"İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR MÜŞTEREK DERDİMİZ OLMALIDIR"
Yunus Emre'nin "Hakk'ı gerçek sevenlere, cümle alem kardeş gelir" sözlerini anımsatan Emine Erdoğan, "Ne birbirimizden ayrıyız, ne de birbirimizden farklı. Hepimiz insan olarak aynı mayadan yaratıldık. Aynı yeryüzünde, aynı semanın altında, büyük bir insanlık ailesinin mensupları olarak yaşıyoruz. Bir gün tüm dünyanın hayata bu sevgi penceresinden bakmasını diliyorum." diye konuştu.
Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
"İnsanlığa karşı işlenen suçlar müşterek derdimiz olmalıdır. İstisnasız her biri uluslararası toplumun gündemine girmelidir. Nerede insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları ihlal ediliyorsa hepimizin kalbi orada atmalıdır. Çünkü gerçek vicdan, dökülen tüm gözyaşlarına eşit yakınlıktadır.
Bu noktada, sanatın, insanlara en hızlı ulaşan, fikirleri ve duyguları en rafine haliyle taşıyan bir araç olduğuna inanıyorum. Zira sanat, birleştirici güçler arasında en ön sırada yer alır. Çünkü sanat, tüm önyargıların arasından sızarak kalbin en hassas, en masum ve hakikate en yakın mevkisine varır. İnsana huzuru ve birliği hatırlatır. O yüzden insana kaybettiği duyarlılığı kazandıracak bir ilaç varsa o da sanattır."
"SANATIN OLDUĞU YERDE 'ÖTEKİ' KALMAZ"
Sanatın küresel kamuoyu oluşturmada, temel insan haklarından mahrum edilmiş herkes için eşit refleksler geliştirmede de öncü bir role sahip olduğuna ve müziğin de sanat dalları içinde ayrı bir yeri bulunduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, müzik sayesinde birbirini tanımayan insanların hüzünde, mutlulukta ve birçok duyguda ortak hale gelebildiklerini dile getirdi.
Emine Erdoğan, "Şu bir gerçek ki sanatın olduğu yerde 'öteki' kalmaz. Çünkü duyguların ortak paydasında buluşan insanlar, birbirlerinin gözlerinde artık kendilerini görmeye başlarlar. Ben diye başlayan cümleler, 'biz' olur. İşte, bu birliği bozmaya da kolay kolay kimsenin gücü yetmez." diye konuştu.
Müziğin nefret söylemleri, ayrımcılık gibi engelleri aşma gücüne işaret eden Emine Erdoğan, müziğin, coğrafyalar ve halklar arasında köprüler kuran, çok güçlü bir diplomasi aracı olduğunu aktardı.
"DÜNYA BİR SAVAŞ VE YIKIM YERİ OLMAMALI"
Emine Erdoğan, dünyanın birçok yerinde yaşanan çatışmalara, Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte zorla yerinden edilen insanların sayısının 100 milyona ulaşmasına dikkati çekti.
Savaştan, zulümden kaçan ailelerin, korku içindeki çocukların yaşadıklarına işaret eden Emine Erdoğan, "Birleşmiş Milletler, mülteci sayısının 100 milyona ulaşmasının alarm verici olduğunu söylüyor. Dünya bir savaş ve yıkım yeri olmamalı. Zorla yerinden edilmiş 100 milyon insan, dünya nüfusunun yüzde 1'ini temsil ediyor. Bu rakam, dünyanın en kalabalık 14'üncü ülkesine denk." dedi.
"SANATIN ELİYLE BU ZARARI TAMİR ETMEMİZ LAZIM"
Rakamlara değil bu yıkımın ardındaki insanların hikayelerine vakıf olmaya ihtiyaç bulunduğunun altını çizen Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sanatın her dalıyla, savaşların beşeriyete verdiği zararı anlatmamız ve yine sanatın eliyle bu zararı tamir etmemiz lazım. Halihazırda, bu küresel krizlerin üstesinden insani yardımlarla gelmeye çalışıyoruz. Ancak biliyoruz ki bunlar palyatif çözümlerden ileri gitmiyor. Geçici barınma imkanları, sağlık ve gıda destekleri, insanları hayatta tutar, ama bir hayat kurmaz.
Esas olan, savaşların yıktığı yerleri yeniden imar etmek ve savaşa geçit vermeyecek bir zihniyet kalkanı oluşturmaktır. Bu zihniyet ise ancak barışa, insanın insana emanet olduğuna inanmış vicdanlarla oluşabilir. Bunun yolu da her insanın hakkını kendi hakkımız, onurunu kendi onurumuz saymaktan geçer."
"TÜM SANATSEVERLERİ BARIŞ KONSERİ'NE DAVET EDİYORUM"
Barışın, huzurun herkes için tesis edilebildiği bir dünya temennisinde bulunan Emine Erdoğan, sözlerini, "Yarın CSO Ada Ankara'da, 21 Temmuz Perşembe Atatürk Kültür Merkezi'nde Filistin Gençlik Orkestrası ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası iş birliğinde gerçekleştirilecek Barış Konseri'ne tüm sanatseverleri davet ediyorum." ifadeleriyle sonlandırdı.
"SON DÖNEMDEKİ GELİŞMELER, FİLİSTİNLİLERİN SESİNİN DAHA FAZLA DUYULMASINA VESİLE OLACAK"
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da konuşmasında, Türkiye ile Filistin arasında gönülden gönüle uzanan kuvvetli bağlar bulunduğunu vurguladı.
Türkiye'nin hem ikili ilişkiler çerçevesinde hem de uluslararası platformlarda Filistin'i hiç yalnız bırakmadığının ve bırakmayacağının altını çizen Ersoy, Mescid-i Aksa'da yaşanan ihlaller ve saldırıların tüm Müslümanları derinden yaraladığını söyledi.
Filistinlilerin genç, yaşlı demeden Mescid-i Aksa'yı savunmasının insanın haklı davasında ne kadar güçlü olabildiğini de gösterdiğine işaret eden Ersoy, şöyle konuştu:
"Türkiye'miz Cumhurbaşkanımızın vizyoner dış politikası çerçevesinde İsrail'le de diyalog kanallarını araladı. Ancak bu adımlar Filistin'in haklı davasına asla gölge düşürmeyecektir. Aksine son dönemdeki bu gelişmeler, bölgedeki gerginliğin azaltılmasına önemli katkı sağlarken Filistin davasının, Filistinlilerin sesinin daha fazla duyulmasına vesile olacaktır."
Bakan Ersoy, tarihin güçlü olanları değil haklı olanları yazacağını vurgulayarak, Başkan Erdoğan liderliğinde Filistin'in haklı davasını savunmayı tarihi bir sorumluluk olarak değerlendirdiklerini belirtti.