Güney sınırlarımız boyunca oluşturduğumuz güvenlik bölgelerinin meşru gayesini sınırlarımızın içinde ve hemen ötesinde yıllardır koruduğumuz, her türlü ihtiyaçlarını karşıladığımız milyonlarca insanın sıkıntısını umursamayanların bize verecekleri ne müttefiklik ne de insan hakları dersi olabilir. Lafa gelince herkesin büyük laflar ettiği Karadeniz'in kuzeyindeki savaşta dahi toprak bütünlüğüne ve egemenlik haklarına yapılan saldırıyı asla kabul etmediğimizi açıkça belirttiğimiz Ukrayna'ya en ciddi, somut ve işe yarar desteği biz verdik. Rusya ile ilişki kurduğumuz her platformda ve her seviyede bu tutumumuzu kendilerine de mertçe söyledik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, krizin çözümüne hiçbir katkısı olmayacak şovlara katılmak yerine, Rusya ile siyasi ve insani ilişkileri sürdürerek, bölgede önce ateşkesin sağlanması, ardından kalıcı bir barış anlaşmasının yapılması hususunda en samimi çabaları Türkiye'nin sergilediğini vurguladı.
Erdoğan, "NATO'ya üyelik başvurusunda bulunan ülkeler tarihlerine bakarlarsa, bizim doğudan gelen tehditlere karşı kendilerine de çok büyük katkılar sağladığımızı göreceklerdir. Bizim, NATO'nun genişlemesi konusundaki yaklaşımımız, bağnazlıktan veya düşmanlıktan değil, terörle mücadele konusundaki ilkeli tutumumuzdan kaynaklanıyor." dedi.
- "YUNANİSTAN KİMİ TEHDİT EDİYOR?"
Bu çerçevede, geçen cuma ve cumartesi günü yoğun telefon diplomasisi yürüttüğünü belirten Erdoğan, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ile bu konuları enine boyuna konuştuklarını söyledi.
Muhataplarının tamamına, Türkiye'nin, NATO'nun genişlemesi konusundaki yaklaşımını, terörle mücadele ve müttefiklik dayanışması vurgularıyla açıkça paylaştığını belirten Erdoğan, "her şeyden önce, terör örgütlerinin, insanlığın güvenliği için ortada olan NATO'da yer almasını kabullenemeyiz" dediklerini aktardı.
"BUNDAN SONRASINI MİÇOTAKİS KENDİSİ DÜŞÜNSÜN"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu yanlışı, Yunanistan ve Fransa'nın NATO'dan çıkışı döneminde, Türkiye o zaman onlara desteği vermişti. Ve ne oldu? Şu anda bu Yunanistan, bizimle nasıl bir uyum içinde? FETÖ'nün Avrupa'ya gidiş güzergahı şu anda Yunanistan değil mi? İçindeki terör örgütlerini besleyen o değil mi? Ve hepsinden öte şu anda 10'a yakın üs var Yunanistan'da ve bu üslerle acaba Yunanistan kimi tehdit ediyor? Veya bu üsler Yunanistan'da niye kuruluyor? Şu anda Avrupa Birliği ülkelerine 400 milyar avro borcu olan bir Yunanistan var. Kendisiyle görüştük, kendisiyle yaptığımız görüşmede, 'aramıza üçüncü ülkeleri sokmayalım' diye mutabık kaldık. Buna rağmen işte şurada geçen hafta bir Amerika seyahati oldu ve senatoda Türkiye'nin aleyhine ne gerekiyorsa bu konuşmaları yaptığı gibi, 'F-16'ları sakın Türkiye'ye vermeyin' demek suretiyle Amerika'ya bu şekilde adeta telkinlerde bulundu. Şimdi biz, bu yıl Stratejik Konsey Toplantısı yapacaktık. Artık benim için Miçotakis diye birisi yok. Kendisiyle böyle bir görüşmeyi de yapmayı asla kabul etmiyorum. Çünkü biz, sözünde duracak, şahsiyetli, onurlu siyasetçilerle yola gideriz. Bundan sonrasını Miçotakis kendisi düşünsün. Kimlerle görüşecekse, kimlere nerede, nasıl üsler kurduracaksa buyursun kurdursun. Biz, bize yeteriz. Biz, kendimize yeteriz. F-16'lar konusunda da öyle zannediyorum ki Amerika herhalde Miçotakis'in ağzına bakarak kararını vermeyecektir."
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, İsveç ve Finlandiya'da halen devam eden Türkiye karşıtı yaklaşımları kabul edilemez bulduklarını belirterek, birkaç gün önce PKK/YPG, DHKP-C terör örgütlerinin Stockholm sokaklarında terör örgütünün liderlerinin posterleriyle yürüyüş yaptığına dikkati çekti.
İsveç Başbakanı Magdalena Andersson'a seslenen Erdoğan, şunları söyledi:
"Bak bana neler söyledin ama buyur. Bak Stockholm caddelerinde bağırarak çağırarak yürüyorlar. Senin polisin de onları koruma altına alıyor. Sadece orası mı? Almanya'nın caddelerinde de bunlar yine aynı şekilde bu tür gösterileri yapmıyorlar mı? Alman polisinin koruması altında yapıyor. Ama yeri geliyor bakıyorsunuz, orada bizim vatandaşlarımızdan herhangi birisi yanlışlık yaptığı zaman adeta yere bastırıyor Alman polisi ve dayanılmaz şekilde acılar çektiriyor. Hatta 15-16 yaşındaki Türk çocuğuna bunu yapıyorlar. Bütün bu olaylardan sonra bizden bazıları hala barış, hala dostluk… Olmaz böyle dostluk, olmaz böyle bir barış. Siz ancak terör örgütleriyle el ele kol kola yürümeyi beceriyorsunuz, ancak bunu başarıyorsunuz. Biz işimizi biliyoruz. Dolayısıyla atılması gereken adımları nasıl atacağımızı da biliyoruz. Bu ülkelerin, terör örgütlerine fiili ve siyasi destek vermekle Türkiye'den NATO üyeliğine 'evet' demesini beklemek arasında bir tercih yapmaları, bunun da somut emarelerini ortaya koymaları gerektiğini söyledik. Buradan bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum, Türkiye için tehdit oluşturan terör örgütlerine her türlü desteği vererek teröristleri koruyup kollayanlar, önce geçmişten beri bize karşı sergiledikleri hukuksuz, ciddiyetsiz ve kibirli tavırlarından vazgeçmelidir. Somut uygulamalarıyla bu değişimi gördüğümüzde Türkiye olarak üzerimize düşenleri yerine getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın."
"MGK'DE KARARLARIMIZI ALACAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin güney sınırlarına yönelik operasyonlarla ilgili de şöyle konuştu:
"Güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgeler oluşturmak için başlattığımız çalışmaların eksik kalan kısımlarıyla ilgili yeni adımları da yakında atmaya başlıyoruz. Ülkemize ve güvenli bölgelerimize sık sık yapılan saldırıların, tacizlerin, tuzakların merkezi konumundaki alanlar harekat önceliğimizin başında yer almaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, istihbaratımız, emniyet güçlerimiz hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz bu operasyonlar başlayacaktır. Perşembe günü yapılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantımızda bu hususları enine boyuna değerlendirecek ve kararlarımızı alacağız. Biz de gereken görüşmeleri yaparak, sürecin sağlıklı bir şekilde yürümesini temin edeceğiz. Ülkemizin güvenlik hassasiyetlerine saygı gösterenler ile kendi çıkarları dışında hiçbir derdi olmayanların ayrımını bu süreçte bir kez daha görecek ve gelecekteki politikalarımızın referansı yapacağız."
- "HER ALANINDA PROAKTİF BİR TÜRKİYE İNŞA EDİYORUZ"
Erdoğan, uzay alanında iddiasını ortaya koyan bir Türkiye için yaklaşık bir yıl önce Milli Uzay Programını açıkladığını anımsatarak, şunları söyledi:
"Ülkemizin uzay alanındaki hak ve menfaatlerini korumak için belirlediğimiz, Türkiye'ye ve medeniyetimize yaraşır, iddialı ama ayakları yere basan 10 hedefi paylaşmıştım. Aya ulaşmaktan uzay ekosistemi oluşturmaya, kalıcı uluslararası birliktelikler kurmaktan insan kaynağı geliştirmeye varan geniş bir yelpazedeki hedef başlıklarımızda adım adım ilerliyoruz. Bugün hedeflerimizden birine yönelik önemli bir duyuruyu paylaşmak istiyorum. Artık dünyada siyasi bağımsızlığın teknolojik bağımsızlıktan geçtiğini çok iyi biliyoruz. Türkiye olarak teknolojik bağımsızlığımızı tesis etmek üzere gerekli insan kaynağını yetiştirmek, alt ve üst yapı inşa etmek, bu alanda farkındalık oluşturmak için çalışıyoruz. Dünya düzeninin belirleyicisi konumundaki teknolojilerin savunmadan imalat sanayine, Ar-Ge'den bilişime kadar her alanında proaktif bir Türkiye inşa ediyoruz. Bu bakımdan, Türkiye için uzay yarışında yer almak lüks değil mecburiyettir. Teknoloji konusunda öncü olabilmek için uzay alanında edinilecek tecrübelerden, doğacak kazanımlardan hak ettiğimiz payı almamız gerekiyor. Milli Uzay Programı kapsamında gerçekleştireceğimiz her hedef, Türkiye'nin yeni yüzyılındaki başarıları için birer mihenk taşı olacaktır."
"GÖKLERE EN ÇOK YAKIŞAN BAYRAK, AY YILDIZLI AL BAYRAĞIMIZDIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de bir neslin ülkelerin uzay yarışını siyah beyaz televizyonlardan izlediğini belirterek, Milli Teknoloji Hamlesi vizyonuyla Türk gençlerinin uzay yarışının öncü aktörleri olmasını istediklerini söyledi.
Türkiye adına tarihi bir ana, yepyeni bir eşiğe hep birlikte adım atacaklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Eminim bu salondaki basın mensupları aracılığıyla, tüm bakan arkadaşlarım aracılığıyla birçok insan küçük yaşlarından itibaren uzaya gitme hayali kurmuştur. Hala kuranlar da vardır. Artık o vakit geldi. Milli Uzay Programımız çerçevesinde bir Türk vatandaşının uluslararası uzay istasyonuna gönderilmesi sürecini resmen başlatıyoruz. Hiç şüphesiz bu milli bir görev olacak. Uzaya göndereceğimiz vatandaşımız kendisinin ya da Türkiye'deki diğer bilim insanlarının yer çekimsiz uzay ortamında yapmak istedikleri bilimleri, test ve deneyleri gerçekleştirme imkanına sahip olacak. Bu milli göreve başvuru için 'uzaya.gov.tr' adresini oluşturduk. Belirlenen o eğitim şartlarını sağlayan 45 yaşından genç tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu görev için başvurabilirler."
Başvurular arasından seçilecek iki adayın bilim elçisi olarak uzaya çıkış süreci için gerekli tüm eğitimleri alacağını ifade eden Erdoğan, "Eğitimleri sonunda bu iki adaydan biri üstlendikleri tarihi görev için 2023 yılında Uluslararası Uzay İstasyonu'na gönderilecek. Şüphesiz göklere en çok yakışan bayrak, ay yıldızlı al bayrağımızdır. Bayrağımızı uzayda gururla taşıyacak olan arkadaşımız inanıyorum ki bilgisiyle, tecrübesiyle gelecek nesillere de rol modellik yapacaktır. İnşallah Türkiye'nin tecrübe ettiği diğer birçok ilk gibi bu tarihi adımın onurunu milletimize yaşatmak da yine hükümetimize nasip olacaktır. Gelecekteki milli kahramanımıza şimdiden başarılar temenni ediyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Neil Armstrong'un hala unutulmadığını belirterek, "Şimdi de içimizden biri gidecek, inşallah onu da bizden sonra gelen nesiller unutmayacaklar. Bu büyük adımın ülkemize, milletimize, özellikle de gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum." dedi.