Aylardır DEVA Partisi'nin kuruluş ilke ve değerlerini, Program ve Tüzüğünü, yönetim felsefesini ve de uygulamalarını tekrar tekrar düşündüm, değerlendirdim. Geldiğimiz noktada parti yönetimine ilişkin bazı uygulamaların partilerin anayasası olan Tüzüğümüz ile ilke ve değerlerimize uygun olmadığını ve daha da kötüsü bu durumun genel olarak parti yönetiminde pek bir rahatsızlığa yol açmadığını üzülerek müşahade ettim.
Ben, hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de samimiyet, dürüstlük ve tutarlılığın olması gerektiğine inanıyorum.
Ayrıca, 'siyasette bunlar olur' anlayışına da karşıyım. Bizim sadece diğer partilere alternatif değil sürekli şikayet ettiğimiz siyasi sistem ve işleyişine de alternatif olduğumuzu her yerde ve her zaman söyledim.
Ancak, şimdiye kadar yaşanan sürecin bu konuda benim söylem ve beklentilerime uygun olmadığı gibi Parti'nin kuruluş amacına ve felsefesine de uygun olmadığını düşünüyorum.
İLKE VE PRENSİPLERE YETERİNCE SAHİP ÇIKILMIYOR
Birol Aydemir sözlerini şöyle sürdürdü:
DEVA'nın kuruluşunda bulunmuş, parti programını yazanlardan biri olarak, her yerde söylediğimiz ortak akıl ve istişareye dayanan kural bazlı, adil, şeffaf ve liyakatın öncelendiği bir yönetim şeklinin her zaman daha fazla başarı getirdiğine ve sürdürülebilir olduğuna inandım. 30 yıllık meslek hayatım boyunca da bunu uyguladım. Sistem kurulmasını ve kurumsallaşmayı savundum. Ancak partimiz kurulalı 2 yıl olmasına rağmen bunları parti yönetiminde ve siyaset yapma anlayışımızda yeterince göremedim.
Bu ilke ve prensipler olmadan veya yeterince sahiplenmeden adil bir yönetim sergileyeceğimize ve başarılı olacağımıza da inanmadığımı da ifade etmekte yarar görüyüorum.
Hep söylediğimiz ve benim tamamıyla inandığım ilke ve prensiplerin parti yönetiminde gerektiği ve söylendiği gibi hayat bulmamasının getirdiği hayal kırıklığını daha fazla yaşamamak adına, partideki görevlerimden ayrılmaya karar vermiş bulunmaktayım.
