Yeni yetişen nesillerimize bu hain darbe kalkışmasını unutturmayacağız. Emperyalist ülkelerin yönlendirdiği bu darbecilere karşı nasıl durduysak yeni nesillerimize de bunu öğreteceğiz. Bundan sonra böyle bir şey ülkemizde olmayacak."
ABLASI AYŞE VARANK ARSLANTÜRK İLHAN HOCA'YI ANLATTI
Darbecilerin harekete geçtiğini duyar duymaz hiç düşünmeden sokağa çıkan ve Vatan Caddesi'ndeki Emniyet Müdürlüğü önünde kalabalıkların arasına karışan Prof. Dr. İlhan Varank, darbecilerin planlarını bozmak için canını ortaya koydu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde çatışma olduğunu öğrenen İlhan Hoca, direnişini sürdürmek için hemen oraya koştu. Saraçhane'de hainlerin silahından çıkan kurşunla şehit düşen İlhan Hoca, geriye kendisiyle gurur duyan bir aile bıraktı. Prof. Dr. İlhan Varank'ın ablası Ayşe Varank Arslantürk, 15 Temmuz gecesini, İlhan Hoca'yı ve aralarındaki ilişkiyi anlattı: "Biz o gece çok büyük bir kayıp verdik ama tabii ki kayıp kelimesi göreceli bir şey. Neyi kaybettik, neyi kazandık böyle de düşünmek lazım. Kardeşimi kaybettik ama bir şehit kazandık. Onun adına üzülmedim, biz inançlı insanlarız, şehadetin ne kadar önemli ve kıymetli olduğunu biliyoruz. Ben kardeşimle beraber en iyi arkadaşımı kaybettim. Aramızda bir buçuk yaş vardı, ben dünyayı tanımaya başladığımdan beri İlhan vardı yanımda. O gün çok tedirgin olmuştum. Bir gün öncesinde içimden geldi ve İlhan'ı aradım ve 'Piknik yapalım' dedim. O da hemen kabul etti. Bizim sitenin bahçesinde piknik yaptık ve geç saatlere kadar oturduk. Ertesi gün ise yani 15 Temmuz günü, İlhan bir arkadaşına Mahmutpaşa'yı gezdirecekti.
Çocukluğumuz oralarda geçti. İlhan yanına kendi oğlunu almış, arkadaşı da yanına kendi oğlunu almış ve Mahmutpaşa'yı gezmişler. Cuma namazını orada kılmışlar. O sırada İlhan'ın telefonunun şarjı bitmiş. Gece yarısına doğru gibi beni aradı. Darbe girişimi başlamıştı. Benim tedirgin olduğumu fark edince yanıma gelmek istedi. 'Muhtemelen sokakta asker vardır, buraya gelirken başına bir şey gelir, sakın gelme' dedim. O da, 'Korkma abla, ülkeyi onlara bırakacak değiliz, çıkar ülkemizi savunuruz' dedi. Telefonu kapattıktan sonra Cumhurbaşkanımızın çağrısı oldu, İlhan o sırada eşimi aramış ve 'Abi ne yapıyoruz' demiş. Eşim de o esnada arkadaşıyla birlikte havaalanına doğru yola çıkmış. İlhan da evden abdestini alıp spor ayakkabılarını giyip çıkmış. O süre zarfında beni hiç aramadı. En son saat 02.00 gibi bizim aile grubumuzda bir görüntü paylaştı. Yerde bir kan birikintisi görünüyordu. Bir anlam veremedim. Ben zaten İlhan'ın sokakta olduğunu bile bilmiyordum. Başka bir şey yazmadı, sadece bu görüntüyü paylaştı. Sonrasında beni Mustafa Bey (Varank) aradı. Haber ona gitmiş, ondan sonrası bende yok zaten. Hemen hastaneye koştuk. Vurulduğu yerde vefat etmiş.
İlhan üniversiteyi Balıkesir'de okudu, ondan sonra uzun yıllar hep dışarıdaydı. Bizim aramız çok iyiydi. Ben İlhan sayesinde hiç kız kardeş eksikliği çekmedim. 'Çok mu yakın bir hayat sürdünüz' diye sorsanız, pek sayılmaz, ama hiç kopmadık."