Açıkça Türkiye'ye demokrasi vaat ederken, parti içi demokrasiyi askıya alıyor.
Tıpkı "Belediyeleri kazanırsak işçi çıkartmayacağız" sözü verdiği halde örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimini alır almaz 13 bini aşkın insanı sokağa attığı gibi. Bu nedenle de inandırıcı bulunmuyor.
Tabii buna itiraz eden CHP'lilerin tek kaygısı da demokrasi eksikliği veya haksızlık değil, kendilerine dokunulması ihtimalidir. Mesela belediyelerden atılan işçilere CHP içinden hiç itiraz gelmedi.
Şimdi parti içi demokrasi istiyorlar; çünkü kendi yerlerine listelerde Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu gibi küçük partili siyasetçilerin yer alabileceği kaygısı var. CHP'liler, CHP'ye oy getirmeyecek bu yaklaşıma isyan ediyor.
Oysa Kılıçdaroğlu, ittifakı sürdürmek için o küçük partilere mecbur. Buna nasıl bir formül üreteceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz, ancak şu gerçek değişmeyecek. Babacan veya Davutoğlu gibi küçük partilerden herhangi birinin CHP listelerine girmesi, CHP'de ortalığı karıştırmaya yetecek.
Ayrıca CHP içinde açık açık hissedilen ve tartışılan bir konu da, hâlâ cumhurbaşkanı adaylığından vazgeçmeyen Ekrem İmamoğlu korkusu... Kurultayın biraz da bu nedenle ertelendiği biliniyor. İmamoğlu, CHP içinde güçlendiği için başta Erdoğan Toprak gibi birçok siyasi aktör, olası bir kurultayda seçilemeyeceğini biliyor. Kuşkusuz benzer bir korkuyu Kılıçdaroğlu da yaşıyor. İşte bu nedenle demokrasi söylemiyle çelişen parti içi demokrasi rafa kaldırılıyor.
İlginçtir, bir kısım CHP'lide, hâlâ AK Parti ve MHP'nin getirdiği yeni seçim yasasında kurultayların seçim öncesi mutlaka yapılması gerektiğine ilişkin bir madde beklentisi var. Ancak böyle bir madde konulmamış. Peki, gelebilir mi?
CHP'liler hâlâ umutlu. Kim bilir belki de yeni yasa Meclis'te görüşülürken sürpriz bir öneri gelebilir. İşte o zaman sadece CHP'de değil 28 Şubat İttifakı içinde bütün taşlar yerinden oynar.
YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN