"Siyasi casusluk" faaliyetleri yürüten DEVA Partisi kurucu üyesi Metin Gürcan tutuklandı

Son dakika haberi! 'Siyasal ve askeri casusluk' suçlamasıyla gözaltına alınan DEVA Partisi kurucu üyesi Metin Gürcan, çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza mahkemesinde tutuklanarak cezaevine gönderildi. Casusluk suçlamasıyla yaklaşık bir yıldır süren titiz soruşturmanın ardından gözaltına alınan Gürcan'ın bazı NATO üyesi ülkelere Türkiye'deki askeri faaliyetler hakkında raporlar yazdığı öğrenildi. Sağlık kontrolünün ardından adliyeye getirilen Gürcan'ın ifadesi ortaya çıktı. Gürcan, yaptığı faaliyetlerin karşısında para aldığını açıkladı.

Giriş Tarihi :29 Kasım 2021 , 17:51 Güncelleme Tarihi :30 Kasım 2021 , 00:02
Siyasi casusluk faaliyetleri yürüten DEVA Partisi kurucu üyesi Metin Gürcan tutuklandı

İÇİNDEKİLER

'Siyasal ve askeri casusluk' suçlamasıyla gözaltına alınan DEVA Partisi kurucu üyesi Metin Gürcan, çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza mahkemesinde tutuklanarak cezaevine gönderildi.



SİYASAL VEYA ASKERİ CASUSLUK
Gürcan'ın, 'gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek' suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildiği bildirildi.


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Gürcan'ın Ankara Emniyet Müdürlüğündeki işlemleri tamamlandı.

EMNİYETTEKİ İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
İstanbul'da 'siyasi ve askeri casusluk' suçundan gözaltına alındıktan sonra bugün Ankara Adliyesi'ne sevk edilen Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) kurucu üyesi Metin Gürcan'ın Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ndeki ifadesine ulaşıldı. Yapılan sorgusunda, yabancı misyon görevlileriyle zaman zaman bir araya geldiğini belirten Gürcan, "Bu görüşmelerde, Türkiye ve Orta Doğu üzerine hazırladığım ülkelerdeki haftalık gelişmeleri içeren çizelge ve analizleri paylaştım. Ancak casusluk iddialarını kesinlikle kabul etmiyorum. Hiçbir diplomatla gizlilik derecelerinde resmi bilgi ve belgeyi paylaşmadım. 2019 yılından itibaren kişi ve kurumlara tamamen açık şekilde danışmanlık hizmeti veriyorum. Karşılığında bana ödeme yapılıyor. Türkiye, Suriye, Irak, İran, Ukrayna, Afganistan ve Libya gibi ülkelerdeki gelişmeleri herkesin erişimine açık kaynaklardan derledim" ifadelerini kullandı.

'HEADQUARTER' İFADESİ SORULDU
Polisler tarafından Gürcan'a, yabancı bir misyon görevlisi ile Karabağ'daki Türk dronları üzerine yaptığı görüşmenin de sorulduğu öğrenildi. Gürcan, 'headquarter' (merkezi) ifadesi ile istihbaratçı olan bir kişi ile yaptığı görüşmeler sorulduğunda ise "Ben burada kendi parti genel merkezine gitme vakti geldiğini vurgulamak istedim. Burada bir karışıklık var. İş dünyasında bile sivil hayatta bile sıklıkla kullanılan İngilizce başlangıç seviyesinde bilinen bir ifadedir" şeklinde cevap verdi.

Gürcan, 26 Kasım'da İstanbul Bakırköy'deki evinde gözaltına alınmış, Ankara'ya getirilmişti.

İSTANBUL'DA GÖZALTINA ALINMIŞTI
İstanbul'da gözaltına alınan Gürcan'ın soruşturmanın yürütüldüğü Ankara'ya götürülmüştü. Soruşturmanın "siyasal ve askeri casusluk" suçuna yönelik olduğu öğrenildi.

"SİYASİ CASUSLUK"
Gürcan sosyal medya hesabından, "Siyasi casusluk suçlaması ile gözaltına alınıyorum. Polisler evde…Arama yapıyorlar . Şok oldum. Desteğinizi istiyorum." sözlerini sarf etti.

YABANCI ÜLKELERE YAZDIĞI RAPORLAR ELE GEÇİRİLDİ

DEVA Partisi kurucu üyeleri arasında yer alan emekli asker Metin Gürcan'ın bazı NATO üyesi ülkelere Türkiye'deki askeri gelişmelerle ilgili raporlar yazdığı tespit edildi.

