KARADENİZ SEYAHATİ BELEDİYE BÜTÇESİNDEN
Karadeniz turuna çıktığı aracın İBB'ye ait olduğunun ortaya çıkmasının ardından "Karadeniz turunu kendi cebinizden mi, yoksa parti mi karşılıyor?" sorusuyla ilgili İmamoğlu, "İstanbul halkı belediye başkanının yapacağı bu tür organizasyonlarda kendi şahsına dönük kısmını kendisi harcar, ben öyle yapıyorum. Bir bölümünde de tabii ki kurumun harcadığı birtakım lojistik katkı sunan şeyler vardır." dedi.
Milliyet Gazetesi yazarlarından Zafer Şahin de İmamoğlu'nun Karadeniz turunun parti içerisinde kriz çıkarttığını söyledi. Şahin yazısında, "Kemal Bey ve ekibine bu bayram zehir oldu. Aylar öncesinden çizdikleri yol haritası çöp olmak üzere. İmamoğlu'nun hamlelerinin siyaseten ne anlama geldiği çok açık: 'Madem Cumhurbaşkanı adayı olmamı istemiyorsunuz… Partiyi bana bırakın' diyor İmamoğlu." dedi.
İşte Şahin'in o yazısı
Kılıçdaroğlu'nun son grup toplantısında "Ya bana katılın ya yolumdan çekilin" diyerek çektiği restin muhataplarının kim olduğu hâlâ tartışılıyor. Kimi partideki sol kanada mensup vekilleri, kimi belediye başkanlarını işaret ediyor.
Bu boş bir tartışma… Çünkü Kemal Bey'i bu kadar kızdıran şey adaylık yolunda partisinden umduğu desteği alamaması değil. CHP'de mesele artık Cumhurbaşkanı adayının kim olacağından daha çok parti içi iktidarın kimde kalacağı boyutuna taşınmış durumda. Kılıçdaroğlu sonrasında partiye hâkim olmak isteyen ekipler arasında kıyasıya bir genel başkanlık yarışı bugünden başladı.
Kılıçdaroğlu'nun bu kadar gergin olma sebebi de tam olarak bu. Bir taraftan muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olmak için olağanüstü bir çaba gösterirken, diğer taraftan da partiyi elinde tutmaya çalışıyor. Ama hiç hesapta olmayan bazı gelişmeler onun de dengesini bozmuş gibi görünüyor.
Nedir o hesapta olmayan gelişmeler derseniz… En başa Ekrem İmamoğlu'nun Karadeniz turunu yazmak lazım. Kemal Bey ve ekibine bu bayram zehir oldu. Aylar öncesinden çizdikleri yol haritası çöp olmak üzere. İmamoğlu'nun hamlelerinin siyaseten ne anlama geldiği çok açık: "Madem Cumhurbaşkanı adayı olmamı istemiyorsunuz… Partiyi bana bırakın" diyor İmamoğlu. Karadeniz'den önce Ege'de bazı görüşmeler yaptığı, CHP eski İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat'ı İzmir'de ziyaret ettiği, genel başkanlık için destek istediği ve olumlu cevap aldığına dair kulisler var. Canpolat, CHP içinde önemli bir isim. Genel merkezin İstanbul'da kendisi yerine Canan Kaftancıoğlu'nu tercih etmesine İmamoğlu'nu destekleyerek cevap vermesi sürpriz olmaz.
Şimdi anladınız mı Kemal Bey neden bu kadar esip, gürlüyor. İşler yolunda gitseydi adaylığı garantiledikten sonra yerini geçici olarak Faik Öztrak'a bırakacaktı. Seçimi alırsa partide kontrol yine kendisinde ve ekibinde olacaktı. Kaybederse dönüş yolu zaten sonuna kadar açıktı. Ama İmamoğlu'nu bir türlü kontrol altına alamadı. Üstelik CHP'de genel başkanlık için harekete geçen tek isim İmamoğlu da değil. İki isim daha Kemal Bey sonrası için kolları sıvamış durumda. Milletvekillerine, belediye başkanlarına, il başkanlarına yönelik özel çalışmalar yapıyorlar.
Muhalefeti dizayn edeceğim derken partide kontrolü kaybeden Kemal Bey sinirlenmesin de kim sinirlensin?