Türkiye, Başkan Erdoğan liderliğinde küresel oyun kurucu rolüyle Afrika'dan Balkanlara, Güneydoğu Asya'dan Latin Amerika'ya nüfuzunu artırmaya devam ediyor.
Artan nüfuzu ve liderlik potansiyeli dünyanın da merceği altında olan Türkiye'nin rolü artık herkes tarafından kabul görüyor.
RUSYA VE ÇİN'İN YANINA YAZDI
Durumu kabul eden isimlerden biri de Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell. Borrell, Rusya ve Çin gibi iki devle birlikte değerlendirdiği Türkiye'nin ortak üç özelliğinin bulunduğunu vurguladı.
Borrell, "Dışarıda egemen ve içeride otoriter oluyorlar, herhangi dış bakıştan korunması gereken nüfuz alanları oluşturmayı amaçlıyorlar ve küresel oyunun kurallarını değiştirmek istiyorlar; çünkü dünyadaki güç dağılımının artık onların kendi doğduğu dönemle hiçbir ilgisi yok" ifadelerini kullanıyor.
DEVLERİN KARŞINA YENİ RAKİP
Bu çarpıcı sözleri köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, en azılı Türkiye muarızı yabancı analistlerin dahi kabul ettiği gerçeğin son on yılda Türkiye'nin küresel çapta nüfuzunu ve gücünü katbekat artırdığı ve yüz yıllardır hegemoni kurmuş ABD, Fransa veya Britanya gibi devletlerin karşısına rakip olarak çıkacak seviyeye yaklaştığını ifade etti.
GERİSİ KURU LAF KALABALIĞI
Borrell'in, Türkiye'nin kendini bölgede temel aktör olarak tanımlamaya çalıştığını belirterek Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin açılmasını bir kırılma noktası olarak vurgulamasına dikkat çeken Kaplan, Lozan Antlaşması'nın yıldönümünde Ayasofya'nın açıldığını unutmayan Avrupa'nın, Türkiye'nin yükselen gücünün farkında olduğunu belirtti.
Kaplan, muhalefetin Türkiye'nin uluslararası güç mücadelesine yönelik eleştirilerini ise, "Gerisi kuru laf kalabalığı" diyerek nitelendirdi.