ASKERİ VE SİYASİ CASUSLUK

"Siyasi ve askeri casusluk" suçlaması yapılan Gürcan, 1998-2014 yılları arasında TSK bünyesinde çeşitli görevlerde bulundu. Edinilen bilgiye göre, casusluk suçlamasıyla yaklaşık bir yıldır süren titiz soruşturmanın ardından gözaltına alınan Gürcan'ın bazı NATO üyesi ülkelere Türkiye'deki askeri faaliyetler hakkında raporlar yazdığı ortaya çıktı. 1 yıldır süren soruşturma kapsamında Gürcan'ın yabancı ülke temsilcilikleriyle yazışmaları ve temasları tek tek deşifre edildi.

ÖZEL KUVVETLER BÜNYESİNDE ÇALIŞTI

1976 yılında Osmaniye'de doğan Gürcan, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Irak, Afganistan, Kazakistan ve Kırgızistan'da görv yaptı. Özel Kuvvetler bünyesinde yetişen Gürcan, 2008-2010 arası ABD Deniz Kuvvetleri Enstitüsü'nde "Bölgesel Kürt Yönetimi ile Bağdat merkezi yönetimi arasındaki çevre-merkez ilişkisi" adl teziyle Güvenlik Çalışmaları alanında master derecesi aldı. Ocak 2015'te kedi isteğiyle emekli oldu.

ÇUVALCI AMERİKAN ASKERLERİNE ÇAY PARTİSİ VERDİ!

Gürcan'ın Irak'ın Süleymaniye kentindeki Özel Kuvvetler Karargahı'nı basan ABD'li askerlere çay partisi verdiği için Özel Kuvvetler'den uzaklaştırıldığı ve Amerikalılardan ödül olarak yüksek lisans bursu aldığı ortaya çıkmıştı.

RAND CORPORATION'IN GÜVENİLİR KAYNAĞI

Gölge CIA olarak bilinen Pentagon'a bağlı RAND Corporation'ın raporunda tam 39 kez DEVA Parti'li Gürcan'a atıfta bulunuluyor.

Ya da Gürcan, ordu içinde anketler düzenleyerek fitnenin başının çekiyor. "TSK'nın kurumsal dönüşümü" konulu doktora tezinde Gürcan, TSK'nın yüzde kaçı "laik, dindar, Kemalist, kariyerist..." gibi araştırmalara girişiyor ve ordu içinde AK Parti'yi destekleyenlerin yüzde 1 olduğu sonucuna ulaşıyor. Gürcan'ın araştırmaları öyle takdir görüyor ki; Pentagon'a bağlı RAND Corporation'ın raporunda tam 39 kez Gürcan'a atıfta bulunuluyor. "Türkiye'nin Milliyetçi Rotası" isimli bu fitne raporunda; Gürcan'ın yanında Amberin Zaman ve Soner Çağaptay'a 5 kez, FETÖ'cü Abdullah Bozkurt'a da 2 kez atıf yapılıyor.

ABD'DE EĞİTİM ALDI

Eski bir Özel Kuvvetler personeli olan Metin Gürcan, 2015 yılında TSK'dan istifa etti. İstifasının arka planını, Gürcan'ı iyi tanıyan bir kaynak şöyle anlattı:

"Metin Gürcan uzun yıllar güneydoğuda ve sınır ötesinde görev yaptı. 2003 yılında Süleymaniye'de askerlerimizin başına çuval geçirilmesi hadisesinin ardından, Türk karargahını basan Amerikalı askerlere 'Çay Partisi' verdiği için Özel Kuvvetler'den uzaklaştırıldı. Amerika ise Gürcan'a ödül olarak bir yüksek lisans programı hazırladı. Gürcan yalnızca ABD'lilerin okuyabildiği National Security Affairs'a alındı. Irak nasıl bölünür ve Kürt Devleti nasıl kurulur üzerine çalışmalar yaptırıldı. Bir dönem Genelkurmay Başkanlığına dışarıdan danışmanlık yaptığı da belirtiliyor. Genç yaşına rağmen Amerika'da ciddi bağlantıları bulunuyor."

ABD'NİN "GÖLGE DIŞİŞLERİ" OLARAK BİLİNEN GİF'E DAVET EDİLDİ

Global İlişkiler Forumu (GİF), ABD'nin 'Gölge Dışişleri' olarak bilinen Dış İlişkiler Konseyi (CFR)'nin Türkiye şubesi olarak kuruldu. Her yıl CFR yöneticileriyle düzenli olarak toplantılar yapıyor ve raporlar yayınlıyorlar. CFR'nin iyi anlaşılması için bazı üyelerini hatırlatmak gerekiyor. Mesela ABD Başkanı Joe Biden, iş insanları Henry Ford, David Rockefeller, Gianni Agnelli, Eski Gürcistan Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze ve Sovyetler Birliği'nin son Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov bu merkezin üyeleri. İşte CFR'nin Türkiye şubesi olan GİF, dönem dönem Yuvarlak Masa toplantıları yapıyor. Bu toplantıya davet edilen kişilerden biri de Metin Gürcan. Mavi Vatan'ı yayılmacı bulduğunu söyleyerek tepki çeken CHP Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz'ün de 2016'da düzenlenen bu toplantıda bulunması dikkat çekiyor.

ÜST DÜZEY TÜRK ASKERİNİ FİŞLEDİ

Diğer yandan Gürcan, TSK'daki "kuğular" ve "şahinler"i de adeta rapor ediyor. Yine Al Monitor'deki bir yazısında Gürcan, 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve onun döneminde Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı yapan Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ile Necdet Özel ve ona yakın generallerin iki karşı kutup olduğunu iddia ediyor. Başbuğ ve yakın çevresine "mutlakiyetçi şahinler" diyen Gürcan, Necdet Özel'in ekibine ise "reform yanlısı kuğular" adını veriyor. Metin Gürcan'ın bu yazısı da, Genelkurmay'ın üçe bölündüğü şeklindeki Wikileaks belgesini hatırlatıyor. ABD'nin 2003 yılına ait bir kriptosunda Genelkurmay'ın Atlantikçiler, Milliyetçiler ve Avrasyacılar olarak üçe bölündüğü ifadeleri yer alıyordu.

AL MONITOR VE T24'E YAZIYOR

Metin Gürcan, bir süredir Al Monitor ve T24 gibi sitelerde yazılarını yayınlıyor. Türkiye ve bölgedeki gelişmeleri ABD'nin gözüyle inceleyen yazıların yayınlandığı yer veren Al Monitor'un sahibi Levant Foundation'ın Onursal Başkanı Jamal Daniel isimli Suriye kökenli Amerikan vatandaşı bir Hristiyan. Jamal Daniel ismini Türkiye'de ilk olarak Aydın Doğan ile Kuzey Irak'ta yürüttüğü petrol faaliyetleriyle duyurdu. Kanada'daki enerji şirketinin yanında, Fetullah Gülen ile eşzamanlı olarak 1999'da dinler arası diyalog sektörüne de giren Jamal Daniel'in, biri Texas'ta biri de İsviçre'de olmak üzere iki farklı dinler arası diyalog vakfı kurması dikkat çekiyor. Al Monitor'de Metin Gürcan'ın yanında Fehim Taştekin ve Amberin Zaman gibi isimler de yazıyor. Neresinden tutarsanız tutun, karşınıza bir operasyon merkezi çıkıyor.

Bunun yanında Metin Gürcan'ın yazılarını yayınlayan T24 sitesi de, ABD'deki Ulusal Demokrasi Vakfı (NED)'ndan fonlanan medyanın içinde. Yine ABD'den fonlanan Medyascope'un da neredeyse daimi konuklarından biri Metin Gürcan.

Ayrıca Metin Gürcan'ın Turkish Studies, Small Wars Journal, Dynamics of Asymmetric Conflict, Perceptions gibi pek çok dergide de makaleleri bulunuyor.

PKK'NIN DOĞU İLLERİNİ İŞGAL EDECEK GÜÇTE OLDUĞUNU İDDİA ETTİ

Gürcan'ın FETÖ bağlantılı olduğu için kapatılan Radikal'deki yazısı skandal ifadeler içeriyor. Başkan Erdoğan devrilmezse darbe olacağını, hendek operasyonlarından hemen önce terör örgütü PKK/PYD/YPG'nin elinde çok güçlü silahların olduğunu ve Türk ordusunun yenileceğini yazan Gürcan'ın 2015'teki yazısının ilgili kısmı şöyle:

"Ankara'daki güvenlik kaynaklarına göre PKK'nın halen Suriye'de PYD saflarında savaşan çok iyi eğitimli, tecrübeli ve meskun mahallerde muharebe, zırhlı birlik avcılığı, hava savunması gibi sofistike muharebe konularına hakim 10 bine yakın militanı bulunuyor. Bir de bu militanların elinde zırhlı araçlara karşı anti tank füzelerinin ve savaş uçakları ile helikopterlere karşı omuzdan atılan portatif kısa menzilli hava savunma füzeleri (MANPADs) olduğu biliniyor. PKK ilginç şekilde bu eğitimli ve muharebe tecrübeli militanları ve sofistike silah sistemlerini Türkiye'ye henüz sokmadı ve bunları çatışmalarda kullanmadı. PKK hala Türkiye'deki çatışmaları milis güçleri ve tecrübesiz militanlarla yürütüyor. Şayet PKK bu militanları ve sofistike silah sistemlerini Türkiye'ye sokup çatışmalarda kullanmaya başlarsa ( ki bu durumda biz PKK'nın Güneydoğu'daki bazı illerde hakimiyeti geçici de olsa ele geçirdiğini, Türk tanklarını ve zırhlı araçlarını anti-tank füzeleriyle vurduğunu, Türk uçaklarının ve helikopterlerinin bölgede artan hava hareketliliğini kesmek için hava savunma füzeleri ile uçak veya helikopter düşürdüğü haberlerini duymaya ve okumaya başlarsak çatışmalarda bir kritik eşik daha aşılmış demektir.

- Devlet tarafında ise henüz çatışma bölgelerinde hava kuvvetleri ve kara havacılık unsurlarının yakın hava desteğinde büyük çaplı (2-3 tugay çapında) operasyon haberlerini henüz okumuyoruz. Yine özel kuvvetlerin henüz PKK'nın lider kadrosuna yönelik taaruzi nokta tarzındaki baskınlarına dair haberleri henüz okumuyoruz. Veya Güneydoğu'daki meskun mahallerde PKK'nın şehirlerdeki silahlı kolu olan KCK'ya yönelik sayıları yüzleri bulacak şekilde kitlesel gözaltına alma veya tutuklama haberleri okumuyoruz. Şayet bunları okumaya başlarsak çatışmalarda bir kaç kritik eşik daha aşılmış demektir.

2015'TEKİ YAZISINDA DARBE OLACAĞINI BELİRTTİ!

BU ÇATIŞMA NEREYE GİDER?

En kötü senaryo: Türkiye'nin bir iç savaşa gitmesi veya bunu engellemek için gerçekleşebilecek bir darbe ihtimali. Son günlerde Türkiye'nin giderek yükselen çatışmalar nedeniyle hızla bir iç savaşa gittiğine yönelik hem Türk medyasında hem de uluslararası medyada haber ve analiz sayısında bir artış var. Bazı yorumlara göre bu çatışmalar 'aslında ordunun istediği şekilde bir darbe mekaniğini devreye sokmuştur' bu nedenle çatışmalar bir iç savaşa evrilmeden Türkiye'de darbe olur.

En iyi senaryo: Çatışmaların bir anda kesilmesi. Bu senaryonun temel varsayımı çatışmaların Ankara'daki siyasi belirsizlikten ve çözüm sürecinin devlet tarafından muhatabının kalmamasından kaynaklandığı varsayımı. Bu varsayım doğru kabul edilirse Ankara'daki siyasi belirsizlik ortadan kalkarsa ( ya bir koalisyon hükümeti ya da yeni bir genel seçim seçeneği ile) ve çözüm sürecinin devlet tarafındaki muhatabı net olarak belli olursa çatışmalar aynen başladığı gibi bir anda kesilebilir ve eski çatışmasızlık ortamına geri dönülür.

Çatışmaların şimdiki durumu itibarı ile Türkiye'nin bir iç savaşa gittiği yorumu zorlama bir yorum olur. Hele hele bu sürecin darbe mekaniğini harekete geçirdiği tezi ise son 15 yılda Türk sivil-asker ilişkilerindeki dönüşümü ve TSK'nın oldukça zor bir süreçle ama kesin olarak sivil siyasetin kontrolüne girdiği gerçeğini ıskalamak olur. Son on yılda yaşananlardan büyük ders çıkaran Türk ordusunun komuta kademesinin darbe kelimesine yönelik antipatisini yakından bilenlerdenim.

O zaman sorumluluk kimde? Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Ankara'daki siyasi karar alıcıları ile İmralı'da bulunan Abdullah Öcalan başta olmak üzere PKK'nın lider kadrosunda. Acaba Erdoğan hala tartışmasız şekilde Türk siyasetinin en önemli belirleyicisi olan şahsi karizmasını sertlik yanlısı yaklaşımlara yönelik mi kullanacak yoksa daha yumuşak bir üslupla toplumsal gerilimleri düşürmeye mi çalışacak? Acaba Öcalan tercihini sivil siyasetten yani HDP'den yana kullanarak mücadelesinin demokratik süreçlerle ve Ankara'da mı sürdürecek yoksa siyasi amaçları için dağda kalmayı ve silahlı şiddeti yöntem olarak kullanmayı mı tercih edecek? İşte bu sorular aslında Türkiye-PKK arasındaki çatışmanın neye evrildiğini gösteren en önemli ip uçlarını içeriyor."

GÜRCAN'IN CIA İLE İLGİLİ BAĞLANTISININ OLDUĞUNU İFŞA EDEN HABERLERİMİZ

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN