Cicim ayları geçince neler yaşanacağını göreceğiz, ama şimdi çok daha basit bir problemleri var ve onu aşmak istiyorlar. Yüzde 1'liklerden GP Genel Başkanı Davutoğlu'nun yeni ittifak isim önerisinden söz ediyorum. Ona göre bu zoraki birlikteliğin, yani Millet İttifakı'nın adı değişmeli. Meğer ittifak adının değişmesini isteyen sadece o değilmiş, Kılıçdaroğlu da istiyormuş.
Doğrusu ittifakın yeni adının ne olacağını bilmiyorum ve merak da etmiyorum, ama bu birlikteliğin ruhuna uygun bir önerim var: 28 Şubat İttifakı.
YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN
Sabah yazarı Burhanettin Duran'ın "Yuvarlak Masanın Açmazları" adlı yazısından öne çıkanlar şöyle:
Muhalefetin 6 partisinin genel başkanları, 12 Şubat'ta yuvarlak masa toplantıları serisine başladı. CHP öncülüğünde toplanan bu masanın, Kılıçdaroğlu'nun yuvarlak masası olduğunu tekrar edeyim. Yani muhalefetin büyük koalisyon arayışındaki 6 artı 1 formülünün ana yürütücüsü Kılıçdaroğlu. Ancak hem masanın kurulmasında hem de bundan sonraki gidişatında küçük partilerin de katkısının olduğu anlaşılıyor. "Kalıcıyapısal ittifak", "ortak ilkeler" ve "geçiş sürecinin net yol haritası" fikirleri GP ve DEVA'dan geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı seçimlerde bir türlü yenemeyen CHP'ye "kurmay akıl" hizmetinde bulunuyorlar. CHP gemisine binmeyi meşrulaştırmak zorunda hisseden bu kurmay akıl, 2023 seçimlerini almanın yeterli olmayacağını düşünüyor. Muhalefetin mevcut dağınık haliyle seçimleri kazansa bile kısa sürede daha güçlü bir AK Parti iktidarını getirme ihtimalini hesap ediyor.
HEM BAŞKANLIK HEM PARLAMENTER SİSTEM OLUR MU?
Kamuoyunda yuvarlak masaya dair fikirlerde Davutoğlu'nun ismi öne çıksa da ben Babacan'ın daha etkili olduğu görüşündeyim. DEVA Genel Başkanı birkaç gün önce yuvarlak masanın geleceğiyle ilgili şu cümleleri kurdu: "Bu kadar büyük sorunlar varken halkın önüne kısa süre sonra yeniden sandık koymak doğru olur mu düşünmek gerekir. Eğer partiler anlaşırsa beş yılı planlanmış, ilkeleri ortaya konmuş bir koalisyon olarak da konumlanabiliriz. Milletimize beş yıllık sürede fiilen değişene kadar parlamenter sistem tarzı bir yönetimle devam edileceğini anlatabiliriz." Tek başına iktidar olma söylemiyle yola çıkan eski başbakan ve ekonomi bakanının CHP masasının bir kenarına oturma ve bir koalisyonun küçük parçalarından birisi olma istekliliği şaşırtıcı olsa da benim ilgimi başka bir şey çekiyor. Babacan'ın "Geçiş sürecini 5 yıllık düşünelim" önerisinin yuvarlak masada kabul görme ihtimali yüksek. Kılıçdaroğlu ve Akşener kendi pozisyonlarını ve partilerini güçlendiren böyle bir öneriye sıcak bakabilir. Cumhurbaşkanı adayı ve iktidar paylaşımı formülünde çatlaklar oluşabilirse de yuvarlak masanın devam edeceği öngörülebilir. İlgimi çeken şey ise, yuvarlak masanın biri açık, diğeri örtülü iki sistem önerisi getirmesi. Biri geçiş dönemini yönetmek için cumhurbaşkanlığı sistemi modeli, diğeri de propaganda için kullanılacak muhayyel parlamenter sistem modeli. Hayaller parlamenter sistem, gerçeklik yeni bir cumhurbaşkanlığı sistemi önerisi.
OLİGARŞİK FORMÜL ÇALIŞMAZ
Muhalefetin dağınıklığını örtmek için seferber edilen bu iç içe geçmiş iki sistem önerme durumu tam bir anomali. Oldukça samimiyetsiz de... Cumhurbaşkanlığı sistemi içine eski parlamenter sistem zamanında bile görmediğimiz ölçüde karmaşık ve yönetilemez bir koalisyonu oturtmak istiyorlar. Böylece CHP'li birinin sembolik cumhurbaşkanlığı, Akşener'in cumhurbaşkanı birinci yardımcısı kıvamındaki başbakanlığı ve belki de bazı genel başkanların süper ekonomi vs. formundaki bakanlıkları... Bu yapı Latin Amerika'da görülen başkancı koalisyon bile değil. Muhalefet kendi cumhurbaşkanlığı sistemi önerisini getirsin diyordum, bu kadar ucubesini beklemiyordum doğrusu. Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde siyaset yapmanın lüksüyle AK Parti'nin başarılarını kendisinin gibi gören siyasetçilerin sofistike kurmay aklıyla ürettiği bu iki model meselesinin muhalefetin ana handikabı olduğunu düşünüyorum. Yuvarlak masa katılımcıları kendileri için bir geçiş sürecinde uzlaşabilirler. Seçmen sade ve net olanı tercih eder. Bugünün ve yarının sorunlarına çözüm üretecek adayı görmek ister. Yüzde 50 artı 1 oyu alan cumhurbaşkanının, genel başkanların vesayetinde olmasını istemez.
YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN
Sabah yazarı Haşmet Babaoğlu'nun "Masadaki Elçileri Görebildiniz mi?" adlı köşe yazısı şöyle:
Masaya bakınca...
Gözlerim İngiltere Büyükelçisi'ni aradı...
ABD Elçisi'nin hayaleti de seçilebiliyor, net!
Ne de olsa "Biden'ın dostlar sofrası" hani...
Görmesini bilen gözler, Kılıçdaroğlu, Babacan ve Davutoğlu'nun neşesinin ardındaki AB elçilerini fark edebilir.
Ama onca kar kışta Rumelikavağı'ndaki balıkçıya gidip İmamoğlu'yla görüşen İngiltere Büyükelçisi nerede acaba?
Görünmez eli Meral Akşener'in kırmızı ceketinin omzunda olabilir mi?
Malum Akşener'in İstanbul İl Başkanı o karlı günde görüştüğü İngiltere Başkonsolosu Kenan Paleo'ya, "İmamoğlu'yla Kıbrıs'tan kankalık falan çıkartmayın başımıza, Genel Başkanımız Akşener'i desteklemeniz daha uygun olur" demiş midir?
***
İşin şakası ve şaka gibi gerçekleri bir yana...
İngiltere'nin bizdeki (Körfez ülkeleri ve Londra maliyesinden kaynaklanan) havası hâlâ yerinde ama bir hafta içinde dünyada fena hırpalandı.
İlk olarak Çin çok sert yaptı...
"Sen önce Falkland adalarını Arjantin'e geri ver" dedi.
Şok yaşandı tabii...
Ardından Dışişleri Bakanı Liza Tuss, haritaya bile bakmadan binbir cakayla gittiği Moskova'da Lavrov'dan azar işitti.
Lavrov, "Sağır biriyle dilsiz birinin konuşması gibiydi, baştan aşağı hayal kırıklığıydı" deyip toplantıyı terk etti.
Bilmiyorum artık...
Londra buradaki diplomatik misyonuna da "Ortalığı çorba ettiniz, şimdilik muhalefetle ilgilenmeyi unutun" mesajı göndermiş midir?
***
Masaya dönelim...
Yalnız "yakın arkadaşlara" linklenen Instagram fotosu gibi bir masa.
Yakın arkadaşların da çoğu "dışarıda" malum.
"Buradayız, aramızda çatlak yok, desteğinizi üzerimizden çekmeyin" mesajı...
Artık her şey semboller üzerinden yürütülüyor ya, parlamenter sistem mutabakat metni de 28 Şubat'ta açıklanacak...
Eski vesayet düzeninin parlamenter sisteme "balans ayarı" çekmeye kalkıştığı tarih yani...
Demokrasi tarihimizin kara lekelerinden 28 Şubat!
Koca koca insanlar bu tarihi seçerken ne yaptıklarını bilmiyor olabilirler mi?
Büyük ihtimalle bu da "ecnebi eğitimli" bir tavsiye ve sufledir.
Bırakın Türkiye'yi, global bir 28 Şubat'tan söz edilen şu günlerde bu altı siyasi liderin sahiden "buralı" bir tercih yapıp bu tarihi seçtiğini düşünebilir miyiz?
YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN