi ve Kur'an Öğreniyorum yayınlanmıştır."

Değerlendirmeler arasında şahsıyla ilgili de ifadelerin bulunduğunu dile getiren Oktay, "Bizde bir değişiklik yok. Biz 10 yıl önce neredeysek bugün de aynı yerdeyiz. Sadece bizim görevimiz değişir ama tavrımız, tarzımız, karakterimiz değişmez. Bugün de milletin evinde milletin evladı olarak milletimize hizmetkarlık yapmaya devam ederiz. Biz gecemizi gündüzümüze katarak aziz milletimizin dualarına layık olmaya gayret ediyoruz. Bizim kim olduğumuzu milletimiz iyi bilir. Anadolu'nun, Yozgat'ın evladı olduğumuzu iyi bilir ve bu da değişmez." diye konuştu.

Bir öğretmenin sosyal medya hesabından "Bugün CHP'li öğrencilerimin notlarını kırdım." şeklinde paylaşım yaptığı haberlerinin yer aldığını aktaran Oktay, "Basına yansıyan, Osman Bayrak. Yine hesabından, böyle bir paylaşım yapmadığını, herhangi bir tweet'ini silmediğini ifade etmiş. Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü bahse konu tweet'in Osman Bayrak'ın hesabından atılmadığını raporlamıştır. Bunu sizler ve milletimizle paylaşmak isterim." diye konuştu.

"Katar Emiri'nin verdiği uçak, devletin envanterinde kayıtlı mıdır?" şeklinde bir sorunun da geldiğini belirten Oktay, "Tabi ki Cumhurbaşkanlığının envanterinde kayıtlı olacak." diyerek, bu konudaki belgeyi de gösterdi.

"KKTC'de devam eden sondaj çalışmalarına devam edeceğiz demek, durdurduğunuz anlamına mı geliyor?" sorusunu dile getiren Oktay, buna cevap verirken ise "Tabii ki hayır. Durdurmadık, durdurmamız da mümkün değil. Biz filoyu genişletiyoruz dikkat ederseniz. Biz sadece Karadeniz'de odaklandık. 540 milyar metreküpü milletimizin hizmetine sunmak istiyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanlığında kullanılan araçlarla ilgili her bütçe sürecinde soru ve eleştirilerin geldiğini aktaran Oktay, "Ben merak ettim acaba CHP, kendi ürettiği bir araç var da onu mu kullanıyor diye. Gerek genel merkezde gerek büyükşehir belediyelerinde kullanılan, gerekse de Sayın Kılıçdaroğlu'nun kullandığı araçlar neler diye basındaki haberlere baktığımda yine Mercedesler, Audiler var. Dolayısıyla biz bu değişsin diye yerli aracımızı üretiyoruz." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin basın özgürlüğü sıralamasında bulunduğu yere ilişkin değerlendirmelerin yapıldığını belirten Oktay, şunları kaydetti:

"Merkezleri batılı ülkelerde bulunan, ifade ve basın özgürlüğüne ilişkin faaliyet gösteren uluslararası sivil toplum kuruluşları, evrensel olduğunu iddia ettiği değerler ve yine objektif olduğunu ileri sürdükleri kriterler temelinde tüm ülkelerin basın ve ifade özgürlüğü alanındaki konumlarına ilişkin birtakım değerlendirmeler yapmaktadır. Aynı değerlendirmeyi biz onlar için yapalım, onlar kaçıncı sırada olacak acaba? Bu kuruluşların oluşturduğu basın özgürlüğü endekslerinde toplumsal, kültürel ve siyasal değerler göz ardı edilmekte, düşünce ve ifade alında belirlenen öznel kriterler ekseninde ülkeler eleştirilmektedir. Bahse konu endekslerde halen karışıklık, savaş yaşanan, demokratik yönetimleri ve insan hakları uygulamaları sorgulanan, basın yönünden oldukça geride pek çok ülkenin, Türkiye'nin önünde yer almasının, objektif verilere dayanmadığı aşikar. Bu tür listelere dayanarak ülkemize basın özgürlüğü eleştirisi getirmenin doğru olmadığını düşünüyoruz."

"CİDDİ ŞEKİLDE SORULARINIZI CEVAPLIYORUM"
Muhalefet milletvekillerinin, "Darbe girişimini planlayan kişiler Almanya Başbakanı Angela Merkel'in telefonuyla hapisten çıkabiliyor, Osman Kavala ise hapiste" eleştirileri üzerine Oktay, Anayasa'da yer alan "yargının bağımsızlığı" ilkesini hatırlattı.

Oktay'ın, "Yargımız bağımsızdır, müdahale etmedik, etmeyeceğiz, etmemiz de mümkün değildir." sözü üzerine CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel "Müdahale edenin Allah belasını versin mi? Dalga geçiyor." ifadelerini kullandı.

Fuat Oktay da "Ben dalga geçmiyorum Sayın Özel, son derece ciddi şekilde sorularınıza cevap veriyorum." ifadesini kullandı.

"Sürat Kargo'nun satış ihalesinde rekabet ortamının oluşturulmadığı" eleştirilerini anımsatan Oktay, "Sürat Kargo'nun değerleme raporu, konusunda uzman ve bağımsız kuruluş olan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) tarafından yapılmış ve şirketin geçmiş yıl verileri ile mevcut durum ve gelecek yıllara ilişkin gelir projeksiyonları dikkate alınarak 325 milyon lira olarak belirlenmiştir. 'TSKB kimdir, ortaklık yapısı nedir derseniz', yüzde 50,92'si İş Bankası grubunun, yüzde 8,38'i Vakıfbank'ın, yüzde 40,70'i de halka açık ve diğer grupların." diye konuştu.

Oktay, ihale sürecinin açık artırma şeklinde yapıldığını ve 16 yatırımcı tarafından ihale şartnamesinin satın alındığını, bunlardan 11'inin bilgi odası sürecine dahil olduğunu, 3'ünün şart nameye uygun şekilde teklif verdiğini ifade etti.

Konuşmaların ardından yapılan oylamada, Cumhurbaşkanlığının 2022 yılı bütçesinin yanı sıra Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, İletişim Başkanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığının 2022 yılı bütçeleri kabul edildi.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN