19 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ
Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada "Birinci aşaması planlanan hedeflerin tamamı ele geçirildi. Operasyonda ilk belirlemelere göre 19 terörist etkisiz hale getirildi. Arama-tarama sırasında yapılacak tespitlerle bu sayının artaracağını değerlendiriyoruz. Operasyon sırasında 4 kahraman silah arkadaşımız yaralandı" denildi. Yaralanan askerimizden biri olan Kayseri, Kocasinan doğumlu Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli Üsteğmen Muhabere üsteğmen Ömer Delibaş (31) kaldırıldığı hastanede kurtarılamayarak şehit oldu. Şehit Ömer Delibaş'ın PKK'lı teröristlerin yerleştirdiği bir mayına basarak yaralandığı öğrenildi. Öte yandan Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesi karşısında bulunan Barış Pınarı bölgesine saldırı hazırlığındaki 10 PKK/YPG'li terörist, komandoların başarılı operasyonuyla etkisiz hale getirildi.
PENÇE SERİSİNDE SON HALKA
Türkiye, Pençe Operasyonları'na Mayıs 2019'da başladı. Pençe-1'de Hakurk hedef alınırken, Temmuz 2019'daki Pençe- 2 operasyonuyla bölgedeki hâkimiyet Zaho-Barzan bölgesini de kapsayacak şekilde genişletildi. Ağustos 2013'teki Pençe-3 operasyonunda ise Sinat-Haftanin bölgesinde bulunan terör yuvaları yerle bir edildi. Haziran 2020'de başlatılan Pençe- Kartal operasyonuyla Darabi, Karaçok Dağı vuruldu. İki gün sonra başlatılan Pençe-Kaplan operasyonuyla komandolarımız Haftanin'i terörden temizledi. Şubat 2021'de Pençe-Kaplan 2 operasyonuyla bu kez Gara bölgesi vuruldu. 24 Nisan'da başlatılan eş zamanlı Pençe-Yıldırım ve Pençe-Şimşek operasyonları Metina ve Avaşin- Basyan bölgelerinde halen devam etmekte. Önceki gece başlatılan Pençe-Kilit operasyonuyla da teröristlerin önceki Pençe operasyonlarıyla kaçtığı Zap bölgesi ana hedef olarak seçilmiş durumda. Pençe Serisi operasyonlarda bugüne kadar 850 terörist etkisiz hale getirilirken 1281 silah ele geçirildi. 1407 mağara kullanılmaz hâle getirildi. 1812 EYP imha edildi.
5 MADDEDE ZAP'IN ÖNEMİ
Güvenlik kaynakları operasyonda özellikle ZAP bölgesinin temizlenmesinin terörün yuvalandığı alanların merkezinde olması, Hakurk ve Metina'dan kaçan teröristlerin burada toplanması, terör örgütü sözde elebaşlarının bazılarının bu bölgede bulunması, Kuzey Irak'tan Türkiye'ye sızmalarda kullanılan tek kapının burası olması ve örgütte psikolojik çöküş yaratacak olması açısından kritik öneme sahip olduğu belirtildi.
Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan operasyondan 2 gün önce gerçekleşen IKBY Başbakanı Mesrur Barzani ile Başkan Erdoğan'ın görüşmesine dikkat çekti.
İşte Kaplan'ın bugünkü yazısı;
PENÇE HANGİ KİLİDİ AÇIYOR?
ABD Başkanı Biden'ın seçilmesine birkaç ay kala yaptığı açıklamaydı:
"Bence Erdoğan'a çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Parlamento'ya katkı sunmak isteyen Kürt toplumunu entegre etmek için... Ama benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile... Partisi, İstanbul'dan dışarı atıldı. Peki biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz.
Yapacağım en son şey, ona Kürtler konusunda boyun eğmek olurdu.
Kesinlikle en son şey. Ve onlarla Kürtlerle ilgili olarak birkaç görüşmem oldu. O dönem henüz üzerlerine gitmiyorlardı (...) Özellikle Doğu Akdeniz'de petrolle ilgili faaliyetleri ve görüşülmesi uzun sürecek olan çok sayıda başka şey... Ama cevabım 'evet, endişeliyim.'" Biden'ın sözleri üzerine çok yazıldı, çizildi. Özellikle Erdoğan'ı yenmesi için muhalefete vereceği koşulsuz destekten bahsedildi. Nitekim Biden seçilir seçilmez, ülkemizden ilk kutlamayı İngilizce attığı tweet'le Kemal Kılıçdaroğlu yapmıştı.
Lakin Biden'ın üzerinde durduğu ve gözden kaçırılan diğer önemli mesele PKK'ya verdikleri destekti.
