Diyarbakır Barosu yöneticileri, HDP Diyarbakır milletvekilleri Dersim Dağ ve Remziye Tosun'un da aralarında olduğu bir grup, Irak'ın Türkiye sınırındaki Zaho kentinde 20 Temmuz'da sivillere yönelik saldırıda 8 kişi hayatını kaybetmesiyle ilgili Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı'nda toplandı.
Grup, ellerinde Kürtçe 'Zaho Katliamını Kınıyoruz' pankartı açtı. Burada sırasıyla yapılan konuşmalarda TSK'yı hedef alan açıklama sırasında polis müdürü, anonsla açıklamayı kesip uyarı yaptı.
3 kez yapılan uyarının ardından grubun etrafı bu kez çevik kuvvet polisleri tarafından kapatıldı.
GÜVENLİK ŞUBE MÜDÜRÜ: BU SÖYLEMİ KABUL ETMİYORUZ
Aralarında HDP milletvekilleri Dağ ve Tosun ile Diyarbakır Barosu yöneticilerinin de olduğu grup çevik kuvvet tarafından çembere alındı. Güvenlik Şube Müdürü, anons aracından grubun yaptığı hedef açıklamaya ise şu sözlerle karşılık verdi:
"Meydana gelen bu elim hadise bu katliamı biz de nefretle menfur saldırıyı kınıyoruz. Allah'tan rahmet diliyoruz. Ancak burada devletimizi ve TSK'yı itham etmek TCK 301'inci maddesine göre suçtur. Bu söylemi milletvekillerine yakıştırmıyoruz. Tasvip etmiyoruz, devleti itham eden bu söylemi şiddetle reddediyoruz. Meydana gelen menfur saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Bu ithamı kabul etmiyoruz. Bu şekilde basın açıklamasına müsaade etmeyeceğim."
Grup, TSK ve Türkiye'yi hedef alan açıklamayı yapamadan polis kontrolünde bölgeden ayrıldı.
NE OLMUŞTU?
Irak'ın Dohuk Vilayeti'nin Zaho ilçesinde bulunan bir dere kenarına gerçekleştirilen saldırıda, ilk belirlemelere göre 8 kişi hayatını kaybetti, 23 kişinin ise yaralandı. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, terör saldırısının PKK tarafından gerçekleştirildiği vurgulandı.
Basra'dan Bağdat'a kadar Irak'ın kuzeyinde Türkiye'yi hedef alan açıklamalar yapıldı ve sivil hassasiyeti en yüksek olan TSK'yı suçlamaya kalktılar.
Türkiye bu suçlamaları kesin bir dille reddetti ve sivilleri PKK'nın hedef aldığını altını çizdi.
Dışarıda luslararası haber ajansları Türkiye aleyhine yönelik haberler yaparken içeride Diyarbakır, Van, Siirt, Batman, Şanlıurfa, Bingöl ve Hakkari Baroları da provokasyona çanak tuttu. Diyarbakır Barosu konuyla ilgili olarak "Kürdistan Federe Bölgesinin Zaho ilçesinde TSK'nın bombardımanıyla, içlerinde çocukların da olduğu siviller hayatını kaybetmiştir. Roboski'de olduğu gibi söz konusu Kürtler olunca insancıl hukuk değersizleşiyor. Yaşamını yitirenlerin ailelerine ve Kürdistan'a başsağlığı diliyoruz." açıklaması yaptı.
BAŞSAVCILIK İNCELEME BAŞLATILDI
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Irak'ın Zaho kentinde sivillere yönelik saldırıyla ilgili Diyarbakır Barosu'nun, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) sorumlu tuttuğu paylaşım nedeniyle inceleme başlatıldı.
Van Barosu ise sosyal medyadan yayınladığı açıklamada, "Irak ve Kürdistan Federe hükümet yetkilileri ile uluslararası alanda yapılan açıklamalara göre Kürdistan Federe Bölgesi Zaxo'da TSK'nın bombardımanıyla, içlerinde çocukların da olduğu 8 sivilin hayatını kaybettiği, 23 sivilin ise yaralandığı belirtilmiştir. T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise olayın TSK tarafından gerçekleştirilmediği belirtilerek, faillerin tespiti için işbirliğine hazır olunduğu belirtilmiştir, Irak Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise yapılan araştırma neticesinde saldırının Türkiye tarafından gerçekleştirildiğinin netleştiği ifade edilmiş, Irak ve Kürdistan Federe Bölgesinde Türkiye'ye ait elçilikler önünde protestoların da yaşandığı öğrenilmiştir. İkinci Roboski olarak hafızalara kazınacak olan, sivillere yönelik yaşam hakkının ağır bir şekilde ihlal edildiği saldırıyı kınıyoruz. Saldırıda yaşamını yitirenlerin ailelerine ve Federe Kürdistan Bölgesi'ne başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Zaxo'da yaşam hakkının ağır bir şekilde ihlal edilerek, sivillerin ölümlerine sebep olan saldırıyla ilgili sorumluların tespiti ve cezalandırılması ile yaşanabilecek ağır provakasyon ve olayların önüne geçebilmek için, lusal ve uluslararası makamların derhal etkili ve tarafsız soruşturma yürütmesini talep ediyor, bu vahim olayın ve hukuki sürecin takipçisi olacağımızı bildiriyoruz." ifadelerini kullanarak Türkiye'yi ve TSK'yı hedef aldı.
Siirt Barosu da Türkiye ve TSK'yı hedef alan açıklamalar yaptı. Sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, "Kürdistan Federe Bölgesi'nin Zaho ilçesinde, Irak ve Kürdistan Federe hükümet yetkililerin açıklamasına göre TSK'nın bombardımanıyla,içlerinde çocukların da olduğu 8 sivil hayatını kaybetmiş,23 sivil de yaralanmıştır.Dışişleri Bakanlığı ise olayın araştırıldığını belirtilmiştir. Sivillere yönelik yaşam hakkının ağır bir şekilde ihlaline yönelik saldırıyı kınıyoruz. Olayda yaşamını yitirenlerin ailelerine ve Federe Kürdistan Bölgesi'ne başsağlığı diliyoruz. Saldırıda yaralananlara ise acil şifalar diliyoruz. Yaşam hakkının ağır bir şekilde ihlal edildiği,sivil ölümlerine sebep olan saldırı ilgili sorumluların tespiti ve cezalandırılması için,yargısal makamların etkili ve tarafsız soruşturma yürütmesini talep ediyoruz.Bu vahim olayın ve hukuki sürecin takipçisi olacağımızı bildiririz." denildi.
Batman, Şanlıurfa, Bingöl ve Hakkari Baroları da benzer açıklamalarda Türkiye ve Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef aldı.
Peki tüm bunlar ne anlama geliyor? ahaber.com.tr'ye özel açıklamalarda bulunan hukukçu Serkan Toper şunları söyledi:
"Anayasa 135. Madde Bu meslek kuruluşları üzerinde devletin idari ve denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir. Amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine, kanunun belirlediği merciin veya Cumhuriyet Savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtirilir. Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesine veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, meslek kuruluşlarını veya üst kuruluşlarını faaliyetten men ile etkilendirilebilir. Bu merciin kararı, 24 saat içerisinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını 48 saat içinde açıklar; aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar. Hükmünü düzenlemiştir.
Diyarbakır Baro Yönetiminin açıklaması hasım cephe ağzıdır. Savunma ve insan hakları ihlaline yönelik saiklerle değil Türkiye'yi uluslararası kamuoyu nezdinden zor durumda bırakmaya yönelik kara propagandadır. Bu yönü ile Tck 301 kapsamında Türk Devletini aşağılama suçu yönünden bir soruşturma ile beraber yönetimin de görevden el çektirilmesi hukuki bir zarurettir. Türkiye'nin Suriye ve Irak özelinde terörün kökünü kazıma kararlılığını sabote etmeye yönelik bu kumpasın zamanlamasının da manidar olduğu gayet açıktır. Türkiye Astana sürecinde muhataplarının da yüzüne bu kararlılığı ifade ettikten sonra küresel ve bölgesel aktörler harekete geçmiş ve içerde de suflecileri de boş durmamıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri yakın zamanda Hendek operasyonlarında kendi canları pahasına sivillere zarar gelmemesi için hassasiyet göstermiş bu hassasiyet şehit ve yaralı asker sayımızı da artırmıştı. Kendi canını riske eden bu hassasiyet ortada iken atılan bu iftiraların da Türkiye'nin kararlılığını etkilemeyeceği beklenti ve umudumuzdur."