Gazeteci Sedef Kabaş TELE 1 ekranında Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a ağır hakaretlerde bulundu. Savcılık soruşturması kapsamında gözaltına alınan Kabaş işlemlerinin ardından tutuklanarak cezaevine sevk edildi.
Kabaş'ın skandal açıklamalarına birçok siyasetçinin ardından Türkiye Barolar Birliğinden de destek gelerek, 'ifade özgürlüğü' vurgusu yapıldı.
TBB'nin bu skandal desteğinin ardından İstanbul 2 Nolu Baro Başkanlığından basın açıklaması yapıldı.
Açıklamada, "İfade özgürlüğü ve hakkı; hakareti değil, akıl ürünü fikirlerin kamuoyu ile paylaşılmasını korur." ifadelerine yer verildi.
İşte İstanbul 2 Nolu Baro Başkanlığının o açıklaması:
Son günlerde bir kişinin, Cumhurbaşkanına hakareti gündemi meşgul etmektedir. Bazı hukukçular ve hukuk kurumları bu ifadeleri "düşünce ve ifade özgürlüğü" bağlamında değerlendirmiştir. Öncelikle ifade etmeliyiz ki; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 26. Maddesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 19. Maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. Maddesi düşünce ve ifade özgürlüğünü korumakla beraber bunun sınırlarını da belirlenmiştir. Hakaret asla bir düşünceyi açıklama biçimi olmadığı gibi bütün hukuk sistemlerinde suç olarak düzenlenmiştir.
İfade özgürlüğü ve hakkı; hakareti değil, akıl ürünü fikirlerin kamuoyu ile paylaşılmasını korur. Milletimizin değerlerine, temsilcilerine, insanımızın kutsallarına sistemli bir saldırı olduğunu üzülerek takip ediyoruz. Cumhurbaşkanımıza canlı yayında yapılan hakaret bu kabilden yıpratma amacına yöneliktir. Yıpratılmak istenen yalnızca Cumhurbaşkanı değil, aynı zamanda milletin temsilcileri ve değerleridir. Zira Cumhurbaşkanı hem makamı hem de uygulamaları ile milletin temsilcisidir.
Milletimizin seçtiği temsilcilerin muktedir olamaması için her on yılda bir darbe yapmayı planlayan, uygulayan ve maalesef başaran dış destekli vesayet odakları 15 Temmuz Destanı ile uğradığı yenilgiyi hazmedememektedir. 15 Temmuz Destanı ile tezahür eden kurucu iradeyi ve bu iradenin savunucularını yıpratmak, yalnızlaştırmak için her türlü ölçüyü bir tarafa atarak, hakaret etmekten de çekinmeyip saldırıya geçmişlerdir. Bu saldırılar milletimizin alışık olduğu saldırılardır. Tarihinde bu saldırılarla pek çok kez karşılaşmış olan milletimiz, saldırganlara ve azmettiricilerine fırsat vermeyecektir.
Hem hukukçular hem de medeni insanlar ifade özgürlüğünün hakaret olmadığını bilir. İfade özgürlüğü insanı kendisi yapan, şahsiyet kazandıran çok önemli bir özgürlüktür. Şüphe yok ki ifade özgürlüğünü her zemin ve zamanda savunacağız. Hem de hak sahibinin kimliğine bakmadan savunacağız. Hakaret ise insanların hukukuna bir saldırıdır. İfade özgürlüğü kisvesi altında, insanların şerefini, onurunu, kişilik haklarını toplumun belli bir kesimini hedef alan, hakaret edenler karşısında hukuku bulacaktır. Bu hukuk devleti olmanın gereğidir.
Bu nedenle; kimi hedef alırsa alsın ve kim tarafından yapılırsa yapılsın hakaretin, hukuka saldırının karşısında olacağız.
Baromuz, milletimizin hak ve özgürlüklerini savunmaya devam edecektir. Milletimizin değerlerine saldırının karşısında bir sur gibi duracaktır. Haklı olan, gücünü haktan ve halkın değerlerinden aldığı için son derece güçlüdür. Bu gücümüzün farkında olarak eğilmeden hakkı ve haklıyı savunmaya devam edeceğiz. Milletimiz müsterih olsun; vesayet odakları ve onların sözcüleri varsa, milletimizin değerlerini uhdesinde taşıyan hukukçular da vardır. Her hal ve şart altında hakkı ve haklıyı savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.