Erdoğan, bugüne kadar mezun edilen binlerce subay ve astsubayla tüm kuvvetlerin personel eksiklerini önemli ölçüde tamamlayıp hevesleri bir kez daha kursaklarda bıraktıklarını dile getirdi.
"TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ GERÇEK ANLAMDA MİLLETİN ORDUSU HALİNE GELMİŞTİR"
Kahraman ordunun personel eksiğine rağmen yürüttüğü sınır ötesi harekatları ve aksatmadığı uluslararası misyonlarıyla dimdik ayakta durduğunu herkese ispatladığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu yeni dönemde sadece sistemi ve müfredatı yenilemekle kalmadık. Üniversitemizin binalarından, öğrencilerimizin eğitim öğretim şartlarına kadar her alanda iyileştirmeler yaptık. Önce vesayetçilerin, ardından FETÖ'cülerin adeta kapalı devre bir sistem haline dönüştürdükleri Türk Silahlı Kuvvetleri personel temin, eğitim, görev ve terfi mekanizmalarını milletimizin tüm evlatlarının erişimine açtık. Böylece Türk Silahlı Kuvvetleri gerçek anlamda milletin ordusu haline gelmiştir."
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, gençleri, Milli Savunma Üniversitesinin eğitim öğretim kurumlarına katılmaya, kahraman ordunun saflarında yer almaya davet etti.
Türkiye'nin askeri personel eğitim sisteminin kendi ihtiyacını karşılama yanında geniş bir coğrafyadaki dost ve kardeş ülkelerin istifadesine açık olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Yeni sistemde 2017 yılından bugüne kadar 417'si dost ve kardeş ülke personeli olmak üzere toplamda 2 bin 752 subay, taktik, operatif ve stratejik seviyelerde eğitim görmüştür. Halen üniversitemize bağlı çeşitli kurumlarda 27 farklı ülkeye mensup 1168 dost ve kardeş ülke personeline eğitim verilmektedir." diye konuştu.
Erdoğan, kurmaylık eğitimini iki aşamalı hale getirerek, aday subay ve taktik akademik eğitim tabanını genişlettiklerini söyledi.
İyi eğitimli, nitelikli, milletine ve devletine sadakatle bağlı, maneviyatı güçlü, disiplinli bir personel yapısı ve Allah'ın izniyle ordunun karada, denizde ve havada üstesinden gelemeyeceği hiçbir tehdit olmadığını ifade eden Erdoğan, son 6 yılda harekat alanlarında gösterdiği "dosta güven, düşmana korku veren" başarılarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünyanın sayılı ordularının başında geldiğini aktardı.
Erdoğan, geçen günlerde Kara Kuvvetlerinin 2231. kuruluş yıl dönümünün coşkusunu yaşayan bir ülkeye ve millete yakışanın da bu olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Esasen Türkiye'nin askeri personel yetiştirme sistemini çok daha uzun bir süre önce değiştirmesi, yenilemesi gerekiyordu. Ancak tıpkı diğer milli savunma hamlelerimizin önünün sinsice kesilmesi gibi bu reform ihtiyacı da sürekli sabote edilmiştir. Hatta Milli Savunma Üniversitemizi kurarak yeni eğitim öğretim sistemine geçmemizin ardından da bu sabotaj girişimleri devam etmiş, sistemi çökertmek için her türlü gayret gösterilmiştir. Her yeni sistem gibi bunun da elbette eksikleri, geliştirilmesi gereken tarafları olabilir. Önemli olan hüsnüniyetle ve yapıcı bir yaklaşımla bu tekliflerin ortaya konmasıdır. Sistemi tamamen çökertip eskisinin de gerisine düşürme gayretlerini bu kapsamda görmüyor ve nazarıdikkate almıyoruz."
"TSK'YI DÜNYANIN BİR NUMARASI HALİNE GETİRENE KADAR SÜREKLİ YENİDEN DOĞACAĞIZ"
Türkiye'nin ihtiyacının geriye değil, ileriye doğru adımlar atmak olduğunun altını çizen Erdoğan, "Ne diyor Yunus Emre? 'Her dem yeniden doğarız. Bizden kim usanası.' Evet, biz de Pir'in izinden giderek diyoruz ki, Türk Silahlı Kuvvetlerini tüm unsurlarıyla birlikte eğitimi, donatımı, teknolojisi, tecrübesiyle dünyanın bir numarası haline getirene kadar sürekli yeniden doğacağız, sürekli daha ileriye doğru adımlar atacağız." diye konuştu.
"Hatırlarsanız 1800'yü yıllar boyunca dört bir yandan parça parça kopartılan vatan topraklarını 1900'lerle birlikte tamamen zapt etmek isteyen müstevlilere Çanakkale'de unutamayacakları bir ders vermiştik" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Anadolu'yu paylaşmaya çalışanları da Milli Mücadele ile topraklarımızdan kovup, son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak binlerce yıllık tarihimize yeni bir sayfa açmıştık. Cumhuriyet tarihi boyunca da istiklal ve istikbal mücadelemiz kesintisiz devam etti. Asırlık kayıpların tüm insani ve ekonomik yükünü omuzlayan, harap ve bitap vaziyetteki Anadolu'yu yeni bir atılımın kaynağı haline getirmeye çalışan milletimiz bir yandan da tarihini, medeniyetini ve değerlerini korumanın mücadelesini veriyordu."
Küresel siyasi ve ekonomik düzenin kurucularının Türkiye'yi bu sistemin dışında tutmak için her yolu denediklerini ve her yöntemi kullandıklarını aktaran Erdoğan, şunları aktardı:
"Gazi Mustafa Kemal'in ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma vasiyeti maalesef hakkıyla yerine getirilemedi. Milletimizin desteğiyle başlatılan her demokrasi ve kalkınma hamlemizin önü bir şekilde kesildi. Tek parti faşizmiyle darbelerle vesayetle siyasi güvensizlikle ekonomik istikrarsızlıkla toplumsal çatışma çıkarma gayretleriyle terör örgütleriyle velhasıl akla gelen gelmeyen tüm yol ve yöntemlerle bizim başımızı yerden kaldırmamamız için çok çalıştılar, çok uğraştılar."
"TERÖRLE MÜCADELEMİZİ İNŞALLAH SIFIRI TÜKETENE KADAR YÜRÜTECEĞİZ"
Bu tablodan mazisi nice şanla, şerefle, zaferle dolu ordunun da nasibini aldığına değinen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Aslına bakılırsa Türkiye Kıbrıs Barış Harekatı'na kadar ordusunun gerçek durumunu görme imkanını bulamamıştır. İşte kısa bir süre önce bir Efes Tatbikatı gerçekleştirdik. Bu Efes Tatbikatı'na dünyadan 39 ülke, başta Amerika olmak üzere katıldılar. Başarılı bir Efes Tatbikatı ile dünyada hamdolsun gayet güzel bir ders verdik. Bu şunu gösteriyor: Türkiye evet, küllerinden kalkan bir millet olarak yeniden her an, her yerde, her türlü zafere hazırdır. Bunu Azerbaycan'da, Karabağ'da gösterdik. Bunu Libya'da gösterdik. Bundan sonra nerede, nasıl olursa olsun yine göstermeye hazırız. Kıbrıs Harekatı sırasında ve sonrasında maruz kaldığımız ambargolar ile yaşadığımız akıntılar ve sıkıntılar bizi bu acı gerçeklerle gerçekleştirmiştir. Bu tarihten sonra hakikat fark edilmiş olsa da gereken altyapıların kurulması ve dönüşümlerin gerçekleştirilmesi çeşitli bahanelerle hep engellenmiştir. İşte şu anda dün biten NATO görüşmelerinde de herkesin aynen ifade ettikleri gibi Türkiye terörle mücadelede, teröre karşı vermiş olduğu mücadelede hakkı teslim edilmesi gereken bir ülkedir. Biz bu terörle mücadelemizi inşallah sıfırı tüketene kadar yürüteceğiz."
Geniş bir alanda yürütülen terörle mücadele operasyonlarının dahi ihtiyaç olan dönüşümün tam manasıyla hayata geçirilebilmesine yetmediğini dile getiren Erdoğan, hükümete geldiklerinde önce gerçek fotoğrafı görebilmek için epeyce bir uğraşmak mecburiyetinde kaldıklarını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü hala etkisini sürdüren bürokratik vesayetin önümüze çektiği perdeleri aralamak ve gerisindeki tabloya vukufiyet kesbetmek öyle kolay değildi." dedi.
"DARBE GİRİŞİMİYLE ORDUDAN KAYNAKLANAN ENGELLEME ÇABALARININ SEBEBİ ORTAYA ÇIKTI"
Bu safhaya geldiklerinde ise kelimenin tam anlamıyla dehşete kapıldıklarını, hemen kolları sıvadıklarını aktaran Erdoğan, "Demokrasi ve kalkınma hamlemizde savunma sanayimize özel bir yer verdik. Türk Silahlı Kuvvetlerimizi günün ihtiyaçlarına göre donatmaya yönelik güçlü bir savunma sanayi ekosistemi kurmak için harekete geçtik." diye konuştu.
Erdoğan, bilime, araştırma, geliştirmeye, üretime dayalı savunma sanayi projelerinin önemli bir kısmını himayelerine alıp süreçlerin hızla ilerlemesini temin ettiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Attığımız her adımda, dışarıda önümüzün kesilmeye çalışılmasını anlayabiliyorduk ama içeride maruz kaldığımız engellemelerin sebebini çözmekte doğrusu zorlanıyorduk. Her biri farklı ideolojik kimlik, siyasi üslup, teknik gerekçe içeren bu gayretlerin gerisindeki siluetin aslında aynı olduğunu zaman içinde yaşadığımız hadiseler bize tüm açıklığıyla gösterdi. Emniyet, yargı, darbe girişimiyle sivil bürokraside maruz kaldığımız sabotajların 15 Temmuz darbe girişimiyle de ordudan kaynaklanan engelleme çabalarının sebebi ortaya çıktı. Kamunun her alanında gerçekleştirdiğimiz, yakın tarihimizin en büyük tasfiyesi ve hukuk önünde halen süren hesaplaşma bir anlamda ülkemizin önündeki mayınları, taşları, dikenleri de temizlemiştir. Türkiye sınır ötesi harekatlarından bölgesel ve küresel gelişmeler karşısında oyun kurucu konumunu güçlendirmesine kadar tüm önemli başarılarını bu temizliğin ardından hızlandırmış veya gerçekleştirmiştir. Elbette ortada gözüken kuklaların iplerini kimlerin ellerinde tuttuklarını, oyuncuların sahneye koyduğu senaryoların kimler tarafından yazıldığını gayet iyi biliyoruz. Emin olun bunlarla hesaplaşmamızı da kendi usulünce her fırsatta ve her zeminde yapıyoruz ve yapmayı sürdüreceğiz."
Erdoğan, 2053 vizyonlarını gençlere bırakacakları en büyük miras olarak tarif etme sebeplerinin de aynı olduğunu dile getirdi.
Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasında en büyük desteği, ordunun caydırıcı kabiliyetlerinden, başarılı harekatlarından, vakur ve sağlam duruşundan aldıklarını vurgulayan Erdoğan, ''Bu vesileyle Malazgirt Zaferi'nden bugüne yaşadığımız toprakların vatanımız olması ve kalması için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden tüm şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle, şükranla yad ediyoruz. Halen sınırlarımızda ve ötesinde vazife başında olan kahraman askerlerimizin her birinin alınlarından öpüyor, 'Rabb'im her birini esirgesin' diyor, gazalarının mübarek olmasını temenni ediyorum." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Madrid'deki NATO zirvesinde müttefiklerle küresel ve bölgesel güvenlik meselelerini görüştüklerini belirterek Türkiye'nin yaklaşımlarını tekrar ifade etme imkanı bulduklarını aktardı.
NATO'nun, kuruluşundan bugüne 70 yıl çeşitli tartışmaların odağında yer almasına rağmen hala dünyanın en önemli, kapsamlı, etkin güvenlik teşkilatı olduğunu söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin, en eski ve en önemli üyeleri arasında bulunduğu teşkilata verdiği katkılarla daima NATO içinde seçkin bir konumda yer aldığını vurguladı.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak bir süredir NATO bünyesinde müttefiklik ilişkisi içinde bulunduğumuz ülkelerin Türkiye'nin terörle mücadele ve sınırlarını koruma hassasiyetlerine yeteri kadar destek vermedikleri açıktır. Daha 6-7 yıl önce DEAŞ, PKK, YPG, FETÖ gibi terör örgütleri sınırlarımıza dayandığında NATO üyesi sözde müttefiklerimizin nasıl bize sırtlarını döndüklerini unutmadık. Hamdolsun kendi güvenliğimizi sağlayacak güce, imkana, kabiliyete sahip olduğumuz için bu eksikliği çok önemsemedik. Ancak terörle mücadelemiz, sınır güvenliğimiz, milli çıkarlarımız bakımından inisiyatif sahibi olduğumuz her durumda bu hassasiyetlerimize uygun tavırlar ortaya koymamız da kusura bakmasınlar, gayet tabiidir.
"YENİ HAREKATLARLA HEDEFLERİMİZE DOĞRU İLERLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
NATO'daki son gelişmelerin bu kapsamda değerlendirilmesi yerinde olacaktır. Üyelik için başvuran ülkelerin şartlarımızı kabul etmeleri ve bunu yazılı taahhüde bağlamaları ilk adımdır ve son iki ülke üye olmamıştır, üyelik davetine tabi olmuştur. Bunlarınki bir üyelik davetidir. Şartları yerine getirirlerse biz de üzerimize düşen görevi yaparız. Şimdi bu taahhütlerin her birinin hayata geçirildiğini görme vaktidir. Şayet bu konuda bir oyalama veya riyakarlık emaresi görürsek, en baştaki tavrımıza geri döneceğimizden kimse şüphe etmesin. Biz nasıl herkese karşı açık yürekliysek ve sözlerimizin arkasındaysak, aynı tavrı muhataplarımızdan da beklemek hakkımızdır. Bu yaklaşımı sınırlarımız boyunca kurmakta olduğumuz güvenli alanları her şeye ve en başta da müttefiklerimize rağmen oluştururken de sergiledik. Hiç kimseye yalan söylemedik. Hiç kimseyi kandırmaya çalışmadık. Atacağımız her adımı çok önceden ilan ettik. Söylediğimizin dışında bir iş de yapmadık. Ülkemizi güney sınırları boyunca bir terör koridoruyla kuşatmaya çalışanlara cevabımızı bu şekilde verdik, vermeyi sürdüreceğiz. Güvenli alanlarımızın eksik kalan kısımlarıyla ilgili kesintisiz çalışıyoruz. Hazırlıklarımızı tamamladığımız her an ve her yerde yeni operasyonlarla, yeni harekatlarla hedeflerimize doğru ilerlemeye devam edeceğiz."
''DİKKATİMİZİ DAĞITMA GAYRETLERİNİN FARKINDAYIZ''
"Yunanistan kullanılarak yürütülen dikkatimizi dağıtma gayretlerinin farkındayız." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk hava alanlarını, etkinlik sahalarını sürekli tahrip, tahrik edenlere Hava Kuvvetleri başta olmak üzere gerekli dersi gereken yerde verdiklerini, bundan sonra da vermeye devam edeceklerini vurguladı.
Erdoğan, "Ege'deki haklarımızdan en küçük bir taviz vermeden uluslararası anlaşmaların verdiği imkanları sonuna kadar kullanarak Batı'daki kara, deniz ve hava sınırlarımızı koruyacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Aramızdaki ihtilafları diyalog ve müzakere yoluyla çözmeye çalışmak yerine birilerinin eteğinin altına saklanarak kabadayılığa yeltenen Yunanistan yönetimine de hem bölgemizde yaşanan gelişmelerden hem de bir asır önceki hadiselerden ibret almasını tavsiye ediyoruz." diye konuştu.
Ege'deki komşu devletin siyasi, ekonomik ve askeri bakımdan Türkiye ile mütenasip konumda yer almadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için Türkiye'nin stratejik hesapları içinde Yunanistan konusunun hak ettiği kadar bir yere sahip olduğunu söyledi.
Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Yunan halkının sonu kendileri bakımından felaketle bitecek maceralar peşinde koşan yöneticilerine gereken mesajı ve dersi demokratik yollardan vereceğini ümit ediyorum ve şimdiden yaklaşan Kurban Bayramı'nızı tebrik ediyorum. Kurban Bayramı'nın milletimiz ve tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını Allah'tan temenni ediyor, birliğimizin, beraberliğimizin daim olmasını niyaz ediyorum."
Törenden notlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesine gelişinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Rektör Prof. Dr. Erhan Afyoncu ve diğer yetkililer tarafından karşılandı.
Tören kıtasını selamlayan Erdoğan'ın salondaki yerini almasının ardından başlayan törende, saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu.
Dereceye giren subayların diplomaları; Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Bakan Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ve Milli Savunma Bakan Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu tarafından verildi.
Törende, dereceye giren subaylar tarafından yaş kütüğüne plaket de çakıldı.
Rektör Prof. Dr. Afyoncu'nun da bir konuşma yaptığı törende, mezun olan diğer subayların diplomaları protokol üyelerince verildi.