"RANDEVU TALEBİNE DÖNÜLMEDEN KILIÇDAROĞLU EMRİVAKİ YAPIYOR"
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'i yakından tanırım. Beğendiğim bir bakandır. Normalde değil Kılıçdaroğlu ile, en muhaliflerle bile diyalog kurmaktan çekinmeyen birisidir. Ama yeter ki yaklaşım tarzı düzgün olsun. Usul esastan önce gelir. Milli Eğitim Bakanı o sırada Cumhurbaşkanlığı'nda Strateji ve Bütçe Başkanlığı toplantısında. Kılıçdaroğlu'nun özel kalemi, bakanlığın özel kalemini arayıp randevu talep ediyor. Daha Bakan makamına dönmeden bu kez Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından saat 13.00'te Milli Eğitim Bakanlığı'na gidiyorum diye meydan okuyor. Milli Eğitim Bakanı da, Kılıçdaroğlu'nun bu emrivaki tarzından rahatsız oluyor. Olur tabii. Kılıçdaroğlu kendisini arayanlara hemen randevu veriyor mu? Muharrem İnce'nin, bazı CHP milletvekillerinin randevu taleplerine ne zaman dönmüştü? Bu yüzden CHP'den istifa etmek zorunda kaldılar. Ekrem İmamoğlu her istediğinde randevu veriyor mu?
KILIÇDAROĞLU'NUN ALGI OPERASYONU
Ankara'da herkes bilir. Hele hele Kılıçdaroğlu daha iyi bilir. Yıllarca bürokratlık yaptı. Milli Eğitim Bakanı ile görüşmek isteyenler, bakanlıktaki bölümden giriş yapar. Kılıçdaroğlu ise Atatürk Bulvarı'ndaki memur girişine geliyor. Tabii onlarca kamera ile. Son olarak o kapıda marjinal sol gruplar eylem yaptığı için o kapılar kapatılmış.
"BELGESİZ KONUŞMAM: KAPININ KİLİTLENMESİNİ KILIÇDAROĞLU'NUN KORUMASI TALEP EDİYOR"
Şimdi gelelim kapıya kilit vurulmasına. Zaten maksat, o kapının kilitlenip üzerine zincir vurulmasında. Kılıçdaroğlu zincirleri kıra kıra geliyor algısı oluşturulacak ya. Kılıçdaroğlu'nun önünde kameralara açıklama yaptığı kapının kilitlenmesini Kılıçdaroğlu'nun koruması talep ediyor. Belgesiz konuşmam."
BAŞKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN: KAMU KURUMLARINI BASMAYI SİYASİ EŞKIYALIK HALİNE GETİRDİ
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta ASKON Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Kılıçdaroğlu'na şu sözlerle tepki göstermişti "Kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kamu kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi. Önce Merkez Bankasından randevu istedi, randevu verildi. Kendisi brife edildi. Çıktı, yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins, cibilliyet bozuk. TÜİK'ten randevu istedi, vermedi. Ne dedi? Siz imtihanı kaybettiniz. Niye? Merkez Bankası'na gittiniz, orada içeride başka dışarıda başka hareket ettiniz. TÜİK sır kurumdır, burada da aynı şekilde hareket edersiniz. Talebinizi iletin, biz size cevap veririz dediler. Geldiler TÜİK önünde gösteri yaptılar.
"MECLİS'TEKİ EĞİTİM KOMİSYONLARINA CHP'Lİ MİLLETVEKİLLERİ İŞTİRAK ETMEDİ"
Helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini demokrat göstermeye çalışırsa çalışsın, başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada böyle hortluyor. Kamu kurumlarına emrivaki ile gittiği için kapıda kalıyor. Bunun son örneğini MEB'de yaşadık. Aynı şekilde Meclis açıldıktan sonra da eğitimi görüşmek üzere komisyon üyeleri davet edilmiştir. Sadece CHP'li milletvekilleri iştirak etmedi. Bakanımız sık sık Meclis'e gidiyor. CHP'nin amacının MEB'e gidip, bakanla, bakanlık bürokrasisiyle görüşmek olmadığını göstermeye sadece bu örnekler bile yeterlidir. Bu eşkıyavari baskınlarla derdi bilgi almak değil, kaos ve karmaşa çıkarmaktır."