Biden, "O dönem henüz üzerlerine gitmiyorlardı" derken, darbe girişiminden önce Türk ordusunun Suriye'deki operasyonlarının başlamadığı ve Irak'ta bugün geldiğimiz noktaya ulaşmamış olmamızdan, yani kendi Başkan Yardımcılığı döneminden bahsediyordu. Zaten Davutoğlu, başbakanlıktan çekildikten sonra Foreign Policy'de yayınlanan "Amerika, Ankara'daki adamını kaybetti" başlıklı analizde de eski Başbakan Davutoğlu'nun YPG'ye karşı toleranslı olması ve Amerika'nın bakış açısına anlayışı övülüyordu. Fakat bugün Amerikan deyimiyle "masalar tersine döndü".
Türk ordusu, sivil halkın varlığını desteklediği tek "yabancı" unsur olarak bulunduğu Suriye'de güney sınırımızı büyük ölçüde YPG ve DEAŞ teröristlerinden temizlemiş bulunuyor. Kuzey Irak'ta 60'ın üzerinde üs bölgesi olan TSK, Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin de desteğini alarak büyük gelişmeler kaydediyor. Pençe Kilit'in, IKBY Başbakanı Mesrur Barzani'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ziyaretinden iki gün sonra gerçekleşmesi de ayrıca dikkat çekici.
Dün başlayan "Pençe Kilit" harekâtı Pençe ismi altında 2019'da başlatılan harekâtların sekizinci ayağı... Pençe harekâtlarıyla Irak ile sınır hat güvenliğimiz sağlandı.
Sadece ZAP bölgesi kalmıştı. Pençe Kilit ile bu bölge de kontrol altına alınacak ve sınır güvenliğimiz böylelikle ileriden sağlanmış olacak.
TSK, terörist elebaşlarının "girilmez" sandığı inlerini başlarına yıkmayı sürdürüyor.
PENÇE-KİLİT OPERASYONU VE KDP'YE SALDIRAN PKK
Öte yandan Batı ve ABD'nin PKK'ya verdiği desteğe dikkat çeken Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, "Çünkü hem İran, hem de ABD, Türkiye'nin KDP ile iyi ilişki kurmasını istemiyor. KDP'nin Türk devletiyle ittifak yaptığını söyleyen Bayık, yayınladığı son mesajında tehlikeyi sezip şöyle diyordu: "Şimdiden bu yılın çok çetin geçeceği görülüyor. Çünkü Türk devleti ve KDP yeni saldırılar için hazırlıklar içinde." Oysa KDP'ye saldırının önünü bizzat kendisi açmıştı: "KDP, Güney Kürdistan için büyük bir tehdit oluşturmaktadır." ifadelerini kullandı.
İşte Övür'ün bugünkü yazısı;
PKK, sadece dağa çıkan, terör ve şiddetle "hak" elde etmeye çalışan bir örgüt değil, aynı zamanda küresel ve bölgesel güçlerin kullandığı bir aparat. Böyle olduğu için de hâlâ varlığını sürdürüyor. Bu o kadar net ki, ABD ve Batı Bloku da artık bir terör örgütüne açık açık destek vermeyi saklamıyor. İran'ın PKK'yla yakın ilişkili olduğu ve zaman zaman kullandığı da gizli saklı değil. Bugün PKK'nın başında olan Cemil Bayık ile İran istihbaratının özel ilişkisi çok iyi biliniyor. Bunlara farklı beklentileri olan İsrail ve bazı Arap devletlerini de ekleyebiliriz.
Bu tablonun en önemli amacı, bölgede etkili olmasından korkulan Türkiye'nin önüne set çekmektir. Türkiye sorunlarını çözer ve bölgede etkili olursa, bu Irak'a, Suriye'ye, Arap ülkelerine, hatta İran'a da yansır.
İşte bu tarihi arka plan nedeniyle Türkiye, PKK terörüne karşı yürüttüğü mücadelede, özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yeni bir aşamaya geçti. FETÖ'den arınan Silahlı Kuvvetler artık, sınır ötesi harekât yapıp geri dönmüyor, girdiği bölgeleri terörden temizliyor ve terörsüz yaşam alanları oluşturuyor.
Dün tam da bu stratejiye uygun yeni bir harekâtın başlatıldığını Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar açıkladı. Silahlı Kuvvetler, Irak'ın kuzeyinde yer alan Metina, Zap ve Avaşin-Basyan bölgelerini terörden temizlemek için karadan ve havadan "Pençe-Kilit Operasyonu"nu başlattı.
Türkiye ile bir paralellik var mı bilmiyorum ama bir süredir Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile PKK arasında da kanlı bir çatışma yaşanıyor. Aslında çatışmayı bizzat PKK başlattı.
