Berat Albayrak, bizi yarım asırdır oyalayan ve bin bahaneyle içine almayan bir Hıristiyan Kulübü Avrupa Birliği'nden de, Amerika'nın Avrupa'yı oyuncak gibi kullanmak için kurduğu NATO'dan da, ülkemize bir hayır gelmeyeceğini fark etmişti. Hem AB, hem NATO için Türkiye, 80 milyonluk nüfusuyla iyi bir tüketim ortamı, NATO'nun Avrupa'daki en büyük ordusuyla, Amerika'nın Orta Doğu ve Orta Asya heveslerinde rahatça kullanmak istediği bir güçtü. AB ve NATO, yüzü Batı'ya dönük Türkiye Cumhuriyeti halkı ve ordusunu, kendi işlerine ve keyiflerine göre kullanmak istiyorlardı. Türkiye de ilişkileri bakımından onlara mahkûmdu..
Ya da biz öyle sanıyorduk..
Ama özellikle Türk cumhuriyetlerinde büyük işler yapan Çalık Holding'in CEO'su Albayrak, sık sık Doğu'ya gidiyordu ve Mevlânâ gibi, Sezen Aksu gibi, "Işık Doğu'dan yükselir" lafının ne kadar doğru olduğunu gördü..
Tarih boyu Anadolu'yu zengin eden İpek Yolu, Türkiye'de bitiyordu. Dünya tarihinin ilk ve en büyük ticaret yoluydu o.. Peki nerden başlıyor, nerden geçiyordu..
Çin'den başlıyor, Hind'den, Afganistan'dan ve İran'dan geçip Anadolu'ya giriyordu.
İpek Yolu'nda, Avrupa Birliği'nin tümünden en az 10 misli büyük bir nüfus, çok daha misli bir ekonomi vardı..
Yani Avrupa Birliği'ne karşı "İpek Yolu"nu, Batı'ya karşı Doğu dostluğunu yaratmak muhteşem bir tercih olacak, o zaman, 1959'dan bu yana bizi oyalayan Avrupa, bu defa ayaklarımıza kapanacaktı, büyük olasılıkla..
Albayrak yüzünü Doğu'ya döndü.. "Burası Çok Önemli" işte..
İpek Yolu'nu ihya için Çin'e, Hind'e, Pakistan'a, Azerbaycan'a gitti. Anlaşmalar yaptı.. "Ezeli düşman" diye bilinen ve Moskof diye anılan Rusya ile de..
Önce Başbakan, sona Başkan olan Erdoğan işin arkasında ve desteğindeydi tabii..
Önce, daha güneydeki İpek Yolu'na paralel, demiryolu tamamlandı. Çin Denizi'nden başlayıp Türk cumhuriyetlerinden geçerek gelen demiryolu, Azerbaycan'da bitiyordu.
İzmir'den gelen Türk demiryolu da Kars'ta.
Azerilerle anlaşıldı ve aradaki kısa mesafeye, her ülke kendi sınırı içinde ray döşeyince, trene Çin'den binip İzmir'de inmek mümkün oldu.
"Burası çok ama çok önemliydi" işte..
"Işık Doğu'dan yükselir" diyen Türkiye ilk adımı atmıştı. Arkasını da getirdi.
Erdoğan, Rus-Ukrayna Savaşı'nda bir dünya lideri olarak ortaya çıkarken, İsrail, Yunanistan, Ermenistan gibi aramızın açık olduğu ülkelere de elini uzattı ve bu eller ayni sıcaklıkla tutuldu.
Çünkü, bu ülke liderlerinin hepsi, bizi uşağı, sömürgesi gibi kullanmak isteyen Batı'nın karşısında, Türkiye'nin artık Doğu'yu yanına alarak güçlendiğini biliyorlardı.
Önünüze bir dünya haritası açın ve Türkiye'ye bakın..
Dünkü Türkiye ile bugünkü ayni mi?.
Doğu'nun korkusundan Batı'ya adeta köle olmuş Türkiye ile Doğu'yu yanına alıp Batı'yla nihayet eşit koşullarla sahaya çıkma fırsatını yakalayan ve tekrar ediyorum, son olaylar gösterdi ki, bunu kullanmaya başlayan Türkiye ayni mi?.
Siyaseti, kin ve nefreti bir yana bırakabilirseniz, söyleyin ayni mi?.
"Burası Çok Önemli" dediğim şey, işte bu sorunun cevabında apaçık duruyor!.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN