Türkiye, İran ve Rusya arasında kritik 3'lü zirve! Başkan Erdoğan'dan dünyaya net operasyon mesajı: Suriye'den terörü söküp atacağız
Türkiye, İran ve Rusya liderlerinin bir araya geldiği üçlü zirve sona erdi. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi kritik toplantı sonrası açıklamalarda bulundu. İran Cumhurbaşkanı Reisi "Suriye'ye insani yardımların ulaştırılması konusuna vurgu yapıldı" dedi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise "Üç ülke hem fikir ki Suriye krizi sadece diplomatik yöntemlerle çözülebilir." açıklamasında bulundu. Başkan Erdoğan da burada yaptığı açıklamada "Hedefimiz terörü Suriye'den söküp atmaktır. Zirvenin Suriye krizinde çözümün önünü açabilecek en etkili girişim olduğunu gördük." ifadelerini kullandı. Zirve sonrası 16 maddelik ortak bildiri yayımlandı.
takvim.com.tr
Giriş Tarihi :19 Temmuz 2022 , 20:51Güncelleme Tarihi :20 Temmuz 2022 , 00:01
Toplantının ardından Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Reisi ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Daha sonra da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili bir görüşme gerçekleştiren Erdoğan dünyanın gözünün çevrildiği görüşmelerden olumlu sonuçlar çıkacağını belirtmişti.
Başkan Erdoğan özellikle terörle mücadelenin altını çizerken, "Terörü Suriye'den söküp atacağız." dedi.
İşte açıklamalardan öne çıkanlar;
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, ülkesinin Suriye krizine siyasi çözümü ve bu konuda her türlü inisiyatifi desteklediğini belirtti.
İran Cumhurbaşkanı Reisi, Türkiye-Rusya-İran arasında başkent Tahran'da düzenlenen "Astana Formatında 7. Üçlü Zirve Toplantısı"nın açılışında konuştu.
ABD'nin Suriye'deki "gayrimeşru" varlığının bu ülkede istikrarsızlığa neden olduğunu belirten Reisi, "İran, Suriye'yi daha güçlü şekilde desteklemeye devam edecektir. Zengin petrol bölgelerini yağmalayan ABD mümkün olduğunca çabuk Suriye'den çekilmelidir." dedi.
Reisi, Suriye'yi istikrara kavuşturmanın tek yolunun, bu ülkenin ordusunun sınırlarda güçlü mevcudiyeti ve Esed rejiminin komşu ülkelerle iş birliği olduğunu savunarak, "Suriye sınırlarının ihlali terörle mücadeleye yardımcı olmamıştır." ifadesini kullandı.
"İran, Suriye krizine siyasi çözümü ve bu konuda her türlü inisiyatifi destekliyor." diyen Reisi, Suriye'nin kaderinin dış müdahale olmadan Suriye halkı tarafından belirlenmesi gerektiğini ifade etti.
Reisi, Suriyeli mülteciler konusuna da değinerek, "Bu mesele çok önemlidir. Uluslararası toplum, yerinden edilmiş Suriyeli mültecilerle ilgili krizi çözme sorumluluğunu taşıyor. Bu konuda yapılacak her türlü girişimi destekleyeceğiz." diye konuştu.
ABD'nin tek taraflı politikalarını, Suriye ve diğer ülkelere yönelik yaptırımlarını da kınayan Reisi, bu yaptırımların ülkelerin egemenliğiyle çeliştiğini vurguladı.
Suriye'de askeri çözüm yolunu desteklemediklerini belirten Reisi, "Suriye'deki krizin başlamasının üzerinden 11 yıl geçti ve İran, hala krizin tek çözümünün siyasi olduğuna ve askeri çözümün durumu daha da kötüleştireceğine inanıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Reisi, İsrail'in Suriye'ye yönelik saldırılarının ve Golan'ın işgalinin bu ülkenin egemenlik haklarının ihlali olduğunu kaydetti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran'ın başkenti Tahran'daki üçlü görüşme öncesinde yaptığı açıklamada, "Suriyeliler kendi aralarında anlaşmalı. Bağımsız ülkelerin geleceğini kurmak için bazı adımlar atılmalı" dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile İran'ın başkenti Tahran'daki üçlü görüşmenin basına açık kısmında gerçekleştirdiği konuşmasında, "Öncelikle ben İran Cumhurbaşkanına teşekkür ederim. Çünkü Astana sürecindeki 7. Zirve ve yüz yüze görüşme bizim için önemliydi. Bu görüşmede Suriye'de yaşanan sorunları da gözden geçirdik. Genel olarak baktığımızda Türkiye, Rusya ve İran'ın, Suriye çalışmaları önemlidir. Bizim tarafımızdan bakıldığında ise sivillere karşı kullanılan güç azaldı. Astana Zirvesi, Suriye'de tamamen çözüm bulana kadar devam etmeli. Ayrıca bizim prensiplerimiz var. Bağımsızlık, Suriye için çok önemli ve çalışmalarımızı bu yönde sürdürmekte bizim için önemlidir. Üçlü görüşmelerin ilerlemesi de önem arz ediyor" dedi.
"ABD VE DİĞER ÜLKELER, SURİYE'NİN DEĞERLERİNİ ÇALMAYA DEVAM EDİYOR"
Sözlerinin devamında Suriye'nin egemenliğine dikkat çeken ve bu konuda batılı ülkelerin Suriye'deki politikalarını eleştiren Putin, "Suriye konusundaki diyaloglarımızla, Suriye halkının kendi inisiyatifiyle karar almasını sağlamamız lazım. O yüzden anayasa komisyonu oluşturulmuştu. Suriyeliler kendi aralarında anlaşmalı. Bağımsız ülkelerin geleceğini kurmak için bazı adımlar atılmalı. Suriye'de uluslararası terör ocaklarını söndürmek için çabalarımız sürecek. Şunun altını çizmek isterim ki, Suriye'de terör örgütlerinin etkisini görebiliyoruz. ABD ve diğer ülkeler, Suriye'nin değerlerini çalmaya devam ediyor. Rusya, İran ve Türkiye, Suriye halkına yardım etmek için birçok konuya el atıyor. Mülteciler konusunda da elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Ayrıca uluslararası toplumun diğer üyelerinin de bu yardımlara katılmalı. Bizim görüşmelerimizin olumlu ve faydalı olacağını düşünüyorum. Rusya'da da bazı görüşmeler olacak. Burada bulunan tarafları ülkemizde görmekten mutluluk duyacağız" ifadelerini kullandı.
"ŞER ODAKLARINI SURİYE'DEN SÖKP ATACAĞIZ"
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütleri ile mücadelemiz, nerede ve kimler tarafından desteklendiğine bakılmaksızın her daim sürecektir. Milli güvenliğimize kasteden şer odaklarını Suriye'den söküp atmakta kararlıyız. Astana garantörleri olarak, Rusya Federasyonu ve İran'dan beklentimiz bu mücadelede Türkiye'ye destek olmalarıdır." dedi.
Erdoğan, Tahran Uluslararası Konferans Salonu'nda, Türkiye, İran ve Rusya arasında düzenlenen "Astana Formatında Yedinci Üçlü Zirve Toplantısı"nın açılışında konuştu.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i selamlayarak konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve toplantılarının 7'ncisine ev sahipliği yaparak kendilerini buluşturan İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin şahsında İran Hükümetine ve halkına misafirperverlikleri için teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu formatta en son 2019'da Ankara'da bir araya geldiklerini hatırlatırken, koronavirüs salgını nedeniyle 2020'deki toplantıyı çevrim içi olarak gerçekleştirdiklerini söyledi. Erdoğan, "İnşallah önümüzdeki dönem daha sık görüşme imkanı bulacağız." diye konuştu.
Suriye krizi kaynaklı meydan okumaların bunu gerekli kıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Astana Platformu, etkin çözümler üretebilen ve bunların hayata geçirilmesi amacıyla somut adımlar atabilen yegane girişimdir. Biri ile mücadele için diğerinin taşeron olarak kullanılması gibi mülahazaları kabul etmiyoruz. Terör örgütleri ile mücadelemiz, nerede ve kimler tarafından desteklendiğine bakılmaksızın her daim sürecektir. Milli güvenliğimize kasteden şer odaklarını Suriye'den söküp atmakta kararlıyız. Astana garantörleri olarak, Rusya Federasyonu ve İran'dan beklentimiz bu mücadelede Türkiye'ye destek olmalarıdır. Görüşmelerimizde evvelce varılan mutabakatların uygulama durumunu da gözden geçirdik. PKK, YPG, PYD terörü hepimizin ortak meselesidir. Astana garantörleri olarak, bugüne kadar sergilediğimiz iş birliğini sürdürerek bu hedeflere el birliği ile ulaşacağımıza yürekten inanıyorum. Ancak Suriye'nin huzuru ile birlikte toprak bütünlüğü karşısında en önemli tehdit terör belasıdır. DEAŞ, PKK, PYD, YPG ve diğer tüm terör örgütleriyle mücadele kesintisiz bir şekilde sürdürülmelidir."
"BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ İŞGAL ETTİĞİ TOPRAKLARDAN TAMAMEN SÖKÜLÜP ATILMALI"
PKK, PYD ve YPG'nin Fırat'ın batısında ve doğusunda terör eylemlerine devam ettiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye halkına yapılacak en büyük iyiliğin bölücü terör örgütünün işgal ettiği topraklardan tamamen sökülüp atılması olduğunu vurguladı.
"Bölgemizin geleceğinde, bölücü teröre ve uzantılara yer olmadığının kesin olarak anlaşılması gerekiyor." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye, güney sınırı boyunca terörden arındırdığı bölgelerle hem sivillerin hayatını korumuş hem düzensiz göçü engellemiş hem de Suriye'nin toprak bütünlüğüne önemli katkı vermiştir. Önümüzdeki dönemde de eli kanlı terör örgütlerine yönelik tavizsiz mücadelemizi sürdüreceğiz. İhtilafın, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı temelinde yürütülecek bir siyasi süreçte son bulması ortak temennimizdir. Bu sürecin nasıl hızlandırılabileceğini ve bu amaçla müşterek ne tür adımlar atabileceğimizi istişare edeceğiz. Suriye halkının acil insani ihtiyaçlarının kesintisiz ve ayrım gözetmeksizin idame ettirilmesi hepimiz için öncelik taşıyor. Suriyeli sığınmacıların ülkelerine gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşleri de Astana sürecinin önemli gündem maddelerinden biridir."
Birçok önemli konuyu masaya yatıracakları zirve toplantısının hayırlara vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü istişarelerin, alınacak kararların, Suriye'deki siyasi geçiş sürecinin ilerletilmesine yardımcı olmasını da özellikle temenni ettiğini söyledi.
PKK, PYD ve YPG örgütünün aldığı dış destekle Suriye'nin bölünmesini pekiştirecek adımlar attığını gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu terör örgütü, bölücü gündemini ilerletirken, saldırılarını sürdürürken, Türkiye'nin kayıtsız ve hareketsiz kalmasını beklemek mümkün değildir. Siz değerli dostlarımızdan Türkiye'nin güvenlik endişelerini anladığınıza dair ifadeler duyuyorum. Buna müteşekkirim, ancak sadece sözler yaralara derman olmuyor. PKK, YPG, PYD unsurlarının sınırımızdan en az 30 kilometre öteye tamamen çekilmesi, zamanında yapılan mutabakatların bir gereğidir. Ancak, bu hala gerçekleşmemiştir. Tel Rıfat ve Münbiç, terör yatağı haline dönüşmüştür. Terör örgütünün sığındığı bu limanları temizlemenin vakti esasen çoktan gelmiştir. Astana ortaklarımızdan beklentimiz, Suriye'de istikrarın sağlanmasına yönelik çabalarımıza samimi destek vermeleridir. Saygıdeğer Devlet Başkanları, mesafe katetmemiz gereken bir diğer alan, siyasi süreçtir. Anayasa komitesi gayretlerimiz sonucu faaliyete geçmiş, bugüne kadar sekiz defa toplanmıştır. Önümüzdeki hafta yapılması planlanan dokuzuncu toplantının ertelenmesi üzücüdür. Rus dostlarımızın toplantı mekanı konusunda bazı endişeleri olduğunu biliyorum."
Bu endişeleri gidermek için BM ve İsviçre makamları nezdinde girişimlerde bulunduklarını ve olumlu cevaplar aldıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Unutmayalım ki Anayasa Komitesinin başarısızlığı, Astana sürecinin başarısızlığı olarak görülmektedir. Komitenin hızlı şekilde somut sonuçlar elde etmesi temin edilmelidir. Bunun için de toplantıların düzenli şekilde BM'nin kolaylaştırıcılığında ve BM merkezlerinden herhangi birinde düzenlenmesi sağlanmalıdır." diye konuştu.
Bugüne kadar düzenlenen sekiz toplantıdan istenilen sonuçların elde edilmediğinin bilindiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefet kanadının tüm olumsuzluklara rağmen, Türkiye'nin telkinleriyle yapıcı bir anlayışla masada bulunduğunu aktardı.
Rejimin tavrının ise birlikte başlattıkları bu süreci baltaladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Beraberce tesis ettiğimiz bu sürecin geriye gitmesi, Astana mekanizmasının işlevinin sorgulanmasına yol açmaktadır. Bu tablo karşısında süreci canlandırmamız şarttır. Astana süreci, öncü rolünü ve inisiyatif üstünlüğünü kaybetmemelidir. Anayasa Komitesinin müteakip turlarında uluslararası kamuoyuna sürecin ilerlediği gösterilmelidir. Bu maksatla rejim nezdinde gereken telkinlerde bulunacağınıza inanıyorum."
ASTANA PLATFORMUNUN BAŞARISI
Erdoğan, Tahran Uluslararası Konferans Salonu'nda, Türkiye, İran ve Rusya arasında düzenlenen "Astana Formatında Yedinci Üçlü Zirve Toplantısı"nın açılışında yaptığı konuşmada, İdlib'de bugün göreceli de olsa sükunet varsa bunun Astana Platformu'nun bir başarısı olduğunu vurguladı.
Sahada sükuneti muhafaza etmenin ve bu bölgedeki 4 milyon Suriyelinin yaralarına merhem olmanın, onlara yardım eli uzatmanın görevleri olduğunu vurgulayan Erdoğan, İdlib'deki ateşkesin ihlal edilmemesinin bu bakımdan önemli olduğunun altını çizdi.
Erdoğan, "Özellikle sivilleri ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan saldırılar, siyasi çözüm çabalarımızı baltalıyor. Rejim, kendi halkını bu gibi saldırılarla öldürmek yerine samimiyetle siyasi sürece katılmalıdır. Diğer taraftan, sizlerin İdlib'deki terör odaklarından kaynaklanan endişelerinizi anlıyoruz. Mutabakatlarımız çerçevesinde her türlü tedbiri alıyoruz. Şehitler verme pahasına mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Gelinen noktada çalışmalarımız neticesinde bu bölgelerde terörist yapılanmaların hakimiyeti bulunmadığının altını özellikle çizmek isterim." diye konuştu.
"1 MİLYON SURİYELİNİN GERİ DÖNÜŞÜ İÇİN HAZIRLIKLARIMIZ SÜRÜYOR"
Türkiye'nin 3,7 milyon Suriyeliyi geçici olarak misafir ettiğine dikkati çeken Erdoğan, Suriye ihtilafının meydana getirdiği insani krizin yükünü maddi, manevi, sosyal, toplumsal en fazla çeken ülkenin Türkiye olduğunu vurguladı.
Erdoğan, Suriyelilerin, topraklarına huzuru kalple, güvenli, gönüllü ve onurlu geri dönüşünün temin edilmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Güvenlik ve istikrar sağlandığı takdirde Suriyelilerin kendi topraklarına geri döndüklerini memnuniyetle görüyoruz. Terörden temizlediğimiz bölgelere Türkiye'den 500 binden fazla Suriyeli geri döndü, 1 milyon Suriyelinin geri dönüşü için de hazırlıklarımız sürüyor. Siyasi çözümde ilerleme kaydedilmesi, insani altyapının hazır edilmesi, dönmek isteyenlerin kötü muameleye maruz kalmayacaklarından emin olmaları, geri dönüşler için temel teşvik unsurlarıdır. Platformumuz, bu noktada daha etkin rol oynamalıdır. Heyetlerimizin münhasıran bu konuda istişarelerini artırmaları gerektiği kanaatindeyim."
"ULUSLARARASI CAMİANIN YARDIM VE DESTEĞİ DE ZARURİ"
Suriye'deki insani krizin yoğunluğu artarken, uluslararası camianın yardım ve desteğinin de zaruri olduğunu bildiren Erdoğan, "Bu krizi biz çıkarmadık. Külfetinin de sadece bizler tarafından yüklenilmesini beklemek adil değildir. İşte bu nedenle uluslararası toplumun yardımlarının ayrım gözetmeksizin ve artarak sürmesini temin etmek, müşterek menfaatimizedir." dedi.
Suriye'nin kuzeybatısındaki durumun özellikle dikkati çektiğini vurgulayan Erdoğan, "4 milyonu aşkın Suriyeli, uluslararası yardımlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Türkiye, Birleşmiş Milletlerin (BM) bu yardımlarını kolaylaştırmak için sınır ötesi ve çizgi ötesi yardımlar dahil her türlü desteği vermiştir. Astana ortaklarımızdan da aynı anlayışı bekliyorum." ifadelerini kullandı.
BM sınır ötesi mekanizmasının bu defa 6 ay için uzatıldığını dile getiren Erdoğan, bu sürenin BM'nin erken toparlanma projeleri dahil Suriye'nin tamamına yönelik insani yardımlarının planlanması bakımından yeterli olmadığının açık olduğunu söyledi.
Erdoğan, BM yardımlarının sürdürülebilir bir şekilde devamının Suriye'deki insani krizin büyümesini engelleyecek yegane yöntem olduğuna işaret ederek, "Bu mekanizmanın ortadan kalktığı bir tablonun yükü, bir kez daha Türkiye'nin, İran'ın, Rusya'nın ve Suriye'nin omuzlarında olacaktır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzunca bir aradan sonra icra edilen bu zirvenin Suriye ihtilafının çözümüne barış, huzur ve istikrara katkı sunmasını, hayırlı sonuçlara vesile olmasını temenni ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ortak çabalarımızın icmalini yapmamıza ve yeni iş birliği geliştirmemize imkan sağlayan zirve toplantılarının bundan sonraki dönemde daha sık şekilde icra edilmesinin faydalı olacağı aşikardır. Değerli dostum Putin'in müteakip zirvemize ev sahipliği yapma teklifini memnuniyetle karşılıyorum. Aziz kardeşim Cumhurbaşkanı Sayın Reisi'ye bana ve heyetime gösterdiği misafirperverlikten ötürü bir kez daha teşekkür ediyorum."
ZİRVE SONRASINDA ÜÇ ÜLKEDEN 16 MADDELİK BİLDİRİ
Üçlü zirvenin ardından 16 maddelik ortak bildiri yayımlandı. Türkiye-İran-Rusya ortak bildirisinde uluslararası topluma, Suriye'ye dönmek isteyen sığınmacıların yerleşimleri için yük paylaşımında daha fazla sorumluluk alma çağrısı yapıldı.
Bildiride şu ifadelere yer verildi:
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Sait İbrahim Reisi, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan 19 Temmuz 2022 tarihinde Tahran'da Astana Formatı çerçevesinde Üçlü Zirve için bir araya gelmişlerdir.
Devlet Başkanları:
Suriye'de sahadaki güncel durumu ele almışlar, 1 Temmuz 2020 tarihinde video konferans yoluyla yapılan son toplantının ardından meydana gelen gelişmeleri değerlendirmişler ve aralarında varılan mutabakatlar ile Dışişleri Bakanlarının ve temsilcilerinin toplantılarındaki mutabakatlar uyarınca üçlü işbirliğini güçlendirme hususundaki kararlılıklarını vurgulamışlardır. Ayrıca, son uluslararası ve bölgesel gelişmeleri ele almışlar ve Astana Sürecinin, Suriye krizinin barışçıl ve sürdürülebilir çözümündeki öncü rolüne vurgu yapmışlardır.
2. Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile Birleşmiş Milletler Şartı'nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli bağlılıklarını vurgulamışlardır. Bu ilkelere evrensel olarak saygı gösterilmesi ve kim tarafından yapılırsa yapılsın hiçbir eylemin sözkonusu ilkeleri zayıflatmaması gerektiğine işaret etmişlerdir.
3. Terörün her tür ve biçimiyle mücadele etmek amacıyla birlikte çalışmaya devam etme kararlılıklarını dile getirmişlerdir. Sivil tesisleri hedef alan ve masum can kayıplarına neden olan saldırılar da dahil olmak üzere, Suriye'nin çeşitli bölgelerindeki terör örgütlerinin ve bunlarla iltisaklı farklı isimler altındaki grupların artan varlık ve faaliyetlerini kınamışlardır. Suriye'nin kuzeyi ile ilgili tüm düzenlemelerin eksiksiz bir şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizmişlerdir.
4. Gayrimeşru özyönetim teşebbüsleri dahil olmak üzere, terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddetmişler ve Suriye'nin egemenliğinin ve toprak bütünlüğünün yanısıra komşu ülkelerin milli güvenliğini tehdit eden sınır ötesi saldırılar ve sızmalar dahil olmak üzere ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını vurgulamışlardır.
5. Suriye'nin kuzeyindeki durumu ele almışlar, bu bölgede kalıcı güvenlik ile istikrarın ancak ülkenin egemenliği ve toprak bütünlüğünün muhafazası temelinde sağlanabileceği hususunu vurgulamışlar, bu yöndeki çabalarını koordine etme hususunda mutabık kalmışlardır. Suriye'ye ait olması gereken petrol gelirlerinin yasadışı olarak ele geçirilmesine ve aktarılmasına karşı olduklarını ifade etmişlerdir.
6. Uluslararası insancıl hukuk uyarınca, sivillerin ve sivil altyapının korunmasını sağlarken, terör örgütleriyle bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve varlıkların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki süregiden işbirliğinin devam ettirilmesi hususundaki kararlılıklarını teyit etmişlerdir.
7. İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesindeki durumu ayrıntılarıyla ele almışlar ve sahada sükunetin sağlanması için İdlip'le ilgili bütün anlaşmaların tam olarak uygulanması gerektiğinin altını çizmişlerdir. İdlip Gerginliği Azaltma bölgesinin içindeki ve dışındaki sivillere tehdit oluşturan terörist grupların varlığı ve terörist faaliyetleri konusunda ciddi endişelerini dile getirmişlerdir. İnsani durum da dahil olmak üzere, İdlip Gerginliği Azaltma bölgesi ve çevresindeki durumdaki normalleşmenin sürdürülebilir olmasını sağlamak için daha fazla çaba göstermek hususunda mutabık kalmışlardır.
8. Suriye'deki insani durumdan duydukları derin endişeyi kaydetmişlerdir. Uluslararası hukuka, uluslararası insancıl hukuka ve BM Şartı'na aykırı tüm tek taraflı yaptırımları, ayrıca, belirli bölgelere yönelik muafiyetler uygulamak suretiyle ayrılıkçı gündemlere yarar sağlayacak ve ülkenin parçalanmasına yol açabilecek ayrımcı önlemleri reddetmişlerdir. Bu bağlamda, başta BM ve insani yardım kuruluşları ile diğer hükümet/hükümet dışı uluslararası kuruluşlar olmak üzere uluslararası topluma, ayrımcılık, siyasileştirme ve önkoşullar olmaksızın ve daha şeffaf bir şekilde tüm Suriyelilere yönelik yardımlarını arttırmaları çağrısında bulunmuşlardır.
9. Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı çerçevesinde, Birleşmiş Milletler'in kolaylaştırıcılığında, Suriyelilerin öncülüğü ve sahipliğinde bir siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını teyit etmişlerdir. Bu bağlamda, Astana garantörlerinin belirleyici katkılarının ve Soçi'deki Suriye Ulusal Diyalog Kongresinin kararlarının uygulanmasının sonucunda ortaya çıkan Anayasa Komitesinin önemli rolünün altını çizmişlerdir. Anayasa Komitesi'nin müteakip oturumlarının sürdürülebilir ve etkili çalışmasını sağlamak için Komite üyeleriyle ve kolaylaştırıcı olarak BM Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen ile sürekli etkileşimi desteklemeye hazır olduklarını yinelemişlerdir. Komite'nin anayasa reformu hazırlama ve halkın onayına sunma görevini yerine getirebilmesi ve çalışmalarında ilerleme kaydedebilmesi için çalışmalarında, Görev Tanımına ve Temel Usul Kurallarına riayet etmesi ve üyeler arasında mutabakat sağlanabilmesi için dış müdahale ve dışarıdan dayatılan zaman çizelgeleri olmaksızın uzlaşı ve yapıcı angajman anlayışıyla yönetilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Anayasa Komitesinin faaliyetlerini herhangi bürokratik ve lojistik engel olmaksızın sürdürebilmesi gerektiğinin altını çizmişlerdir.
10. Astana formatının ilgili Çalışma Grubu çerçevesinde tutukluların/kaçırılanların karşılıklı salıverilmesinin sürdürülmesi hususundaki kararlılıklarının altını çizmişlerdir. Çalışma Grubunun, Suriyeli taraflar arasında güven inşa etmekteki etkisini ve gerekliliğini kanıtlayan özgün bir mekanizma olduğunun altını çizerek, tutukluların serbest bırakılması konusundaki çalışmalarını sürdürmeye, cenazelerin teslimi ve kayıp kişilerin kimliklerinin belirlenmesi konusundaki faaliyetlerini görev tanımına uygun olarak genişletme kararlılıklarını açıklamışlardır.
11. Sığınmacıların ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin, geri dönme ve bu çerçevede desteklenme haklarını teminen, Suriye'deki asıl ikamet yerlerine güvenli ve gönüllü geri dönüşlerinin kolaylaştırılmasının gerekliliğinin altını çizmişlerdir. Bu bağlamda, uluslararası topluma, bu şahısların yeniden yerleşimleri ve günlük normal yaşamlarının tesis edilmesi için uygun katkılar sağlama ve yük paylaşımında daha fazla sorumluluk alma; bu meyanda, temel altyapının restorasyonu da dahil olmak üzere, özellikle su, elektrik, sanitasyon, sağlık, eğitim, tesisleri, okullar, hastaneler ile uluslararası insancıl hukuka uygun insani mayın faaliyetleri dahil erken toparlanma projeleri aracılığıyla Suriye'ye yönelik yardımları artırma çağrısında bulunmuşlardır.
12. İsrail'in, sivil altyapı dahil Suriye'deki askeri saldırılarını kınamışlardır. Bu saldırıların, uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve Suriye'nin egemenliğini ihlal ettiğini değerlendirmişler; bölgeyi istikrarsızlaştırdığını ve gerginliği tırmandırdığını teslim etmişlerdir. İsrail'in bu bağlamda aldığı tüm karar ve önlemleri de geçersiz sayan ve bunların hiçbir hukuki etkisi olmadığını değerlendiren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 242 ve 497 sayılı kararları başta gelmek üzere, Suriye Golanı'nın işgalini reddeden ilgili Birleşmiş Milletler kararlarının hükümleri dahil, evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk kararlarına uyulması gerekliliğini teyid etmişlerdir.
13. Suriye meselesine ek olarak, ortak siyasi ve ekonomik işbirliğini artırmak için farklı alanlardaki üçlü koordinasyonu güçlendirmeye yönelik isteklerini teyit etmişlerdir;
14. Astana Formatında düzenlenen Suriye konulu Uluslararası Toplantının 19.sunun 2022 yılının sonuna kadar düzenlenmesini teminen temsilcilerini görevlendirmekte mutabık kalmışlardır;
15. Bir sonraki Üçlü Zirveyi Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin'in daveti üzerine Rusya Federasyonu'nda gerçekleştirmekte mutabık kalmışlardır.
16. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Tahran'da gerçekleştirilen Astana Formatında Üçlü Zirveye ev sahipliği yapmasından ötürü İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İbrahim Reisi'ye samimi teşekkürlerini ifade etmişlerdir.
TAHRAN'DAKİ 3'LÜ ZİRVE SONRASI TEKRAR BASIN TOPLANTISI İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, "Amerikalıların Fırat'ın doğusundaki varlığı kabul edilebilir değil ve onların buraları terk etmesi gerekiyor." dedi.
Reisi, Türkiye, Rusya ve İran arasında başkent Tahran'da düzenlenen "Astana Formatında 7. Üçlü Zirve Toplantısı"ndan sonra düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Zirvede Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğünün önemine vurgu yaptıklarını söyleyen Reisi, "Amerikalıların Fırat'ın doğusundaki varlığı kabul edilebilir değil ve onların buraları terk etmesi gerekiyor. Suriye'nin topraklarının her noktasının Suriye'nin meşru hükümetinin denetimine ve kontrolü altına girmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Zirvede özellikle terörle mücadeleyi ve tüm ülkelerin bu konudaki iş birliğini vurguladıklarını belirten Reisi, "Bugün terör grupları bölgenin güvenliğini tehlikeye atmıştır. İran'ın çabaları ve tecrübeleri çok önemli olmuştur." dedi.
Suriye'deki terör sorununun ortadan kaldırılması için tüm ülkelerin iradesinin, azminin önemli olduğunu dile getiren Reisi, bu ortak iradenin ortaya konulması halinde terörle mücadelede başarı sağlanacağını söyledi.
Suriye halkına insani yardımların ulaştırılmasının önemini vurguladıklarını aktaran Reisi, "Buna ek olarak bütün taraflar Suriye'deki ekonomik sorunları ve bu ülke halkının önündeki sıkıntıların giderilmesinin önemini vurguladı." diye konuştu.
Reisi, şöyle devam etti:
"Aynı şekilde Suriye'nin egemenliğini ihlal edecek herhangi bir girişimden kesinlikle kaçınılması gerektiğini vurguladık. Bu toplantıda siyonist rejimin Suriye'ye saldırılarını kınamak hususunda ve bu saldırıların bir an önce durdurulmasının önemi vurgulandı. Bunlar Suriye halkına ve ordusuna yönelik uluslararası kuralların da ihlalidir ve bu saldırıların bir an önce durdurulması gerekiyor."
İran Cumhurbaşkanı, Rusya, Türkiye ve İran'ın iş birliğinin yanı sıra Suriye hükümetiyle iş birliğinin çok önemli olduğunu ifade etti.
Astana sürecinin başarılı bir format olduğunu ve Türkiye-İran-Rusya'nın, Suriye'de istikrarı sağlama yönündeki çabaları sayesinde bu yolda önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirten Reisi, bu konuda diğer ülkelerin iş birliğinin de önemli olduğunu söyledi.
Suriye krizinden kaynaklı sığınmacı meselesine de değinen Reisi, şunları kaydetti:
"Bölge ülkelerine giden Suriyeli sığınmacıların da bir an önce kendi ülkelerine dönmeleri gerekiyor. Bu konuda altyapının sağlanması lazım. Biz Astana sürecine üye olan ülkelerin ve diğer bölge ülkelerinin iş birliğinin Suriye'deki istikrarın sağlanmasına yardımcı olacağını ümit ediyoruz."
PUTİN'DEN AÇIKLAMALAR Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran'ın başkenti Tahran'daki Astana Zirvesi'nin ardından düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, "Fırat'ın doğusundaki zorluğu değerlendirdik. Yabancı ülkelerin bu terör örgütleri üzerinden bölücü kışkırtması mevcut. Bu nedenle Fırat'ın doğusunda Suriye hükümeti kontrolü sağlamalıdır" dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran'ın başkenti Tahran'daki temaslarını sürdürüyor. Putin, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 7. Astana Zirvesi'nde bir araya geldi. Zirve sonrasında düzenlenen basın toplantısında konuşan Putin, "Astana sürecinin garantör ülkeleri olarak toplantımız çok verimli ve kapsamlı bir şekilde gerçekleşti. Suriye'de yaptığımız işbirliğimizin kilit noktalarını değerlendirdik. Kabul ettiğimiz bildiride Suriye'de yaşanabilirlik için kararlılığımızı belirttik. Suriye'de sorun diplomatik kararlılıkla çözülebilir. Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasıyla Suriye'nin kaderini, Suriyeliler dış müdahaleler olmadan kendileri belirlemelidir. Planlarımız arasında Astana formatında dışişleri bakanları toplantısının yapılması da var. Suriye'de hükümet ve muhalefet temsilcilerini bir araya getirip Suriye'nin yapısının nasıl olacağı yönünde girişimlerimiz oldu. Biz Suriye Anayasa komitesi çalışmalarına destek vereceğiz. Suriye'de terörizm ve şiddet seviyesi düşüyor. Ana ve diğer grupların neredeyse tümü imha edilmişti. Suriye hükümeti ülkenin neredeyse tamamını kontrol altında tutuyor. Fırat'ın doğusundaki zorluğu değerlendirdik. Yabancı ülkelerin bu terör örgütleri üzerinden bölücü kışkırtması mevcut. Bu nedenle Fırat'ın doğusunda Suriye hükümeti kontrolü sağlamalıdır. Sivillere yönelik okul, hastane, altyapı ve üst yapı için faaliyetlerde bulunulmalıdır. Böylelikle mültecilerin evine dönüşü sağlanacaktır" dedi.
UKRAYNA TAHILI MESELESİ ELE ALINDI
Açıklamalarının devamında İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile yaptığı görüşmeyle ilgili de konuşan Putin, "Rusya ile İran arasında yararlı işbirliğimizi değerlendirdik. Sanayi, enerji ve ulaşım gibi alanları ele aldık. Ülkelerimiz arasında milli paraların kullanımının genişletilmesini konuştuk. İran Nükleer Planı'nın korunması konusunda hemfikiriz. Bu planın her tarafında işbirliğinin de her alanda genişlemesi gerekir" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede Ukrayna tahılının dünya pazarına ulaştırılması konusunu ele aldıklarını ifade eden Putin, "Rusya, Türkiye ilişkileri her alanda dinamik bir şekilde gelişmelidir. Ukrayna tahılının dünya pazarına ulaştırılması konusu ele alındı. İstanbul müzakerelerinde alınan kararların verimliliğine değindik" şeklinde konuştu.
BAŞKAN ERDOĞAN'DAN DÜNYAYA ÇOK NET MESAJ Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terör örgütleriyle mücadelemiz, nerede ve kimler tarafından desteklendiğine bakılmaksızın her daim sürecektir. Milli güvenliğimize kasteden şer odaklarını Suriye'den söküp atmakta kararlıyız." dedi.
Tahran Uluslararası Konferans Salonu'nda Türkiye, İran ve Rusya arasında düzenlenen "Astana Formatında Yedinci Üçlü Zirve Toplantısı" sona erdi.
Toplantının ardından, Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ortak basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı Reisi başta olmak üzere, İranlılara samimi ev sahiplikleri için teşekkür etti.
Astana Formatındaki Üçlü Zirvenin bugün yedincisinin icra edildiğini belirten Erdoğan, istişarelerde, Suriye'deki durumu ayrıntılı şekilde ele aldıklarını aktardı.
Suriye'de barış ve istikrar ortamının tesisi yönünde yürüttükleri çalışmaları gözden geçirdiklerini kaydeden Erdoğan, ülkede çatışma ortamının sona ermesi ve kalıcı siyasi çözüme ulaşılması amacıyla birlikte atılabilecek ilave adımları değerlendirdiklerini söyledi.
Bu şekilde Astana Platformu'nun, Suriye krizinde çözümün önünü açabilecek en etkili girişim olduğunu bir kez daha gösterdiğine işaret eden Erdoğan, "Astana garantörleri olarak, bu doğrultuda aynı kararlılıkla çalışma irademizi bir kez daha teyit ettik." ifadesini kullandı.
Terörle mücadelenin gündemlerinin öncelikli konuları arasında yer aldığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye olarak, DEAŞ olsun, PKK/PYD/YPG olsun terör örgütleri arasında fark görmüyoruz. Biriyle mücadele için diğerinin taşeron olarak kullanılması gibi mülahazaları kabul etmiyoruz. Terör örgütleriyle mücadelemiz nerede ve kimler tarafından desteklendiğine bakılmaksızın her daim sürecektir. Milli güvenliğimize kasteden şer odaklarını Suriye'den söküp atmakta kararlıyız. Astana garantörleri olarak, Rusya Federasyonu ve İran'dan beklentimiz bu mücadelede Türkiye'ye destek olmalarıdır. Görüşmelerimizde, evvelce varılan mutabakatların uygulama durumunu da gözden geçirdik. PKK/PYD/YPG terörü hepimizin ortak meselesidir. Zira terör örgütünün Suriye'nin toprak bütünlüğünü hedef aldığını unutmamalıyız. Suriye ihtilafına ancak siyasi çözümle son verilebileceği yönündeki mutabakatımız vakidir. Bu anlayış temelinde siyasi süreçte gelinen noktayı ve önümüzdeki dönemde atılabilecek adımları etraflıca ele aldık."
"ATEŞKESİN MUHAFAZASININ ÖNEMİNE DEĞİNDİK"
Astana ortaklarına, ihtilafın kalıcı ve barışçı bir şekilde çözülebilmesi için siyasi sürecin hızlandırılmasına yönelik çağrıyı tekrarladıklarını belirten Erdoğan, Astana sürecinin bir ürünü olan ve halihazırda Suriyeli tarafları bir araya getiren tek mekanizmayı teşkil eden Anayasa Komitesi'nin çalışmalarının somut sonuç doğurmasının zaruri olduğunu vurguladı.
"Maalesef Suriye rejimi bu konuda uzlaşmaz bir tutum içinde. Komitenin müteakip turunun bir an önce yapılması ve sürecin başarıya ulaşması, ihtilafın Birleşmiş Milletler parametreleri çerçevesinde çözülmesi açısından önemlidir." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı uyarınca Suriye halkının meşru taleplerinin karşılandığı, güvenlik ve istikrarın yeniden sağlandığı bir barış ortamı tesis edilmelidir. Suriyeli tarafların bu doğrultuda yapıcı bir anlayışla sürdürecekleri çalışmaları teşvik etmek noktasında çabalarımızı artıracağız. Suriye'de çözüm çabalarımızın merkezinde, yaşanan insani dramın sona erdirilmesi hedefi de yer alıyor. Suriye'deki insanların çadırlar içerisinde insanca yaşanmayacak ortamda olduklarını unutmamalıyız. Buradan hareketle bizler, Suriye'nin kuzeyinde şu anda briket evler yapmak suretiyle bir an önce Suriyeli kardeşlerimizin bu briket evlere taşınmaları için adımlarımızı atıyoruz. Bu minvalde zirve toplantımızda, 4 milyonu aşkın kişinin yaşadığı İdlib'deki durumu da ayrıntılarıyla değerlendirdik. Ateşkesin muhafazasının önemine değindik. Mevcut mutabakatların uygulanmasına yönelik çalışmalarımızı ele aldık."
Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri dönüşleri konusunu da görüştüklerini aktaran Erdoğan, "Hedefimiz, Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde, huzuru kalple dönmelerini temin etmektir. Bunun için gerekli şartların el birliğiyle oluşturulabileceğine yürekten inanıyorum." dedi.
"YARDIMLARI KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN DESTEK VERDİK"
Bugüne kadar Suriye'de terörden temizlenen bölgelere Türkiye'den 500 binden fazla Suriyelinin geri döndüğüne dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu çalışmalarımızı, önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. 4 milyonu aşkın Suriyeli sivilin uluslararası yardımlara her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğu bir tabloyla karşı karşıyayız. Türkiye olarak, bu yardımları kolaylaştırmak için her türlü desteği verdik. Aynı çabayı tüm dostlarımızın da göstermesi hayati önem taşıyor. Suriye'nin kuzeybatısına yardım mekanizmasının temelini oluşturan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının 6 aylığına da olsa uzatılmasını memnuniyetle karşıladık. Suriye ihtilafının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı temelinde çözüme kavuşturulmasına yönelik çabalarımızı sürdürmekte kararlıyız."
Cumhurbaşkanı Reisi'ye gösterdiği sıcak misafirperverlikten dolayı teşekkür eden Erdoğan, bundan sonra Rusya'da yapılacak toplantının hayırlara vesile olmasını diledi.